Kavramlar biraz karışmış: iyi (right) ve kötü (wrong) ahlak yasaları ile belirlenir (Ahlak felsefesi). Doğru (true) ve yanlış (false) pozitif bilim ve rasyonel düşünme ile belirlenir (pozitivizm, bilim felsefesi).
Gerçeklik (reality) ve doğruluk/hakikat (thruth) ise neoklasik felsefe, rasyonalizm gibi felsefelerde karşımıza çıkar. Doğuruluk (hakikat) ve gerçeklik arasında da şöyle bir fark gözlenir: gerçek zihnimize bağlı olmadan da varolan, doğruluk ise gerçekliğin zihnimizdeki algıyla uyumlu biçimde vardığı yargıdır.
Doğru değişir. Pozitif bilimlerde yapılan deneylerde örneğin suyun kaynama noktası 1 Atmosfer basınçta 100 C derece doğruyken Atmosfer basıncının azaldığı yerde kaynama noktası 100 C derece olduğu doğru değildir .. gibi.
Ahlaki veya etik açıdan doğru olan (right) da toplumun ahlak kuralları veya yaşanılan zamanın değer yargılarına göre değişir. Örneğin savaşta toplumun erkeklerin çoğunu kaybettiği dönemde bir erkeğin birden fazla kadınla evlenmesini o zamanın ahlak kuralları doğru bulurken bugünün ahlak kuralları bir erkeğin birden fazla kadınla evlenmesini yanlış (wrong) olarak kabul eder.
Doğruluk / hakikat da değişebilir. Kişinin bilgisi, tecrübesi, algısı zamanla değişeceğinden gerçekliği algılaması da değişiklik gösterebilir. Misal günümüzde post-truth olarak nitelendirilen dönemde politik liderlerin aleni yalanları kalabalık kitleler tarafından hakikat/doğruluk olarak görülüp kabul edilmektedir. Ya da fiziksel bir örnek. Kuantum fiziği bir gerçektir. Kuantumun varlığı deneylerle doğrulanmıştır. Ama bizim bedensel algılarımızla uyum göstermediğinden doğruluğunu idrak edemeyiz, yani hakikat diyemiyoruz.