Evet oldukça kuvvetli bir pozitif korelasyon var.
Aslında bu tüm okullarda hatta en iyi eğitim sistemlerinde dahi yaşanır.
Şöyle ki, çocuklar okula başlamadan önce yaratıcılıkları ve bakış açıları bir yetişkine göre korkunç derecede farklı, bireysel ve bağımsızdır.
Bunu kendiniz dahi deneyebilirsiniz. Okul öncesi eğitime dahi başlamamış en az 5 6 çocuk bulun ve onlara dağ, yemek, hayvan ve ağaç (yahut çiçek, bitki) resimlerini çizmelerini isteyin göreceğiniz şey çok güzeldir. Neredeyse hepsi birbirinden bağımsız özelliklerde resimler çizecektir. Aynı çocuklara bir de ilkokula başladıktan sonraki süreçte aynı nesneleri çizdiein. O kadar sıradan ve standartlaştığını göreceksiniz ki şok olmamanız elde bile değil.
Bunun birçok nedeni var. Ancak en büyük neden çocuğun aklındaki ağaç figürü ile öğretmenin çizdiği figür farklı ise çocuk zihnindeki ağaç figürünü hemen güncelleyip kendisinin yanlış öğretmenin doğru olduğunu düşünmesinden kaynaklı değiştirmesidir.
Ve bizdeki gibi sistemlerde bilgilerin çoğu kavrama düzeyinde kalır. Yani çocuk sadece olayı veya bilgiyi kavrar. Farklı şekilde kullanmaz. İstenilen soruya istenilen nokta atışı cevap gelir. Soru biraz farklılartığında veya bilgilerin harman edilmesi istendiğinde ise çocuk süt dökmüş kediye döner. Bilmemesinden de değil kullanamamasındandır. Halk arasında buna ezber eğitim diyoruz.
Çocuklar yaparak yaşayarak öğrenmeli, ilgi alanlarına ve zeka türlerine göre yönlendirilmeli. Deney yapmalı, araziye çıkmalı, kendi soru yazmalı, proje hazırlamalı, sorumluluk almalıdır. Ancak biz çocuklara bilgiyi sadece yüklüyoruz, ne kadarı aklında kalıyor o da ortada işte. 12 yıllık matematik eğitimlerinde üstlü sayıları yapamayan problem çözemeyen çözerken yorulan çocuklar çıkıyor.
Çocuklar derslerde tartışmalı. Fikir öğrenmemeli. Bilgiler verilmeli ve tartışarak kendi fikirleri yarattırılmaya çalışılmalı. Sorumluluk almalı, hata yapmalı. Kafese koyduğumuz kuşun avlanmasını istiyoruz... Çocuğa örnek olunmalı, rehber olunmalı. Çocuklar zaten doğru yolu bulurlar biz niye onları direkt o yola götürüyoruz ki ? Bizim yolumuzun doğru olduğunu söyleyen kim ? Felsefe yapmalılar. Tartışmaktan, soru sormaktan, fikir belirtmekten, yanlış cevaplamaktan korkmamalılar. En önemlisi de bu, korkmamalılar.
Kısacası öğretmen, öğrencilerine en fazla nereye bakacağını söylemeli. Çocukların orada ne görecekleri, oradan ne alacakları, ne anlayacakları onlara kalmış, yaratıcılıklarına kalmış.
122 görüntülenme