Aslında hiç bir ülkede hiç bir zaman tam manasıyla ve sizin dediğiniz gibi bir düşünce ve fikir özgürlüğü olmamıştır. Bu sosyolojik olarak da pek mümkün değildir.
Çünkü her toplumun farklı da olsa, olguları ve normları vardır. Ve bu durumlara aykırı davranmanın en iyi ihtimalle bedeli toplumdan dışlanmak olacaktır.
Günümüzde düşünce ve fikir özgürlüğü genellikle iktidarın fikir ve olgularına "zıt" gitme yahut eleştirme olarak sınırlandırılmıştır. Ancak bazı istisnai ülke ve toplumlar; toplumu, sosyal statüleri, olguları, normları ve inançları da eleştirmesine izin verirler.
Ancak bu gidip canice bir fikri ortaya atma kadar serbest değildir.
Dünya oluşan küresel ekonomik çalkantıdan etkilendiği için giderek radikalleşiyor. Buna cehalet seviyesi ve gençlerin şımarıklık düzeyleri de eklendiğinde dünyadaki toplumların "kültürel şok" ve "zır kültür" kavramlarının giderek sorun çıkarması sonucunu çıkartıyor.
Yani kimi insanlar "özgürlük" adı altında başkalarını rahatsız ediyor veya zarar verebiliyor.
Özgürlük kavram gereği zaten bu değil. Ve sınırlandırılması da bence gerekli.
Aksi halde cinayeti veya tecavüzü özgürlük adı altında yapabiliyor bazı dengesizler.
Tabi burda biraz, toplumu ilgilendiren konular da olması önemli. Örneğin Avrupa'da Osmanlı tarihine küfür dahil etseniz bu "İfade Özgürlüğü" olarak yorumlanabilir. Veya ortadoğu da faal olan bir terör örgütünün avrupada eylem yapması yine "İfade ve baskn özgürlüğü" olarak adlandırılabilir.
Ancak avrupada büyük yıkım yapmış hitler gibi, mussolini gibi veya Stalin gibi kişileri savunmanız hoş görülmez. Veya İşid'i avrupa da savunamazsınız.
Avrupa da böyle, başka kıtalar da. Kendi kültürü ve kaynakları ile çelişmediği sürece ifade ve basın özgür. Ama çıkıp, Almanya da Germenleri yerle yeksan eden bir ifade özgürlüğü ben görmedim. Muhtemelen siz de göremezsiniz.
Güçlülerin, iktidarın ve toplumun izin verdiği kadar özgürüz hepimiz. Sadece bu. Fazlası yok.