Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 21 Nisan 2011 52 dk.

Bu yazımızda okurlarımızın sıklıkla sorduğu ve cevaplarının anlaşılması durumunda evrimsel biyolojinin anlaşılmasında büyük adımlar atılabileceği iki soru üzerinde durmak istiyoruz: "İnsan zekası nasıl evrimleşmiştir?" ve "Neden sadece insan bu kadar zekidir?" Aslında bu iki soru, doğayı yeterince gözlemlemiş, yeterince belgesel izlemiş, Evrimsel Biyoloji konusunda belirli bir düzeyin üzerinde bilgiye sahip ve bu konuda belirli bir miktar kafa yormuş herkesin cevaplayabileceği, hatta kolayca cevaplayabileceği bir sorudur. Ancak yine de bilimsel bir destek olması ve çok yönlü analizlerinize katkı sağlayabilmesi adına, bu yazımızın tüm okurlarımıza ve düşünür arkadaşlarımıza faydalı olacağını umuyoruz.

İlk olarak şu soruya bir cevap vermemiz gerekiyor: "İnsanı, diğer hayvanlardan farklı kılan -varsa- nedir?" Bu soru, yüzlerce, hatta binlerce yıldır insan türünün kafasını kurcalayan bir mevzu olmuştur. Kimi bu soruya "ruh" cevabını vermiştir; kimi "edep" veya "ahlak" demiştir, kimi "düşünce" demiştir. Hatta herkesin kendince bir cevabı bile olabilir: sanat, din, müzik, felsefe, vs. Ancak bilimin cevabı, gerçeğe ulaşmak için olması gerektiği gibi, edebiyattan, laf oyunlarından, gevelemelerden uzaktır; açık ve nettir: "İnsanı diğer hayvanlardan ayıran birincil özellik, diğer hayvanlara göre daha büyük olacak şekilde evrimleşmiş beyin kapasitesidir." ya da biraz daha sade kelimelerle "fazlasıyla gelişmiş zeka düzeyidir". Dikkat edecek olursanız diğer kişilerce verilen tüm cevapların bu öncül cevaptan doğduğu görülecektir. Çünkü beynimiz haricindeki hiçbir özellik bizi tek başına diğer hayvan türlerinden ayırmaya yetmezken, beynimizin evrimi olmaksızın sayılan bilim, sanat, felsefe gibi daha soyut sebeplerin de geliştirilmesi asla mümkün olamayacaktı. Dolayısıyla odaklanılması gereken nokta, beynimizin neden bu şekilde evrimleştiğidir.

319
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Sabri Küsüroğlu
Yazar 30 Mayıs 2022 11 dk.

"Oedipal Karmaşa" olarak da bilinen Oedipus Kompleksi, bir çocuğun karşı cinsten ebeveynine duyduğu arzuyu ve aynı cinsten ebeveynine karşı kıskançlık ve öfkesini tanımlar. Kavram, ilk olarak Sigmund Freud tarafından psikoseksüel gelişim aşamaları teorisinde tanıtılmıştır. 

Oedipus Kompleksi'nin dayandığı varsayımlar, basit bir şekilde şöyle ifade edilebilir: Bir erkek çocuk, annesine sahip olmak için babasıyla rekabet eder; bir kız ise babasının sevgisi için annesiyle rekabet ettiğini hisseder. Freud'a göre çocuklar, aynı cinsiyetten ebeveynlerini, karşı cinsten ebeveynlerin dikkati ve sevgisi için bir rakip olarak görürler. İddiasına göre bu büyük çatışmanın gelişimi, özellikle de 3 ila 5 yaş arasındaki çocuklarda gerçekleşir.[1][2]

98
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Baran Cudi Eker
1 gün önce
Mücadelenin safları değişmiştir artık okul sıraları akademiler ticaret odaları spor müsabakaları sokaklar diaspora siyaset meydanı parlamento mücadelenin birer cephesidir
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Ozan Zaloğlu
Ozan Zaloğlu
313K UP
Çeviren 24 Ocak 2018 11 dk.

Carrie Partch, ilk keşfi yaptığı zaman doktora sonrası döneminin sonlarındaydı. Yapısal biyolog Partch, insan proteinlerinden oluşan bir veri tabanını gözden geçiriyor ve bu proteinler ile üzerinde çalıştığı proteinler arasında benzer noktalara sahip olanları not ediyordu. Partch şöyle söylüyor:

PASD1 adı verilen ve işlevi bilinmeyen bu proteini daha yakından araştırdı. Bunun, az sayıdaki protein arasından, CLOCK olarak adlandırılan bir proteine benzediğini buldu. Bu durum ona daha fazla cesaret verdi çünkü CLOCK, çok geniş ve gizemli bir işleyişin merkezinde duruyordu.

10
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
1 gün önce
Princeton Üniversitesi araştırmacıları Alaska'da 73 milyon yıllık kuş fosilleri keşfetti. Science dergisinde yayınlanan çalışma, dalgıç kuşlar, martı ve ördek benzeri türlerin Kretase döneminde kutup bölgelerinde ürediklerini gösteriyor. Prince Creek Formasyonu'ndan toplanan 50'den fazla kemik parçası arasında son derece nadir bulunan yavru kuş kemikleri de yer alıyor. Bu keşif, kuşların kutup bölgelerinde üremesine dair kayıtları 25-30 milyon yıl geriye çekiyor.
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Rasul Nurullazade
İnceleyen9 3 gün önce
Gerçekten izlerken çok keyif aldığım bir film. Filmin neredeyse her anında beklenmedik olay örgüsü ile karşılaşıyorsunuz. Ancak bazı kısımlarda bilimsel olarak absürt sahneler içerdiğini de söylemek isterim.
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Burak Albayrak
Ekleyen 7 Ocak 2023 42 dk.

Respiratuvar Sinsityal Virüs (kısaca RSV), dünya çapında çocukları enfekte eden en yaygın virüslerden biridir ve yetişkinlerde, özellikle yaşlılarda giderek artan bir şekilde önemli bir patojen olarak tanınmaktadır. RSV enfeksiyonunda karşılaşılan en yaygın klinik senaryo bir üst solunum yolu enfeksiyonudur; ancak RSV genellikle küçük çocuklarda bir alt solunum yolu hastalığı olan bronşiyolit olarak ortaya çıkar ve nadiren pnömoni, solunum yetmezliği, apne ve ölüme ilerleyebilir.

RSV tedavisi üç kategoriye ayrılır:

53
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Atilla ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Alıntıyı Ekleyen 12 saat önce
Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
Kaynak:(Git)
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı
Yazar 17 saat önce 5 dk.

Üniversite eğitiminin özgür düşünce, yaratıcılık ve eleştirel analiz gibi temel nitelikleriyle bilgi üretim merkezi olmaktan uzaklaşmaya başladığını görüyoruz. Öğrenciler kalabalık amfilerde, hızla kendilerine aktarılan müfredat içinde sık sık kaybolurken, akademisyenler de üniversitelerin performans baskısı altında gerçek entelektüel üretimden, tartışma ortamından kopuyor, ofislerine, laboratuvarlarına sıkışıyor. 

Kampüsler heyecanlı tartışma mecraları olmaktan çıkıp adeta diploma fabrikalarına dönüşüyor. Bu süreçte yeni kolektif öğrenme, araştırma, tartışma alanlarına duyulan ihtiyaç büyüyor. 

7
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Aktaran 6 Mart 2024 3 dk.

1859 yılında Charles Darwin, fosil kayıtlarında atalarından günümüze kadar oldukça az fiziksel değişim gösteren organizmaları tanımlamak için "yaşayan fosiller" terimini ortaya attı. Yale Üniversitesinden araştırmacılar, Evolution dergisinde yayınladıkları yeni bir çalışmada yaşayan fosillerin doğada nasıl oluştuğunu açıklayan biyolojik bir mekanizmanın ilk kanıtını sunuyor.[1]

Çalışma, "gar" adı verilen, yaşayan fosil tanımına uyan eski bir ışın yüzgeçli balık grubunun tüm çeneli omurgalılar arasında en yavaş moleküler evrim hızına sahip olduğunu gösteriyor. Bu, garların genomlarının diğer hayvanlarınkinden daha yavaş değiştiği anlamına geliyor.

25
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Zemheri ortancası (Bergenia crassifolia) özellikle Çin ve Sibirya’nın ormanlık ve dağlık bölgelerinde yetişen, yarım metreye kadar boylanabilen, her dem yeşil, otsu bir bitkidir.

Bitkinin İngilizce’deki yaygın adı “Pigsqueak” (domuz sesi) olarak bilinir; çünkü yaprakları parmaklar arasında ovuşturulduğunda domuz sesi gibi bir ses çıkarır.

📝 Gözlemi Yapan: Ebru Tuba Ölçücü

ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
Eser
Ece Müker
Ece Müker
508K UP
Eseri Ekleyen 5 gün önce Film
Puan Ver
Orjinal Adı : The Ritual
Yönetmen: David Midell
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 27 Nisan 2021 34 dk.

Eğer Schrödinger'in Kedisi gibi düşünce deneylerini veya Çift Yarık Deneyi gibi gerçek deneyleri daha önceden duyduysanız, kuantum fiziğinin gerçek dünya deneyimlerimizden ne kadar farklı olduğunun haberdarsınızdır. Schrödinger'in Kedisi isimli düşünce deneyinde, kutunun içinde olduğu hayal edilen bir kedi, kutu açılana kadar hem ölü hem diridir ve kutuyu açtığımız anda bu birden fazla olasılıktan sadece bir tanesi gerçekliğe dönüşür. Çift Yarık Deneyi'nde ise iki ufak yarığa doğru tek tek fırlatılan elektronlar, gözlenmediklerinde bir dalga gibi davranarak girişim deseni oluştururlar, gözlendiklerindeyse bir parçacık gibi davranarak iki basit çizgi oluştururlar. Her iki deneyde de sorun, yapılan gözlem veya ölçüm ile gözlenen/ölçülen şeyin davranışları arasında bir ilişki olduğu fikridir. Schrödinger'in Kedisi örneğinde, farklı olasılıklara sahip iki durumdan biri, ölçüm anında %100 ihtimale dönüşüvermektedir. Çift Yarık Deneyi'nde ise elektron ve foton gibi parçacıklar, gözlenip gözlenmemelerine bağlı olarak davranışlarını değiştirmektedirler.

Klasik ve geleneksel fizik bilgilerimiz ışığında, gözlemci veya bilinç gibi kavramların Evren fiziği üzerinde özel bir yere sahip olmasını beklemeyiz. Benzer şekilde, ölçüm araçları elbette ölçülen unsurun davranışlarını değiştirebilecek olsa da, bilinçli bir gözlemin veya kuantum düzeyde yapılacak bir ölçümün, deney sonuçlarını bu kadar köklü bir biçimde değiştirmesi, izahı ve ek sorgulamayı hak eden bir soru işareti yaratmaktadır. İşte Ölçüm Problemi adı verilen bu problemi izah edebilmek için, bugüne kadar çok sayıda açıklama geliştirilmiştir. Bu açıklamaların araştırıldığı sahaya Kuantum Mekaniğinin Yorumları denmektedir. Bu yazımızda, bunlardan bir tanesi olan Paralel Evrenler (İng: "many-worlds") yorumuna bir bakış atacağız.

157
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ege Can Karanfil
Çeviren 14 Haziran 2021
Güneş sistemindeki en büyük ay neye benziyor? Jüpiter’in Merkür ve Plüton’dan bile daha büyük olan uydusu Ganymede, oluklarla ve sırtlarla şekillenen daha yaşlı, daha kraterli arazilerin bir karışımını örten parlak genç kraterlerle kaplı buzlu bir yüzeye sahiptir.Arazinin oluklara sahip olmasının sebebi bir araştırma konusu olmaya devam etse de öne çıkan bir hipoteze göre, yer değiştiren buz plakalarıyla ilgili olduğu düşünülmektedir. Ganymede’nin Dünya’dan daha fazla su içeren bir okyanus tabakasına sahip olduğu ve yaşam içerebileceği düşünülüyor. Dünya’nın Ay’ı gibi, Ganymede de merkezi gezegenine (Bu durumda Jüpiter’e) aynı yüzünü göstermektedir. Paylaşılan görüntü, geçtiğimiz hafta NASA’nın robotik Juno uzay aracı tarafından, devaya ayın yaklaşık 1000 km üzerindeyken yakalandı. Yakın geçiş, Juno’nun Jüpiter çevresindeki yörünge süresini 53 günden 43 güne indirdi. Juno, dev gezegenin yüksek kütleçekimini, olağandışı manyetik alanını ve karmaşık bulut yapılarını incelemeye devam ediyor.
3
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bora Cüneyt Akçakın
Seslendiren 25 Haziran 26:35
Uzay Çöpleri Bizleri Tehdit Ediyor - Roket Motorları Nasıl Çalışır - Bora Cüneyt Akçakın & Meriç Öztürk
23
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayşe Yılmaz
Ayşe Yılmaz
10K UP
Gözlemi Yapan 1 gün önce Türkiye, Çankırı
Yapraklı
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nevzat Keskin
Seslendiren 4 gün önce 7:11
Gece yarısı vızıltısıyla bizi uykumuzdan eden veya soktuktan sonra bizi kaşıntılar içinde bırakan sivrisineklerle o bilindik deneyimleri yaşamayanımız...
4
İnceleme
Adem Taşkıran
İnceleyen10 9 Kasım 2023
"1984," George Orwell'ın distopik bir geleceği tasvir eden klasik bir romanıdır. Totaliter bir devlette, Parti'nin gücünün merkezinde yaşayan Winston Smith'in hikayesini anlatır. Gerçeklikle oynayan, düşünce suçlarına karşı sert bir kontrol uygulayan Parti'nin yarattığı baskı ve gözetim atmosferini detaylı bir şekilde ele alır. Orwell'ın politik ve toplumsal eleştirileri, kitabın okuyucuya düşündürücü bir deneyim sunmasını sağlar. Totalitarizmin tehlikeleri ve bireyin özgürlüğüne dair derin temalarıyla bilinir.
Kitap
9.6/10
(426 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
25
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bu soru, Devran Aktaş tarafından sorulmuştur.

Muhtemelen evet; ama tabii ki her rüya gibi onlar da er ya da geç biterdi.

Unutmamak gerekiyor ki rüyaların bittiği tek zaman, uyandığınız zaman değil. Ortalama bir insan gece boyunca 3 ilâ 5 tane (hatta kimi insan gece başına 7 civarında) rüya görüyor.[1] Toplamda gece boyunca 2 saat kadar rüya görüyoruz; bu rüyaların bir kısmı 20-30 dakika sürüyor, bazılarıysa birkaç saniye.[2] Ama uyanmasak da bu rüyaların hepsi bitiyor.

Dolayısıyla herhangi bir nedenle bir rüyanın "ortasında" uyandığınızda, potansiyel olarak devam edecek bir rüyayı yarıda kesmiş oluyorsunuz, evet. Bu rüyalar, genellikle en çok hatırlanan rüyalar oluyor. Kimi zamansa rüyanın gerçekten de sonunda uyanıyor olabilirsiniz tabii ki. O durumlarda, uyumaya devam etseniz bile o rüya sona erecekti.

Tüm Reklamları Kapat

Kaynaklar

  1. The Sleep Doctor. Dreams: What Are Dreams And Why Do We Have Them - The Sleep Doctor. (13 Aralık 2022). Alındığı Tarih: 7 Haziran 2023. Alındığı Yer: The Sleep Doctor | Arşiv Bağlantısı
  2. Sleep Foundation. How Long Are Dreams? | Sleep Foundation. (9 Mart 2022). Alındığı Tarih: 7 Haziran 2023. Alındığı Yer: Sleep Foundation | Arşiv Bağlantısı
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
68
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close