Piramitler: Tarihsel ve Bilimsel Bir Bakış Açısı
Elbette ortaya sürülen bazı çalışmalardan bahsedeceğiz, ancak “Mısır piramitleri böyle inşa edilmiştir” gibisinden bir iddiada bulunmuyoruz. Buradaki yazı daha çok “Piramitleri ele alırken üzerinde düşünmeniz gereken şeyler"i ele almaktadır. Eğer Evrenin Karanlığında Evrimin Işığı (2017) adlı kitabımızı okuduysanız, içeriğinde zaten Mısır piramitlerine dair paylaştığımız bilgileri okumuşsunuzdur zaten. Burada benzer cümleler kullanmakla birlikte yeni görseller ve ek bilgiler de sunacağız, bu sebeple “Zaten diğer kitapta okumuştum” diyerek es geçmenizi tavsiye etmeyiz.
Mimarlık tarihi oldukça uzun ve kapsamlı bir konudur. Öyle ki birbirinden farklı yapıları tanıtan renkli-baskılı kitaplar bile “Daha fazlasını eklemek isterdik ancak çok fazla sayıda yapı bulunuyor” diyebilmektedirler. Bu sebeple insanlar günümüzdeki şehirlerin dışında birkaç antik esere bakıp mimarlığın sadece bunlardan ibaret olduğunu düşünmemelidirler. Eğer göz atma şansınız olursa, Mısır piramitlerinden çok daha karmaşık yapılar hakkında yeni şeyler öğrenebilir ve fotoğraflarına bakabilirsiniz. Avrupa'daki bir Gotik yapıda ya da Uzak Doğu'da yer alan bir Budist tapınağında bile işlenen detaylar inanılmaz bir ustalık gerektirmektedir ve onları inşa ederken çok sayıda kişi hayatından olmuştur.
Yine de, Mısır piramitleri hakkında bazı bilgiler verince, onların muazzamlığını küçümsediğimizi düşünen Antik Uzaylı Teorisyenleri olabilecektir. Aksine, bir şeyi daha iyi anlamamız ona daha fazla değer vermemize neden olacaktır. Üstelik, bu tarz durumlarda asıl küçümseyenler bahsi geçen teorisyenler olabilmektedir, çünkü o dönemlerde yaşamış olan insanların bu tarz yapıları uzaylıların yardımı "olmadan" (Eski Mısır’da devlerin olduğu ve levitasyon gücünün kullanıldığı gibi çeşitli iddialar da ortaya atılmıştır) inşa edemeyeceklerini ileri sürmektedirler.
Evrim Kuramı’nı sadece günümüz insanlarına (Homo sapiens sapiens) bakarak anlamaya çalışırsanız elbette böylesine karmaşık bir biyolojik yapının nasıl doğal süreçlerle meydana gelebileceğini anlayamazsınız. Diğer türleri incelemek, sayısız bilimsel alanı araştırmak, fosilleri ve geçmişi incelemek gerekir. Aynı şekilde Mısır piramitlerinden bahsederken insanların akıllarına hep Gize’deki üç piramit (Menkaure, Khafre ve Khufu) gelmektedir ve sadece bu piramitlere bakarak elbette “Oldukça büyük ve karmaşık görünüyorlar, nasıl yaptılar anlayamıyorum!” demeniz normaldir, bu yüzden Mısır’ın geçmişini incelemek, mitolojisini irdelemek ve yaptıkları diğer yapılara göz atmak bu piramitlerin nasıl bu hale geldiklerini anlamamızı kolaylaştıracaktır. Ancak bunu yapmadan önce, hızlı bir şekilde Dünya’daki diğer piramidal formlardan da bahsetmek yararlı olacaktır.
Dünya’dan Piramit Örnekleri
Mısır piramitlerinden bile daha önce gelen en eski piramidal form “Zigguratlar”dır. En eski olanların MÖ 3000’lerde inşa edildikleri belirtilmektedir. Bu yapılar Mezopotamya’da Sümerler, Süryaniler, Babilliler, Elamitler, Akkadlar ve Eblaitler tarafından yerel inançlar için inşa edilmişlerdir. Günümüzde en bilindik olanları Irak’taki "Ur" ve "Aqar Quf" zigguratları ve İran’daki "Chogba Zanbil" zigguratıdır.
Sudan’da yaklaşık 220 adet (bazı kaynaklar 255 yazar) “Nubian Piramidi” bulunmaktadır. Bunlar Napata ve Meroe’nin kral ile kraliçeleri için birer mezar olarak inşa edilmişlerdi. Oldukça küçük olmalarıyla birlikte uzun bir süre boyunca iyi bir şekilde korunuyorlardı, ancak hazine bulma amacıyla bazıları ne yazık ki talan edilmişti. 1800’lerde bir hazine avcısı olan Giuseppe Ferlini, 40 adet Nubian piramidinin tepesini yıkarak altın ile mücevher arıyordu. Yakın zamanlarda birkaç piramitte restorasyon çalışmaları yapıldı.
Mezoamerika’da da birçok piramit bulunmaktadır. Bunların arasındaki en meşhur olanlardan biri “Güneş Piramidi”dir (İng: Pyramid of the Sun). Meksika'da bulunan Teotihuacan’daki en büyük, Mezoamerika’daki ikinci en büyük ve Dünya’daki üçüncü en büyük piramit olarak bilinmektedir. Turistlerin Meksika'da sıkça ziyaret ettikleri bir diğer piramit de Yucatan’da bulunan “Kukulkan Tapınağı”dır.
Bütün bunların yanında Nijerya’daki “Nsude Piramitleri”, İspanya’daki “Güimar Piramitleri”, Hindistan’daki “Thanjavur Tapınağı” ve Endonezya’daki “Borobudur” gibi nice piramidal formda yapı bulunmaktadır. Bu yapı formu (daha doğrusu eğimi az olan formlar) günümüzde bile kullanılmaktadır. Örnekler arasında Fransa'nın Paris şehrinde mimar I.M. Pei’ın tasarladığı “Louvre Piramidi”, ABD'nin Las Vegas şehrinde “Luxor Oteli” ve yine ABD'de bulunan Long Beach’te “Walter Piramidi” sayılabilir.
Mısır Piramitlerinin Geçmişi
Tarih boyunca bir şeyleri başarabilmek için her zaman deneme-yanılma yoluyla deneyimler kazanılmıştır. Örneğin inşaat alanında yeni malzemeler ürettik, yeni yöntemler geliştirdik, arada farklı mimari akımlar yer aldı ve günümüzde de yeşil tasarım ile yenilenebilir enerjileri dikkate alarak geleceğe odaklı yapı malzemeleri ve türleri üzerinde yoğunlaşıyoruz. Her ne kadar birçok konsept kağıt üstünde olsa bile, detaylı şehir planlamalarından inanılmaz peyzaj düzenlemelerine kadar adeta birer ütopya inşa edebilecek kadar bilgi topladık ve tasarım fikirleri geliştirdik. Bugünlere gelebilmemizi eski insanların emeklerine, hesaplamalarına ve hatalarından öğrendikleri derslere borçluyuz. Kısacası Gize’deki o meşhur piramitler birden dikilmedi, onların da ataları bulunmaktaydı.
1842 ile 2008 seneleri arasında yapılan araştırmalarda Mısır’da yaklaşık olarak 118 adet (bazı kaynaklar 138 diye belirtiyor, nelerin piramit sayılıp sayılamayacağı bazen tartışma konusudur) piramit keşfedilmiştir. Gize’de gördüğünüz piramitlerin türü Gerçek Piramit (İng: True Pyramid) olarak bilinir. Size özetle bu türden öncesine dair kısa bilgiler verelim:
- Eski Mısır’ın Krallık dönemlerinden evvel (İng: Predynastic Period) ölüler derin olmayan çukur ovalarda kişisel eşyalarıyla birlikte gömülürlerdi. İlerleyen zamanlarda Mısırlılar bunları oval yerine dikdörtgen şeklinde inşa etmeye başlayıp üzerini ahşap çatıyla örttüler. Büyük bir çoğunluğu kumdan yapıldığı için günümüzde maalesef fazla kalıntı bulunamadı.
- Krallık dönemlerinin başlarında bu yapıların yok oluşunu önlemek amacıyla çamur tuğlalar kullanılmaya başlandı ve bu şekilde ilk Mastabalar ortaya çıkmış oldu.
- III. Krallık döneminde Kral Zoser başa geçti. Yapıları taş ile inşa etmenin mucidi sayılan veziri İmhotep MÖ 27. yüzyılda Kral Zoser için Sakkara’da 6 basamaklı bir piramit inşa etti. Bu piramit mastabaların üst üste konulmuş hali gibi görünüyordu, bu sebeple bu piramit türüne Basamaklı Piramit (İng: Step Pyramid) denilmektedir.
- IV. Krallık döneminde başa Kral Sneferu geçince, Meidum’da basamaklı bir piramit inşa edildi ve dış kaplaması üzerinde de çalışıldı. 8 basamaktan oluştuğu söylenen bu piramidin dış katmanları çöktü, bugün sadece üstteki 3 basamak görülebilmektedir. Bu piramit ile ilk Gerçek Piramidin yapılması amaçlanmıştı ve yüklerin dağılabilmesi için bir kemer görevi gören "Bindirme" tekniği (İng: Corbelling) geliştirilmişti. Ayrıca normalinde yer altına yapılan mezar odasının kendisi de yapının içine yerleştirilmişti.
- Kral Sneferu, Dashur’da yeni bir piramidin yapılmasını emretmişti. 54 derecelik eğimle inşa edilmeye başlanan bu piramit yerden 49 metre yüksekliğe gelindiğinde, mezar odaları üzerindeki yük sebebiyle taşların çökme riskini önlemek için eğim 43 dereceye düşürülerek yapı tamamlandı. Bükülmüş gibi bir görünümü olduğu için bu piramit türü Bükülmüş Piramit (İng: Bent Pyramid) olarak tanımlandı. Gerçek Piramit yapımına çok yaklaşılmıştı.
- Bunun üzerine Kral Sneferu yeni bir piramit inşa edilmesini emretti. En nihayetinde ortaya “Kızıl Piramit” (İng: Red Pyramid) çıktı. İlk Gerçek Piramit başarılmıştı.
- Kral Sneferu’nun oğlu Khufu (Keops olarak da bilinir) ilerleyen yıllarda Gize platosu üzerinde Büyük Piramidi (İng: Great Pyramid of Giza) inşa ettirdi. Büyük Piramit neredeyse 3800 yıl boyunca Dünya’nın en yüksek yapısı unvanını korudu. Her bir taban kenarının uzunluğu 230 metredir. 2.3 milyon bloktan oluştuğu düşünülmektedir ve toplam ağırlığı neredeyse 6 milyon tondur. Tabandaki bloklar 15 tona yakın olabiliyorken, yukarıya çıkıldıkça blokların ortalama ağırlıkları 2.5 tona kadar düşer.
Mısır piramitleri genellikle Nil nehrinin batı tarafında, tapınakları da doğu tarafında yapılmıştır. Bunun sebebi, tapınakların doğuşu, mezar amacı taşıyan piramitlerin de ölümü temsil etmesidir. Bu şekilde ölülerin ruhları bu döngüye katılabilmektedir. Sonuçta Ra (Güneş tanrısı) Eski Mısır'da çok övülürdü.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Genel İddialara Yönelik Bir İnceleme
Mısır piramitlerine dair ortaya atılan iddialar genel olarak 3 şekilde özetlenebilirler:
- Yapı Durabilitesi/Dayanıklılığı: “Günümüze kadar dayandılar ancak günümüzdeki yapılar sadece birkaç sene ayakta kalabiliyor.”
- Dış Yardım İhtiyacı: “Mısır piramitleri "sadece" insanlar tarafından yapılamayacak kadar karışık, ağır ve büyüktür. Kullanılan taşlar uzaktan getirilmiştir ki insanların gücü buna yetmez.”
- Teknoloji Üstünlüğü: “Nasıl yapıldıkları anlaşılmıyor, belki de bilmediğimiz teknolojileri vardı.”
Tepede sıraladığımız iddiaları tek tek inceleyelim. Öncelikle Yapının Dayanıklılığı açısından Mısır piramitlerinin günümüze kadar ayakta durmaları şaşırtıcı değildir. Mısır’da keşfedilen 118 piramidin hepsinin de çok iyi bir şekilde dayandığını söyleyemeyiz, aralarında çökenler de görülebilmektedir. Ancak ana odağımız Gize’deki piramitler ise, şunu göz önünde bulundurmak gerekir ki geniş bir taban alana sahip oldukları için piramitlerin dayanıklı olması ve depremlere karşı dirençli olması anlaşılabilir bir durumdur. İkincisi, eski medeniyetlerde yüksek yapılar inşa etmek için piramit şeklinden başka seçenekleri olamazdı. Günümüzdeki en yüksek yapılar bile eğimleri az olsa da birer piramit biçiminde görünürler, çünkü geniş bir tabanla başlayıp tepeye doğru küçülürler, kolonların boyutları da aynı şekilde yukarıya çıkıldıkça küçülmektedir. Peki günümüzdeki yapılar neden kısa bir süre dayanıyorlar? Örneğin betonarme bir yapı yaklaşık olarak 50 yılı geçince, orada deprem riski sebebiyle kalmamanız önerilebilir. Gize’deki piramitlerin iç yapılarını incelerseniz çok küçük bir kısmı boşluklardan (mezar odası, iç koridor vs.) oluşmaktadır. Günümüzde bir daire satın aldığınızda ise “brüt” ve “net” alan gibi kavramları duymuş olabilirsiniz ki brüt alan netten daha fazla olmaktadır, yani boşluk oranı daha fazladır çünkü kolon ve kiriş gibi ana taşıyıcı sistemleri geliştirdik.
5. Uluslararası İleri Teknolojiler Sempozyumu’nda (IATS’09) paylaşılan bir araştırmada günümüz yapılarının hizmet ömürleri şu şekilde özetlenmiştir:
- 10 Yıla Kadar: Geçici Yapılar (geçici sergi, şantiye vs.)
- 25 - 49 Yıl Arası: Ortalama Ömürlü Yapılar (sanayi yapıları, katlı otoparklar vs.)
- 50 - 99 Yıl Arası: Uzun Ömürlü Yapılar (konut, sağlık yapıları, eğitim yapıları, ticaret yapıları vs.)
- En Az 100 Yıl: Sürekli Yapılar (anıt yapıları, tarihi yapılar vs.)
Zamanla yapıların yeni ihtiyaçları doğmaktadır ve bu hizmetleri karşılamak için yeni yapılar inşa edilecektir. 2000 sene önce yaşamış olan Romalı yazar, mimar ve mühendis Marcus V. Polio, De Architectura - Mimarlık Üzerine On Kitap adlı eserinde başarılı bir mimarlık için şu üç özelliği saymıştır: Utilitas (İşlevsellik), Firmitas (Sağlamlık) ve Venustas (Estetik). Eğer bunları önem sırasına göre değerlendirseydik önce Sağlamlık, sonra İşlevsellik ve en son Estetik gelirdi. Elbette bu özelliklerin yanında Ekonomiklik, Kalite, Sürdürülebilirlik, Hijyenlik ve Geçicilik gibi şeylere de bakılabilir. Yapı tasarımları için yönetmeliklere bakılır ve belirli “standartlar” uygulanır. Bu standartlar arasında Türk Standardı (TS) ve Alman Standardı (DIN) gibi örnekler bulunur. Bunların yanında Uluslararası Standartlar Teşkilatı (ISO) ve Avrupa Standardizasyon Komitesi (CEN) de bulunmaktadır.
Bir hastanede kullanılan teknoloji zamanla eskiyebilir ve yeni teknolojik cihazları barındırabilmesi için yeni bir yapı tasarımına ihtiyaç duyulabilir. Asansörsüz apartmanlar yaşlı, hamile veya yürüme engeli olan insanlar için bir zorluk çıkaracağından artık asansörlü olmaları gerekmektedir. Aynı zamanda yapı tasarımlarında dış etkenler (deprem, rüzgar, yağmur, kar vs.) ve iç etkenler (su taşması, yangın, soğuk-sıcak hava akımı vs.) gibi şeyler de düşünülmektedir. Örneğin Türkiye’de bir yapının inşaatında İksa (Kazı), Mekanik (Sıhhi Tesisat), Elektrik, Ruhsat (Mimari) ve Statik (Betonarme) gibi projeler üzerinde çalışılmaktadır. Bunlarda bina statik hesapları, otopark araç manevra alanı, sıhhi tesisat geçiş hatları, telefon ve elektrik bağlantıları gibi ve hatta yapının konumuyla Güneş açısı, çevre gürültüsü, hakim rüzgar yönü, bitki örtüsü ve zemin yapısı gibi binbir çeşit şey üzerinde çalışmalar yapılabilmektedir. Sonuçta bir hastane yapacaksanız, ulaşım rahatlığını da düşünmeniz gerekmektedir. Her yapının (okul, müze, alışveriş merkezleri vs.) ihtiyaç duyduğu şeyler bu nedenle farklıdır. Mısır piramitleri ise genel tabiriyle birer “mezar” olarak inşa edilmişlerdir. Aradaki tek fark, günümüzde bu kadar detaylı yapıların tasarım ve inşaatlarında sadece insanların yer aldığı gerçeğini kabullenebilmemiz, ancak eskiye dair olan şeyleri nedense olağanüstü ve insanüstü görmemizdir.
Bu da bizi Dış Yardım konusuna getiriyor. Yıldızlararası seyahate çıkıp gezegenimizi ziyaret eden uzaylıların taş bloklardan piramitler oluşturdukları fikri ilginç olduğu kadar aslında insan potansiyelini de küçümseyen bir görüştür. Termitlerin yüksek tepecikler (İng: Termite Mounds) oluşturabildiklerini biliyoruz. Öyle ki eğer termitleri insan boyutlarına çıkarsaydık ve oluşturdukları bu tepecikleri aynı oranda büyütseydik, oluşturdukları en yüksek tepeciğin 2000 metre yüksekliğe ulaşabileceğini görürdük. Unutmayın ki bu makalenin yazıldığı tarihe kadar Dünya’nın en yüksek yapısı Dubai’deki Burç Halife’dir (en üst noktasıyla birlikte 830 metre) ve şu anda bu rekoru geçecek olan Cidde (Kraliyet) Kulesi de Suudi Arabistan'da inşa aşamasındadır. Ancak daha da ilginci, termitler bu tepeciklerini daima kuzey yönüne bakacak şekilde yapmaktadırlar.
Termitler kadar küçük canlılar bile böylesine muazzam yükseklikteki tepecikleri inşa edebiliyorlarsa, insanların da Gize’deki büyük piramitleri tek başlarına inşa ettiklerini düşünmek anormal olmayacaktır. Bu da bizi en son iddiaya getiriyor: Teknoloji Üstünlüğü
Günümüzde süren tartışmalar “kullanılan taşların bölgeye nasıl taşındığı” ile ilgili değildir, aksine bu taşların nasıl yükseltilip yerleştirildiği üzerinedir. Bu durumda henüz bir netlik olmamasına karşın (çünkü o dönemlerde yaşamıyorduk, inceleyebileceğimiz pek fazla kayıt yok ve çekim yapabilecek kameralar da yoktu) insanlar direkt “Aha! O zaman uzaylılar yaptı!” şeklinde bir iddia ortaya atabiliyorlar (“A değilse B’dir” yanılgısı), ancak belirttiğimiz gibi, eskiye dair şeyleri çözümleyebilmek kolay değildir ve bu alanlarda çalışmalar yapan insanların emekleri çok değerlidir.
Gize’deki piramitlerin yapımında kullanılan taşların çoğu yakınlarda bulunan taş ocaklarından getirilmiştir. Zaten nummulit kireç taşının (İng: nummulite limestone) çoğu Gize platosunda bulunmaktadır. Kaplama için kullanılan açık beyaz kireç taşı (İng: light white limestone) piramitlerden birkaç kilometre ötede Nil nehrinin öbür tarafında bulunan ve Gize’den ortalama 15 kilometre uzaktaki Tura’dan getirilmiştir, ama ne yazık ki bu kaplama artık yoktur, fakat etrafta düşmüş birkaç parçası görülebilmektedir. Kral odası için kullanılan ve 25 ile 80 ton ağırlığı arasında olan gül graniti de (İng: rose granite) nehir yoluyla 930 kilometre ötedeki Asvan’dan getirilmiştir. Eski Mısırlılar nehir üzerinden taşıyacakları taşların içine tahta kamalar çakıp suyla ıslattıkları zaman bu kamalar genleşip taşın çatlamasını sağlıyordu. Bu şekilde kesilmiş taşları daha rahat bir şekilde taşıyabiliyorlardı. Hesaplara göre 5.5 milyon tonun üzerinde kireç taşı kullanıldı ve 8000 ton granit de Asvan’dan getirtildi. Elbette Eski Mısır’da piramitlerin yapımında vinçlerin kullanıldığına dair bir bulgu olmadığı gibi bu taşların nasıl teknelerle taşındıkları üzerinde de düşünülmüştür. Ortaya atılan fikirlerden biri iki teknenin yan yana olup taşları ortalarında taşımalarıdır.
Kireç taşı gibi yumuşak taşların şekillendirilmesi için bakır keskiler ve farklı aletler kullanılıyordu, bu sebeple günümüzdeki aletlere ihtiyaç duyulmuyordu. Granit gibi daha sert olan taşlar ise bakır aletlerle kesilemezdi, bu sebeple dolerit taşıyla dövülür ve kuvars kumu gibi bir aşındırıcı kullanılırdı ki bunlar da uğraştırıcı işlerdi. Ağır taşların taşınması konusunda 2.5 tonluk bir blokun 20 kişi tarafından çekilmesi gayet mümkündür. Hatta Amsterdam Üniversitesi ile FOM kuruluşundaki fizikçiler, yaptıkları bir araştırmada Djehutihotep mezarında yer alan tasvire bakarak devasa bir heykelin nasıl taşındığını incelediler ve küçük deneyler gerçekleştirdiler. Heykelin hemen önündeki bir insan figürünün kızağın önüne su döktüğü görülmektedir. Su oranını fazla kaçırmadan uygulanabilecek bu ıslak kum tekniği ile ağır blokların kızakların üzerinde taşınması daha rahat ve hatta iş gücü kullanımını da azaltmaktadır. Kumun kuru olması durumunda kızağın önünde bir kum yığını oluşur ve ilerlemeyi engellerdi.
Söylenenlere göre Gize’deki Khufu Piramidi’nin inşaatı 20+ sene sürmüştür ve Eski Mısır bilimcileri 20,000 – 30,000 arasında işçinin kullanıldığını tahmin etmektedirler. O zamanki Mısır’ın nüfusu 1 – 2 milyon arasıydı, bu sebeple bu sayı akla yatkındır. Toplam sürenin 20 sene sürdüğünü varsayarak bazı kişiler şöyle kısa bir hesap yapmaktadırlar:
- 20(çalışılan yıl) x 365(bir yıldaki gün sayısı) = 7300(çalışılan toplam gün sayısı)
- 2.3 milyon(taş) / 7300 = 315(bir günde yerleştirilen taş sayısı)
- 315 / 24(bir günde toplam saat) = 13(bir saatte yerleştirilen taş sayısı)
- 60(bir saatteki toplam dakika) / 13 = 4.6(dakika olarak bir taşın yerleştirildiği süre)
İlk başta akılları karıştırıp “Bunu nasıl yaptılar?” diye düşündüren bir hesaplama gibi görünse de bazı kusurlar içermektedir. Bu hesaplama taşların tek tek "sırayla" taşındıklarını ve işçilerin 20 sene boyunca "aralıksız" çalıştıklarını varsaymaktadır. Oysa gerçekte bu taşların gruplar halinde taşındıklarını ve taş başına en fazla 20 işçinin düştüğünü ve toplamda 20,000 işçinin çalıştığını düşünürseniz o zaman durum daha iyi anlaşılacaktır. 315(bir günde yerleştirilen taş sayısı) x 20(bir taş için gerekli insan sayısı) = 6300(bir günde tüm taşlar için gerekli insan sayısı). Varsayalım ki 20,000 işçinin 7400’ü taş ocaklarında çalışıyor, geriye 12,600 işçi kalırdı, bu da demin hesapladığımız 6300’ün iki katıdır. Kısacası istediğiniz kadar hesap yapın, sayılar her türlü ortada herhangi bir “imkansızlığı” ima etmemektedir. Örneğin bir ayda 10 kere uçak seyahati yaptığınızı varsayalım. 30 günde bu "her 3 günde 1 uçağa binildi" gibi bir hesabı ortaya koysa da, bu durum bir günde birkaç kere uçaklar arası aktarma yapabileceğinizi varsaymadan yapılmış bir hesaptır.
Arkeolog Mark Lehner, Nova’nın This Old Pyramid (1992) belgeseli için piramitlerin inşaatına dair bir deney düzenlemiştir. Çölde kalan 12 adam toplamda 21 gün içerisinde yeni bir taş ocağı açıp 186 taş çıkartmışlardır. Kullandıkları aletlerin demir olması haricinde birçok işi de elleriyle yapmışlardır. Bunun üzerine Lehner basit hesaplamalarla her gün Khufu Piramidi’ne 340 taşın taşındığını varsayarak yaklaşık olarak 400-500 işçinin gerekli olduğunu görmüştür. Kullanılan demir aletlerini doğru bulmayarak buna karşılık olarak 12 adamın yanına 20 adam daha eklediğini varsayıp tekrardan hesap yapması üzerine yaklaşık olarak 1200 işçiye gerek duyulduğunu belirtmiştir. Günde 10 saatlik çalışmayla 340 taşın taşınması saat başı 34 taşın taşınması demektir, her taş için de 20 işçi çalışıyorsa o zaman günde 2000 işçinin taşımacılık görevini üstlenmesi gerekir. Taş ocaklarında da demin belirtildiği gibi 1200 işçi olsa, toplamda 3200 işçi sayısı elde edilir. Bunun üzerine bir de taşları kesip yerleştiren insanları da hesaba kattığınızda her türlü 20,000 işçi sayısının çok daha altında bir sayı elde etmiş olursunuz. Kısacası Lehner burada daha az sayıdaki insanla bile bu işlerin yapılabileceğini göstermeye çalışmıştır.
Peki sayılar konusunda bir sorun olmadığına göre, taşların piramitlere nasıl yerleştirildiği konusunda neler denilmektedir? Bazı piramitlerin yanlarında rampaların kullanıldığına dair bulgular elde edilmiştir, bu da Gize’deki piramitlerde de rampaların kullanılmış olabileceğine dair düşünceleri doğurmuştur. Eski Mısır bilimcileri de buna sıcak baktıkları halde, herkes hemfikirdir ki henüz bunu doğrulayacak bir şey görülmemiştir. Eğer Khufu Piramidi’ne çıkan 8 derecelik bir rampa olsaydı, uzunluğu da 1.5 kilometrenin üzerinde olabilirdi, bu sebeple bu düşünce oldukça eleştirilmektedir. Bazıları değişik rampa stilleri üzerinde düşünmüşlerdir, mesela Gize’deki piramitler de basamak piramitlerine benzer şekilde yapılıp dışı kaplandığından dolayı basamaklar arasında rampaların kullanılmış olabileceği olası görülmüştür. En eski görüş MÖ 450’de Mısır ziyaretinde bulunan tarihçi Herodotus tarafından öne sürülmüştür. Blokların kaldırılması için vinç sistemini akla getiren “makineler”in kullanıldığını ifade etmiştir. 300 yıl sonra tarihçi Diodorus da akla rampaları getiren ifadeler kullanmıştır.
3 boyutlu modeller üretebilmek için bilgisayar programlarından yardım alarak senelerdir Khufu Piramidi’ni inceleyen Mimar Jean-Pierre Houdin ise bu rampaların dışta değil, içte olabileceğini düşünmüştür. Mühendis Robert Carson ise rampalar yerine su gücü kullanılarak bu blokların yerleştirildiğini düşünmüştür. Piramit yapımı yükseldikçe içindeki geçiş alanlarının bir tür hidrolik taşıma sistemi gibi kullanılarak suyun kaldırma kuvvetiyle blokların tepeye kadar taşındıklarını düşünmüştür. Gize platosunda bir su tabakası mevcuttur ve yapılan jeolojik araştırmalarda piramitlerin yapıldığı dönemlerde bu su tabakasının daha da yükseklerde olduğu belirtilmiştir. Tüm bu olası açıklamalardan farklı olarak da malzeme bilimcisi Joseph Davidovits birçok eleştiriye sebep olan bir fikri ileriye sürmüştür, o da kullanılan kireç taşı incelemeleri sonucunda bunların aslında çıkarılıp taşınmadıklarını, aksine çimento gibi oluşturulup kurutularak yerinde yerleştirildiklerini belirtmiştir, bu da neden taşların birbirleri üzerine bu kadar uyumlu bir şekilde oturduklarına dair bir açıklama olarak da gösterilmektedir.
Oturdukları yerden internet üzerinden biraz araştırmayla “Ben piramitlerin uzaylılar tarafından yapıldığına inanıyorum” gibi şeyler diyen insanlar olabilmektedir. Ancak gidip bizzat yerinde araştırmasını yapan, bilimsel yönteme önem veren ve senelerini bu çalışmalara adayan insanlar ortaya koydukları birbirinden ilginç tezler ve kulağa çılgınca gelen fikirlere rağmen uzaylıların da işin içinde olduğu iddiasına sıcak bakmamaktadırlar, çünkü yaptıkları röportajlarda bile araştırma yaptıkça bu yapıların insanlar tarafından yapıldıklarına daha çok ikna olmakla birlikte bu gerçekle daha da büyülendiklerini belirtiyorlar, özetle insanların ellerinden çıkan bu eserle gurur duyuyorlar.
Bütün bunlarla birlikte Mısır piramitleri ile ilgili çok sayıda temelsiz iddia da ortaya atılmıştır. Bazıları şöyledir:
- “Şeytan tarafından yapılmışlardır”: Bunu kanıtlamanın bir yolu yoktur.
- “Nuh Peygamber tarafından inşa edilmişlerdir”: Bunu kanıtlamanın bir yolu yoktur.
- “Atlantisliler tarafından inşa edilmişlerdir”: Atlantis’in varlığı kesin değildir.
- “Birer elektrik santrali görevi görürler”: Eski Mısır’da elektrik kullanılmadı, Dendera Lamba’ya bakınız.
- “Orion takımyıldızında yer alan Orion kemeri ile Gize Piramitleri birbiriyle uyumludur”: Astronomlar böyle bir bağlantı bulamadılar.
- “İçeriye bırakılan gıdalar bozulmamaktadır”: MythBusters ekibi bunun doğru olmadığını gösteren bir deney düzenlemişlerdi.
- "10,000 yaşındadırlar”: Piramitlerin yapımı MÖ 27. yüzyıldan sonra başlamıştır.
- “Büyük Piramit’in konumu Dünya’nın tam merkezindedir”: Koordinat sisteminden kontrol edince bu doğru değildir.
- “Eski Mısırlılar piramitlerin yapımında bilerek Altın Oranı ve Pi sayısını kullandılar”: Hesap edince bazı piramitlerde Pi sayısına “yakın” bir sayı bulunabilir ancak matematikçilerin de belirttikleri gibi Eski Mısırlılar bunu bilerek kullanmamışlardı.
- “Piramitlerin altında UFO’lar gizleniyor”: Araştırmacılar böyle bir şey bulmadılar.
Elbette bunlara “Piramitlerin şu kısmını şurayla çarparsanız / eklerseniz / çıkarırsanız bilmem ne ile aynı sayıyı elde edersiniz” gibi astronomik bilgileri kanıtlamaya çalışan iddialar da eşlik etmektedir. Belki de insanları en çok şaşırtan durum bu yapıların yapımında kölelerin kullanıldığınaa dair arkeolojik bulguların olmadığını öğrenmeleridir. Piramitlerin inşaatında ustalarla birlikte Nil nehrinin taşmasından dolayı işsiz kalan eli becerikli kişiler yer alıyordu. Hepsi değerli besinler yiyebiliyor, tedavi görebiliyor, ödeme alıyor ve kalabilecekleri yerleri oluyordu. Sonuçta böylesine muazzam yapıların inşaatında yaralı, hasta ve çalışmaya elverişli olmayacak hale getirilen kölelerin olması iş gücü ve zaman açısından daha az verimliliğe sebep olurdu.
Mısır’ı gezme fırsatınız olursa, Kahire’deki müzede bulunan muhteşem eserler dahil birbirinden harika tarihi yerleri görebilirsiniz. Yapıları, heykelleri ve mitolojik hikayeleri bile sizleri hayran bıraktırabilir. Ancak her ne kadar gelişmiş gibi görünseler bile, onları günümüzde gereğinden fazla renklendirmemek gerekir, sonuçta mumyalama prosedüründe organları çıkarıp kanopik kavanozlarda saklayan ve beyni yerinden söküp normalde onda bulunan özellikleri kalbe atfedip öteki yaşamda en çok kalbe ihtiyaç duyulduğunu sanan bir medeniyet olduklarını da unutmayınız.
Belki tam olarak hangi aletlerle ve hangi tekniklerle piramitleri inşa ettikleri tam olarak bilinmeyebilir, hatta 2017’de kozmik ışınlar sayesinde Khufu Piramidi’nde daha önce görülmemiş bir boşluk keşfedilmişti ve kim bilir daha ne gibi gizemler ortaya çıkacaktır, ancak bunları daha iyi anlamak için araştırmaları ciddiye alan, güneşin altında kazı çalışmalarına giden ve bilimsel düşünüp hesaplamalarla uğraşan insanların daha olası açıklamalar öne süreceklerini biliyoruz. Uzaylıların yaptığını söylemek bir cevap sunmanın aksine durumu daha da karmaşık bir hale getirecek, cevaplandırılması gereken soruların sayısını arttıracaktır. Uzaylıların yaptığını söylemek sadece "Kim yaptı?" sorusunu cevaplandırmak için yeterli kalırdı, ama "Nasıl yaptılar?" sorusunu yine yanıtsız bırakacaktır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 16
- 11
- 7
- 7
- 3
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- P. Coppens. The Nubian Pyramids. (30 Ekim 2018). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: Philip Coppens blog | Arşiv Bağlantısı
- P. Tristam. What Is A Ziggurat And How Were They Built?. (29 Ekim 2017). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: ThoughtCo. | Arşiv Bağlantısı
- Smithsonian Magazine. Ancient Pyramids Around The World. (20 Kasım 2009). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: Smithsonian Magazine | Arşiv Bağlantısı
- A. Fall, et al. Sliding Friction On Wet And Dry Sand. (2 Mayıs 2014). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: Physical Review Letters | Arşiv Bağlantısı
- O. Jarus. How Were The Egyptian Pyramids Built?. (14 Haziran 2016). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: Live Science | Arşiv Bağlantısı
- O. Jarus. Giza Secret Revealed: How 10,000 Pyramid Builders Got Fed. (23 Nisan 2013). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: Live Science | Arşiv Bağlantısı
- P. Vanderzwet. The Evolution Of The Egyptian Pyramid. (30 Ekim 2018). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: Tour Egypt | Arşiv Bağlantısı
- K.K. Hirst. Bent Pyramid Of Dashur – Insights Into Egyptian Architectural History. (15 Ocak 2018). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: ThoughtCo. | Arşiv Bağlantısı
- Ancient History Encyclopedia. Pyramid Timeline. (30 Ekim 2018). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: Ancient History Encyclopedia | Arşiv Bağlantısı
- C. Loethen. Pyramids Schmeramids: Why The Pyramids Of Egypt And Mesoamerica Do Not Share A Common Source. (30 Ekim 2018). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: Chris Loethen blog | Arşiv Bağlantısı
- C. Loethen. A Critical Look At The Orion Mystery. (30 Ekim 2018). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: Chris Loethen blog | Arşiv Bağlantısı
- M. McCauley. How Were The Egyptian Pyramids Built?. (15 Nisan 2014). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: Penn State University | Arşiv Bağlantısı
- P. Plait. Planetary Alignment Pyramid Scheme. (20 Ağustos 2012). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: Slate | Arşiv Bağlantısı
- T.V. Wilson. How Termites Work. (30 Ekim 2018). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: HowStuffWorks | Arşiv Bağlantısı
- J.J. Mark. Great Pyramid Of Giza. (19 Aralık 2016). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: Ancient History Encyclopedia | Arşiv Bağlantısı
- M. Strauss. 10 Bizarre Theories About The Pyramids That Don't Involve Aliens. (22 Ekim 2014). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: io9 | Arşiv Bağlantısı
- B. Brier. How To Build A Pyramid. (30 Mayıs 2007). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: Archaeology Archive | Arşiv Bağlantısı
- L. Orcutt. Moving Large Objects. (30 Ekim 2000). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: Catchpenny Mysteries | Arşiv Bağlantısı
- J. Dunn. Egypt: Overview Of Pyramid Construction. (30 Ekim 2018). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: Tour Egypt | Arşiv Bağlantısı
- J. Dunn. Lifting Material To Build The Pyramids Of Egypt Ramps And Other Lifting Devices. (30 Ekim 2018). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: Tour Egypt | Arşiv Bağlantısı
- J. Dunn. Building Materials Of The Pyramids Builders. (30 Ekim 2018). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: Tour Egypt | Arşiv Bağlantısı
- P. Coppens. The Pyramid Heretic. (30 Ekim 2018). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: Eye of the Psychic | Arşiv Bağlantısı
- T. Harris. How Mummies Work. (30 Ekim 2018). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: HowStuffWorks | Arşiv Bağlantısı
- M. Greshko. Mysterious Void Discovered In Egypt’s Great Pyramid. (2 Kasım 2017). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: National Geographic News | Arşiv Bağlantısı
- M. Isler. Egyptian Methods Of Raising Weights. (30 Ekim 1976). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: Journal of the American Research Center in Egypt | Arşiv Bağlantısı
- M.T. Lally. Engineering A Pyramid. (30 Ekim 1989). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: Journal of the American Research Center in Egypt | Arşiv Bağlantısı
- J. Fitchen. Building Cheops’ Pyramid. (30 Mart 1978). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2018. Alındığı Yer: Journal of the Society of Architectural Historians | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 15/11/2024 16:02:11 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/1334
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.