Bilinç evrenseldir. Yani evrenin bir başka köşesinde ve bir başka bedende var olan bilinçli gözlemciler de bizimle aynı biçimde evreni anlarlar, keşfederler ve matematiği üretirlerdi. Bu yüzden bilinçlerimizin ürettiği matematik bilinçsel anlamda evrenseldir. Ancak bu bizim kendi referansımıza dayanan bir evrensellik tır. Bu referansa bizim kendi boyutlarımız dahildir. Yani kendi boyutlarımız açısından tanımlamalar yapar sayılar üretiriz. Bu nedenle de kendi boyut ve büyüklük referansımıza göre bu metametik evrenseldir. Yani yani bizimle aynı veya benzer boyuttaki bilinçli gözlemciler de aynı matematiği üretir ve kullanırlar. (Buradaki boyut ile büyüklük ve niceliği kast ediyorum.) Bilinç belli koşullarla evrenseldir yani kendi referansı çerçevesinde bilincin varlığa bakışı, gerçekliği tanımlayışı evrensel olacaktır. Bu açıdan evrendeki algılanabilir gerçekliğe dair bilinçli deneyimler niceliksel belli şartlarla evrensel demektir. İnsanın antropik ilke gereğince evrenin gerçekliğini sorgulayabilmesi onu bilinçli gözlemci olarak evrenin merkezine yerleştirir. Çünkü bilinçli gözlemci demek gerçekliğin tutarlılığını sorgulayabilmek demektir ki bu da evrenin bilinçli gözlemcilerin tutarlılık beklentilerini karşılayan durumda olmasını gerektirir. Kısacası insan bilinç sahibi olarak evrenin bu nedenle merkezindedir. Çünkü bilinçli gözlemcinin tutarlılığı sorgulayabilmesi nedeniyle evrende tutarlılık açığı var olmaması gerek ki var olmadığını görüyoruz. Bu da bilinçli gözlemciler için evrenin tutarlı olması demek. Ancak makro ve mega evren açısından tutarlılık biter. Çünkü şuanda evrenin başka uzak bir köşesi için bizim fizik kurallarımız ve zaman tutarlılığımız bitmektektedir. Çünkü onlardan ışık hızından hızlı uzaklaşıyoruz yani biz 'göreli' bir gerçekliğin içindeyiz. Bu gerçekliğimizin göreli yani bizim bilinclerimize göre göreli olarak var olması demek. Bu nedenle de bilinçli gözlemciler olarak evrenin merkezindeyiz. Çünkü gerçeklik algıladığımız biçimiyle bilinclerimize göre var. Bu bir nevi 'varız ama aslında yokuz' demek. Bu korkutucu bir durum ama bunu fark etmemiz bile bilincin evrende ne kadar inanılmaz bir paradoks unsuru olduğunu gösteriyor. Bilinç paradoks yaratır. Ve paradokslardan kaçınmak için ise evren paradokslardan göreli olarak (zaman ve uzay göreliliği) "kaçınmaktadır'. Ancak bilincin sorgulama kapasitesi her ihtimalde var oluş ile ilgili paradokslara ulaşır ve bu paradokslar aslında bilincin gücünü gösterir. Paradokslara erişmek için paradoks yaratan bir bilince sahip olmak zorunludur. Basitçe paradoks çözümsüzlük ve ikilem demektir. Örneğin kendinize öfkeleniyor olmanız halinde kim kime öfkelenmektedir. İşte size ikilem işte paradoks!!!!!!😳