Bir tıp insanı değilim ama konu üzerine bir süre amatörce araştırma yapmışlığım var, öğrendiklerimi sizinle paylaşayım.
Hastalık, aslında tanımı net olmayan bir terim. Normal şartlarda bir organizmanın yapısında ortaya çıkan bozukluklar ya da bunlara neden olan etmenlere hastalık deniyor. Ama bir hastalık olup olmadığı pek de net olmayan durumlar var. Google'a "... bir hastalık mıdır?" yazarsanız, birçok durumun bir hastalık olup olmadığının tartışıldığını görürsünüz. Bağımlılık bunlardan biri örneğin. Ben çikolata bağımlısı isem ve bu obeziteye neden olursa hasta olarak kabul ediliyorum. Ama obeziteye neden olmayacak bir bağımlılıksa hasta olmuyorum gibi. Ya da alerjiler. Çileğe alerjiniz varsa çilek yemezsiniz, olur biter. Ortada bir bozukluk yoktur. Ama yerseniz ölebilirsiniz de. Ya da polen benim için bir alerji ve hastalık etmeni iken sizde öyle olmayabilir. Hatta konu cinsel tercih ya da anormalliklere geldiğinde işler iyice karışıyor. Kişinin yaşamadan tatmin olamadığı cinsel deneyim eğer insan hayatı için zararlı ise buna ne diyeceğiz? Hastalık? Ya da öyle mi gerçekten? Bağımlılık sonucu obez olmak ya da olmamak gibi.
Bu anlamda, herhangi bir canlıda işlev bozukluklarına neden olan virüs, bakteri varlığı işlev bozukluklarına neden olduğu için rahatlıkla hastalık olarak adlandırılabilir. Ama bu tip dışsal bir etkenin söz konusu olmadığı, insanın psikolojik anormalliklerinin ortaya çıkardığı işlev bozuklukları da genellikle hastalık olarak kabul ediliyor. Depresyon gibi. Yani kronik depresyondan muzdarip bir kişiye tıpta hasta deniyor. Buradaki ayrım, söz konusu etkilerin, fizyolojik ve somut etkilerinin gözleniyor olması. Yani depresyona neden olan kaygı bir hastalık değil. Ama aşırı kaygı anksiyete oluyor ve bir hastalığa dönüşüyor.
İnsanın, elinde olmadan ya da kaynağını bilemeden aşırı kaygı duyması da bir anlamda zihinsel bir anormallik oluyor. Siz ruh demişsiniz, ruh tıbbi ve bilimsel bir terim değildir, o nedenle ben ruh demeyeceğim, zihinsel diyeceğim. Ve evet, tanısı konmuş, tedavisi belirlenmiş ve insanlarda tekrar tekrar görülen çok sayıda zihinsel hastalık var. Bu anlamda insanın zihni hastalanabilir. Bu nedenle psikoloji ya da psikiyatri için yalan diyemeyiz. Bunlar sınırları hayli net birer uzmanlık ve tıbbi bilim dalı. Her yıl tüm dünyada milyonlarca insan psikolojik tedavi görüyor ve sağlığına kavuşuyor. Çok acı deneyimler yaşamış çok sayıda insan zihinsel dengesini yitirip hayatına devam edemez hâle gelebiliyor. Ve psikiyatri bilimi bu insanları hayata döndürebiliyor. Bu "zihinsel denge yitimi" de biraz bulanık bir kavram ama sevdiği bir insanı kaybetmenin üzüntüsü, kişinin hayatına normal biçimde devam etmesine engel olabiliyor ve bu durum da hastalık tanımına giriyor aslında. İşlevsel yapısal bozukluk neticede.