Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Sorulara Dön
Sorgulamaya Başla
Üye
13

Öldükten sonra bir hesaba inanmayan kimseyi kötülük yapmaktan ne engelleyebilir?

Farz edelim ki evli, üç çocuk sahibi güzel bir bayana aşık olduk. Onu elde edemediğimiz her an mutsuz oluyoruz. Başka insanların mutsuz olacağını bilsek bile onu elde etmekten bizi ne engelleyebilir. Elimizde tek bir hayat var, neden mutsuz olmayı seçelim? Ya da başkalarının mutsuzluğunu neden önemseyelim?
3,441 görüntülenme
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
5 Cevap
Ufuk Derin
Agnostik

Öncelikle şu gerçekle yüzleşerek başlayalım. Kötülük yapacaksanız hesap soran bir Tanrı inancı da dahil hiçbir şey sizi kötülük yapmaktan alıkoymaz. İlk bakışta tuhaf gözükebilir, evet. Ama pratikte olan duruma bakarsak hesap soran Tanrı inancına sahip birçok kişi kötülük yapıyor. Bazısı tövbe edip kurtulabileceğini bazısı bir süre yansa da daha sonra kurtulacağını düşünür. Hatta "Benim Tanrım affedicidir.", "Şeytana uydum." gibi birçok bahane duyabilirsiniz. "Öldükten sonra hesaba inanmayan kişilerin ise genellikle uyacak bir şeytanı olmuyor. Acaba o yüzden mi kötülük yapmıyor bu kişiler?" diyerek bu soruyu tersten sorabilirdik. Çünkü Teistik bir Tanrı inancında iyilik yapmanın da kötülük yapmanın da bahanesi bulunabilir.

Hatta bazı kişiler bu tür bir inanca sahip olmasa da iyilik yaptığı için bunu "saf iyilik" olarak nitelendiriyor. Çünkü bir Tanrı'dan korktuğu için kötülük yapmamak yerine Tanrı gibi kısıtlandırıcı faktörler olmasa da kötülük yapmamayı seçiyorlar.

Bana kalırsa Tanrı olmasa bile kısıtlandırıcı faktörler var, bunlar kendi doğamızın sonucu olduğu için Tanrı inancından bile daha sağlam olabiliyor. Evrimsel olarak insan toplum halinde yaşayan bir tür. Oyun Teorisi çerçevesinde kültürel evrimin de etkisi ile "sürekli bireysel ve canının istediği gibi takılan" toplumlar hayatta kalamadığı ve dağıldığı için zamanla "ahlak" dediğimiz kavram evrimleşiyor. Bu yüzden toplumun öğretmesi ve yaşadığımız çevresel şartlar çerçevesinde kötülüğün ne olduğunu, yapmamamız gerektiğini öğreniyoruz ya da bunu içselleştiriyoruz.

Tüm Reklamları Kapat

Ancak tabii ki evrimde de çeşitlilik olduğu için farklı koşullarda yetişen biri toplumun ahlaki görüşünden farklı bir şekilde davranabiliyor. Çünkü ne Tanrı inancı bunları yapmaktan tamamen alıkoyabilir ne de evrim.

---

Ahlak konusunu biraz daha açacağım. Ahlak kültürel evrim ile oluştuğu için görecelidir. Evrensel ahlak diye bir şey bulunmaz. Yukarıda anlattığım sebeplerden dolayı medeniyetimizi devam ettirmemiz için hukuk da evrimleşti.

Örneğin bir kadını döven kişiler açısından bu bir ahlaksızlık değil. Hatta "modern olmayan" toplumlarda yaşasaydık toplumun geneli kadın cinayetlerini ahlaksızlık olarak görmeyecekti. -ki bazı toplumlar görmüyor.- Ama bizim kültürümüz "böyle" bir toplumda evrimleştiği için hukuk kuralları da bu şekilde evrimleşti.

Tüm Reklamları Kapat

Atıyorum Arabistan'da doğsaydım belki de ben de bunu ahlaksızlık olarak görmeyecektim. O yüzden kadın cinayetlerine karşı çıkmayacaktım ya da bireysel olarak farklı çevresel koşullarım olacaktı. Okuduğum kitaplar, gördüğüm şeylerden dolayı ahlakım toplumdan farklı bir şekilde oluşacaktı ve topluma "uyumsuz" olduğum için o toplumda ahlaksız olarak görülecektim. Ben de belki kendi ahlaki görüşümle uyumlu olan bir topluma gidip kadın cinayetlerinin ahlaksızlık olduğunu savunmaya devam edecektim. Bunu yapamasaydım Arabistan'da ahlaksız olarak cezalandıracaktım ya da onlara uyum sağlamam sağlanacaktı. Benim gibi olanlar toplanıp Arabistan toplumunun ahlakını değiştirmeye de çalışabilirdi. Bu tamamen bir "evrimsel silahlanma yarışı" aslında.

İyilik veya kötülük göreceli olduğu gibi iyilik yapmak veya yapmamak da toplumsal-kültürel çerçevede olan bir evrimsel silahlanma yarışıdır. Tanrı'ya dayanan inançlar da bu yarışın bir parçasıdır, genel olarak ahlak da bu yarışın parçasıdır. Doğaya uyum sağlamak için toplumsal bir şekilde yaşayan türümüzü ve medeniyetimizi devam ettirmek için evrimleşmiştir. Her ne kadar "kendi içinizden, benliğinizden" ya da "Tanrı istediği" için iyilik yaptığınızı düşünseniz de aslında kültürel evrim bağlamında iyilik yapıyorsunuz. Sadece buna bir katman daha ekliyorsunuz.

Eğer farklı çevresel koşullarda yetişirseniz şimdiki halinizin yapmayacağı şeyler de yapabilirdiniz. İnsan toplumsal şekilde yaşayan bir tür olmasaydı, hiçbir kimse ile etkileşmeseydi; hukuk, adalet, haklar, eşitlik, medeniyet gibi kavramlar da oluşmazdı. Ancak hukuk, adalet, eşitlik, haklar, medeniyet gibi kavramlar sizin için önemliyse evrimsel çeşitlilikte "uyumlu" olarak evrimleşen bir toplumun bir parçasısınız demektir.

245 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Ç. M. Bakırcı. Bilimsel Olarak Insan Sıradan Bir Varlıksa, Yıldız Tozuysa Bilimsel Olarak Ahlak Kavramı Da Hurafe Değil Mi?. (5 Aralık 2021). Alındığı Tarih: 23 Şubat 2022. Alındığı Yer: Evrim Ağacı S&C | Arşiv Bağlantısı
12
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Yasin Kayalar
Yasin Kayalar
183K UP
Bilim ve felsefe okuru

Gerçek ahlak insanın benliğinden gelir. Eğer benlik doğaya tam uyumlu olsa ahlak kavramının ortaya çıkması bile beklenmezdi. Hiç birşeyi hissetmeden, sadece doğaya uyum sağlar ve yaşardık. Acımasızca ve duygusuz olarak. Kaldı ki kötü olmadan iyi olmaz anlayışı bizi ahlakın yaşamdaki düzenle çatışma içinde olmasını da gerekli kılar. Yani ahlakın doğaya doğal yaşama uymaması da bu açından zaten beklenen bir durumdur. Kötülüğün yaşamda varlığı bir çok kişi için Tanrının olmadığına delil olurken tam tersi kötülüğün varlığı iyiliğin ve iyi olmanın seçilimi için şarttır.

Gerçek ahlak korkuya dayanmaz. İnsanın benliğine dayanır. Korkuya dayanan ahlaki savunmak demek hiç bir hukuk kuralı ve cezalandırma korkusu olmasa ben herşeyi yapabilirim demektir ki bir çok kişi için bu yanlıştır. Yani bir çok kişi hukuk kuralı veya cezalandırılma korkusu duymadan sırf benliğinden gelen özelliklerle kötülük yapmaz yapamaz. Halk arasındaki tabirle içi almaz bunu.

Peki bu benlik nesilden nesile aktarılarak veya öğrenilerek mi oluştu insanda.

Tüm Reklamları Kapat

Teist biri için bu benlik insana Yaratıcıdan gelmiştir. İnsan ister ateist olsun ister monoteist, teist biri için insanın benliksel bu ozellikleri herşeyi yaratan Yaratıcıdan gelir. Dolayısıyla teist biri için bir ateistin iyiliği seçebiliyor olması da benliğindeki bu özelliklerden kaynaklanır.

Ateistler öğrenilmiş ve nesilden nesile geçmiş bir benlik olduğunu savunuyorlarsa ahlaki objektif bir şekilde temelendiremezler. Bu biyolojik evrime dayansa bile. çünkü böyle bir ahlak ya yersel veya dönemseldir. Yani mutlak ve evrensel değildir. Biyolojik evrim değişirse bu ahlak da değişebilir. Bu dönemsel (zamansal) anlamda evrensel olmamadır. Eğer belli bir bölge ve toplum ile sınırlı bir ahlak anlayışı varsa bu da yerel kalır. Her ikisi de zamana ve yere göre değişen bir ahlak anlayışı olduğundan evrensel değildir. Evrensellik yer ve zamana göre değizmelik demektir. Evrensel olmayan bir ahlak anlayışı ise sadece pratik olarak yararcı bir şekilde savunulabilir. Örneğin toplumsal düzene faydalı vs gibi anlayışlarla.

Ahlaki objektif temellendiremezler demek de onlar için ahlak subjektif demektir. Subjektiflikte ise yukarıda belirttiğim gibi zamansal veya bölgesel (mekansal) olarak göreli bir ahlak anlayışı söz konusudur. Doğruyu söylemek gerekirse böyle bir evrensel olmayan zamana ve bölgeye göre değişen bir ahlak anlayışı bir çok insana anlamlı gelmez. Çünkü bu bütün ahlak kuralları değişebilir demektir. En kabul edilemez şeyler bile bu ahlak anlayışında dönemsel veya bölgesel olacağı için bu zorunlu olarak böyledir. Peki insan ben şunu asla yapamam diyorsa bu insan kendi içindekinin dönemsel veya bölgesel olduğunu kendine anlatabilir mi. Subjektif anlayışta bu asla yapamam dediklerinin bile temelsiz olduğunu o kişi kendine kendine nasıl anlatabilir. Ki böyle bir bölgesel veya dönemsel ahlak anlayışının kabile dansını nesilden nesile aktararak alan kişilerin ritüellerinden hiç bir farkı yoktur özünde.

İnsanın düşünselliğinin ve hislerinin getirdiği şeyleri doğa karşısında anlamsız ve sadece insan düşünselliğinin ürünü olan şeyler olarak görenler için düşünselliğin getirdiği herşeyin evrende bir karşılığı yoktur. Örneğin iyi ve kötü arasında evren için doğa için bir fark yoktur. Eğer insanlar kendini avutmuyorsa düşünselliğinden gelen tüm ahlaki ilkeler anlamsızdır, temelsizdir o kişi için. Ki bunu kendisi de metaryalist bir ateist olan Harari sapiens kitabında çok iyi açıklamış ve adalet gibi kavramların insan icadı ve insan düşünselliğine dayanan birer mit olduğunu ve bunların doğa karşısında hiç bir anlamı ve karşılığının olmadığını ifade etmiştir. Ancak Harari eminim hayatını bu düşüncesine göre yaşamıyor ve adalete veya eşitliğe çok önem veriyordur. Ve bu değerler eminim kendisi için çok çok anlamlıdır. O halde sorun şu yaşadığın (hissettiğin) gibi mi düşünüyorsun. Yoksa düşündüğün gibi mi yaşıyorsun. Yani Harari de yukarıda belirttiğim gibi ben bunu asla yapamam diyenlerden özünde. Harari bu nedenle düşündüğü (veya hissettiği) gibi yaşamıyor demektir ki bu da ciddi bir tutarsızlık örneğidir. Adalet ve eşitlik gibi değerleri anlamlı bulup, yaşayıp da bunların özünde doğada karşılığı olmayan anlamsız mitler olduğunu düşünmek çok çok büyük çelişki ve tutarsızlıktır.

Son olarak teist biri için ahlak benliksel özelliği olduğundan hiç bir ödül vaat edilmese bile ahlaklı olmayi sırf hissetiği ve benliği gerektirdiği için seçer seçebilir. Kaldı ki ödül sistemi herkes için geçerlidir. Takdir beklemek alkışlanmak, ilgi görmek, sevilmek, başarılı olmaya dayalı veya kendini özel hissetmeye dayalı herşey de ödül sistemi içinde açıklanacak şeylerdir. Ödülü insanlardan beklemek veya bir yaratıcıdan beklemek arasında ise ciddi bir fark var. Bence Yaratıcıdan beklemek daha üstün bir beklenti diğerine göre. Sonuçta örneğin iyilik yaptığın bir insandan karşılık beklemeden yapmanı sağlıyor bu durum ve bu nedenle daha üstün. materyalistlerin ödül sistemini çok eleştirmenleri kendi hayatlarındaki övgü ilgi alkış beklentileri ile de uyuşmaz. Bu bir nevi doğal gerçekliği red etmek demektir. Ödül sistemi doğanın her yerinde var. Bir bitki yerine göre tohumları saçmak taşıtmak veya yaymak için meyveyi ödül diye diğer canlılara sunuyorsa bu çok doğal bir gerçeklik bence yaşamın içinde. İnsanların ödül motivasyonu para, alkış, övgü, ilgi veya başarıya dayalı gelen diğer şeyler olabilir. Başarılı olmak isteyen bir materyalist için de bunlar, bu ödüller motivasyon kaynağıdır. Dolayısıyla ödül sistemini eleştirmek de gerçeklerle örtüşmez. Her insan yaptığı iyi ve güzel şeyler için ödüllendirilme beklentisi taşır içten içe. Kimisi insanlardan bekler kimisi de bir yaratıcıya inanıyorsa inandığı varlıktan bekler ama herkes bekler sonuçta.

146 görüntülenme
3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Deniz Yavuz
Deniz Yavuz
6K UP
kişisel fikrim

Bir insanı kötülük yapmaktan caydırmak için ölümden sonra hesap vermekten başka bir çok yöntem ve sebep vardır. Örnek olarak yaşarken hesap verme korkusu. Bunun için bir çok yöntem var. Zaten her ülkenin toplumsal düzeni(düzenin iyiliği kötülüğü, kimin çıkarına olduğu gibi konulardan bağımsız olarak) korumak için çeşitli ceza kanunları vardır (din ile ilgili şunu da belirtmek gerek, her din toplumsal düzeni koruma amacı ile o toplumun içinde bulunduğu koşullardan gelişmiştir ve ölümden sonrasına bırakılmayan cezaları da oldukça fazladır. .

Ayrıca, kendi adaletini sağlama niyeti bulunan kişilerin yapılan kötülüklerin veya kendilerince kötü olan davranışların cezasının kanun dışı yöntemler ile kendilerinin vermeye kalktığını da çok sık görmüşüzdür. Kötülük yapmanın cezalarından biri de toplumdan dışlanma olabilir. Bu sosyal bir hayvan olan insan için iyi bir ceza sayılır.

Bu şartlar içerisinde kötülük yapmak her zaman fayda sağlayan bir şey değildir.

Tüm Reklamları Kapat

1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Arda Adnan Kalkan
Düşünebilen bir insanım

Tabi ki para. Kötülük kısa zamanda toplumdan dışlanmaya yol açar. Kötüler yaptıkları kötülükler nedeniyle toplumda ticari anlamda kar etmekte zorluk yaşayabilirler. Evet dolandırıcılar da kötüdür ve çok para kazanırlar ama herkes dolandırıcı olmayı beceremez. O nedenle iyi davranır. Eğer dolandırıcı olmayı istese ve becerse büyük olasılıkla kötü olurdu. Kısacası insanlar para kazanamamaktan korktuğu için kötülük yapmaz eğer dini inançları yoksa. Varsa ya yapmaz ya da kendine hakim olamayıp yapar ve bu bir ruh sağlığı sorunudur. Kötülük bir sorundur daima.

254 görüntülenme
1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Nergiz Gülen
Özgür insan

Anadolu Alevileri yapılan herhangi bir yanlışın ancak muhatabı tarafından affedilebileceğine, Tanrı'dan afdilemenin, tövbe etmenin söz konusu olmadığına inanırlar. Yani yapılan yanlış ya da günah ancak bu dünyada yapan ve yapılanınn meselesidir. Bu yüzden kendisine haksızlık yapıldığına inanan kişi kim olursa olsun yapan kişiyi cem sırasında dara cekip hesap sorabilir, haklılığının peşine düşebilir. Yani Aleviler, ahirette verecekleri hesap yüzünden değil, toplum önünde verecekleri hesap yüzünden yanlışa düşmek istemezler. Eğer çok büyük yanlış yapmışlarsa "düşkün" ilan edilirler ki bu toplumdan dışlanmak manasına gelir. Bunu göze almayı kimse istemez.

Yani yapılan kötülük için Allah'ın adaletini bekleyip ya da hacca gidip günah sildirmek gibi ilkel davranışlar değil toplumsal birlikteliğin gerektirdiği hesaplaşma ve gecikmemiş adalet bilinciyle yaşam kuralları oluştururlar.

Alevilerde erkeğin kadına ve çocuğa; zenginin ise fakire karşı üstünlüğü yoktur. Mesela kocası karısını bırakmış, başka kadına gitmişse karısı ondan şikayetçi olur ve cem sırasında da koca dar'a çekilerek hesaplaşması sağlanır. En küçük dargınlıktan en büyük suç ya da günahın yüz yüze hesaplaşmasının yapıldığı meclislerdir dar'a çekilme.

Tüm Reklamları Kapat

Bir insanın herşeyden önce kendi varlık bilincinin oluşmuş bulunması gerekir. Bu bilinç oluşmamışsa kendini ne kadar engellerse engellesin yanlış olduğu varsayılan şeylere eğlimi zaman içerisinde ortaya çıkıp bunların sonuçlarını yaşamak zorunda kalacaktır. Bunu engellemeye hiç bir korku yeterli olmaz.

154 görüntülenme
0
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close