Hayır, olay evrim karşıtlarının anlattığı gibi değildir. Aslında bu konu gerçekten çok uzun. Yani sadece bu yazıda kambriyen teorisinin evrim teorisi için bir sorun olmadığını tüm delilleriyle yazamam. Bu yüzden kaynaklara bakarak daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
Darwin'in Kambriyen ile İlgili Açıklamaları
Darwin zamanında Kambriyen devri öncesine ait hiçbir fosilin bulunmaması Darwin'i de rahatsız etmiştir. Darwin, bu sorunu Türlerin Kökeni isimli eserinde şöyle ifade eder;
Siluryen (Kambriyen) devrine ait trilobitlerin, bu devirden çok daha önceleri yaşamış olan ve bilinen hayvanların hiçbirine benzemeyen bir tür kabuklu hayvandan evrimleştiği konusunda hiç kuşkum yok... Sonuçta, eğer benim teorim doğruysa, en eski Kambriyen tabakasının oluşumundan önce, çok uzun zaman dilimleri geçmiş olmalı, Kambriyen devrinden bu güne kadar olan uzun zaman dilimleri. Ve henüz bilinmeyen bu zaman dilimleri içinde dünya canlı yaratıklarla dolup taşmış olmalı. Bu büyük zaman dilimlerine ait fosil kayıtlarını neden bulamadığımız sorusu karşısında ise verebilecek tatmin edici bir cevabım yok.
Görülebileceği üzere Darwin, eserinde, Kambriyen öncesi fosillerin bulunmadığını açıkça ifade etmektedir. Hatta eğer birileri teorisine karşı geçerli bir argüman ileri sürmek istiyorsa, bunun iyi bir neden olabileceğini de kendisi dürüstlükle dile getirmiştir. Buradan da görülebileceği gibi, Darwin halkı kandırmaya çalışan sinsi bir bilim teorisyeni değil, kapsamlı gözlem ve araştırmalarına dayanarak geliştirdiği güçlü teorinin zayıf taraflarını bilip, bir bilim insanına yakışır şekilde üzerini örtmek yerine tüm insanlığa açıkça ilan etmiş mütevazı bir insandı.
Ancak Türlerin Kökeni Viktoryen Dönem'in ağdalı diliyle yazılmış, edebi bir eserdir. Dolayısıyla tekil paragrafları cımbızlamak hatalı algılar uyandırabilir; kitabın tamamı, bir bütün olarak okunmalıdır. Örneğin yukarıda verdiğimiz alıntının geçtiği bölümün devamında Darwin, Kambriyen öncesi fosil kayıtlarına rastlanmamasının nedenini, kısaca fosil kayıtlarının çok yetersiz olduğuna, başka bir deyişle yeteri kadar fosilin henüz bulunmadığına bağlamaktadır. Bu son derece mantıklıdır; çünkü fosilleşme gerçekten de çok nadir olan bir olaydır. Bir canlının fosilleşmesi bir yana, fosilleşen bir canlının insanlarca tespit edilmesi, günümüz teknolojisiyle bile oldukça zor bir iştir.
Dahası, Darwin bununla da kalmamıştır: Kambriyen canlılarının kendilerine benzeyen Kambriyen öncesi canlılardan geldiğinden kuşkusunun olmadığını özellikle ifade etmiş ve kitabında bunun neden böyle olması gerektiğini ayrıntılı bir şekilde açıklamıştır.
Tüm bunlara rağmen, gerek Darwin’in detaylı açıklamalarına, gerekse de az sonra detaylarına gireceğimiz Kambriyen dönemi ile ilgili günümüze kadar yapılan bilimsel çalışmaları görmemeyi tercih eden evrim karşıtı kaynaklar, bu iddialarına art niyetli bir şekilde devam etmekte ve Darwin’in sadece ve sadece yukarıda verilen paragraftaki koyu ile gösterilen sözlerini alıntılayarak, sanki Darwin’in bile kendi teorisinden kuşku duyduğunu ileri sürmektedirler.
Darwin Zamanındaki Fosil Eksikliğinin Nedenleri
Günümüze kadar fosil bilimi dahil, Kambriyen dönemi ile ilgili yapılan birçok bilimsel çalışmalar, Darwin zamanında Kambriyen devri öncesine ait neden fosil bulunamadığını açıklığa kavuşturmuştur.
Öncelikle fosil bilimi ile ilgili az çok bilgisi olan birinin, bırakın yüzlerce milyon yıl önceki Kambriyen öncesi döneme ait oldukça basit ve yumuşak yapılı canlıları, sadece 1-2 milyon yıl önceki omurgalı, sert, karmaşık ve gelişmiş bir canlının bile fosilleşmesinin oldukça zor ve nadir bir olay olduğunu bilecektir.
Fosilleşme, özünde canlının omurga ve kemik yapısı ile ilgilidir. Yalnızca omurgalı ve sert vücutlu canlıların gerçek anlamıyla fosilleşme şansları vardır. Yumuşak doku fosilleşmediği için, yüzeyde hareket ederken bıraktıkları iz fosilleri haricinde geriye pek bir iz bırakmazlar. Ancak omurgalı ve sert vücut parçalarına sahip canlılar da öldükten sonra hemen fosilleşivermezler. Fosilin oluşması için bazı özel şartların oluşması gerekir: Örneğin canlı öldükten hemen sonra üzerinin kaplanmasını sağlayacak ve dış dünya ile direkt temasını kesecek bir ortamın oluşması gerekir. İnce kil tabakasıyla kaplanmak gibi bu durumlar, çok özel durumlarda ve yerlerde mümkün olabilmektedir. Fosilleşme zor ve şansa dayanan bir süreç olmasaydı, Dünya üzerinde yaşamış türlere dair çok sayıda örnek bulmamız mümkün olacaktı; ancak doğa ne yazık ki bu şekilde çalışmıyor.
Bunlara ek olarak, Kambriyen devri öncesi fosillerin bulunamaması ile ilgili bazı diğer ciddi nedenler de vardır. Kambriyen devri öncesi canlıları, çoğunlukla tek hücreli, çok daha basit yapılı, deniz anaları ve süngerler gibi veya bunların ataları veya akrabaları gibi omurgasız, yani kemiksiz ve yumuşak vücutlu canlılardı. Çünkü bu dönemde canlıların omurgaları henüz oluşmamıştı. Fosilleşecek sert yapıları bulunmadıkları için, diğer fosilleşme şartları oluşsa bile, fosilleşmeleri çok daha zordu. Bu da oldukça mantıklıdır ve Evrim Teorisi'nin genel kronolojisi ile uyumludur: Eğer ki sert kabuklu veya omurgalı türler, yumuşak dokulu veya omurgasız hayvanlardan evrimleştilerse; bu sert kabuklu veya omurgalı türlerin atalarının fosillerinin çok daha kesintili, hatta neredeyse bulunamaz olmasını bekleriz.
Bunlara ek olarak, Kambriyen öncesi jeolojik devirler dikkate değer miktarda yaşlıdır. "Kambriyen Öncesi" dendiğinde ilk etapta anlaşılmıyor olabilir; ancak bu dönem 4.54 milyar yıl ile 585 milyon yıl öncesi arasını kapsar. Yani Kambriyen Öncesi dönem yaklaşık 4 milyar yıllık bir süreye yayılırken, Kambriyen Sonrası dönem sadece 600 milyon yıllık bir süreye yayılır. Zaten oldukça zor şartlarda meydana gelebilecek fosillerin bu kadar uzun süre geçtikten sonra günümüze kadar bozulmadan gelebilmesinin istatistiki olarak daha da zor olmaktadır.
Bunların hiçbiri yetmezmiş gibi, şans eseri bulunması mümkün olan Kambriyen devri öncesi fosillerin büyük oranının az önce söz ettiğimiz gibi iz fosillerinden meydana gelmesi, bu kadar eski fosillerden sonuçlar çıkarmayı iyice zorlaştırmaktadır.
Dolayısıyla Darwin'in zamanında fosiller konusunda eksikler olması çok normaldir. Şöyle düşünün: Eskiden yaşamış türlerin belli bir noktada yok olabilecekleri kavramı (yani "soy tükenmesi" kavramı) Darwin'in Türlerin Kökeni'ni yazmasından sadece birkaç on yıl önce keşfedilmişti! Darwin döneminde fosil arama çalışmaları yeni yeni başlamıştı. Hangi fosillerin nerede, hangi kayaçlarda, nasıl çıkarılacağı, nasıl inceleneceği bilinmiyordu. Zaten büyük şans eseri bulunabilen fosilleri inceleyebilecek, analiz yapabilecek ne ehliyetli kimse vardı, ne de böyle bir teknoloji mevcuttu. Yani bir açıdan bakılacak olursa, henüz fosil bilimi diye bir bilim dalının resmî olarak yerleşmediği bir dönemde Darwin'in Evrim Teorisi'ni geliştirebilmiş olması daha da etkileyici bir başarıdır.
Günümüzde bile, teknolojinin ve fosil biliminin oldukça ileri olmasına rağmen, bulunan bir fosilin incelenmesi son derece hassas teknolojik cihazlarla, konusunda uzman paleontolog ve taksonomlardan oluşan bilim insanları tarafından yapılmaktadır. Bir fosilin kayadan ayrılması, temizlenmesi, analiz edilmesi ve tanımlanması fazlasıyla uzun zaman alabilmektedir. Bazı fosillerin tespit edilebilmesi için 10 yılı aşan süreler boyunca, onlarca kişilik ekipler tek bir fosilin tespiti üzerinde çalışabilmektedir.
Böyle bir durumda, bırakın Kambriyen devri öncesini (540 milyon yıl’dan önceki dönemi), bir kaç milyon yıl önceki döneme ait fosillerin bile son derece az miktarda bulunduğunu göz önüne alırsak, Evrim Teorisi'nin sadece fosillere dayanarak ortaya atılmış bir kuram olmadığı ve olamayacağı ortadadır. Hiçbir fosilin bulunamasaydı bile, bugünkü teknolojimiz sayesinde sadece genlere bakarak Evrim Teorisi'ni doğrulamamız mümkün olurdu. Fosiller, genlerin anlattıkları hikayeleri doğrulamamızı sağlayan ikincil bir kanıt konumundadır ve Tiktaalik'in keşfi gibi örneklerde gördüğümüz üzere, evrim tarihinin öngördüğü geçişleri keşfetmemiz mümkün olmuştur. Dolayısıyla Evrim Teorisi sadece fosillerin eksikliği üzerinden eleştirilemez.
Ancak daha önemli bir problem var: Kambriyen Öncesi dönemlere ait fosiller bulundu. Dahası, her biri Evrim Teorisi'nin bütün öngörülerini doğruluyor!
KAMBRİYAN ÖNCESİ BULUNAN FOSİLLERE ÖRNEKLER

2.7 milyar yıl öncesine ait ökaryotik hücre fosilleri, tek hücreli bakterilerin giderek karmaşıklaştığını göstermiş; Avustralya'nın Stirling Range bölgesinde bulunan 1.2 milyar yıl öncesine ait fosiller bu bulguları doğrulamıştır. 750 milyon yaşında Testate amoebae fosili, kademeli olarak karmaşıklaşan yaşamı göstermiştir.

Kaynaklar
- Yazar Yok. Kaynak. (12 Ekim 2019). Alındığı Tarih: 12 Ekim 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı