Öncelikle şu gerçekle yüzleşerek başlayalım. Kötülük yapacaksanız hesap soran bir Tanrı inancı da dahil hiçbir şey sizi kötülük yapmaktan alıkoymaz. İlk bakışta tuhaf gözükebilir, evet. Ama pratikte olan duruma bakarsak hesap soran Tanrı inancına sahip birçok kişi kötülük yapıyor. Bazısı tövbe edip kurtulabileceğini bazısı bir süre yansa da daha sonra kurtulacağını düşünür. Hatta "Benim Tanrım affedicidir.", "Şeytana uydum." gibi birçok bahane duyabilirsiniz. "Öldükten sonra hesaba inanmayan kişilerin ise genellikle uyacak bir şeytanı olmuyor. Acaba o yüzden mi kötülük yapmıyor bu kişiler?" diyerek bu soruyu tersten sorabilirdik. Çünkü Teistik bir Tanrı inancında iyilik yapmanın da kötülük yapmanın da bahanesi bulunabilir.
Hatta bazı kişiler bu tür bir inanca sahip olmasa da iyilik yaptığı için bunu "saf iyilik" olarak nitelendiriyor. Çünkü bir Tanrı'dan korktuğu için kötülük yapmamak yerine Tanrı gibi kısıtlandırıcı faktörler olmasa da kötülük yapmamayı seçiyorlar.
Bana kalırsa Tanrı olmasa bile kısıtlandırıcı faktörler var, bunlar kendi doğamızın sonucu olduğu için Tanrı inancından bile daha sağlam olabiliyor. Evrimsel olarak insan toplum halinde yaşayan bir tür. Oyun Teorisi çerçevesinde kültürel evrimin de etkisi ile "sürekli bireysel ve canının istediği gibi takılan" toplumlar hayatta kalamadığı ve dağıldığı için zamanla "ahlak" dediğimiz kavram evrimleşiyor. Bu yüzden toplumun öğretmesi ve yaşadığımız çevresel şartlar çerçevesinde kötülüğün ne olduğunu, yapmamamız gerektiğini öğreniyoruz ya da bunu içselleştiriyoruz.
Ancak tabii ki evrimde de çeşitlilik olduğu için farklı koşullarda yetişen biri toplumun ahlaki görüşünden farklı bir şekilde davranabiliyor. Çünkü ne Tanrı inancı bunları yapmaktan tamamen alıkoyabilir ne de evrim.
---
Ahlak konusunu biraz daha açacağım. Ahlak kültürel evrim ile oluştuğu için görecelidir. Evrensel ahlak diye bir şey bulunmaz. Yukarıda anlattığım sebeplerden dolayı medeniyetimizi devam ettirmemiz için hukuk da evrimleşti.
Örneğin bir kadını döven kişiler açısından bu bir ahlaksızlık değil. Hatta "modern olmayan" toplumlarda yaşasaydık toplumun geneli kadın cinayetlerini ahlaksızlık olarak görmeyecekti. -ki bazı toplumlar görmüyor.- Ama bizim kültürümüz "böyle" bir toplumda evrimleştiği için hukuk kuralları da bu şekilde evrimleşti.
Atıyorum Arabistan'da doğsaydım belki de ben de bunu ahlaksızlık olarak görmeyecektim. O yüzden kadın cinayetlerine karşı çıkmayacaktım ya da bireysel olarak farklı çevresel koşullarım olacaktı. Okuduğum kitaplar, gördüğüm şeylerden dolayı ahlakım toplumdan farklı bir şekilde oluşacaktı ve topluma "uyumsuz" olduğum için o toplumda ahlaksız olarak görülecektim. Ben de belki kendi ahlaki görüşümle uyumlu olan bir topluma gidip kadın cinayetlerinin ahlaksızlık olduğunu savunmaya devam edecektim. Bunu yapamasaydım Arabistan'da ahlaksız olarak cezalandıracaktım ya da onlara uyum sağlamam sağlanacaktı. Benim gibi olanlar toplanıp Arabistan toplumunun ahlakını değiştirmeye de çalışabilirdi. Bu tamamen bir "evrimsel silahlanma yarışı" aslında.
İyilik veya kötülük göreceli olduğu gibi iyilik yapmak veya yapmamak da toplumsal-kültürel çerçevede olan bir evrimsel silahlanma yarışıdır. Tanrı'ya dayanan inançlar da bu yarışın bir parçasıdır, genel olarak ahlak da bu yarışın parçasıdır. Doğaya uyum sağlamak için toplumsal bir şekilde yaşayan türümüzü ve medeniyetimizi devam ettirmek için evrimleşmiştir. Her ne kadar "kendi içinizden, benliğinizden" ya da "Tanrı istediği" için iyilik yaptığınızı düşünseniz de aslında kültürel evrim bağlamında iyilik yapıyorsunuz. Sadece buna bir katman daha ekliyorsunuz.
Eğer farklı çevresel koşullarda yetişirseniz şimdiki halinizin yapmayacağı şeyler de yapabilirdiniz. İnsan toplumsal şekilde yaşayan bir tür olmasaydı, hiçbir kimse ile etkileşmeseydi; hukuk, adalet, haklar, eşitlik, medeniyet gibi kavramlar da oluşmazdı. Ancak hukuk, adalet, eşitlik, haklar, medeniyet gibi kavramlar sizin için önemliyse evrimsel çeşitlilikte "uyumlu" olarak evrimleşen bir toplumun bir parçasısınız demektir.
256 görüntülenme
Kaynaklar
-
Ç. M. Bakırcı. Bilimsel Olarak Insan Sıradan Bir Varlıksa, Yıldız Tozuysa Bilimsel Olarak Ahlak Kavramı Da Hurafe Değil Mi?. (5 Aralık 2021). Alındığı Tarih: 23 Şubat 2022. Alındığı Yer: Evrim Ağacı S&C
| Arşiv Bağlantısı