Bu durumu çok da uzun olmayan bir geçmişte yaşamış biri olarak söyleyebilirim ki bu 'inanma ve sığınma' isteği eğer bir dine mensup değilsen ve normalde bir tanrıya inanmıyorsan daha yapay ve tutarsız şekilde, kişiyi pek de memnun etmeyen bir doğrultuda ilerleyecektir. O 'sevgiyi' bir türlü hissedemiyorsun, çünkü içten içe 'ya gerçek değilse' düşüncesi içini kemiriyor ve dindar olan insanlardaki 'imtihan' algısı yerini pes etmeye ve tanrıdan vazgeçmeye yöneltiyor. Sana önerim bu türden bir inanca ve sığınma dürtüsüne ihtiyaç duymadığını fark etmeye çalışman ve kabullenmendir. Çünkü o inanca sahip olsan da olmasan da hayatta yaptıklarını sen yapıyorsun, sonuçlara sen sebep oluyorsun. İyilik yapmak istiyorsan illa bir kitaba, mutlak emir ve ödül veren bir varlığa ihtiyacın yok. Kötülük yapmaman için illaki sayfalarca kural yazılmasına da gerek yok. Yalnız ve sevgisiz hissettiğin zamanlarda da bizzat kendin varsın ve insan kendi kendine yetecek kadar gelişmiş bir canlı. Bilim bu noktada çok işe yarıyor çünkü popüler bilime birazcık bile giriş yapsan gerçek ihtiyacının, olmadığını düşündüğün bir varlığın sevgisinden çok daha fazla şey olduğunu fark edeceksin ki bu sefer de bilim buna fazlasıyla cevap verecektir. "Bilimle ilgilen" derken lütfen "bu duyguları boşver, duygularını silip bilimin mantığıyla duygusuz biri ol" dediğimi sanma. Çünkü bilim sana o aitlik ve inanç duygusunun arada sırada verdiği hazdan fazlasını, bilimi araştırdığın ve ilgilendiğin her zaman verecek ve bilimin getirdiği öğrenme, keşfetme ve cevap arayıp cevaplar bulma duygusu bir terapi gibi gibi psikolojine fazlasıyla olumlu işleyecektir. Richard Feynman'ın hayatını podcastler ile dinlemeni önerebilirim. Bir tanrıya inanmanın neden bir ihtiyaç olmadığını ve kader anlayışının neden saçma olduğunu hayatıyla kanıtlamış müthiş bir bilim insanıdır kendisi.
Aynı zamanda Bo Burnham'ın bu şarkısını da dinlemeni tavsiye ederim, tanrının bakış açısından inanç kavramına yeni bir bakış açısı kazandıran müthiş bir şarkı. Zaten Bo Burnham bu tarz eleştirileri müzikle birleştiren harika bir komedyen.
"Ama kimsenin aklına gelmiyor ki, belki de tanrı size inanmıyordur?
Cennet için deli gibi dua ediyorsunuz, her günün öleceğiniz gün olabileceğini bilerek.
Ama Dünya'daki hayat da cennet olabilir. Düşüncesi bile denemeye değer kılmıyor mu?
Benim sevgim kazanmanız gereken türden. Kazandığınızda da artık ihtiyacınız olmayacak."
Son cümledde de dediği gibi, bir tanrının şefkat ve sevgi duygusunu hissetmek için onları kazanmamız gerekir, ama bunları kazanmanın yolu belki de o duygulara ihtiyacın olmadığını fark etmekten geçiyordur? Kim bilir.