Günümüzden sadece 10-15 yıl öncesine kadar hayatımızda olan tüplü televizyonlara neden "tüplü" dediğimizi hiç düşündünüz mü? Çünkü "tüplü" televizyonların tamamı, içerisinde "Katot Işın Tüpü (CRT)" denen bir mekanizma bulundurur. Bu mekanizmanın görevi, televizyon içerisinde serbest kalan elektronları, o elektronların çarpması halinde ışık saçacak ve dolayısıyla görüntü oluşturacak bir ekrana fırlatmaktır.
Katot ışın tüpleri içerisinde anot ve katot uçlar bulunur. Bu uçlar, tıpkı bir pilin artı ve eksi ucu gibidir. Katot uçta bir tel, anot uçta ise bir fosfor tabakası bulunur. Anot ve katot uçlar arasında oluşan gerilim farkı sebebiyle telde bulunan elektronlar fosfor tabakasının bulunduğu anot uca fırlatılır. Fırlatma sonucu oluşan çarpışmanın ardından elektronlar parlayarak ekranı adeta "pikseller gibi" aydınlatır (ancak günümüzdeki televizyonların aksine, eski televizyonlarda bağımsız olarak aydınlanan pikseller yoktur). Bu aydınlanma sonucunda, ekranda görüntü elde edilir. Eğer bu parlamayı yeterince hızlı bir şekilde ekran boyunca dağıtabilirseniz, hareketli görüntüler elde etmeniz de mümkün olur. İşte bu mekanizma ile beraber, "parçacık hızlandırma" kavramı, 19. yüzyıl sonlarında hayatımıza girdi. Ancak bu teknoloji, sadece televizyonda görüntü oluşturmaktan ibaret kalmayacaktı...