Konuyu iki kısma ayırarak ele almak gerekebilir.
Birincisi her bilincin öznel deneyimlerine göre bilinçaltının yapısının değişmesine dayalı olarak her insanın rüya deneyimleri o kişiye özel bir çok öğe içerebilir. Genelde bilinçaltını çok etkilemiş olan öznel deneyimler ön plana çıkabilir. Yine kişinin öznel takıntıları, korkuları, kaygıları, endişeleri, beklentileri, geçmişte yaşadığı olumsuz olaylar, yaptığı olumsuz kurgular hangi konulara dairse bunlar da bilinçaltına etkileri ölçüsünde bilinçaltı tarafından rüya kurgularına dönüştürülür. Yine örneğin o gün Çok yoğun bir işle veya uğraşla gün içinde meşgülseniz o gün ona dair bir rüya görmeniz de çok olası. Örneğin karıncalarla veya böceklerle ilgili yoğun bir belgesel izlediğiniz gün bunlara dair rüya görmeniz olası. Bu gibi öznel deneyimler kişinin rüyalarında tamamen o kişinin zihnine özel olabilir.
İkinci kısım ise biraz daha ilginç görülebilir ama yine de açıklanabilir yönleri olabilir. Burada öznellik biraz daha kaybolmaya ve genel insan doğasına dayalı durumlar görülmeye başlanıyor olabilir. Yani bir çok kişide ortak hisler aynı sembollere dönüşüyor olabilir. Bu durum insan doğasının genel karakteristiğine dayalı olarak bilincin ve bilinçaltının ortak işleyişine bağlı bir durum olarak ortaya çıkıyor olabilir. Özünde her bilincin bilinçaltının deneyimi, algılama biçimi farklı olabilir. bunlar yoluyla her zihnin parmak izi misali kendi ağ yapısının farklı olduğu tahmin edilebilir ve ki bu beyindeki çok karmaşık nöral ağ yapısına dair incelemelerin de gösterdiği bir olgudur. Ancak milyonlarca veya milyarlarca insanın özellikle bedensel ağrı acı gibi algı deneyimlerinin benzer deneyimler olmasi nedeniyle zihin ağ yapılarındaki benzerliklerden kaynaklı olarak aynı veya benzer deneyimlerde his ortaklığı nedeniyle bu durumlar yaşanıyor olabilir. Örnekle bu durumu biraz somutlaştıralım yağmurda ıslanmak deneyimini düşünelim. Yağmurlu bir film sahnesi veya yağmurlu bir güne pencereden bakmak bakarken ıslanan insanları görmek, veya bizzat yağmurda ıslanmak hepsi özünde beyinlerimiz tarafından (bedenlerimizdeki his yönüyle) su ve ıslanma paydasında ortak bir ifadeye dönüşür ve Özellikle ayna nöronlar sayesinde görülen duyulan şeylerde bir çok insanda beyinlerin his/beden tetiklemesi yani örneğin yağmur veya suya dayalı ıslanma hissinin ortak beden ifadesine ve etkisine dönüştürmesi mümkündür. Yani örneğin yağmurlu bir film sahnesi ayna nöronlar sayesinde bize belli ölçüde yaşatılır. Böyle bir sahnede kendimizin ıslandığıni veya içeriğe göre suyla temas ettimiz algısını belli ölçüde yaşarız. Bu da demektir ki düşünsel herşey bir beden hissi/algısı ifadesine dönüşebilir veya dönüştürülebilir. Bu şekilde Bilinçaltının o andaki kontrolsüzlüğündeki derin güç ve hayal ve gerçek arasında ayrım yapmamasına dayalı olarak bilinçaltına fazla etki eden bir his veya algılama deneyimini beyinlerimiz bize farklı kurgularda rüyalar olarak yaşatır. Bu açıdan bir deneyim veya algılama biçimi bir çok insanda özel olarak beyin yapısının benzerliğine veya genel olarak beyinlerimizdeki işleyişin ortak ozelliklerine de dayalı olarak ortak bir his/beden algı deneyimine dönüşebilir ve yine bu açıdan ortak öğeler içeren bir rüya deneyimini de ortaya çıkarıyor olabilir. Örneğin bir çok insan hayatında dış ağrısı çekmiştir. Yine bir çok insan bu dayanılmaz ağrıdan dişini çektirerek, ondan kurtularak kurtulmuş olabilir. Bu nedenle mesela böyle bir deneyimdeki rahatsızlıktan kurtulma algısı/deneyimi o kişinin bilinçaltında 'rahatsızlıktan kurtulma veya büyük bir rahatlama hissi' yönünden bir bilinçaltı sembolüne ve ifadesine dönüşüyor olabilir. Böylece o kişi için herhangi bir başka stres veya kaygı unsuru rüyasında deneyimlenirken bunun yarattığı gerginlikten kurtulma hissi daha önceki bilinçaltında yer edinmiş bilinçaltındaki diş çektirmedeki rahatlama hissi sembolüyle rüyasında ifade ve kurgu bulabilir. Üstelik beyin/bilinçaltı bunu çok çok farklı şekillerde rüyalara yansıta da bilir. Yani mesela rüyada gün içinde yaşanmış herhangi bir gerginlik veya kaygı durumuna da bilinçaltı aynı semboli rüyada ifade ederek de tepki veriyor olabilir. Tabi burada gerçekten yaşanmış bir deneyimin yaşanmamış olana göre bilinçaltında daha fazla yer edeceğini ve ifade bulacağını da gözetmek gerek. Bu açıdan dış çektirme diğer bahsettiğiniz durumlara göre daha fazla insanın yaşadığı bir deneyim olarak daha fazla ifade buluyor olabilir. Tabi bazı kişiler gerçekten deneyimlemese de mesela tırnağının düştüğünü veya saçlarının döküldüğünü bir şekilde düşünmüş (hayal etmiş) olarak bu gibi deneyimleri de öznel olarak yaşayabilirler. Tabi burada düşünsellikte etkili olan şey hiç yaşanmamış şeyi en yakın yaşanan algı/his ile düşünmektir. Örneğin saçı kopan birini düşünmek genelde kişi kendi bunu yaşamasa da örneğin saçının çekildiğinde duyduğu acı algısı üzerinden hayale dönüştürülür. Ki zaten kişi yaşamadığı bir deneyimi rüyada yaşayamaz. Örneğin kişi rüyasında ölümü deneyimleyemeZ. Çünkü bunu hiç yaşamamıştır. Bu nedenle ekteki kaynakta geçtiği gibi rüyada ölme halinde insanlar genelde o an sıçrayarak vs uyanırlar. [1]
Burada Esasen birşeyin başka birşeyle ifade bulması beynin genel işleyişine de son derece uygundur. Çünkü beyinlerimiz bellek ve düşünme açısından çağrışımlı bir işleyiş kurmayı sağlayan eşleştirme veya birşeyi başka şeyle kodlayabilme özelliğine sahiptir. Bunun bir örneğini mesela belli bir koku ile anıların eslesmis olması halinde bir çok kişi zaten deneyimlemiştir. Son olarak bütün bunları bilinçaltı, beynin işleyişi ve rüyalar konusundaki edindiğim bilgileri ve bazı kendi deneyimlerimi bir araya getirip tahmini ve olası olarak yorumladığımı ifade etmek isterim.
Ayrıca sembol demişken bazı kültürlerdeki sembole dönüşen şeyler (örneğin hayvanlar) söz konusu olabilir. Yine dillerde kültürlerin etkisiyle deyimlere dönüşmüş unsurlar da insan zihninde imge/anlam/semboller oluşmasına sebep olabilir. Örneğin bir çok kültürde yılan iyi bir simge bu anlamda değildir. Mesela ülkemizde yılanın sinsi düşman vs gibi zihinlerde çağrışımlar uyandıran sembol bir anlamı vardır. Bu gibi semboliklik dilimizdeki deyimlere de yansımıştır. Bu semboller yukarıda ifade ettiğim zihinlerimizin isleyisindeki özellik nedeniyle kişinin rüyasında bilinçaltı yoluyla temsil ettiği anlama dönüşerek veya bu anlamla iç içe geçerek rüyalarda kurgu buluyor olabilir. Yukarıda belirttiğim gibi zihnin ve özellikle de bilinçaltının sembolik anlatımları seçebilmesi yoluyla bütün bunlar olası. Çünkü bilinçaltı açısından herzaman semboller/çağrışımlar temsil ettikleri şeyle ifade bulabilir. Mesela rüya sırasında beden ifadeleri ruh/psikoliji ifadelerine psikoloji/ruh ifadeleri de beden ifadelerine dönüşmeye veya çevrilmeye her zaman açıktır. Bunun da en önemli sebebi bahsettiğim gibi zihinlerimizdeki eslesmeli/kodlamalı isleyistir. Örneğin beden ifadesinin/algısının başka bir kurguya dönüşmesine daha somut örnek vermek gerekirse rüya gören birisinin ayağını gıdıklasanız o kişi rüyasında bu beden ifadesini/algısını başka bir kurgu olarak görebilir. Örneğin ayağının gıdıklanması o kişinin rüyasında o sırada ayakkabısının içine bir fare girdiği veya ayağında bir fare/böcek gezindigi vs gibi olarak kurgulanabilir. Veya İnception filmindeki gibi birisinin yüzüne rüya sırasında su serpseniz o kişi bunu rüyasında yağmur başladığı olarak görebilir. Tüm bunlar bilinçaltının rüyalar yolu ile neler yapabileceğinin göstergesi olan somut örneklerdir.
Kaynaklar
- www.horlamatedavisi.com. Rem Uykusu Nedir? Evreleri Nelerdir? | Dr. Tuğrul Saygı. Alındığı Yer: www.horlamatedavisi.com | Arşiv Bağlantısı