Merhabalar. Ünlü araştırmacı yazar Joyce Poole'un "Hayvanlar duygulardan yoksun, adeta mekanik robotlarsa insanların duyguları nereden geliyor?" sorusu ben hep etkilemiştir. Durum gerçekte de böyledir. Evet, hayvanlar da; yani bizim dışımızdaki hayvanlar da duygudurumuna bağlı olarak depresif olabilirler. Hatta bu duygudurumlarını bizden daha kuvvetli yaşayabilirler. Şunu anlamak gerekiyor, zeka ile duygudurumu arasında doğrudan bir korelasyon yoktur. Sadece olan şu, daha karmaşık sinir ağına sahip olan canlılar herhangi bir uyaran karşısında daha komplike bir mekanizma geliştirebiliyorlar. Yani bu abartılan "insan" türü gerçekten de o kadar da abartıya layık değildir. Hayvanlar ile aramızda temelde çok bir farkımız yok. Eskiden gittiğim bir evrim konferansından şunu duymuş ve hep buna inanmıştım : "Diğer hayvanlar ile aramızda temelde iki fark vardır: merak ve empati." Ancak son yaptığım okumalarım sayesinde hayvanların da empati duygusu geliştirebildiklerini hayretle karşıladım. Benim için artık doğru olan, bizleri özellik olarak diğer türlerden ayıran şeyin sadece ve sadece merak olduğu gerçeğidir. Yani burada diyebilirsinz, "Ee, Aristoteles demiş, insan düşünen bir hayvan. Yine Platon demiş, insan geleceğini düşünen bir hayvan??" Onlar demiş de; Platon bunu derken tilkilerin gelecek seneye bırakmak üzere besin depo ettiklerini biliyor muydu? Ya da Aristoteles bunu derken, İguanaların dış ortama çıkmadan önce havayı kontrol edip dışarısı soğuksa sıcak yuvasına geri döndüğünü de biliyor muydu? soruları cevaplandırmaya değerdir bu noktada. Yine devam edelim, Joyce Poole'un sorusundan devam edeceğim. Evet, bir yakınımız vefat edince taziye vermemiz de maymun atalarımızın bir ritüelinden ileri gelir. Yine bilimsel çalışmalarda feda edilen ünlü Pablo isimli şempanzenin hikayesine kulak verelim mi? Verelim, verelim: Pablo bilimsel çalışmalarda çeşitli kimyasalların vücuduna enjekte edilmesiyle bağışıklık sisteminin yıllar sonra yenik düştüğü bir dostumuzdur. Pablo yaşamının son zamanlarında artık laboratuvardan çıkarılıp arkadaşlarının yanına gittiğinde şöyle tepkiler alıyor: arkadaşlarıyla ilk buluştuğunda arkadaşları önce onun şişmiş karnını ovalıyor. Yine arkadaşları, ölmek üzereyken gözleri kapanan Pablo'nun göz kapaklarını açmaya; vücudunu tımar etmeye, ve kollarını çekiştirmeye başlıyorlar. Öte yandan bağırmaya başlıyorlar.Pablo o anda ölünce arkadaşları bağırmayı bir anlığına kesiyorlar. Ve bu sessizlik uzun sürmüyor, bu sefer çığlık atmaya başlıyorlar. Bu sırada çelik telleri elleri kanayana dek kesmeye çalışıyorlar. Daha Lorenz'in Bir adam köpekle tanışır adlı kitabında geçen, köpek sahibi birinin bir arkadaşıyla konuşurken "Bugün dışarı çıkacağım belki köpeğimi de alırım" dediğinde köpeğinin hevesle kafasını kaldırıp dili dışarı sarkıtmasından; ve yine sahibi "Ancak hava yağmurlu galiba köpeğimi alacağımı sanmıyorum" dediğinde köpeğin kuyruğunu aşağı sarkıtmasından bahsetmedik detaylı olarak. Tüm bunlarda hayvanların da ne kadar kadirşînas olduklarını; ezcümle duygusal evrimin ne denli mihenk taşı olduklarını çok kere şahit olduk, oluyor ve olacağız. İleri okuma için Hayvanların duygusal dünyası isimli kitabı, yukarıda bahsettiğim kitabı ve kaynaklara bırakacağım birkaç makaleyi tavsiye ediyorum.
Kaynaklar
- R.Boakes. Psychology Of And The Minds Of Animals.. (31 Ocak 2021). Alındığı Tarih: 31 Ocak 2021. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı
- L.Caviola. The Moral Standing Of Animals.. (31 Ocak 2021). Alındığı Tarih: 31 Ocak 2021. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı