Volkanik Aktivite Dünya Genelinde Artıyor mu?

- Türev
- Volkanoloji
Küresel Volkanizma Programı'nın verilerine göre, Dünya genelinde volkanik faaliyetin arttığını gösteren hiçbir kanıt bulunmamaktadır. Bu yazıda, bu veriler incelenecek ve volkanik faaliyetin yıldan yıla artıyormuş gibi gözükme nedenleri (ve bununla ilgili yanlış yorumlanan veriler) analiz edilecektir.
Volkanik Faaliyet Neden Artıyor Gibi Gözüküyor?
Volkanik patlamalar ile ilgili veriler Küresel Volkanizma Programı'na kaynak sağlamak amacıyla 1968'den beri Smithsonian Enstitüsü tarafından derlenmektedir. Bu yazımızdaki görseller ve tartışma konuları, Volcanoes of the World (Dünyanın Volkanları) isimli eserin giriş bölümünden alıntılanmıştır. Kullanacağımız veriler, 2009 yılına aittir ve isteyenler daha güncel verilere de buradan erişebilirler. Güncel volkanolojik kayıtları bilmenin önemi şüphesiz büyüktür; fakat bu verilerin sınırları, her zaman bariz değildir. Bu sebeple okuyucularımızı, "volkanik faaliyet kayıtları" ile "gerçek volkanik faaliyet" kavramlarını birbirine karıştırmamaları konusunda önemle uyarıyoruz.

Volkan Faaliyetini Raporlama Artıyor!
Volkanolojik kayıtların son 200 yılı (Görsel 1), dünyanın geneline yayılmış insanlar ve nispeten verimli iletişim araçları nedeniyle dönemsel (epizodik) eğilimleri araştırmak için çok uygundur. Ancak son iki yüzyılda bile gerçek volkanik faaliyet örüntüleri; tarihsel olaylar, teknolojik değişiklikler ve keşif etkileri gibi raporlama faktörlerinin gölgesinde kalabilmiştir. Volkanik aktivitedeki belirgin artış, patlamaları gözlemlemek için volkanların yakınlarında ikamet eden topluluklardaki nüfus artışlarını ve bu patlamaları bildirme amacıyla kullanılan iletişim teknolojilerindeki gelişmeleri yansıtmaktadır.
Büyük Volkanik Faaliyet Sayısı Değişmedi!
Volkanik faaliyetin "daha sık" olmaktan ziyade, "daha görünür" olduğuna dair en iyi kanıt, etkileri çok geniş olan; uzak bölgelerde dahi etkileri geniş kapsamlı şekilde görülebilen ve belgelenmekten kaçma olasılığı daha düşük olan devasa patlamaların kayıtlarından gelmektedir.
Tarihsel verilerin gösterdiğinin aksine, volkanik faaliyetin gerçekte artmadığını, Görsel 1'in alt kısmındaki grafikte görebiliriz. Burada en az 0.1 km3 tefra, yani patlayıcı püskürme parçaları üretmiş olan (VEI >= 4) devasa püskürmeler gösterilmektedir. Bu tarz büyük olayların etkileri genellikle bölgeseldir ve bu nedenle uzak bölgelerde dahi kolaylıkla raporlanır. Bu olayların sıklığı, bir yüzyıldan daha fazla bir süredir etkileyici bir şekilde sabit kalmıştır ve zamanla daha küçük patlamaların belirgin artışıyla güçlü bir şekilde çelişmektedir.
Son iki yüzyılda büyük volkanik faaliyetlerin hiç değişmemiş olması, küresel patlama sıklığının değişmediğinin daha iyi bir göstergesidir; çünkü daha ufak patlamalar giderek daha kolay raporlandığı için zamanla artıyormuş gibi bir yanılgıya neden olabilmektedir.
Raporlamayı Etkileyen Diğer Faktörler
Savaşlar
MS. 1800'den bu yana var olan ve yukarıda sunulan verileri inceleyen biri, sanki küresel bir döngü varmış izlenimi uyandıran bazı büyük tepe ve taban noktalarının varlığını fark edebilir. Bununla birlikte, verideki en derin iki vadiye daha yakından bakıldığında, bunların Birinci ve İkinci Dünya Savaşı'na denk geldikleri görülmektedir. İnsanların bu savaşlar sırasında volkanik faaliyetleri raporlamaktan daha önemli işleri vardı.
Ekonomik Krizler
Tıpkı savaşlar gibi, büyük ekonomik krizlerin de doğal olayların raporlanmasına etki etmesi beklenebilir. Bildirilmiş volkan olaylarındaki en hızlı düşüşlerden biri, 1929'daki borsa çöküşü ve ardından gelen Büyük Buhran sırasında gerçekleşmiştir. 1920'lerin sonundan 1930'ların başlarına kadar Rusya, Melanezya ve Batı Hint Adaları hariç, dünyadaki tüm volkanik bölgeler, bildirilen aktif volkan sayısında düşüş yaşamıştır. 1941-45 arası savaş yıllarında Batı Pasifik ve Endonezya'da aktif olarak bildirilen sayılar, önceki 5 yıla göre yaklaşık üçte bir oranında düşerken, savaştan daha az etkilenen bölgeler çok az değişiklik göstermiştir.
İkinci Dünya Savaşı sırasında, nispeten uzak bölgelerde daha fazla gözlemci ile normalden daha fazla patlamaya tanık olunmuş gibi görünüyor; ancak bu raporların çoğunun neden mevcut literatürde bulunmadığını anlamak zor değil: Savaş sırasında bunların bir bölümü yok olmuştur.
Büyük Volkanik Patlamalar Sonrası Artan Halk İlgisi
Aktivitelerdeki bu belirgin düşüşler şayet insanların yanardağlara olan ilgisinin azalmasından kaynaklanıyorsa, haber değeri taşıyan büyük patlamalardan sonra artan ilginin; ortalamanın üzerinde rakamların bildirilmesi ile sonuçlanmasını beklemek mantıklıdır.
Mount Pelee (yaklaşık 29.000 ölüm), St. Vincent ve Santa Maria'da 1902 yılında yaşanan felaketler, haber değeri son derece yüksek olaylardı. Bunlar, Karayip volkanizmasında gerçek bir yükselişi temsil ediyordu; ancak hem bunlar hem de 1883'te Krakatau patlamasında 36.000'den fazla kişinin ölmesi nedeniyle, sonraki yıllarda daha yüksek patlama sayılarının oluşmasının, bu büyük volkanik olaylar sonrası insanların volkanik faaliyete daha hassas hale gelmesinden ve bu olayları daha sık raporlamasından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Nüfus Üzerindeki Etki
Kısmen daha sistematik kataloglama ve medyanın volkanik olaylara odaklanması nedeniyle daha sonraki zamanlarda oluşan büyük patlamalar bu tarz büyük etkilere sahip olmadı. Bir patlamanın haber değeri, büyüklüğünden çok konumuna ve insanlar üzerindeki etkisine bağlıdır. Örneğin 1980 St. Helens patlaması medyanın büyük ilgisini çekerken, Bezymianny'nin seyrek nüfuslu Kamçatka Yarımadasında meydana gelen ve hiçbir can kaybının yaşanmadığı 1956'daki son derece benzer patlama dünya basını tarafından pek fark edilmedi. Benzer şekilde, çok sayıda can kaybı ve yakındaki askeri üsler üzerindeki etkileriyle 1991 Pinatubo patlaması birinci sayfa haberiydi; ancak Cerro Hudson'ın o yıl güney Şili'deki patlaması, uluslararası ilgide ancak ufak bir dalgalanma yaratabildi.
Bilimsel Katalogların Doğuşu
İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra bildirilen aktif yanardağlardaki keskin artışı, 1950'lerin başlarında tarihi olaylarla belirgin bir ilişkisi olmayan başka bir dik artış izledi. Daha sonra bir dizi tepe ve tabandan oluşan daha tekdüze bir örüntüye geçiş yaşandı. Bu, küresel patlama belgelenmesinin üç ana mekanının kurulmasına tekabül ediyor: 1951'de patlama açısından zengin Endonezya ile Dünyanın Aktif Volkanları Kataloğu'nun başlangıcı, 1960'ta Japonya Volkanoloji Derneği'nin yıllık Volkanik Patlamalar Bülteni'nin yayınlanması ve 1968'de başlayan Smithsonian kataloglanması.

İnternet, Uzay ve Teknoloji Çağı
Bildirilen faaliyetlerde bir başka artış, 1990'ların sonlarında gözlenebilir. Birkaç yeni raporlama etkisinin bu değişikliğe katkıda bulunduğu görülebilir. Bunlar arasında internet erişiminin yaygınlaşması ve buna karşılık gelen raporları hızlı ve kolay bir şekilde iletme veya yayınlama imkanı, yanardağ gözlemevleri tarafından uzaktan algılamalı uydu verilerinin artan kullanımı, uçak-kül etkileşimlerini azaltmak için Volkanik Kül Danışma Merkezleri tarafından kül bulutlarının sistematik raporlarının başlatılması yer alıyor. MODIS kızılötesi sensörleri, seyrek nüfuslu veya nadiren ziyaret edilen bölgelerde volkanik patlamalar tespit etti. Bu "göklerdeki gözler", normal şartlarda bildirilemeyecek patlamalar tespit etti. Katkıda bulunan bir diğer faktör, 2000 yılında Smithsonian ve USGS tarafından mevcut volkanizmaların daha sistematik ve haftalık olarak belgelenmesinin başlangıcı olabilir.
Son 600 Yıllık Volkanik Faaliyet
Son 600 yıllık gözlenebilir küresel volkanizma, her yıl aktif olduğu bilinen volkanların sayısı çizilerek görüntülenebilir (Görsel 2). İlk bakışta, son yüzyıllardaki neredeyse üstel artış, gezegenin yakında volkanik faaliyetler tarafından boğulabileceği izlenimini veriyor; ancak bu artış, potansiyel patlama gözlemcilerini dünyanın geneline yayan küresel nüfusun çarpıcı büyümesini (Şekil 1'de kesikli çizgi) ve bu patlamaların rapor edilmesini kolaylaştıran teknolojik gelişmeleri takip ediyor.

Kayıtlanmanın büyümesinin bir başka göstergesi, bilinen tarihsel olarak aktif volkanların toplam sayısındaki artıştır (Şekil 2 üst satır). Bunlar, yeni oluşan volkanlar değil, önceden çok sayıda patlamaya sahip olan kurulmuş özelliklerdir (veya volkanik alanlar). Eğer güncel bir liste tutulsaydı, yaklaşık 2000 yıl önce sadece dokuz Akdeniz yanardağının ve Batı Afrika'daki Kamerun Dağı'nın isimlerini içeriyor olurdu. Sonraki on yüzyılda liste, 18'i Japonca olmak üzere yalnızca 30 isimle büyüdü. Yeni bir yerleşim alanı haline gelen İzlanda, kısa süre sonra listeye 7 yanardağ eklese de, toplam sayı MS. 1400 tarihinde bile yalnızca 63'e ulaşabildi.
MS. 1500 civarında hem tarihsel olarak aktif volkanların sayısında hem de kaydedilen patlamalarda çarpıcı bir artış meydana geldi. Bunlar kısmen, kaşiflerin Latin Amerika'yı ve Batı Pasifik'in çoğunu Avrupa kayıtlarına açtığı 15. yüzyılın sonlarında gerçekleşen büyük İspanyol/Portekiz keşiflerinden kaynaklandı. Belki de eşit derecede önemli olan, 15. yüzyılın sonlarında matbaanın gelişmesi ve yaygınlaşmasıydı; bu da yeni volkanolojik kayıtların hayatta kalma olasılığını önemli ölçüde artırdı.
17. yüzyıl boyunca ve 18. yüzyılın başlarına kadar en aktif yanardağların tanınması genellikle sürekli artan patlama raporlarına karşılık geldi. 18. Yüzyılda küresel ticaret gelişiyordu, Sanayi Devrimi sürüyordu ve patlamaların artan raporları, yeni volkanların keşfini gözle görülür şekilde hızlandırmıştı. Liste Yeni Zelanda, Alaska ve Hawaii gibi birkaç önemli volkanik bölgenin son 250 yıla kadar temsil edilmemesiyle büyümeye devam etti.
Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...
O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...
O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.
Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.
Soru & Cevap Platformuna Git- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Türev İçerik Kaynağı: Smithsonian Institute | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/02/2025 01:16:34 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11048
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.