Eğer evrende onu belirleyebilecek, ölçebilecek hiçbir canlı yoksa, öyle bir evrenin var olduğunu söyleyemez; çünkü evrende onu belirleyebilecek, ölçebilecek veya var olduğunu söyleyebilecek hiçbir canlı yok.
Eğer evrende onu belirleyebilecek, ölçebilecek hiçbir canlı yoksa, öyle bir evrenin var olduğunu söyleyemez; çünkü evrende onu belirleyebilecek, ölçebilecek veya var olduğunu söyleyebilecek hiçbir canlı yok.
Ölçemeseydik var veya yok diyemezdik. Bir yorum yapamazdık. Ama evren gerçekse, bizim onu bulmamızdan bağımsız olarak bir gerçek olmaya devam ederdi.
Şunun ayrımını iyi yapmak gerekir: İnsanın algısına bağlı şeyler vardır. Ses veya renk gibi. Bunlar dalgalar veya dalgaboyları gibi gerçeklerin insanın algısına göre yorumlarıdır. Bunlar insanın algılarıdır. Algılayan yoksa ses veya renk yoktur. Ama atomların hareketi, dalgalar, dalgaboyları vardır. Çünkü bu durum bizim onları algılamamızdan ibaret değildir. Biz algılamasak da onlar orada olacak, evren de orada olacak. Ağaç da düşecek. Sadece haberimiz olmayacak. Sadece düşerken ses çıkmamış olacak. Ancak o dalga yayılacak.
Sessiz Düşen Ağaç Paradoksu* tam da bu konu ile alakâlı bir felsefi sorunsal. Bu paradoks bize der ki; "Ormanda bir ağaç düşmüş. Ama orada düşüşünü gözlemleyecek kimse yokmuş. Bu durumda o ağaç gerçekten düşmüş müdür?"
Sizin sorduğunuz soru da bu paradoksun daha kozmolojik boyuttaki bir yansıması diyebiliriz. Bilimsel deneylerde ölçümün öneminin tarih boyunca giderek arttığını ve özellikle bazı disiplinlerde ölçümsüz gözlemin artık bilimsel argüman kabul edilmediğini biliyoruz. Deneylerde ölçümün önemi ile ilgili olarak Çift Yarık Deneyi'ne bakabilirsiniz.
İnsanı bir ağaç üzerinden paradoks yaratmaya iten de sizi bu soruyu sormaya iten de ölçümün bilim tarihinde gittikçe artan nüfuzu. Çünkü a posteriori (deney sonrası) bilginin a priori (deney öncesi) bilgiden daha güvenilir olduğu bugünün bilim dünyasında su götürmez bir gerçek.
Her ne kadar net bir cevap vermek pek mümkün görünmese de bu soruya cevap ararken bakış açısı çok önemlidir. Örneğin; eğer Bilim Felsefesi sorusu olarak cevaplayacaksak evrenin var olmadığına, Varlık Felsefesi sorusu olarak cevaplayacaksak evrenin var olduğuna hükmedebiliriz.
Soruya cevap vermekten çok soruyu biraz açıklamış oldum farkındayım. Ama umarım yardımcı olabilmişimdir. Uzun yaşayın ve başarılı olun.
*Bu paradoksun net bir ismi yok. Bir tiyatro oyunundan yola çıkarak ona bu ismi yakıştırdım.
Bu sorduğun soru tam da gerçek ve görüş (fact and opinion) arasındaki farka dayalı bir soru bana kalırsa. Gerçek dediğimiz şey gözlemciden bağımsız var olduğu için gerçektir. Görüş dediğimiz ise adı üstünde kişisel bir yorum, fikir veya "görüş" bildirir.
Şimdi sen karar ver, evren yasaları doğrultusunda oluşan evren gerçek mi yoksa bir görüş mü?
Bir şeyin varlık yada yokluk konumunda olması bir canlının o şeyi referans göstermesine bağlı değildir. Canlılık olmadan da madde var olabilir. Sadece akıllı yaşam olmadığı için yani biz insanların kurdukları zihinsel soyut kurallar (mat. gibi) olgusu olmayacağı için bunun bir anlam ifade etmediği dolayısıyla varlığı reddetme eğilimine sahip olabiliyoruz. Ancak gerçek söz konusu evrenin var olmadığı değil, bizim yada akıllı yaşamın var olmadığı gerçeği olur.
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.
Bilim ile ilgili bir etkinlik mi düzenliyorsunuz? Yoksa bilim insanlarını veya bilimseverleri ilgilendiren bir iş, staj, çalıştay, makale çağrısı vb. bir duyurunuz mu var? Etkinlik & İlan Platformumuzda paylaşın, milyonlarca bilimsevere ulaşsın.
Evrim Ağacı'nın birçok içeriğinin profesyonel ses sanatçıları tarafından seslendirildiğini biliyor muydunuz? Bunların hepsini Podcast Platformumuzda dinleyebilirsiniz. Ayrıca Spotify, iTunes, Google Podcast ve YouTube bağlantılarını da bir arada bulabilirsiniz.