Toryum Hakkında Yalanlar ve Gerçekler: Toryum, Gerçekten Geleceğin Yakıtı Olabilir mi?
Toryum (kimyasal sembolü Th) toprakta, kayalarda, suda, bitkilerde ve hayvanlarda eser düzeyde bulunan doğal olarak oluşan radyoaktif bir metaldir. Toryum, normal koşullar altında katıdır. Toryumun doğal ve insan yapımı formları vardır ve bunların hepsi radyoaktiftir. Genel olarak, doğal olarak oluşan toryum Th-232, Th-230 veya Th-228 olarak bulunur.
Toryumun doğada uranyumdan daha bol bulunması; fisyon yerine verimlilik arttırıcı özellikte olması (ve yalnızca geri dönüştürülmüş plütonyum gibi fisyona uygun bir malzeme ile birlikte yakıt olarak kullanılabilmesi); toryum yakıtlarının çeşitli nükleer reaktörlerde tekrar kullanılmak üzere fisyona uygun uranyum-233 üretebiliyor olması ve erimiş tuz reaktörlerinin toryum ile çalışmaya çok uygun olmasından ötürü, toryumun yeni bir ana enerji kaynağı olarak kullanılması, uzun yıllardır heyecan verici bir beklenti olmuştur. Toryum içinde saklı olan enerjinin uygun maliyetli bir şekilde çıkarılması hala bir zorluktur ve önemli miktarda Ar-Ge yatırımı gerektirmektedir. Bu konudaki çalışmaların ezici çoğunluğu, ABD'nin kısıtlı desteğiyle Çin'de gerçekleşmektedir.
Tahmin edilen toryum yataklarının 374.000 ton civarında olması; Hindistan, Brezilya, Avustralya, ABD ve Mısır'dan sonra Türkiye'yi Dünya'nın toryumca en zengin ülkesi haline getirmektedir. Bu durum, ülkemizdeki sahtebilimciler ve bazı siyasi figürler tarafından kötüye kullanılmakta, toryum sanki bütün sorunlarımızın çözümü olabilecek sihirli bir maddeymiş gibi popülerize edilmektedir. Bu alanda çalışan bazı uzmanların şüpheli gibi gözüken koşullarda ölmüş olması da bu konudaki komplo teorilerini pekiştirmektedir. Halbuki Türkiye'deki bu saplantı, uluslararası ölçekte toryum hakkında yanlış bilinen birçok konunun bir uzantısıdır.
Bu makalede, toryum hakkındaki yaygın mitler incelenecek ve doğruluk değerleri analiz edilecektir. Ancak baştan uyaralım: Toryum, kesinlikle potansiyeli yüksek olan, son derece uygulanabilir bir yakıttır ve onu kullanan bazı gelişmiş nükleer reaktörler, piyasadaki en heyecan verici tasarımlar arasındadır. Bu makale, Toryumun iyi bir enerji sistemi olduğunu çürütmeye çalışmamaktadır; sadece bu tür sistemleri tasarlamak ve uygulamakla görevli nükleer mühendislerin bakış açısıyla, Toryum hakkındaki abartılı iddiaların küçük bir kısmını çürütmeyi (ve doğruları öğretmeyi) hedeflemektedir. Yoksa Toryum ve genel olarak "gelişmiş nükleer mühendislik teknolojileri" hakkındaki heyecan, oldukça yerindedir!
Mit-1: Toryum Reaktörleri, Bomba Üretimine Uygun Olmadıkları İçin Araştırılmıyor!
Bu doğru değildir. Sebep, ekonomidir. Reaktör çekirdeğinize toryum gibi bir "nötron zehri" eklediğinizde, tepkimeyi sürdürebilmek için ekstra zenginleştirilmiş uranyum eklemeniz gerekir - ki bu da ekstra pahalıdır. Toryum reaktörlerine yeterince ağırlık verilmemesinin ana sebebi budur.
Örneğin 1960'ların başında New York'taki Indian Point 1 reaktörünün ilk çekirdeğine uranyumun yanı sıra toryum yakıtı da eklenmiştir. İkinci çekirdekteyse toryum kullanılmamıştır. İkinci çekirdeğin çok daha düşük masraflı bir şekilde eşit miktarda enerji üretebilmiş olması, bu yakıtın terk edilmesiyle sonuçlanmıştır.
Toryum kullanılan erimiş tuz reaktörlerinin neden iyi bir alternatif olarak görülmediğine dair anlaşılır bir açıklama WASH-1222'nin 49. sayfasında bulunabilir.[1] Burada, Erimiş Tuz Besleyici Reaktörler (İng: "Molten Salt Breeder Reactor" veya kısaca "MSBR") ile ilgili olarak, Erimiş Tuz Besleyici Reaktörü Ortakları (Black & Veatch mühendislik firması ve beş orta batı kamu kuruluşundan oluşan) ve Ebasco Services, Inc. tarafından yönetilen Erimiş Tuz Grubu (5 diğer sanayi firması ve on beş kamu kuruluşu dahil) dahil olmak üzere, özel olarak finanse edilen birkaç çalışma grubu çalışması anlatılmaktadır. Bu gruplar MSBR'nin (veya daha temel olarak Sıvı Florür Toryum Reaktörü'nün) çekici ve potansiyel olarak Hafif Su Reaktörleri'nden daha ucuz olduğu sonucuna varmıştır. Bunu gösterecek bir deneme tesisinin gerekli olduğu, ancak performansın güvenle tahmin edilemeyeceği vurgulanmaktadır. Ardından, endüstriyel katılımı sınırlayan faktörlerin bir listesi verilmiştir. Bunlar, kelimesi kelimesine şöyledir:
- Hafif Su Reaktörleri (İng: "Light Water Reactor" veya kısaca "LWR"), Yüksek Sıcaklıklı Gazla Soğutulan Reaktörler (İng: "High-temperature gas-cooled reactor" veya kısaca "HTGR") ve Sıvı Metal Hızlı Besleyici Reaktör (İng: "Liquid Metal Fast Breeder Reactor" veya kısaca "LMFBR") gibi reaktörlere yönelik mevcut büyük sanayi ve kamu hizmeti taahhütleri.
- Katı yakıt reaktörleri için gerekli olanlar gibi yakıt döngüsü hizmetlerinin sağlanmasında endüstriyel yatırım için teşvik eksikliği.
- Akışkan yakıtlı reaktörlerle olan çok sınırlı ilişkinin aksine katı yakıtlı reaktörlerle olan çok büyük üretim ve işletme deneyimi.
- Erimiş tuz reaktörü teknolojisinin daha az gelişmiş olması ve bu konseptle ilgili başlıca teknik sorunlara yönelik kanıtlanmış çözümlerin bulunmaması.
Nükleer silahlar, grafit veya ağır su moderatörlü üretim reaktörleri ve gaz santrifüjü zenginleştirmesi ile üretilmiştir. Ayrıca termonükleer silahlar, trityum gerektirir - ki bu da çoğu Toryum MSR tasarımının, genellikle Lityum içerdikleri için üretmek konusunda hiçbir eksikliği olmadığı bir şeydir. Ticari hafif su reaktörlerinin bomba malzemesi yapmakla hiçbir ilgisi yoktur.
Adil olmak gerekirse, uranyum-plütonyum yakıtlı reaktörlerin ilk etapta (1940'ların Manhattan projesinde) silah amaçlı olarak geliştirildiğini haklı olarak iddia edebilirsiniz. O zamanlar (zenginleştirmeden önce), toryum yakıtlı reaktörler bırakın bomba yapmayı, kritik seviyeye bile çıkamıyordu. Doğal uranyum reaktörleri tek yoldu. Bu da onlara tartışmalı bir şekilde üstünlüklerini sağlayan teknik avantajı sağladı. Bununla birlikte, 1950'ler ve 60'larda erimiş tuz reaktörlerine nihayet şans verildiğinde, bomba yapma konusundaki (uydurulmuş) yetersizlikleri, bu alana yeterince eğilinmemesinin hiçbir zaman suçlusu olmadı.
Mit-2: Toryum Reaktörleri Zenginleştirmeye İhtiyaç Duymaz!
Bu, tamamen hatalıdır. Tüm reaktörler gibi, Toryum reaktörleri de çalışmaya başlamak için bir miktar bölünebilir (fisyona uygun) maddeye ihtiyaç duyar. Toryumun kendisi bir "nötron zehiri"dir ve iyi bir nükleer yakıt yapmaya başlamak için nötronlar tarafından (bir yerden gelen) ışınlanması gerekir.
Çalıştırıldıktan sonra, herhangi bir üretken reaktör (uranyum ve/veya toryum kullanan) bölünebilir madde açısından kendi kendine yeterli olabilir, yani tükettiğinden daha fazla (veya eşit) bölünebilir madde üretebilir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Ancak toryum yakıtının en önemli avantajının yavaş nötronlarla üremeye izin vermesi olduğu unutulmamalıdır. Bu da toryum bazlı bir ıslah reaktörünü, eşdeğer güçteki bir hızlı ıslah reaktörünü çalıştırmak için gerekenden önemli ölçüde (3 ila 10 kat arasında) daha az bölünebilir maddeyle başlatabileceğiniz anlamına gelir. Bir kez başlatıldığında, hızlı üreteç çok daha fazla bölünebilir malzeme üretecektir (çünkü daha iyi bir üreme nötron ekonomisine sahiptirler), ancak hızlı spektrum reaktörlerindeki bölünebilir madde miktarı her zaman yavaş nötron reaktörlerinden daha fazladır.
Uzun lafın kısası: Toryum reaktörlerini başlatmak için de zenginleştirme gerekir. Üstelik toryum reaktörlerinin yapabildiği her şeyi LMFBR gibi uranyum-plütonyum reaktörleri de yapabilir. Bu, Toryuma özgü bir özellik değildir.
Mit-3: Toryum Reaktörlerinde Atom Bombası Yapılamaz!
Bu, tamamen hatalıdır. Nükleer reaktörler, doğaları gereği atomları zincirleme bir reaksiyonla bölerek enerjiyi yavaş, güvenli ve kontrol altında serbest bırakırlar. Kötü niyetli bir operatör böyle bir sistemi kontrol ederse, bölünebilir nükleer yakıt atomlarını çıkarmak ve bunları bir silaha yoğunlaştırmak için çeşitli araçlar kullanabilir. Bu nedenle, tüm reaktörler Birleşmiş Milletler'in nükleer gözetçisi olan IAEA'nın güvenlik önlemleri ve denetimlerini gerektirir. Buna Toryum reaktörleri de dahildir.
Toryum reaktörleri Th-232'yi Protaktinyum-233 (27.4 günlük yarı ömür) ve bölünebilir olan Uranyum-233'e dönüştürerek çalışır. Pa-233 oldukça güçlü bir nötron emicidir, bu nedenle MSBR (temelde LFTR) üretildikten sonra onu çekirdekten çıkarmak ve nötronlardan uzakta U-233'e bozunmasına izin vermek zorundadır. U-233 oluşturulduktan sonra reaktöre geri beslenir. Eğer bir düzenbazlık yaparsanız, biraz fazla reaktivite oluşturabilir (belki biraz düşük zenginleştirilmiş U-235 ekleyebilirsiniz?) ve ardından yeni üretilmiş U-233'ü U-233 nükleer bombaları yapmak için bir silah akışına yönlendirebilirsiniz. Kritik seviyenin altına inmeden bunu birkaç kez yapmak zor olabilir, ancak kesinlikle yapılabilir. U-233 dolu bir bomba daha önce test edilmiş ve gayet iyi çalışmıştır.
Ama bunun için bize güvenmenize gerek yok. 1966 yılında ABD'nin en üst düzey nükleer silah tasarım ekibi, "Lawrence Livermore Laboratuvarı'nın U-233'e İlgisi" başlıklı, gizliliği kaldırılmış bir mektupta şöyle diyorlar:
U-233'ün bir silah malzemesi olarak son derece tatmin edici olduğu gösterilmiştir; ancak, sadece belirli ortamlarda plütonyuma göre önemli teknik avantajlara sahiptir ve bu tür ortamlarla karşılaşma olasılığı oldukça düşüktür, koşulların değişime ve yeniden değerlendirmeye tabi olduğunu, ancak bugün itibariyle U-233 kullanarak silah sistemleri geliştirme planlarının olmadığını belirtmek için hızlı bir şekilde LRL, 'Bugünün silahları U-233'e dayansaydı, LRL'nin plütonyuma geçmeye ilgisi olmazdı' açıklamasını yaptı.
Tüm Reklamları KapatLRL araştırma ve geliştirme amaçlı temiz U-233 miktarlarının (yılda 10-20 kg) mevcudiyetiyle ilgileniyor olsa da, Hanford'un şu anda U-233 içeren büyük bir üretim programı geliştirmeyi öngörmesi için bir temel bulunmamaktadır.
Yani Livermore silah bilimcileri, U-233'ün sadece bazı nadir senaryolarda plütonyumdan daha iyi olduğunu, bu nedenle plütonyumdan vazgeçip her şeyi U-233'e çevirmelerine gerek olmadığını söylüyorlar.
Frank von Hippel'in konuyla ilgili bir makalesinde şöyle yazıyor:[2]
Bir yandan, U-232'den kaynaklanan gama radyasyonu, yüksek yanma oranlı U-233-toryum yakıt döngülerinden elde edilen U-233'ü plütonyumdan daha fazla radyasyon tehlikesi haline getirmektedir. Öte yandan, düşük spontane nötron emisyonu oranı nedeniyle U-233, plütonyumun aksine, fisyon zincir reaksiyonunun erken başlatılmasıyla verimin azalması gibi önemli bir tehlike olmaksızın basit silah tipi fisyon silahı tasarımlarında kullanılabilir.
Ayrıca, şöyle diyor:
Erimiş tuz U-233 ıslah reaktörü söz konusu olduğunda, bir sıvı yakıt akışının sürekli olarak kimyasal işleme tabi tutulması önerilmiştir. Böyle bir düzenleme aynı zamanda U-232 kirlenme sorununu tamamen atlamanın bir yolunu sunmaktadır çünkü 27 günlük yarı ömürlü Pa- 233, U-233'e bozunmadan önce ayrıştırılabilir.
Bomba yapımını daha az elverişli hale getirecek seçenekler arasında reaktörde önemli miktarda U-232 kontaminasyonunu teşvik etmek ve U-233'ü U-238 ile denatüre ederek reaktör içi envanteri güvende tutmak yer almaktadır. Ancak bu seçeneklerin her ikisi de protaktinyum ayrıştırma rotasında kavramsal olarak atlanabilir. Ayrıca, U-232 gama salmamaktadır, bozunma ürünleri salmaktadır ve 70 yıllık bir yarı ömre sahiptir. Yani çalıntı mallarınızı kimyasal olarak saflaştırabilir ve ardından önümüzdeki birkaç ay içinde istediğiniz zaman bombayı yapabilirsiniz.
İnsanların çeşitli yakıt çevrimlerinin çoğalma direncini artırmaya çalıştıkları bir düzine başka yol vardır. Ancak böyle bir tesisin sahibinin gizlice protaktinyum ayrıştırması yapan bir kimyasal hücre kurabileceğini her zaman unutmaktadırlar.
Gerçekten de, herhangi bir reaktörde sivil güçten bombalara yayılma yollarının çoğu efsanevidir, çünkü çok zordur! Ancak nükleer enerjinin yayılmasının sonuçları çok vahim olduğundan, nükleer enerji santrallerinin temel yayılma önlemlerine sahip olması gerekir. Toryumla çalışan reaktörler, sıvı yakıtlı olsun ya da olmasın, bir istisna değildir.
Mit-4: Dünya'da Toryumdan Çok Uranyum Vardır ve Bu, Çok Önemlidir!
Bu, büyük oranda doğru olsa da kısmen hatalı olması bakımından yanıltıcıdır. Uranyumun Dünya kabuğunda bulunma sıklığı %0,00018 iken, Toryumunki %0,00060'tır. Ancak, Toryumun okyanuslardaki bolluğu kütlece %4 x 10-12 iken, Uranyumunki %3.3 x 10-7'dir. Okyanusların 1,4 x 1021 kg su içerdiği düşünülürse bu, 56.000 ton Th ve 4,62 milyar ton Uranyum anlamına gelir. Üstelik yerkabuğunun tamamında madencilik yapmak zorken, okyanus size bu maddeleri direkt olarak teslim eder. Uranyumun deniz suyundan çıkarılması henüz geleneksel madencilikle rekabet edemese de (çünkü yaklaşık 4 kat daha pahalıdır), bunu yapmak nihayetinde mümkündür ve yakın gelecekte ekonomik hale gelebilir. Dolayısıyla, bu mitimizdeki iddia, yerkabuğu açısından doğru olsa da, küresel kaynak perspektifinden bakıldığında bu doğru olmayabilir ve bizim için daha erişilebilir Uranyum pekala mevcut olabilir. Kabuğun yaklaşık 1.0x1022 kg ağırlığında olduğu tahmin edilmektedir, bu nedenle genel olarak aslında daha fazla Toryum vardır. Çok teknik olmak ve asteroid ve yıldız madenciliğini de dahil etmek isterseniz, evrendeki Toryum bolluğunun Uranyumun yaklaşık 2 katı olduğu tahmin edilmektedir.
Ancak Hindistan hükümetiyseniz, yüz binlerce ton Toryuma sahip olduğunuzu ancak temelde sıfır Uranyuma sahip olduğunuzu fark edeceksiniz. Çin'in Toryumdan yaklaşık %50 daha fazla bilinen Uranyuma sahip olduğu tahmin edilmektedir.
Bir başka nokta da şudur: Ekonomik olarak çıkarılabilir Toryum ile Uranyum'un bilinen rezervlerine bakarsanız, her ikisinin de neredeyse aynı olduğunu göreceksiniz (birçok kişi Toryumu birçok yaygın kumdan ekonomik olarak çıkarabileceğimizi iddia etse de). Ve unutmayın, eğer yakıt döngüsünü kapatırsak (ister Toryum-Uranyum ister Uranyum-Plütonyum kullanalım), yakıt kaynakları daha bin yıl boyunca sorun olmayacaktır.
Mit-5: Toryum Reaktörleri, Yüzlerce Yıl İçinde Güvenli Olan Atıklar Üretir ve Bu Eşsizdir!
Bu, neyi kastettiğinize bağlı olarak değişmekle birlikte, büyük oranda yanlıştır. Aslında denatüre edilmemiş Toryum döngüleri kesinlikle daha az transuranik element (Np, Pu, Am, Cm,+) üretir - ki bunlar 10.000+ yıllık zaman diliminde nükleer atıklardaki başlıca tehlikeli nüklidlerdir. Aslında, Toryumla çalışan erimiş tuz reaktörlerinin uzun vadeli bozunma ısısı geleneksel reaktörlerdekinden çok daha düşük olabilir. Ancak aynı kapasite, yeniden işlemeli Uranyum-Plütonyum yakıtlı hızlı reaktörler de dahil olmak üzere diğer birçok reaktör konseptinde de mevcuttur. Dolayısıyla, eğer birisi MSR/LFTR atıklarının geleneksel LWR atıklarından daha iyi olduğunu söylüyorsa, haklıdır. Toryumun bu tür atıkları azaltabilecek tek reaktör olduğunu söylüyorlarsa, o zaman haksızlardır.
Mit-6: Toryum Reaktörleri ve Erimiş Tuz Reaktörleri Aynı Şeydir!
Bu, sadece kimi zaman doğrudur. Bir yandan, Toryum-Uranyum yakıt döngüsü ile Uranyum-Plütonyum yakıt döngüsü arasında seçim yapabilirsiniz. Diğer yandan, sıvı yakıtlı bir reaktör (MSR gibi) veya katı yakıtlı bir reaktör (LWR veya sodyum soğutmalı hızlı reaktör gibi) arasında seçim yapabilirsiniz. Şimdi, Toryum-Uranyum çevrimi MSR'lerle gerçekten çok iyi çalışmaktadır ve bu yüzden genellikle birlikte tartışılmaktadırlar. Bunda yanlış bir şey yoktur; ancak hangi seçimin ne gibi faydalar sağlayacağını bilmek güzel ve önemlidir. Toryum-Uranyum yakıt çevrimi katı yakıtlı reaktörlerde, Uranyum-Plütonyum yakıt çevrimi ise MSR'lerde kullanılabilir (ve kullanılmıştır).
Akışkan yakıtlı bir reaktörün seçilmesiyle elde edilen sistem özellikleri arasında şunlar yer almaktadır: yakıtı soğutmalı depolama tanklarına boşaltarak pasif güvenlik sağlama, çevrimiçi fisyon ürünü giderme, düşük/sıfır üretim maliyeti, düşük fisil gereksinimi, düşük aşırı reaktivite (çevrimiçi yakıt ikmali yaptığınız için).
Uranyum-Plütonyum döngüsü yerine Toryum-Uranyum yakıt döngüsünü seçmenin getirdiği özellikler arasında şunlar yer almaktadır: yavaş nötron (termal) üreme olasılığı (Shippingport LWR'de gösterildiği gibi), minör aktinitlerin daha az üretilmesi (bkz. Mit-5), nükleer atıkların agresif bir şekilde yeniden işlenmeden daha güvenli olmasına izin verilmesi ve Uranyum mineralleri yerine Toryum mineral tabanının kullanılabilmesi (ülkenizde Toryum varsa ancak Uranyum yoksa yararlıdır; bkz. Mit-4).
Utanç Duvarı: Toryum Hakkındaki Mitleri Yayan İçeriklere Örnekler
Bu bölümde, yukarıda yer verdiğimiz mitlerin temsil ettiği yanlış bilgileri yayan makalelerden ve içeriklerden birkaç örnek gösterilmektedir. Çoğu zaman insanlar, bize bu kadar çok yanlış şeyi içeren makalelere nasıl denk gelebildiklerini sormaktadır. Bunun basit bir nedeni varıdr: İnternette, buradaki mitleri tekrarlayan çok fazla makale bulunmaktadır. Gazetecilerin bunları daha fazla yaymadan önce biraz daha fazla çaba göstermesi gerekmektedir.
Örneğin Sam O'Nella Academy adlı popüler YouTube kanalı, Toryum hakkındaki hemen her şeyi yanlış aktarmaktadır. "Nükleer yakıt üremesi" konusunda söyledikleri hemen her şey yanlıştır ve toryumun yakıt üretiminin tek yolu olduğunu düşünmekteidrler. Elbette bu doğru değildir. Örneğin Uranyum da üreyebilir. Videonun tamamı yanıltıcıdır.
Wired tarafından yayınlanan bu makalede Richard Martin, önde gelen Toryum savunucusu Kirk Sorensen hakkında yazmaktadır. Makalede burada yer verdiğimiz her bir mit, hatalı bir şekilde savunulmaktadır ve ayrıca makale birçok konuda yanıltıcıdır.
The Week tarafından yayınlanan bu makalede de bütün mitlere kanılmakla birlikte, bazı yeni mitler de uydurulmaktadır. Örneğin makalede şöyle denmektedir:
Bu sistemler arızalanırsa, reaktör erimeye başlar. Daha hafif bir element olan toryumun böyle bir sorunu yoktur.
Daha hafif bir element olmanın bununla hiçbir ilgisi yoktur. MSR'ye güvenlik avantajı sağlayan şey, düşük basınçlı soğutucuya sahip olmasıdır. SFR, LFR, FHR, vb. bunu Toryumlu ya da Toryumsuz yapabilen diğer reaktörler de bulunmaktadır. Yazarın bunu bilmiyor olması akıl almazdır!
The Economist tarafından yayınlanan bu makale, aslında genel olarak oldukça iyidir; ancak, bu alıntı nedeniyle utanç duvarında yer almayı hak etmektedir:
Toryumu bir bombaya dönüştürmek zordur; imkansız değildir, ancak Amerika'nın 1970'lerde toryum araştırmalarını durdurmasına neden olacak kadar cazip olmayan bir ihtimaldir.
MSR programının durdurulmasının MSR'nin silah yapma kabiliyetiyle hiçbir ilgisi yoktu; bunu söylemiştik.
CS Monitor tarafından yayınlanan bu makale, Çin ve Hindistan'ın geliştirme programlarına odaklanmaktadır. Yine, burada yer verdiğimiz mitlerin çoğuna değinmekte ve daha yüksek erime noktasını bir güvenlik avantajı olarak ileri sürmektedir. Halbuki bu, sadece katı yakıt için geçerlidir.
Pocket Lint tarafından yayınlanan bu makale, şaşırtıcı miktarda yanlış içermektedir. Toryum reaktörlerinde operatör müdahalesi olmadığını, silaha dönüştürülemediğini, 100 yıldır çalıştığını vs. iddia etmektedirler. Yani her hatayı gerçekmiş gibi sunmuşlar.
Journal of Energy Security'de yayınlanan bu makale, neredeyse sırayla tüm mitleri yaymaktadır. Makale, ne yazık ki Reddit'te de ön sayfaya çıkarak milyonlarca insana ulaşmıştır. Neyse ki moderatörler sonradan gönderiyi "yanıltıcı" olarak işaretlediler ve ön sayfadan kaldırıldı. Toryum, kesinlikle heyecan duyulacak bir şey. Keşke insanlar bu konuda daha az yanıltıcı olan sansasyonel makaleler yazsalar! Pazarlama ve gerçeği dengelemek zor.
Power Engineering tarafından yayınlanan bu makale, bir kez daha toryumu tek üretim yolu olarak göstermekte ve uranyum üreticilerinin de mümkün olduğunu belirtmemektedir. Burada bahsettiğimiz Mit 2, 3 ve 4'ü doğrudan ihlal etmekte ve Toryum MSR'lerin yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum gerektirdiğini iddia etmek gibi çeşitli başka yanlışlıklar da içermektedir. Gerektirmezler. Düşük oranda zenginleştirilmiş uranyum kullanırlar.
Kirk Sorensen, yüz binlerce insan tarafından izlenen bu konuşmasında, genel olarak ıslah reaktörlerinin kabiliyetlerini anlatmaktadır; ancak sanki mümkün olan tek ıslah reaktörü toryum ıslah reaktörüymüş gibi anlatmaktadır ve aynı kabiliyetlere sahip uranyum ıslah reaktörlerinin de olduğundan bahsetmemektedir. Gördüğümüz tüm kafa karışıklığının temelinde de bu konuşma yatıyor olabilir. Kirk Sorensen'in teknik bilgisinin sağlam olduğu açıktır, bu nedenle uranyum üreteçleri konusunda cahil olması son derece düşük bir ihtimaldir. Sadece TEDx formatının zaman kısıtlamalarının, açıklanan yeteneklerin Toryum kavramından ziyade üreme kavramından kaynaklandığına dair ek ayrıntılara yer vermesine izin vermemesi talihsizliktir. Bize kalırsa bu ayrıntı, videonun tüm tonunu ve mesajını değiştirebilirdi.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 8
- 5
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: What Is Nuclear? | Arşiv Bağlantısı
- ^ AEC. An Evaluation Of The Molten Salt Breeder Reactor. (1 Eylül 1972). Alındığı Tarih: 10 Mart 2024. Alındığı Yer: AEC | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Kang, et al. (2001). U-232 And The Proliferationresistance Of U-233 In Spent Fuel. Science & Global Security, sf: 1-32. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 14:59:56 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/17132
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in What Is Nuclear?. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.