Komünizmin en zayıf yönü herhalde ekonomik hesaplama problemidir. Komünist ütopyada para, dolayısıyla fiyat, dolayısıyla piyasa bulunmaz. Piyasa bulunmadığında ise arz ve talebi ölçmenin hiçbir yolu yoktur. Açıklayayım;
Fiyatları arz ve talep yasaları belirler. Eğer insanlar bir metaya daha fazla değer verirse bu metanın fiyatı artar. Örneğin domates. 1. yıl 5 TL olan domates, 2. yıl herhangi bir sebepten ötürü daha fazla talep edilirse 10 TL'ye çıkabilir. Aynı şekilde, domatese olan talep aynı kaldığı hâlde piyasada çok az domates olursa, domatesin fiyatı yine artar. Çünkü göreceli olarak talep arzın üzerine çıkmıştır.
Talep düştükçe veya arz yükseldikçe de fiyatlar düşer. Domatesi kimse istemezse, domates çok ucuz olur. Veya adım attığınız her yerde domates varsa, domatese daha az para vermek istersiniz.
Tüm bunlar yatırımcılar için sinyallerdir. Eğer domatesin fiyatı artıyorsa yatırımcılar yüksek kâr hevesi ile sektöre girecek, domates üretecek, ve arz eğrisini yukarı çekecektir. Üstte de söylediğim gibi, arzın yükselmesi fiyatları düşürür. Böylelikle piyasadaki yüksek fiyat aşağı doğru çekilir, her şey normale döner. Ve eğer domatesin fiyatı çok düşerse yatırımcılar kâr edemedikleri için domates üretmeyi bırakırlar, bu domatesin arzını azaltır ve fiyatları yukarı çeker; yine her şey normale döner.
Ancak burada yatırımcının tek etkisi fiyat değildir. Fark edeceğiniz üzere, yatırımcılar aslında fiyata değil, arza etki etmiştir. Arz az iken domates üretmiş, arz fazla iken domates üretmeyi kesmiştir. Bunun bizim için yararı kıtlığı ve israfı engellemede mükemmel bir araç olmasıdır. Domates fiyatı yükseliyorsa domatesin arzı azdır, domates üretilir ve kıtlık engellenir. Domates çok ucuz ise domatesin arzı fazladır, domates üretilmez ve israf engellenir. Yani fiyatlar sadece sinyaldir, bizim kaynakları verimli kullanmamızı, israf etmememizi ya da kıtlığa sebep olmamamızı sağlarlar.
Ayrıca yatırımcılar sürekli en yüksek fiyat olan sektöre yöneldikleri için, sürekli en fazla talebi karşılarlar. Yani iki ürünün fiyatı aynı anda artıyor ancak birincinin fiyatı ikinciye göre çok daha hızlı artıyorsa, yatırımcılar birinci ürüne daha fazla yatırım yapar. Böylelikle en acil ürünü üretmiş, en fazla talebi karşılamış olurlar.
Komünizme dönelim. Hatırlayacak olursanız komünizmde para yoktur, fiyat yoktur, piyasa yoktur. Bu durumda hangi ürünün daha fazla olduğunu ve hangi ürünün daha az olduğunu bilmenin bir yolu da yoktur. Hatta hangi ürünü hangi ara ürünlerden üretmeliyiz, hangi metotları ve hangi hammaddeleri kullanmalıyız, bunları da bilemeyiz. Bunların hepsi bazı yerlerde israfa ve bazı yerlerde kıtlığa sebebiyet verir. Ürettiğim ürünün fiyatının ne olduğunu bilmiyorsam arzını da bilemem, ve belki bu yüzden gereğinden çok fazla üretip israfa sebebiyet veririm.
Kaynaklar
- L. Mises. Sosyalist Devlette Ekonomik Hesaplama. (4 Eylül 1920). Alındığı Tarih: 4 Eylül 2021. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı