Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Yarından Sonra: "The Day After Tomorrow" Filminin Bilimsel Analizi

22 dakika
112
Yarından Sonra: "The Day After Tomorrow" Filminin Bilimsel Analizi
Tüm Reklamları Kapat

Bu Makalede Neler Öğreneceksiniz?

  • Yarından Sonra filmi, insan kaynaklı küresel ısınmanın Atlantik Meridyonel Devrilme Sirkülasyonu'nun (AMOC) bozulmasına yol açarak ani ve şok edici iklim değişikliklerine neden olabileceği bilimsel hipotezini dramatize etmektedir.
  • AMOC, okyanus suyunun yoğunluk farklarıyla çalışan küresel taşıma bandının kritik bir parçası olup, Kuzey Atlantik iklimini yumuşatmak ve tropikal iklim düzenlerini etkileyerek bölgesel sıcaklık ve yağışları belirlemektedir.
  • Filmdeki aşırı hava olayları ve hızlı iklim değişikliği tasvirleri bilimsel olarak imkânsızdır; ancak film, karmaşık iklim sistemlerinde kritik dönüm noktalarının ani ve geri dönüşü zor etkileri olabileceği gerçeğini geniş kitlelere öğretmektedir.

Roland Emmerich'in yönettiği 2004 yapımı gişe rekortmeni film "Yarından Sonra" (The Day After Tomorrow), antropojenik (insan kaynaklı) küresel ısınmanın günler içinde yeni bir buzul çağını tetiklediği dehşet verici bir senaryoyu sunmak için nefes kesici özel efektlerden yararlanmıştır. Film, kültürel açıdan önemli bir etki yaratmış ve büyük bir Hollywood yapımının kıyametvari yıkımını doğrudan sera gazı etkisine bağladığı ilk örneklerden biri olmuştur. Milyonlarca izleyiciyi, Dünya'nın karmaşık ve birbiriyle bağlantılı sistemlerinin aşıldığında doğrusal olmayan ve şok edici bir hızla yeni bir duruma geçebileceği eşikler olan "iklimsel dönüm noktaları" kavramıyla tanıştırmıştır.

Film yapımcıları, etkileyici bir felaket anlatısı yaratmak amacıyla, jeofiziksel olarak onlarca veya yüzlerce yıla yayılacak olayları sadece bir haftalık bir zaman dilimine sıkıştırmışlardır. Yönetmen Roland Emmerich, dramatik etki uğruna bilimsel kesinlikten ödün vermek zorunda kaldıklarını kabul etmiştir. İklim bilimciler filmin zaman çizelgesini ve meteorolojisini saf kurgu olarak nitelendirse de, anlatı, gezegenimizin iklim sistemini yöneten gerçek bilimin titizlikle incelenmesi için ilgi çekici, ancak bilimsel açıdan kusurlu bir çerçeve sunmaktadır. Bu analiz, filmin zaman ölçeği ve spesifik etkileri imkânsız olsa da, temel önermesinin (insan faaliyetlerinin Dünya iklimini tehlikeli bir şekilde değiştirdiği ve bunun ani, öngörülemeyen değişimlere yol açma potansiyeli taşıdığı önermesinin) esasen doğru olduğunu göstermektedir.

Dahası, filmin anlatısı dikkat çekici derecede ileri görüşlü görünen keskin bir siyasi yorum içermektedir. Şüpheci bir ABD yönetiminin, kısa vadeli ekonomik kaygıları bilimsel uyarıların önüne koyması, o dönemdeki George W. Bush yönetiminin iklim politikalarıyla örtüşmekte ve günümüzde de geçerli bir tema olmaya devam etmektedir. Bilimsel kanıtlar ile siyasi atalet arasındaki bu gerilim, iklim değişikliğine verilen küresel tepkiyi tanımlamayı sürdürmektedir. Bu makale, filmin ardındaki bilimi ayıklayarak, gezegenimizin en kritik iklim düzenleyicilerinin bozulmasıyla ilişkili gerçek riskleri keşfetmek için filmi bir eğitim aracı olarak kullanmayı ve gerçeği kurgudan ayırmayı amaçlamaktadır.

Tüm Reklamları Kapat

Temel Önerme: AMOC ve Ani İklim Değişikliği

Filmin konusu, kutup buzullarının erimesinin hayati bir okyanus akıntı sisteminin durmasını tetikleyebileceği ve bunun da Kuzey Yarımküre'de hızlı bir iklim değişikliğine yol açacağı teorisine dayanmaktadır. Bu önerme, Atlantik Meridyonel Devrilme Sirkülasyonu'nun (AMOC) istikrarına ilişkin gerçek ve yoğun bir şekilde araştırılan bilimsel bir hipoteze dayanmaktadır.

AMOC Bilimi: Küresel Taşıma Bandı

AMOC, dünya genelinde su ve ısıyı dolaştıran gezegen ölçeğindeki bir sirkülasyon sistemi olan "küresel taşıma bandının" kritik bir bileşenidir. Bu dolaşım rüzgârla değil, su yoğunluğundaki temel farklılıklarla sağlanır; bu süreç termohalin sirkülasyonu olarak bilinir. Döngü, sıcak ve tuzlu suyun üst okyanusta kuzeye doğru aktığı tropik bölgelerde başlar; bu akışın ana bileşenlerinden biri Körfez Akıntısı'dır (İng: "Gulf Stream"). Bu akıntı sistemi Kuzey Atlantik'in yüksek enlemlerine, özellikle de İskandinav ve Labrador Denizlerine ulaştığında, soğuk atmosfere muazzam miktarda ısı salarak Batı Avrupa'nın iklimini yumuşatmada çok önemli bir rol oynar.

Wikimedia

Isısını kaybeden su soğur. Eş zamanlı olarak, yüzey suyu buharlaştıkça ve deniz buzu oluştukça tuz geride kalır, bu da kalan suyu daha tuzlu ve dolayısıyla daha yoğun hale getirir. Bu soğuk, yoğun ve tuzlu su, bazen 2.000 ila 3.000 metre derinliklere kadar derin okyanusa batar ve yavaşça güneye doğru bir yolculuğa başlar. Bu derin su oluşumu AMOC'nin birincil motorudur. Bu sistemin iklimsel önemi çok büyüktür. AMOC, Atlantik'te kuzeye doğru okyanus ısısı taşınımının %90'ından sorumludur. Hareket ettirdiği enerji şaşırtıcıdır ve yaklaşık bir petawatt (1015 Watt) olarak tahmin edilmektedir; bu da tüm insanlığın toplam enerji tüketiminin yaklaşık 50 katıdır. AMOC, sıcaklığı düzenlemenin ötesinde, Tropikler Arası Yakınsama Kuşağı'nın (kritik bir tropikal yağmur kuşağı) konumunu etkiler, kasırga aktivitesini belirler ve okyanusun atmosferden ısı ve karbondioksit emme kapasitesinde kilit bir rol oynar.

Filmde sözü edilen ve AMOC'nin bozulmasına yol açabilecek mekanizma bilimsel olarak mantıklıdır. AMOC'nin istikrarı, tuzlu sudan daha az yoğun olan büyük hacimlerdeki tatlı suyun akışıyla tehdit edilmektedir. Küresel ısınma bu süreci hızlandırmaktadır. Arktik bölge, küresel oranın yaklaşık iki katı hızla ısınmaktadır—bu olgu Arktik amplifikasyon olarak bilinir—ve bu durum Grönland buz tabakasının ve Arktik deniz buzunun hızla erimesine yol açmaktadır. Sadece Grönland buz tabakasının erimesi, 1993'ten bu yana Kuzey Atlantik'in kutup altı bölgesine tahmini 5.000 kilometreküp tatlı su eklemiştir.

Tüm Reklamları Kapat

Bu büyük akış, okyanus yüzeyinde yüzer bir tatlı su "bariyeri" oluşturarak genel tuzluluğu ve yoğunluğu azaltabilir. Bu tabakalaşma, yüzey suyunun soğusa bile batmasını zorlaştırır ve böylece tüm devrilme sirkülasyonunu zayıflatır. Bu durum potansiyel olarak tehlikeli bir geri bildirim döngüsü yaratır. AMOC yavaşladıkça, tropik bölgelerden kuzeye daha az tuzlu su taşır. Bu durum Kuzey Atlantik'in tuzluluğunu daha da azaltır, bu da batmayı daha da engeller. Tuz taşınımı geri bildirimi olarak bilinen bu kendi kendini güçlendiren süreç, belirli bir eşiğin (bir dönüm noktasının) ötesinde, sirkülasyonun teorik olarak durma noktasına gelebileceği anlamına gelir.

Sinematik Tasvir ve Gerçek Dünyadan Esinlenmeler

Film, paleoklimatolog Jack Hall'un Antarktika'daki Larsen Buz Sahanlığı'nda buzul çekirdeği örnekleri alırken devasa bir çatlağın sahanlığın feci şekilde parçalanmasına yol açmasıyla başlar. Bu açılış sahnesi gerçekliğe dayanmaktadır; Larsen B buz sahanlığı 2002 yılında bilim insanlarını şaşırtan hızlı ve dramatik bir çöküş yaşamıştır. Ancak film bu olayı küresel kaosun ani bir tetikleyicisi olarak kullanmaktadır. Gerçekte, bir buz sahanlığının (zaten yüzer halde olan) parçalanması deniz seviyelerini bir gecede önemli ölçüde yükseltmez veya dünya çapında anlık hava durumu değişikliklerini tetiklemez. Ancak, sahanlığın arkasındaki karasal buzulların akışını hızlandırarak yıllar içinde deniz seviyesinin yükselmesine katkıda bulunabilir.

Anlatı, daha sonra, (mevsime uygun olmayan biçimde karla kaplı olarak tasvir edilen) Yeni Delhi'de bir Birleşmiş Milletler konferansına kayar ve Hall burada buzul çekirdeği verilerini sunarak "ani bir iklim değişikliği" uyarısında bulunur. Uyarısı, "Ekonomimiz de en az iklim kadar kırılgan!" şeklinde karşılık veren ABD Başkan Yardımcısı tarafından reddedilir. Bu hipotez, yaklaşık 12.000 yıl önceki Genç Dryas (Younger Dryas) olayı gibi paleoiklimsel kanıtlarla desteklenmektedir. Bu dönemde, Kuzey Amerika'nın çoğunu kaplayan Laurentide Buz Tabakası'nın erimesinden kaynaklanan feci bir tatlı su akışı muhtemelen Kuzey Atlantik akıntısını bozmuş ve ani bölgesel soğumaya yol açmıştır.

AMOC'un İstikrarı Üzerine Bilimsel Tartışma

Film, AMOC'nin durmasını bir kesinlik olarak sunarken, gerçek bilimsel tablo yoğun araştırma ve önemli belirsizliklerden oluşmaktadır. Genellikle deniz yüzeyi sıcaklık kayıtları gibi dolaylı vekil verilere dayanan bazı çalışmalar, AMOC'nin şu anda son 1.600 yıldaki en zayıf durumunda olduğunu ve 20. yüzyılın ortalarından bu yana %15 kadar yavaşlamış olabileceğini öne sürmektedir. Nature Communications'da yayınlanan 2023 tarihli endişe verici bir çalışma, bu sıcaklık modellerini analiz etmiş ve karbon emisyonları büyük ölçüde azaltılmazsa AMOC için 2025 ile 2095 arasında potansiyel bir çöküş zaman çizelgesi tahmin etmiştir. Bu bulgular, Grönland'ın güneyinde kalıcı bir "soğuk öbeğinin" (gezegenin geri kalanı ısınırken soğuyan bir bölgenin) ortaya çıkmasıyla desteklenmektedir; bu, kuzeye doğru ısı taşınımının azaldığının potansiyel bir işaretidir.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Klasik Stommel kutu modellerinde AMOC devrilmesi ya sirkülasyonu imkansız hale getiren tatlı su hacimlerindeki büyük bir artıştan (B-tipping) ya da sirkülasyonun kendi değişkenliğinin onu çöküşe itmesini mümkün kılan daha düşük bir artıştan (N-tipping) kaynaklanır. Tatlı su girdisi arttıkça, N-tipping olasılığı da artar. Olasılık %100 ise, B-tipping meydana gelir
Klasik Stommel kutu modellerinde AMOC devrilmesi ya sirkülasyonu imkansız hale getiren tatlı su hacimlerindeki büyük bir artıştan (B-tipping) ya da sirkülasyonun kendi değişkenliğinin onu çöküşe itmesini mümkün kılan daha düşük bir artıştan (N-tipping) kaynaklanır. Tatlı su girdisi arttıkça, N-tipping olasılığı da artar. Olasılık %100 ise, B-tipping meydana gelir
Wikipedia

Ancak diğer araştırmalar daha istikrarlı bir tablo sunmaktadır. AMOC'nin doğrudan ve sürekli ölçümü ancak 2004 yılında başlamış olup, nispeten kısa bir yüksek kaliteli veri penceresi sunmaktadır. Bu kısa kayıt, uzun vadeli, insan kaynaklı bir eğilimi doğal, çok onyıllı salınımlardan ayırt etmeyi zorlaştırmaktadır. Nitekim, bu doğrudan verileri analiz eden bazı çalışmalar, önemli bir AMOC bileşeni olan  Florida Akıntısı'ndan 40 yıllık veriyi düzelten bir NOAA çalışması da dahil olmak üzere, istatistiksel olarak anlamlı bir zayıflama eğilimi bulmamıştır. Bu belirsizliği yansıtan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), ani bir çöküşün 2100'den önce gerçekleşmeyeceğine dair "orta düzeyde güven" olduğu sonucuna varmış, ancak bunun tamamen göz ardı edilemeyeceğini de kabul etmiştir. Ayrıca, bilimsel fikir birliği, tam bir durmanın bile dünyayı anında küresel bir buzul çağına sürüklemek yerine, muhtemelen sera gazı ısınmasının bir kısmını dengeleyerek önemli bir bölgesel soğumayla sonuçlanacağı yönündedir.

Zaman Ölçeği Yanılgısı: İklim ve Hava Durumu

Filmin bilimsel gerçeklikten en önemli sapması, iklim felaketinin ortaya çıkış hızıdır: Yaklaşık 100 yıllık aşırı iklim olaylarını bir haftadan kısa bir süreye sıkıştırmaktadır. Yarından Sonra, iklimi (on yıllar veya daha uzun süre boyunca hava koşullarının uzun vadeli ortalaması) hava durumuyla (kısa vadeli atmosferik koşullar) temelden karıştırmakta ve bir hava durumu zaman ölçeğinde meydana gelen bir iklim değişikliğini tasvir etmektedir.

Filmde felaket, İskoçya'daki Hedland Merkezi'ndeki oşinografların Kuzey Atlantik'teki izleme şamandıralarında birkaç saat içinde eş zamanlı olarak 13°C'lik ani bir sıcaklık düşüşü gözlemlemesiyle tetiklenir ve bu durum, filme göre, "kritik bir tuzsuzlaşma noktasına" işaret eder. Bu senaryo, termal atalet (ısıl eylemsizlik) olarak bilinen kavram nedeniyle fiziksel olarak imkânsızdır. Dünya okyanusları çok geniştir ve suyun özgül ısı kapasitesi çok yüksektir, yani sıcaklığını değiştirmek için büyük miktarda enerji alışverişi gerekir. Sonuç olarak, atmosfer saatler ölçeğinde ısınıp soğuyabilirken, okyanus onlarca yıl, yüzyıllar ve hatta binyıllar ölçeğinde hareket eder. Kuzey Atlantik'in tüm yüzeyinin saatler içinde 13°C soğuyabileceği fikri termodinamiğin temel yasalarını ihlal etmektedir. Okyanusun termal ataleti, küresel iklim sisteminde devasa bir fren görevi görerek ani değişimleri engeller.

Klimatolojide "ani iklim değişikliği" terimi, iklim sisteminde, altta yatan nedenden daha hızlı bir oranda, tipik olarak onlarca yıl mertebesinde meydana gelen büyük ölçekli bir değişimi ifade eder. Az önce bahsettiğimiz "Genç Dryas" olayı gerçek dünyada bir ölçüt teşkil etmektedir. Dünya son buzul çağından çıkarken, Kuzey Yarımküre'deki sıcaklıklar aniden tekrar buzul koşullarına dönmüştür. Bu olay jeolojik açıdan gerçekten aniydi: Grönland'daki sıcaklıklar 4–10°C kadar düşmüştür. Ancak bu "hızlı" başlangıç yine de birkaç yıldan birkaç on yıla yayılan bir sürede gerçekleşmiş ve soğuk dönem yaklaşık 1.300 yıl sürmüştür. Genç Dryas, iklim sistemimizin dramatik, doğrusal olmayan değişimlere gebe olduğunun kesin bir hatırlatıcısıdır, ancak aynı zamanda filmin anlatısının imkânsızlığını vurgulayan bilimsel temelli bir zaman ölçeği sunmaktadır.

Meteorolojik İmkânsızlıklar: Süper Fırtınalar

Film, Kuzey Yarımküre'yi saran üç devasa, kasırga benzeri süper fırtınayı tasvir etmektedir. Uluslararası Uzay İstasyonu'ndan Kanada, Sibirya ve Avrupa üzerinde görülebilen bu kıta büyüklüğündeki sistemler, temel atmosfer fiziği yasalarını ihlal eden meteorolojik imkânsızlıklardır.

Fırtına Oluşumunun Fiziği

Bu süper fırtınaların neden imkânsız olduğunu anlamak için, gerçek tropikal siklonların (kasırgaların) nasıl oluştuğunu anlamak gerekir. Kasırgalar, esasen muazzam enerjilerini sıcak okyanus suyundan alan dev ısı motorlarıdır. Oluşumları için birkaç temel bileşen gereklidir: en az 27°C (80°F) deniz yüzeyi sıcaklıkları, alt ve orta atmosferde yüksek nem seviyeleri ve düşük dikey rüzgâr kayması (farklı yüksekliklerdeki rüzgârların benzer hızlarda ve yönlerde esmesi).

Tüm Reklamları Kapat

Süreç, tropikal okyanus üzerindeki sıcak ve nemli havanın yükselmesiyle başlar. Yükseldikçe soğur ve su buharı yoğunlaşarak gizli yoğunlaşma ısısı olarak bilinen muazzam miktarda enerjiyi açığa çıkarır. Açığa çıkan bu ısı çevredeki havayı ısıtarak daha da yükselmesine neden olur ve yüzeyde bir alçak basınç alanı yaratarak kendi kendini idame ettiren bir döngüyü besler. Filmin süper fırtınaları bu temel ilkeleri tamamen ihlal etmektedir. Kanada ve Sibirya'nın soğuk, donmuş kara kütleleri üzerinde oluşan soğuk çekirdekli sistemler olarak tasvir edilmektedirler. Sıcak ve nemli okyanus havasının temel yakıtından yoksun olan bu tür fırtınalar asla oluşamaz, hele ki gösterilen kıtasal ölçeklere ulaşamazlar. Fırtına, enerjiyi hareket ettiren bir sistemdir; bir enerji kaynağı olmadan var olamaz.

Ani Donma Yanılgısı ve Adiyabatik Sıkışma

Filmin en büyük bilimsel hatası, fırtınaların öldürme mekanizmasıdır: fırtınanın gözündeki "ani dondurucu" aşağı yönlü hava akımı. Anlatı, fırtınaların üst troposferden gelen aşırı soğuk havayı doğrudan yüzeye o kadar hızlı çektiğini ve ısınmaya vakit bulamadığını, bunun da sıcaklıkların -101°C'ye düşmesine ve her şeyin anında donmasına neden olduğunu öne sürmektedir. Bu durum, havada donan helikopter yakıt hatları ve New York şehrinin hızla buzla kaplanması sahneleriyle gösterilmektedir.

Bu kavram fizik yasalarıyla doğrudan çelişmektedir. Atmosferde hava alçaldıkça giderek artan atmosferik basınca maruz kalır. Bu basınç artışı havayı sıkıştırır ve temel bir termodinamik ilkesi olan adiyabatik sıkışma, sıkıştırılan gazın ısınmasını gerektirir. Bu, bir bisiklet pompasının kullanım sırasında ısınmasına neden olan ilkeyle aynıdır. Sonuç olarak, havanın yavaşça battığı güçlü bir kasırganın gözü, aslında fırtınanın en sıcak kısmıdır ve yüksek irtifalardaki sıcaklıklar çevredeki ortamdan 10°C daha sıcak olabilir. Süper soğuk bir aşağı yönlü hava akımı fikri fiziksel olarak imkânsızdır; atmosferde alçalan hava her zaman ısınır.

Tüm Reklamları Kapat

Ayrıca, belirtilen sıcaklıklar da mantıksızdır. Troposferin tepesindeki (tropopoz) tipik sıcaklıklar -50°C ila -60°C civarındadır; filmin -101°C'lik rakamı, bu irtifalarda doğal olarak oluşan herhangi bir atmosferik sıcaklığın çok altındadır. Film ayrıca soğuma oranını "saniyede 10 derece" olarak belirtmektedir. Bu oran saçmadır; bir dakikadan kısa bir süre içinde hava fiziksel olarak imkânsız olan mutlak sıfıra (-273°C) yaklaşacaktır. Nesneler ve canlılar da termal atalete sahiptir; ısı içeriklerinin zamanla uzaklaştırılması gerekir, bu da açık havada anlık donmayı engeller. Film, aşırı soğuk kavramını Kutup Girdabı'ndan (kutuplar üzerindeki geniş bir soğuk hava kütlesinden) ödünç almış gibi görünmektedir. Kutup Girdabı'ndaki bozulmalar soğuk Arktik hava kütlelerinin güneye yayılmasına izin verebilirken, bu durum bir fırtına gözü içindeki odaklanmış, yüksek hızlı bir aşağı yönlü hava akımı değil, tüm bir hava kütlesinin büyük ölçekli bir hareketidir.

Abartılı Felaketler: Aşırı Hava Olaylarının Analizi

İklim değişikliğinin başlangıcı, görsel olarak muhteşem olsa da, gerçek meteorolojik tehditlerin mantık sınırlarının ötesine geçecek şekilde aşırı derecede büyütülmesini temsil eden bir dizi aşırı hava olayıyla işaret edilmektedir.

New York Şehri Tufanı: Fırtına Kabarması ve Tsunami Karşılaştırması

New York'un sular altında kalması, Özgürlük Anıtı'nı geçerek Manhattan'a vuran devasa bir su duvarını gösteren filmin en ikonik sahnelerinden biridir. Görsel olarak çarpıcı olsa da, tasvir temelde yanıltıcıdır. Olay, tipik olarak bir denizaltı depremi veya heyelanının neden olduğu bir yer değiştirme dalgası olan tsunaminin karakteristiği olan tekil, devasa, kırılan bir dalga olarak tasvir edilmiştir.

Buna karşılık, fırtına kabarması (İng: "storm surge"), bir fırtınanın aşırı düşük atmosferik basıncından ve daha da önemlisi, güçlü karaya doğru esen rüzgârlarının suyu kıyıya doğru itmesinden kaynaklanan deniz seviyesindeki yükselmedir. Bu, tekil ve kırılan bir dalga değil, birkaç saat içinde suyun kademeli ama amansız bir şekilde yükselmesidir. Ölçek de büyük ölçüde abartılmıştır. Film, 70 küsür metrelik bir dalga yüksekliği ima etmektedir. Şimdiye kadar güvenilir bir şekilde kaydedilen en büyük fırtına kabarması yaklaşık 12-14 metre idi (Avustralya, 1899). New York Şehri için, en kötü durum senaryosu kasırga çarpması bilimsel modelleri, yıkıcı ancak çok daha küçük, yaklaşık 6 metrelik bir fırtına kabarması öngörmektedir. Filmin tasviri gerçek bir tehdidi almakta ve onu hava durumu kaynaklı bir olay için fiziksel olarak imkânsız bir seviyeye yükseltmektedir. İçsel bir tutarsızlık da dikkat çekicidir: Eğer tasvir edildiği gibi Kuzey Yarımküre'yi yeni bir buzul çağı sarsaydı, okyanus suyunun büyük bir kısmı karada buza hapsolurdu ve küresel deniz seviyeleri önemli ölçüde düşerdi, ancak filmin son sahnelerinde kıyı şeritleri değişmemiş görünmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Dava Sokrates’ten O. J. Simpson’a Yargılamanın Tarihi

“Yeryüzünde hüküm verme hakkı tam olarak kime tanınmıştır?”

Uluslararası insan hakları davalarıyla tanınan avukat ve gazeteci Sadakat Kadri, Sokrates’in meşhur savunmasından engizisyona, cadı avından hayvanların yargılandığı mahkemelere, Nürnberg’den Stalin döneminin düzmece duruşmalarına, ırkçı önyargılardan savaş suçlarının yargılanmasına uzanan hattı izleyerek farklı hukuk sistemlerini ve tarihin ünlü ceza davalarını masaya yatırıyor. Alice’in harikalar diyarında çalıntı turtalar için kurulan mahkemeyi, toprağı eşelemekten yargılanan üç köstebeği ya da bir kan davasını anlatan Kuzey’in ünlü destanı Yanık Njáll’ı unutmadan, ayrıntıları ciddiye alarak, mizahı da ihmal etmeksizin yargılamanın tarihini usta bir hikâyeci diliyle aktarıyor.

Farklı dönem ve konular ekseninde ilerleyen Dava cezalandırma yöntemlerini sorgulayıp ceza davalarını takip ederken günümüze de damgasını vuran cadı avları, hukuksuz yargılamalar ve haksız kararlar üzerine yeniden düşünmeye vesile oluyor.

Sadakat Kadri ceza davasının asırlar süren gelişimini zekâ ve mizahla örülmüş berrak bir dille takip ediyor. Etkileyici bir eser.

– The Times

Büyüleyici, rengârenk ve hikâyelerle dolu… Kadri’nin panoramik bakışı okura günümüzün karmaşık dünyasını anlamakta yardımcı olacak ahlaki ve siyasi kavrayışlar sunuyor. Gerçek bir başarı.

– Guardian

Devamını Göster
₺392.00
Dava Sokrates’ten O. J. Simpson’a Yargılamanın Tarihi

Küresel Anomaliler: Dolu ve Hortumlar

Film, Tokyo'nun greyfurt büyüklüğünde dolu taneleri tarafından vurulduğunu göstermektedir. Şiddetli fırtınalar büyük ve zarar verici dolu üretebilse de (mesela kaydedilen en büyük dolu tanesi yaklaşık 20 cm çapında ve yaklaşık 1 kilo ağırlığındaydı) bu tür mega dolular, yoğun istikrarsızlık ve güçlü yukarı yönlü hava akımları gerektiren güçlü süper hücreli fırtınalar tarafından üretilir. Bu koşullar ABD'nin "Büyük Ovaları"nda (İng: "Great Plains") yaygındır; ancak Tokyo'nun ikliminde son derece ihtimal dışıdır.

Benzer şekilde, Los Angeles şehir merkezini aynı anda yok eden çok sayıda güçlü hortum sahnesi meteorolojik olarak fantezi noktasına varacak kadar ihtimal dışıdır. Amerika'nın Ortabatı bölgesindeki "Hortum Vadisi"nde görülenler gibi şiddetli (EF-3 veya daha güçlü) hortumların büyük ölçekli bir salgını için gereken atmosferik koşullar son derece nadirdir. L.A. Havzası'nın istikrarlı deniz havası tipik olarak gerekli olan çatışan hava kütlelerini ve rüzgâr kaymasını sağlamaz. Yavaşlayan bir AMOC'nin Kaliforniya'da hortum sürülerini tetikleyeceği bir mekanizma yoktur. Bir klimatoloğun filmin genel doğruluğu hakkında yaptığı espri gibi: "Bu film iklim bilimi için neyse, Frankenstein da kalp cerrahisi için odur." Her durumda film, iklim değişikliğinden etkilenen gerçek bir meteorolojik tehlikeyi tanımlamakta ancak sinematik etki için onu imkânsız bir dereceye kadar büyütmektedir.

Bilimsel Süreç ve İnsan Tepkisinin Tasviri

Filmin bilimsel süreci, acil durum yönetimini ve hayatta kalmayı tasviri, gerçekçilik unsurlarının yanı sıra daha fazla mantıksızlık içermektedir.

Hızlandırılmış İklim Modellemesinin İmkânsızlığı

Kriz ortaya çıktığında, Jack Hall devasa ve imkânsız bir görevi üstlenir: eşi benzeri görülmemiş fırtınanın yolunu tahmin etmek için paleoiklim simülasyon modelini birkaç saat içinde gerçek zamanlı bir "tahmin modeline" dönüştürmek. Bu, iklim modellemesinin nasıl çalıştığını büyük ölçüde yanlış temsil etmektedir. Modern iklim modelleri, karmaşık atmosfer, okyanus, buz ve kara süreçlerini temsil eden milyonlarca satır koddan oluşur. Bir paleoiklim modelini yakın vadeli bir tahmine dönüştürmek basit bir geçiş değildir; modelin fiziğini yeniden yapılandırmayı ve kapsamlı ayarlamayı gerektirir, bu da bilim insanlarından oluşan ekiplerin aylarını veya yıllarını alır. Diyalogdaki "tahmin modelleri", "paleoiklim modelleri" ve "ızgara modelleri" arasındaki ayrım bilimsel olarak yanlış terminolojidir; iklim bilimcileri öncelikle Genel Sirkülasyon Modellerini kullanırlar. Ayrıca, gelişmiş bir iklim simülasyonunu çalıştırmak, bir iş istasyonunda birkaç saat değil, bir süper bilgisayarda önemli ölçüde zaman gerektirir.

Belki de en gerçekçi olmayan yönü, tahminin kesinliğidir. Hall, esasen daha önce hiç görülmemiş bir gezegen fırtınasının günler sonraki tam davranışını tahmin etmektedir. Hava durumu modelleri normal koşullar altında yaklaşık bir hafta sonrasını güvenilir bir şekilde tahmin edebilir; bunun ötesinde kaos devreye girer. Emsali olmayan bir iklim olgusunu tahmin etmek bir boşluğa düşer: iklim modelleri için çok spesifik (uzun vadeli ortalamalarla ilgilenirler) ve hava durumu modelleri için çok yenidir. Sonuçların görselleştirilmesi—tek bir kâğıt parçası—gerçek modeller tarafından üretilen ve uzman analizi gerektiren devasa veri setleriyle karşılaştırıldığında da saçmadır.

Siyasi Tepki ve Tahliye

Yetkililerin tahliye emirleriyle boğuşması, Başkan Yardımcısı'nın Hall'un tahminine dayanarak ABD'nin kuzeyini terk etmeye yönelik ilk direnci ve ardından gelen gecikmiş tahliye emirleri, acil durum yönetiminin gerçek dünyadaki zorluklarını yansıtmaktadır. Senaryo, bilimsel tahminin imkânsız bir kesinlikle sunulduğu abartılı bir ölçekte olsa da, politikacıların bir kriz yakınlaşana kadar bilimsel uyarıları nasıl hafife alabileceklerini vurgulamaktadır.

Donmuş Şehirde Hayatta Kalma

Donmuş New York Halk Kütüphanesi'nde hayatta kalmayı tasvir eden sahneler, imkânsız meteorolojik senaryoya rağmen, insan taktikleri açısından daha göreceli bir gerçekçilikle ele alınmaktadır. Uygulanan strateji (içeride kalmak, yerinde sığınmak, odayı yalıtmak ve ateş yakmak) aşırı soğukta gerçek hayattaki acil durum rehberliğiyle uyumludur, zira dışarıya maruz kalmak hızla ölümcül olacaktır. Yakıt için kitap yakma eylemi çaresiz ama pragmatik bir taktiktir; ancak ahşap mobilyalar muhtemelen daha verimli yakıt sağlayacaktır.

Film, şiddetli bir donmaya eşlik edecek altyapı çöküşünü doğru bir şekilde tasvir etmektedir: Elektrik santralleri devre dışı kalır, ısıtma sistemleri arızalanır, su boruları patlar ve ulaşım durma noktasına gelir. Anlatı, yiyecek toplama ve karaya oturmuş bir kargo gemisine penisilin bulmak için yapılan tehlikeli yolculukla (kurtlardan kaçma sahnesi de dahil) gösterilen kritik kaynak ihtiyacını vurgulamaktadır. Jack Hall'un Philadelphia'dan New York'a kar ayakkabılarıyla yaptığı yolculuk, beyaz körlük koşulları, hipotermi ve gizli tehlikeler gibi risklerle karşı karşıya kalarak donmuş manzaranın acımasız doğasını göstermektedir. Yine de, aşırı koşullar göz önüne alındığında yolculuk mantıksızlık sınırındadır. Ayrıca, Özgürlük Anıtı'nın neredeyse kara gömülmesi gibi sonrasında tasvir edilen devasa buz birikimi, günler değil yüzyıllarca kar yağışı gerektirecektir.

Olaylar Sonrası ve Sosyal Yorum

Olayların sonrası, dikkate değer bir sosyal yorum içermektedir: Amerikalılar Meksika sınırından güneye kaçan iklim mültecileri haline gelirler. Bu göçü kolaylaştırmak için ABD Başkanı Latin Amerika borçlarını silmeyi kabul eder. Bu kurgusal rol değişimi, iklim kaynaklı göç ve küresel eşitlik gibi gerçek dünya sorunlarının altını çizmektedir. Filmin sonunda fırtınalar dağılır ve bir astronot havanın olağanüstü berraklığını gözlemler. Bu, bilimsel temeli olan bir ayrıntıdır, zira endüstriyel faaliyetlerin durması aerosol kirliliğini hızla azaltacaktır; bu durum COVID-19 karantinaları gibi olaylar sırasında daha küçük ölçekte gözlemlenmiştir. Ancak bu berraklık, CO₂ atmosferde kalacağı için uzun vadeli sera gazı sorunuyla çelişmektedir.

AMOC Çöküşünün Gerçek Sonuçları

AMOC'un önemli ölçüde zayıflaması veya durmasına ilişkin bilimsel projeksiyonlar, filmin küresel bir buzul çağı tasvirinden temelden farklıdır. Sonuçları ciddi ve geniş kapsamlı olacaktır, ancak karmaşık ve bölgesel olarak değişkendir.

Tüm Reklamları Kapat

En doğrudan etki, Kuzey Atlantik ve çevresinde dramatik bir bölgesel soğuma olacaktır. AMOC tarafından taşınan muazzam ısı olmadan, Avrupa ve Kuzey Amerika'nın bazı bölgelerindeki ortalama sıcaklıklar önemli ölçüde, potansiyel olarak 4°C ila 10°C düşebilir. Bu durum çok daha şiddetli kışlara, değişen büyüme mevsimlerine ve Avrupa'nın bazı bölgelerinde "Küçük Buzul Çağı"na (yaklaşık 1300-1850) benzeyen bir iklime yol açabilir. Ancak bu soğuma, devam eden küresel ısınmanın arka planında gerçekleşecektir. Artık Kuzey Atlantik'e taşınmayan ısı, özellikle tropik bölgelerde ve Güney Yarımküre'de birikerek bu bölgelerdeki ısınmayı muhtemelen hızlandıracaktır. Sonuç, tekdüze bir buzul çağı değil, aşırı bölgesel sıcaklık kontrastlarına sahip bir gezegen olacaktır.

En önemli sonuçlardan biri, bölgesel deniz seviyesindeki hızlı ve tehlikeli yükselme olacaktır. AMOC ve buna bağlı Körfez Akıntısı, okyanus yüzeyinde dinamik bir eğim yaratır. Bu akıntı sisteminin zayıflaması, bu eğimin gevşemesine neden olacak ve ABD Doğu Kıyısı boyunca deniz seviyesinin hızla yükselmesine yol açacaktır. Projeksiyonlar, bunun, eriyen buz tabakaları ve deniz suyunun termal genleşmesinden kaynaklanan yükselişe ek olarak 80 santimetreye kadar bölgesel deniz seviyesi yükselmesi ekleyebileceğini göstermektedir.

Son olarak, bu bozulma küresel hava modellerinde değişimleri tetikleyecektir. Tropikler Arası Yakınsama Kuşağı muhtemelen güneye kayacaktır. Bunun tarım ve su mevcudiyeti açısından yıkıcı sonuçları olacak, Afrika ve Asya musonlarını ciddi şekilde bozacak ve bazı bölgelerde (Sahel gibi) kalıcı kuraklığa neden olurken diğerlerinde (kuzeydoğu Brezilya gibi) yağışları artıracaktır. Avrupa muhtemelen sadece daha soğuk kışlar değil, aynı zamanda fırtınaların sıklığında ve yoğunluğunda bir artış yaşayacaktır.

Sonuç

Yarından Sonra filminin titiz bir bilimsel analizi, filmin büyük abartılar ve fiziksel imkânsızlıklar üzerine inşa edildiğini ortaya koymaktadır. Başlıca bilimsel özgürlükleri (onlarca yıllık bir iklim değişikliğinin tek bir haftaya sıkıştırılması, termodinamik yasalarını ihlal eden fizik dışı süper fırtınaların icadı ve bölgesel bir soğuma olayının küresel bir buzul çağına dönüştürülmesi) filmi kesinlikle "yumuşak bilimkurgu" alanına yerleştirmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Yine de filmi tamamen göz ardı etmek hata olur. Yarından Sonra, derin bilimsel kusurlarına rağmen, Dünya ikliminin insan etkisine öngörülebilir şekilde tepki verecek basit, doğrusal bir sistem olmadığı kavramını içgüdüsel bir şekilde dramatize etmeyi başarmıştır. Geniş bir izleyici kitlesini "dönüm noktaları" fikriyle tanıştırmıştır: Bu, gezegenimizi yöneten karmaşık ve birbirine bağlı sistemler ağının eşikleri olduğu ve iklimi bu eşiklerin ötesine itmenin ani, şaşırtıcı ve yıkıcı değişikliklere yol açabileceği fikrine dayanmaktadır. Araştırmalar, izleyicilerin bilimsel mantıksızlıkları fark etmelerine rağmen, iklim sorunları hakkında daha endişeli hale geldiklerini ortaya koymuştur.

Bu ana tema geçerliliğini korumaktadır. Bilim camiası, AMOC'un böyle bir dönüm noktasına yaklaşıp yaklaşmadığını aktif olarak tartışmaktadır ve AMOC, istikrarsızlık belirtileri gösteren birkaç kritik Dünya sisteminden (Grönland ve Batı Antarktika buz tabakaları, Amazon yağmur ormanları ve permafrost bölgeleri dahil) sadece biridir. Bu nedenle filmin temel mesajı yerindedir. Sahip olduğumuz tek gezegen üzerinde kontrolsüz bir deney yapmanın muazzam riskleri hakkında güçlü, ancak kurgusallaştırılmış bir uyarıcı hikâye görevi görmektedir. Filmin uyarısı, yani derin gezegensel değişimin bilimsel kanıtlarını görmezden gelmenin hayal bile edilemeyecek bir bedeli olduğu gerçeği, hem acil hem de yankı uyandırıcı olmaya devam etmektedir. Bu bakımdan Yarından Sonra, keyifli ve öğretici bir deneyim olmakta ve o nedenle adından bahsettirmeye devam etmektedir.

Evrim Ağacı, sizlerin sayesinde bağımsız bir bilim iletişim platformu olmaya devam edecek!

Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...

O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...

O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.

Avantajlarımız
"Maddi Destekçi" Rozeti
Reklamsız Deneyim
%10 Daha Fazla UP Kazanımı
Özel İçeriklere Erişim
+5 Quiz Oluşturma Hakkı
Özel Profil Görünümü
+1 İçerik Boostlama Hakkı
ve Daha Fazlası İçin...
Aylık
Tek Sefer
Destek Ol
₺50/Aylık
Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
15
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu Makale Sana Ne Hissettirdi?
  • Merak Uyandırıcı! 4
  • Tebrikler! 2
  • Bilim Budur! 1
  • İnanılmaz 1
  • Muhteşem! 0
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • Umut Verici! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/08/2025 05:28:18 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/21297

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Geçmiş ve Notlar
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
İşaretle
Göz Attım
Site Ayarları

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.

[Site ayalarına git...]
Bu Yazıdaki Hareketleri
Daha Fazla göster
Tüm Okuma Geçmişin
Daha Fazla göster
0/10000
Kaydet
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
Ç. M. Bakırcı. Yarından Sonra: "The Day After Tomorrow" Filminin Bilimsel Analizi. (20 Ağustos 2025). Alındığı Tarih: 21 Ağustos 2025. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/21297
Bakırcı, Ç. M. (2025, August 20). Yarından Sonra: "The Day After Tomorrow" Filminin Bilimsel Analizi. Evrim Ağacı. Retrieved August 21, 2025. from https://evrimagaci.org/s/21297
Ç. M. Bakırcı. “Yarından Sonra: "The Day After Tomorrow" Filminin Bilimsel Analizi.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 20 Aug. 2025, https://evrimagaci.org/s/21297.
Bakırcı, Çağrı Mert. “Yarından Sonra: "The Day After Tomorrow" Filminin Bilimsel Analizi.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, August 20, 2025. https://evrimagaci.org/s/21297.
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close