Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Alper Kaan Selçukoğlu
Yazar 28 Ocak 2024 44 dk.

İnsanlar genellikle tembel hayvanları, popüler kültürün de etkisiyle, yavaş tempolu yaşamları ve ilgi çekici davranışları nedeniyle sevimli bulurlar ve bu durum genellikle bir gülümsemeyle karşılanır. Ancak bu sevimli görünümler, zaman içinde yanlış anlamalara ve olumsuz algılara neden olmuştur. Gerçekte ise, tembel hayvanlar için "tembellik" kavramı, onların hayatta kalma stratejisinin bir yansımasıdır.

Tembel hayvanlar, Güney ve Orta Amerika'nın alçak rakımlı tropikal bölgelerinde yaşayan, yavaş hareket eden ve ağaçlarda yaşamaya adapte olmuş memelilerdir. Bu benzersiz canlılar, iki tırnaklı ve üç tırnaklı olmak üzere iki ana cins altında sınıflandırılır: Choloepus (iki tırnaklı) ve Bradypus (üç tırnaklı) şeklinde. Yaşayan altı farklı türü olan tembel hayvanlar, dört tane üç tırnaklı tür (Bradypus pygmaeus, Bradypus torquatus, Bradypus tridactylus, Bradypus variegatus) ve iki tane iki tırnaklı tür (Choloepus didactylus, Choloepus hoffmanni) içermektedir. Ayrıca, bu canlılar karıncayiyenler ve armadillolar ile birlikte Xenarthra (tuhaf eklemliler) üsttakımını oluşturarak, benzersiz bir evrimsel gruba aittirler.

54
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Ufuk Derin
Aktaran 4 gün önce 3 dk.

Kuzey Kutbu'nda bahar gelince milyonlarca kuş yavrularını büyütmek için bir araya geliyor. Bu dönemde her yerde yavru kuşların cıvıltıları duyulur ve tüylerle kaplı minik yavruları her yerde görebilirsiniz. Bu durum, 73 milyon yıl önce de aynıydı. Bu hafta Science dergisinin kapağında yer alan bir makale, kuşların kutup bölgelerinde yuva yapmasına dair bilinen en eski örneği belgeliyor.[1] Makalenin baş yazarı ve Princeton Üniversitesi'nde doktora öğrencisi olan Lauren Wilson, şöyle anlatıyor.

Wilson, bu makalenin Alaska Fairbanks Üniversitesi’ndeki yüksek lisans tez çalışması sonucunda ortaya çıktığını belirtiyor. Alaska'daki bir kazı alanından toplanan düzinelerce minik fosilleşmiş kemik ve dişi inceleyen Wilson ve ekibi, dinozorların da bu topraklarda dolaştığı dönemde Kuzey Kutbu'nda üreyen farklı kuş türlerini tespit etti. Bunlar arasında dalgıç kuşlar, martı ve ördek ve kaz gibi kuşlara benzeyen birkaç kuş türü vardı. Makalenin yazarlarından Alaska Üniversitesi Kuzey Müzesi direktörü ve Wilson'ın yüksek lisans tez danışmanı Pat Druckenmiller, çalışmayı şöyle özetliyor:

9
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Öne Çıkan EtkinlikKültürel Etkinlik
Orhan Aydın
Etkinliği Ekleyen 2 gün önce AnkaraÜcretsiz13 Haziran
Kvasir Dergi: Açık Eleştiri Akşamı
13 Haziran 2025 19:30 tarihinden 13 Haziran 2025 21:00 tarihine kadar.

13 Haziran Cuma, 19:30'da, Kvassir Kafe'de, herkesin katılımına açık bir söyleşi.

Yazarlar hem birbirlerini eleştiriyor hem de sizden gelen yorumları değerlendiriyorlar.

Dergideki öyküler ya da doğrudan "öykü" üzerine düşündüğünüz her şeyi saygı çerçevesinde söyleyebilir, yazarlarımızla ve diğer katılımcılarla tartışabilirsiniz.

E tabii hiç konuşmaya da bilirsiniz. :)

Etkinliğe gelmeden önce dergiyi okumuş olmanız tavsiye edilir ama şart da değildir.

Mayıs ve Haziran sayılarını kafeden ya da diğer satış noktalarından edinebilirsiniz.

Etkinlik yaklaşık bir buçuk saat sürecektir.

Katılım ücreti yoktur.

Devamını Göster
3
0 Yorum
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Zəhra Əzizova
Öğrenmeye meraklı biri 2 gün önce Sen de Cevap Ver

Son zamanlarda sanki herkes bir savaşın tarafıymış gibi. Bir olay daha tam anlaşılmadan, herkes safları belirliyor. Ne doğru düzgün bilgiye bakılıyor, ne de karşı taraf dinleniyor. Sanki düşünmek zaman kaybı olmuş, hisle hareket etmek marifet.

Bir bakıyorsun sosyal medyada bir haber: Dakikalar içinde insanlar ikiye bölünüyor. Kimse “Bu neden oldu?” diye sormuyor, “Kim haklı?” değil artık mesele — “Benim tarafım haklı!” demek istiyor herkes. Çünkü haklı olmak değil, haklı görünmek önemli hale geldi. Bu hal, sadece Türkiye’ye özgü değil, Azerbaycan’da da var. Her cümle ya bir etiketle başlıyor ya da bir susturmayla bitiyor. Ve insanlar fikirlerini ifade etmek yerine, ya susmayı seçiyor ya da bağırarak konuşmayı. Oysa ikisi de çözüm değil. Bir toplumda en çok kaybolan şey diyalogsa, orada herkes biraz yalnız kalır. Kutuplaşma sadece fikir ayrılığı değildir, anlayış eksikliğidir. Ve anlayış eksikliği, zamanla güveni de tüketir. Birbirine güvenmeyen insanlar, bir arada duramaz. Farklı düşüneni hemen “düşman” gibi görmek bu yüzden çok tehlikeli. Çünkü bu zihniyet bir milletin değil, bir kavganın zihniyetidir.

Peki nasıl oldu da bu hale geldik?

Tüm Reklamları Kapat

Bir kısmı teknolojiden: her şey çok hızlı, çok kısa, çok yüzeysel. İnsanlar haberi tam okumadan yorum yapıyor. Biri bir şey paylaşınca hemen ya alkış ya da linç geliyor. Derinleşmeden konuşmak, bağırarak susmak gibi bir şey. Ve bu hız, düşünmeyi değil, tepkiyi öğretiyor insana. Ama bu sadece teknolojiyle açıklanamaz. Biraz da biz büyürken tartışmayı değil, taraf olmayı öğrendik. Bir fikre karşı çıkmak demek, o kişiye düşman olmak sanıldı. Halbuki düşünce çatışması gelişmenin ta kendisidir. Bir millet farklı düşünebiliyorsa, özgürdür. Ama farklı düşüncelere tahammül edemiyorsa, tutsaktır.

Bu tablo değişir mi?

Evet, ama kolay olmaz. Bu bir sistem değil, bir kültür meselesidir. Annelere, babalara iş düşer. Öğretmenlere, yazarlara, gençlere… En çok da birbirine kalbini kapatmamış insanlara. Bir çocuğa “Senin düşüncen değerli ama başkası da konuşmalı” demekle başlar bu iş. Bir öğretmenin sınıfta "Fikir çatışması zenginliktir" demesiyle devam eder. Bir arkadaşının "Ben seninle aynı fikirde değilim ama seni dinliyorum" demesiyle kök salar.

Biz bunu başarabiliriz. Çünkü biz sadece aynı dili değil, aynı geçmişi de paylaşıyoruz. Türkiye’de de Azerbaycan’da da insanlar yorgun artık. Kavga sesinden, öfke dilinden, bölünmekten bıkmış durumda. Ve bu yorgunluk bazen en büyük fırsattır. Çünkü insanlar artık susmak değil, anlaşılmak istiyor. Ve anlaşılmak için önce anlamaya çalışmak gerekir.

Tüm Reklamları Kapat

Bu bir umut yazısı değil, bir hatırlatma: Taraf olmak kolaydır. Fikir sahibi olmak da kolaydır. Ama karşı tarafı gerçekten duymak, işte o erdemdir. Ve erdemli insanlar bir toplumu ya iyileştirir… Ya da kaybolmuş vicdanını yeniden inşa eder. Biz böyle bir halkız. Birbirini dinlemeyi yeniden hatırlarsak, yeniden güçleniriz. Çünkü kutuplaşmanın panzehiri, saygıyla kurulan cümlelerdir. Ve belki de bu çağın en devrimci cümlesi şudur:

Seni dinliyorum :)

4
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İşte Bilim
İşte Bilim
2,747 UP
14 saat önce
NASA'nın SunRISE (Güneş Radyo İnterferometre Uzay Deneyi) ekibi, görevin fırlatma tarihini gözden geçiriyor ve fırlatmanın Eylül ayından önce olmaması bekleniyor. Heliofizik görevi, ABD hükümetinin yüklerini taşıyan bir United Launch Alliance Vulcan-Centaur roketinde bir yolculuğu paylaşıyor.

SunRISE görevi , uzay araçlarını ve astronotları tehlikeye atabilecek güneş enerjili parçacık fırtınalarını tespit edecek.

2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Rasul Nurullazade
İnceleyen9 6 gün önce
Gerçekten izlerken çok keyif aldığım bir film. Filmin neredeyse her anında beklenmedik olay örgüsü ile karşılaşıyorsunuz. Ancak bazı kısımlarda bilimsel olarak absürt sahneler içerdiğini de söylemek isterim.
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mesela bir insan 3 saniyede 80-90 km hıza ulaşırsa vücutta neler olur?
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 20 Ocak 2017 6 dk.

İnsan beyninin evriminin ne kadar önemli olduğu aşikardır. Gezegenimiz üzerinde bugüne kadar evrimleşmiş en yüksek zekaya sahip türüz. Bu evrimsel değişim asla kolay olmadı; ancak her evrimsel değişim gibi kademeli ve birikimli bir şekilde oldu. Bu durum, doğal olarak, birçoklarının aklına bir sorunun takılmasına neden olmaktadır: Neden sadece insan türünde beyin ve dolayısıyla zeka bu kadar evrimleşmiştir? Bu sorunun detaylı bir cevabını buradaki makalemizden okuyabilirsiniz.

Ancak çenemizi çalıştıran kasların körelmesiyle ilgili olarak, şunu belirtmekte fayda var: Her türün evrimi eşsizdir. Yani "kendine özgü"dür. Evrim tarihinde; benzer özelliklerin, benzer şartlar altında, kimi zaman benzer süreçlerden geçerek ortaya çıktığını görebilsek de (bkz: yakınsak evrim); çoğu zaman türlerin popülasyonları başından geçenler (çevre şartları, bu çevrenin değişimi, popülasyon içindeki genetik çeşitliliğin yapısı, bu çeşitliliğin çevreyle etkileşimi, vs.) eşsiz bir özgünlükte olduğu için, türlerin evrimi de kendilerine özgü olmaktadır. Bir diğer deyişle, "Neden diğer maymunlar da insanlar gibi zekileşmiyor?" sorusu, "maymun" (Simiiformes) olan her türün birebir aynı evrimsel patikayı takip etmesi gerektiğini varsaymaktadır. Evrimde böyle bir zorunluluk yoktur!

115
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ay Tozu ve Koli Bandı

Ay neden bu kadar tozlu? Dünya‘daki kayalar, rüzgar ve su tarafından yıpratılır, böylece toprak ve kum oluşur. Ay’da, sürekli bir şekilde devam eden mikrometeorit bombardımanı, tozlu bir Ay toprağı veya regolit katmanı oluşturarak kayalık yüzeyi törpüledi. Apollo astronotları ve ekipmanları için her yere yayılmış ince kumlu tozlar büyük bir problemdi. Aralık 1972’de Ay yüzeyindeki Apollo 17 astronotlarından Harrison Schmitt ve Eugene Cernan, tozdan kendilerini ve teçhizatlarını korumak için gezicilerinin çamurluklarından birini onarmaları gerekti. Bu resim, tozla kaplı gezicinin tekerleğini ve çamurluğunu gösterirken yedek haritalar, kelepçeler ve gri bir “koli bandı” ile nasıl ustaca tamir edildiğini de gösteriyor.

29 Mayıs 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı: Apollo 17, NASA
Çeviren: Seda Baştürk
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 2 Nisan 2012 28 dk.

Sinir sisteminin evrimi de diğer tüm sistemler gibi çok eskilere, tek hücreli canlılara kadar gitmektedir. Çoğu kimse bunu ilk duyduğunda şaşırabilecektir: "Bir sistemin evrimi nasıl olur da daha dokuları ve organları dahi olmayan, hatta tek başına, tek hücreli olarak yaşayan canlılara kadar gidebilir?" Bu, birçok insanı afallatmaktadır. Bilim insanları da evrimsel biyoloji ortaya çıkana ve gelişene kadar sistemlerin evrimsel değişimlerinin bu kadar eskiye gidebileceğini düşünmüyorlardı. Fakat artık evrimsel biyolojinin bütünleştirici ve birleştirici yapısı sayesinde her sistem gibi sinir sisteminin temellerinin de tek hücrelilere gittiğini biliyoruz.

Başlangıçta, sinir hücreleri yoktu. Her canlı, varlığını sürdürebilmek için çevresiyle iletişim içerisinde olmak zorundaydı. Birçok kaynakta bu iletişim, canlılığın temel kriterlerinden biri olarak görülür. Çünkü canlı çevresiyle hangi çapta olursa olsun bir iletişim halinde olmayacak olursa, besin, enerji, dinlenme, tehlike gibi unsurları kaçırabilecek ve varlığı ciddi miktarda tehlikeye girecektir. Bu sebeple, canlılığın ilk oluşumundan beridir sadece çevresiyle en aktif şekilde iletişim kurabilen canlılar avantaj sağlamışlardır.

222
3
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Şule Ölez
Uyarlayan 25 Temmuz 2018 15 dk.

Birçok insan uçak penceresinden bakarak bile, yani yaklaşık 10.000 metre yüksekten bile Dünya'nın küreselliğini az çok kestirebilecektir. Ancak merak etmiş olabilirsiniz, yerden ne kadar yükseğe çıkarsak Dünya'yı tam bir bilye olarak görebilirsiniz?

Bunun için kesin bir mesafe yoktur; çünkü bu birazcık görüş alanınıza ve "bilye"den kastınızın ne olduğuna bağlıdır. Gözünüzün dibindeki bilye de "bilye"dir, vücudunuzdan 15 santimetre uzakta tuttuğunuz bilye de "bilye"dir; ancak ikincisi daha net ve güzel gözükür.

66
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Aysun Tekarabacı
5 gün önce
Günümüzde;
Okuma yazma bilmeyen, okudugunu anlamayan aklindakini yazamayan,yorum yapamayan soyleneni cozumleyemeyen,kelime hazinesi kıt, düşündüğünü cümleye dökemeyen,konuşamayan,iletişim kuramayan,sosyal becerisi sifir sadece kafasini emme basma tulumba gibi saglayan insan lazim!

1
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Ezgi Ersoy
Ezgi Ersoy
61K UP
Eczacı 16 Eylül 2021 Sen de Cevap Ver
Bu soru, Evrim Ağacı Soru Botu tarafından sorulmuştur.

Nar (Punica granatum); binlerce yıldır hem gıda olarak tüketilen, hem de farklı kısımları tedavi amacıyla kullanılan çok değerli bir bitkidir. Ülkemizde geleneksel olarak ishalden paraziter enfeksiyonlara, mide şikayetlerinden bazı kadın hastalıklarına kadar birçok farklı rahatsızlıkta yalnızca meyvesi değil; kökü, meyve kabuğu, çiçekleri, hatta yaprakları dahi kullanılmaktadır.

Son yıllarda narın farklı kanserler üzerine etkileri ile ilgili birçok bilimsel çalışma yapılmaktadır. Bu çalışmalara göre nar-kanser ilişkisi temelde iki farklı boyutta incelenmektedir:

  1. Narın içerdiği çok farklı ve özel bazı fenolik bileşikler sayesinde yüksek antioksidan etkinlik göstermesi ve bu şekilde kanserden koruyucu etkilerinin araştırılması
  2. Narın yine içerdiği fitokimyasallar ile başta meme kanseri olmak üzere, prostat kanseri, mesane kanseri, kolorektal kanserler, cilt kanseri vb birçok farklı kanser çeşidi üzerinde direkt olarak antikanser etkinlik göstermesi üzerine devam eden araştırmalar

Bütün bu çalışmalar sonucu narın farklı kanser tipleri üzerinde hem koruyucu, hem de tedavi edici etkinliği olduğuna dair sonuçlar elde edilmiştir. Özellikle nar suyunun kanser profilaksisinde faydalı olduğunu bilimsel olarak söyleyebiliriz.

Tüm Reklamları Kapat

Diğer yandan nar bazı ilaçlarla etkileşime girebildiğinden, kullandığınız herhangi bir ilaç varsa eczacınıza veya hekiminize danışmadan düzenli nar suyu tüketmemelisiniz.

164 görüntülenme

Kaynaklar

  1. E. E. Özkan, et al. (2021). Antiproliferative Effects Of Turkish Pomegranate (Punica Granatum L.) Extracts On Mcf-7 Human Breast Cancer Cell Lines With Focus On Antioxidant Potential And Bioactive Compounds Analyzed By Lc-Ms/Ms. Journal of food Biochemistry, sf: 1-15. doi: 10.1111/jfbc.13904. | Arşiv Bağlantısı
Bu cevabın içeriği ve doğruluğu, Evrim Ağacı editörleri tarafından kontrol edilmiş ve onaylanmıştır. Ayrıca bu cevap, Fitoterapi ve Bitkisel Ürünler soru dizisi içinde yer almaktadır.
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ela Kursak
Seslendiren 19 Kasım 2022 5:29
Ela ile Eddie, Bu Bölümde Rengarenk Bir Deney Olan Limon ve Köpüklü Patlamalar Deneyini Öğreniyorlar!
43
Söz
Hasan Hüseyin Yolcu
Alıntıyı Ekleyen 6 gün önce
Ancak özgürlüktür ki, güçlü insanlar çıkarır bağrından; baskı ise insanı öldürür, yıkıma sürükler.
Kaynak: İnsanı Tanıma Sanatı
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
The Odyssey (Homer)

The Odyssey is one of two major ancient Greek epic poems attributed to Homer. It is one of the oldest extant works of literature still widely read by modern audiences. As with the Iliad, the poem is divided into 24 books. It follows the Greek hero Odysseus, king of Ithaca, and his journey home after the Trojan War. After the war itself, which lasted ten years, his journey lasted for ten additional years, during which time he encountered many perils and all his crew mates were killed. In his absence, Odysseus was assumed dead, and his wife Penelope and son Telemachus had to contend with a group of unruly suitors who were competing for Penelope’s hand in marriage.

The Odyssey was originally composed in Homeric Greek in around the 8th or 7th century BCE and, by the mid-6th century BCE, had become part of the Greek literary canon. In antiquity, Homer’s authorship of the poem was not questioned, but contemporary scholarship predominantly assumes that the Iliad and the Odyssey were composed independently, and the stories themselves formed as part of a long oral tradition. Given widespread illiteracy, the poem was performed by an aoidos or rhapsode, and more likely to be heard than read.

Warning: Unlike most of the books in our store, this book is in English.
Uyarı: Agora Bilim Pazarı’ndaki diğer birçok kitabın aksine, bu kitap İngilizcedir.

Devamını Göster
₺300.00
The Odyssey (Homer)
Yaşam Ağacı Gözlemi
Zehra Zehra
Zehra Zehra
1,487 UP
Gözlemi Yapan 2 gün önce Türkiye
Kedinin burnuna doğru ve burnundan şeffaf bi şeyin geldiğini farkettim sümüğe benziyor Sizce kedinin bu burnundan gelen şeffaf şey nedir?
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close