Böyle bir sorgulamayı gerektirecek bir durum olduğunu düşünmüyorum. Verilen kaynak da ilkokul düzeyi bir tarih dersi için hazırlanmış. Evrensel anlamıyla yerleşik yaşam ve göçebeliği ele almak yerine orta çağ ve ilk çağ anlamlarıyla ele alınmış ki bu yüzden günümüzdeki bir kent için düşünülecek bir soruya yanıt veremeyecek bir kaynak.
Peki, şehir merkezlerinde yaşayanlar göçebe midir sorusunu anlamları biraz esneterek ve çarpıtarak tartışalım. Göçebeler ilk çağlarda evi ve yurdu olmayan yalnızca yaşamını sürdürmek için kaynak arayışıyla göçme eylemini gerçekleştiren topluluklardan zamanla edinilen yeni bilgi ve tekniklerle birikimli ilerleyen bir kültüre dönüşmüştür. Günümüzde Türkiye gibi kentleşmenin %70'in üzerinde olduğu ülkelerde bile göçebe yaşayan topluluklar bulunmaktadır. Günümüze kadar birikerek gelen göçebe kültürü topluma son hakim olduğu zamanlarda yazlak ve kışlak olarak iki ayrı yurt arasında mevsime bağlı olarak göçmekle yetinmişlerdir. Ekonomik etkinlikler, siyasi etkinlikler ve bilimsel etkinlikler göçebeliği git gide sınırlandırmış ve refah amacı güden her toplumu öncelikle yerleşik yaşama daha sonrasında ise kentsel yaşama sürüklemiştir. Günümüzde yerleşik yaşam sunduğu hizmetlere ve barındırdığı etkinliklere göre kırsal ve kentsel olarak ayrılmaktadır. Şimdi göçebe yaşamın temel mekaniklerine ve günümüzdeki kırsal ve kentsel yaşamların mekaniklerine bakalım.
Göçebe bir yaşamda göçmenin temel amacı kaynaklara erişmektir. Bunun için de kaynakların değişme sürecinin trendleri içerisinde yer değiştirirler. Bu da mevsimlere, belki yıllara karşılık gelir. Günümüzde bu kaynaklar günlük yer değiştirebildiği için -yani yaşam hızlandığı için, insanlar da aynı süreci daha hızlı yaşıyor olabilirler. Örneğin göçebe yaşamda portakal yemek için güz zamanında kıyılara göç etmek gerekiyorsa bugün de her gün işe gitmemizin nedeni temelde o portakalı satın almayı sağlayacak para kaynağına erişmek olabilir. Bunu böyle düşünebilmenin temeli asıl amacın kaynağa ulaşmak olmasıdır. para bugün için gerekli tek kaynak olarak görülebilir.
Göçebe yaşamda bir insanın günü geçirmek için -karnını doyurmak ve açlıktan ölmemek için, her gün olmasa da sık sık avlanmaya/ toplamaya çıkması gerekir çünkü yiyecekleri saklamak için yöntemler çok sınırlıdır. Bugünse günü geçirmek için toplumun en azından %80 'inin sürekli işe gitmesi gerekir. Burada göçebenin temel amacı yaşamını sürdürmek için karnını doyurmaya çalışmaktır. Yerleşik insanın temel amacı da yaşamını sürdürmektir çünkü paraya gereksinimi vardır. Ve her ikisi de barındığı yerden gün içinde ışığı da kullanarak yaşamını sürdürmek için gerekli görevlerini yerine getirir.
Tanım: Yürüme ölçeği bir insanın yürüyerek erişebileceği alanları anlatır. Buna göre yürüme ölçeğinde İstanbul'dan Antalya'ya gitmek çok zordur ve tüm yolun ayrıntıları belirlenemez. Bir haritada ölçek küçüldükçe ayrıntıların azalması gibi. Haritadaki ölçeklere örnek olarak ülke ölçeği, kentsel ölçek, mimari ölçek vb. verilebilir.
Göçebe bir insan yeterli kaynağa erişebilmek için gün içinde barınma alanından yürüme ölçeğiyle ulaşabileceğinden daha uzak mesafeleri genellikle kat etmez. Topluluk her zaman bu ölçek içerisinde kalır ve ancak toplu olarak göç etme yoluyla ekonomik etkinlikler taşınır. Bugün kentlerde ve kırsal alanlarda da inanlar belirli bir ölçeğin içinde hareket etmektedir. Herkes toplu taşıma veya bireysel araç kullanımıyla gün içindeki ekonomik etkinliklerini sürdürmektedir.
Yukardaki kısıtlı, özenle seçilmiş ve ayırt edici olmaktan uzak örneklere bakılacak olursa bugün yerleşik yaşamda olduğunu kabul ettiğimiz insanlar aslında bir tanıma göre göçebe sayılabilir. Ama hayır göçebelik ve yerleşik yaşamın ayırt edici noktası içinde bulunulan ekonomik etkinlikler ve barınma gereksiniminin karşılandığı yerin durağan ya da akışkan olmasıdır. Bu iki kavramın mekansal karşılığı belirli ya da belirsiz aralıklarla değişiyorsa kişi göçebe kabul edilir. Ancak burada temel ayrımsa şuradan yapılır: bu mekansal değişimin nedeni kişinin kendi özgür iradesinde, kişisel tercihlerinde mi yatıyor yoksa elde olmayan nedenlere, zorunluluk gerektiren koşullara bağlı mı gelişiyor? Bu sorunun yanıtına göre ikinci yanıt göçebe insanı anlatır. Kısacası bugün ekonomik etkinliklerini ve barınma gereksinimini aynı kentsel veya kırsal alanda (metropoliten alanlar da kentsel alan kavramının içindedir. Örneğin Ruhr Havzası, Hollanda, Londra, İstanbul vb.) devam ettiren birey veya topluluklar yerleşik kabul edilir.
Kaynaklar
- A. Yılmaz, C. Telci. (2010). Türk Kültür Terminolojisinde Göç Kavramı Üzerine. Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, sf: 14-33. | Arşiv Bağlantısı