Sorunuzu direk ilgilisine sormuşsunuz, o nedenle mecburen kişisel bir cevap vermek uygun olacak. Normalde kişisel fikir ve görüşleri pek belirtmemek gerekli çünkü bilim, kişisel görüş ve yorumlarla ilerlemez ve konuşulmaz da. Ama bu soru için pek de bir sakıncası yok gibi.
Çocukluğumdan beri uzay, hep sonsuz, sınırsız, ulaşılmaz, anlaşılmaz olarak tasvir edildi bana. "Sonsuz" kelimesi sihirli bir kelime bence. İnsanı hipnotize eden, garip bir boşluğa düşüren, tedirgin eden bir kelime. Bunu hep ret etmişimdir, bir hile olduğunu düşünmüşümdür. Ne zaman birileri bir şeyi sonsuz olarak tanımlasa orada bir kaçış görmüşümdür. Çünkü insanlar, bilmediği şeyi "zaten bilinemez" kılmayı severler. Ben biliyordum ki "bu bilinemez değil, biz bilmiyoruz. Hatta sen bilmiyorsun!" Cehaleti, acizliği, bilgisizliği gizlemek için bir şeyleri olduğundan daha büyük, ulu göstermek sık rastlanan bir yöntemdir çünkü. Hemen her gerçekçi ve akla, mantığa güvenen insan gibi bu durum beni dürttü ve merakımı kamçıladı.
O nedenle kozmolojiye ilgi duymaya başladım. Okuyup araştırdıkça da aslında hiç de anlatıldığı gibi olmadığını gördüm. Bana evreni sonsuz olarak tanıtan insanlar cahildi. Gerçekleri bilmiyorlardı. Bu nedenle de onların kıt akıllarının anlayamadığı bir şeyi benim de anlamamı istemiyorlardı. Bu nedenle de bana da "boşuna uğraşma" mesajı veriyorlardı.
Bir diğer neden, evren, bildiğimiz her şeyi kapsayan tek yapı. Bildiğimiz-bilmediğimiz her şey onun bir parçası. Bu nedenle de aslında onu anlamak, her şeyi anlamak için bir başlangıç noktası teşkil ediyor.
Ayrıca evren inanılmaz büyüklükte ancak onun temel dinamiklerini belirleyen şey de atomaltı dünya. Bu da inanılmaz heyecan verici ve şaşırtıcı bir gerçek. Evren kadar büyük bir yapıyı anlamanın yolu, inanılmaz küçüklükteki yapıları çözümlemeden geçiyor. Yani aslında onun büyüklüğü de bir hile. Evren büyük falan değil. Çünkü tüm dinamiklerini anlamak için tek bir satır formül yeterli olabilir. Ve insanoğlu, bugün için ulaştığı bilimsel gelişmişlik seviyesi ile o satırı yazmaya çok yakın. 2600 yıllık bilim tarihinde, bu formülü yazmaya bu kadar yakın olduğumuz bir dönemde bir bilimsever olmak büyük bir şans. BU gerçek de kozmolojiye olan ilgimi katlıyor. Daha 100 yıl önce evren ile ilgili bilgilerimiz, atomaltı dünya ile ilgili bilgilerimiz çok ama çok sınırlıydı. 100 yıl önce yaşayan bir bilimseverin evreni anlaması hatta buna niyet etmesi bile olanaksızdı. Şimdi ise benim gibi bir amatör bile buna niyet edebiliyor hatta evreni, anladığını iddia edebiliyor. Bilgilerimiz çok eksik olsa bile bu artık ulaşılmaz bir hedef değil.
Son ama belki de en önemli madde olarak da evreni anlamak, kendimi anlamak anlamına geliyor. Ben kimim, neyim, yaşadığım bu dünya ve coğrafya, ülkem, çevremdeki insanlar, felsefe, bilim, sanat, din, siyaset, ekonomi vs. nedir? Evreni anlamak, tüm bu somut ve soyut olguları anlamlandırmak için en büyük gereklilik. Bence evreni anlayamayan, dünyayı da anlayamaz. Evreni anladığınızda, insanı ve dünyayı anladığını iddia eden ve bize anlatan başka disiplinlerin ne kadar zırva, ne kadar boş, ne kadar yalan olduğunu görüyorsunuz. Ben gördüm ve akıl sahibi olup kendisine dürüst olan herkesin de bunu fark edip anlayacağını düşünüyorum. Evreni anlamak, her şeye dışarıdan, tarafsızca, gerçekçi bir gözle bakmanıza olanak ve fırsat veriyor. Bu fırsatı tepmek, göz göre göre cehaleti, bilgisizliği ve körlüğü seçmek demektir.
Kozmolojinin bize sunduğu veriler, devasa yapı ve olguları tanımamıza olanak verirken sunduğu anlamlar da yalanları fark etmemize ve gerçekleri görmemize fırsat veriyor. O nedenle kozmoloji muhteşem ve çok değerli bir disiplin. Umarım herkes, onun sahip olduğu bu gücü ve sunduğu olanakları fark eder.
Umarım açıklayıcı olmuştur. Sağlıcakla...