Ters Eşey Bakterileri ve Eşit Bir Yaşam: Rhodospirillum ile TEB Mücadelesine Mikroevren Gözüyle Bakın!
Denizin durgun olduğu, sıradan bir öğleden sonra ,ışık düzeyi düşük ortamda boyunun 3 katı polar kamçı demetiyle yüzlerce virüs ve bakterinin arasında usulca ilerleyen Rhodospirillum, içinde bulunduğu ortamdan daha fazla ışık şiddetine sahip alternatif bir bölge bulmak için devriye geziyordu. Karbon monoksidi (CO) kullanarak besin sentezleyen foto-ototrof kolonisinin sadece CO ile dahi yüksek hayatta kalma becerileri vardı; ancak bunun için sürekli ışık kaynağına ihtiyaç duyduklarından, olası bir karanlık durumuna karşı ışık şiddeti optimum düzeyde olan farklı seçenekleri her zaman hazırda bulundururlardı.
Kısa süre önce kamçı hareketinin verimliliğini arttıran bir nokta mutasyonu geçirmesi, koloni konseyinin onu saha tarama görevine terfi ettirmesini sağlamıştı. Rhodospirillum bu olayı sevinçle karşıladı. Zamanının büyük çoğunluğunda koloniden uzak kalmak iyi gelecekti ve geri döndüğünde sahip olduğu bilgilerle topluluğuna yarar sağlayacaktı. Her zaman üzerine düşeni layıkıyla yerine getirir ve birlikte yaşamanın getirdiği hiçbir sorumluluktan kaçmazdı. Her ne kadar son zamanlarda kolonisi tarafından dışlandığını hissetse de bu durum değişmemişti.
O2 düzeyi düşünce, daha derine inmek için hamle yaparken, etrafında konjugasyon yapan bakterileri gördü ve zihnini meşgul eden sorular tekrar baş gösterdi. Bugüne kadar kimseyle konjugasyon yapamamıştı. Nedenini de biliyordu.
F plazmidinden yoksundu. Buna rağmen seks pillusu üretimine neden olan bir gen taşıyordu. Bu duruma F- P+ deniyordu. Bazı türlerin plazmidi olur ve bu plazmit, seks pillusu üretmelerini sağlayarak F- bakterilerle konjugasyon yapmalarına olanak verirdi. Böylece F plazmidinden yoksun bakteriler de bu "gen paketi"ni elde ederlerdi ve kendi genleriyle kombine etmeleriyle de genetik çeşitlilik artmış olurdu. Konjugasyon yaparken sitoplazmik köprü kurarak birbirleriyle feromonlara ihtiyaç duymadan konuşabiliyor, plazmitlerini kopyalayarak hoşnutluk hissediyor ve plazmitlerini paylaşarak genetik çeşitliliğe katkı sağlıyorlardı.
Kendisi ise sahip olduğu pilluslar nedeniyle diğer bakterilerle konjugasyon köprüsü kuramıyordu. Sadece, evet sadece F+ P- bakterilerle konjugasyon yapabilirdi. F+P- / F-P+'lar (diğer bakteriler bu bakteri grubuna "Ters Eşey Bakterileri" anlamına gelen "TEB" kısaltmasını yakıştırmıştı), bakteri alemlerinde çok kötü muamele görüyordu. Kolonisi tarafından TEB olduğu tespit edilenler vahşice öldürülüyor ya da karantina bölgesine sürülüyorlardı. TEB sürgün kampıyla ilgili birkaç şey duymuştu ve hepsi korkunçtu. Tüm bu yapılanlara sebep olarak da genetik çeşitliliğe katkı sağlamadan konjugasyon yapmaları gösteriliyor ve sahip oldukları bozuk genin yayılıp bakterilerde konjugasyon yeteneğini yok ederek genetik çeşitliliği ortadan kaldırmasından endişe ediliyordu.
Üstelik Atasal Prokaryot tarafından TEB bireylerin konjugasyon yapmaları yasaklanmıştı ve bu durum yasağın çiğnenmesi durumunda verilen cezanın katlanmasına neden oluyordu. Bizim Rhodospirillum da kolonisi tarafından tespit edilmekten, sürülmekten ve hidrolize edilmekten korkuyordu. Kendini gizlemek için büyük bir çaba gösteriyor, konjugasyon için yanaşanları türlü bahanelerle reddediyor, diğer bakterilerle diyaloglardan mümkün olduğunca kaçınıyordu.
Arama tarama görevine getirilmeden önce evi, koloninin kenarındaydı. Sürekli konjuge olan çiftleri görmemek için seçmişti orayı, tüm günleri sadece söylenenleri yapmakla geçerken gitgide derin bir yalnızlığa gömülüyordu. Yakalanma korkusu ve utanç yalnızlıkla da birleşince hayat çekilmez oluyordu. Bir şeylerin değişmesi gerektiğini hissediyordu ancak bunun için yeterli gücü asla bulamayacağından da neredeyse emindi.
- Hey! Yoksa F+ P- mısın?
Aniden gelen feromonla mikrofilamentlerine kadar sarsıldı. Her şey bitmişti.
- Seni bir kontrol etmeme izin ver. Eğer F+ P- değilsen sorun yok demektir.
- Hayır istemiyorum. Bana dokunamazsın. Kolonim seni yaşatmaz.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
- Ama ben koloninden kimseyi göremiyorum. Normalde tek dolaşmazsınız. Yoksa koloniden atıldın mı?
- Bu seni ilgilendirmez.
- Şimdi ya seni kontrol etmeme izin verirsin ve eğer F+ P- isen Clostridium mahkemelerince yargılanırsın ya da iki gündür ürettiğim tüm bütanolu üzerine salarım, seçim senin.
- Blöf yapıyorsun, bu yetkiyi kim verdi sana?
- Hızlı hareket etmemi sağlayan kamçım, kuvvetli toksinlerim ve mensup olduğum kolonim. Yani sahip olduğum güç...
Tüm olanları izlerken Rhodospirillum, korkudan tir tir titriyordu. Clostridium kolonisinin bir üyesi, Thioalbus cinsinden bir bakteriyi sıkıştırmıştı. F- P+ olmakla suçlanan Thioalbus'un Clostridium karşısında hiç şansı yoktu. Kaçmak için bir kamçıya bile sahip değildi. Daha fazla sözlü direnme de Clostridium'u sabrı taşana kadar oyalardı ancak. Gördüğü ilk savaş değildi ama ilk kez bir F- P+ görüyordu. Heyecanlanmıştı ve korkuyordu. Clostridium sadece 30 derece dönse onu fark ederdi. Bir an kaçmayı düşündü. Clostridium avıyla uğraşırken oradan uzaklaşabilirdi.
-3 mikro saniyen var. Lokal zar geçirgenliğim arttı bile.
- Sana bir zararım yok. Neden sadece beni rahat bırakmıyorsun?
- Çünkü sizden nefret ediyorum. Genetik çeşitliliği büyük tehlike altına atıyorsunuz. Mutantsınız ve ekosistemimizde serbestçe dolaşarak diğer bakterileri de risk altına sokuyorsunuz. Hasarlı genomunuzun diğerlerine bulaşmasına kesinlikle izin veremeyiz.
- Sadece birbirimizle konjugasyon yapıyoruz. Sizin genomlarınız böyle bir durumda nasıl risk altında oluyor acaba?
- Anlamıyorsun. Sen hastasın ve ortalıkta dolaşman uygun değil. Karantina altına alınmalısınız. Buna da şükredin zira bana kalsa doğanın dengesini bozduğunuz için kökünüzü kuruturdum. Teslim olmak için son şansın.
Hasta? Kökünü kurutmak? Karantina? Rhodospirillum'un diğer arkadaşlarından hiçbir farkı yoktu. Koloniye en çok yardımı dokunanlardan biriydi. Sırf sahip olduğu gen yüzünden karantina altına mı alınmalıydı?
Dengeyi bozmak? Clostridium cinsi buldukları tüm besinleri daha fazla güç ve nüfus için fermante ederken açığa çıkan bütanol, etanol ve aseton gibi çeşitli yan ürünleri sorumsuzca salgılayarak habitatları zehirliyordu. Ama sayılarının fazlalığı ve sahip oldukları güçten olsa gerek kimse onları doğanın dengesini bozmakla suçlamıyordu.
Kaçmayacaktı. Zaten kaçmaktan yorulmuştu. Bugün belki hücre duvarından geçen bütanolun zar bütünlüğünü bozmasıyla paramparça olur belki tutuklanıp karantina bölgesine sürülürdü. Kolonisini bir daha görmeyebilirdi. Zerre umurunda değildi. Tek düşündüğü Thioalbus'u Clostridium canisinin elinden kurtarmaktı.
- Zaman doldu. Rezil hayatına elveda de!
Şu an Clostridium'a durmasını söylese Rhodo'yu öldürdükten sonra işine kaldığı yerden devam ederdi. O yüzden ilk saldırıyı yaparak avantaj sağlamaya karar verdi. Birkaç adım geriye çekilip hızlanmak için mesafe bıraktı ve harekete geçti. Büyük bir hızla dosdoğru Clostridium'a doğru gidiyordu. Yüzey reseptörlerinin bulunmadığı kamçı kökünden yaklaştığı için fark edilmemişti. Çarpışmadan hemen önce hidrolitik enzimlerini hedefinin hücre duvarına boşalttı ve sağa doğru manevra yaptı. Clostridium acıyla haykırıp arkasını döndü.
Yanından geçip Thioalbus ile aralarına girerken bir darbe daha indirdi. Clostridium ne olduğunu anlamadan hücre duvarı parçalanmıştı ve ürettiği bütanol de sürekli su almasına neden oluyordu ancak henüz yıkılmamıştı ve Rhodospirillum'un daha fazla enzim salacak kaynağı yoktu.
Clostridium tek kamçı hareketiyle onlara dönerken bütanol dolu iki vakuol salınmış, sonlarını getirmek üzere Rhodo ve Albus'a yaklaşıyordu. Rhodospirillum son kozunu oynadı, sahip olduğu CO rezervlerini yaklaşan vakuollara pompaladı ve CO'in içinde çözündüğü bütanol keseleri, ikisini de teğet geçip gitmelerine yetecek kadar ağırlaşıp aşağı indi. Clostridium, saldığı vakuolları hidrolazlarla delmekte geç kalmıştı. Artık parçalansalar dahi içlerindeki zehir Rhodo ve arkadaşına ulaşamayacaktı.
Öldürecek silahı ve korkutacak gücü kalmayan Clostridium, canını kurtarmak için kaçmaya başladı.
- Teşekkür ederim. Beni ölümden kurtardın.
- Asıl ben teşekkür ederim. Sen beni özgür kılarak yeniden doğmamı sağladın. Bugüne kadar sadece kolonime yaranmaya çalışıyordum. En azından bir yuvam var ve beni kendilerinden biri olarak görüyorlar diyerek kendimi avutuyordum. Oysa beni, onların istediği bakteri olduğum sürece kabul etmeleri hiçbir anlam ifade etmiyormuş. Bunu anlamam neden bu kadar uzun sürdü bilmiyorum. Senin bir kolonin var mı?
- Kovuldum.
İçini derin bir hüzün kapladı. Karşısında dışlanmış, hor görülmüş, öldürülmeye çalışılmış biri duruyordu. Sırf genetik yapısın yüzünden!
Thioalbus'a doğru ilerledi ve kamçısıyla tutup kendine çekti. Pillusuyla konjugasyon köprüsü kurdu. Kelimeler kifayetsiz kalmıştı. Sitoplazmaları tek hücre zarını paylaşıyorlarmışçasına karışırken hiçbir feromona ihtiyaç duymadan sadece hücre içi protein trafiğiyle iletişim kuruyorlardı. Thioalbus plazmitini kopyalayıp ona verdi. Şu an partnerinin tüm hayat hikayesini görebiliyordu. Doğduğu 5 kişilik kolonide üyeler arası konjugasyon yasak olduğu için bir müddet kimse F- P+ olduğunun farkına varmamıştı. Bölünebilecek büyüklüğe erişince farklılığını hissedip kabullenmiş ve gururla koloni üyelerinin karşısına çıkıp gerçek kendini tanıtmıştı. İstese gizlenebilecek olmasına rağmen...
Koloni üyeleri ise öldürmeye çalışmamışlar ya da sürgüne göndermemişlerdi. Ama koloniden gitmesini istemişlerdi. Büyük bir hüzünle koloniden ayrılan Thioalbus birkaç gün zorlu yaşam mücadelesi verdikten sonra nihayetinde Clostridium'a yakalanmıştı. Onu seviyordu, o da Thioalbus'u... Yeniden doğmasını sağlayan bu bakteriyi seviyordu. Her şey çok güzel ve kusursuzdu.
Gerçek olamayacak kadar kusursuz. Bir rüyadaydı sanki ve arkasından gelen o tanıdık sesle kabuslara uyandı:
- İşte oradalar! Bana saldıran TEB'ler! Bakın, onları suçüstü yakaladık.
En az yedi kişiydiler, etrafları sarılmıştı. Thioalbus'u da peşinden sürükleyerek kaçmaya çalıştı ancak Clostridium'lar heteroototrof olmalarını gereği çok hızlı hareket edebiliyorlardı. Birkaç çırpınıştan sonra yetişip konjugasyon köprüsünü kırdılar ve ikisini birbirinden ayırıp Thioalbus'u özel bir glikoprotein kılıfın içine hapsettiler. Son teknoloji bu kılıf sadece gaz alışverişine olanak sağlıyor ve dışarıyla olan tüm bağlantıyı kesiyordu. Rhodospirillum'un kamçısını kopardılar.
Acıyla çığlık atarken yaralı Clostridium onu kendine doğru çekti ve diğerlerine emir verdi: Rhodospirillum'u kendi kolonisine teslim edeceğiz. Ticaret ve savunma anlaşmalarımız gereği yargı kısmını onlara bırakmak zorundayız. Thioalbus'u ise karantina bölgesine götürün.
- HAYIR!
Dediği anda üzerine gelen aseton ile kendinden geçti. Tekrar transkripsiyon aktivitesi göstermeye başladığında büyükçe bir kafesin içindeydi. Dışarıda ne olduğu hakkında ise hiçbir fikri yoktu. İçerisi karanlık olduğundan fotosentez yapamazdı. Mevcut besin deposu koloniye kadar ona yetmeyecekti. 0 geçirgenli glikoprotein kılıflar yalnızca dışarıdan açılırlardı. Kendisini götüren kafileye bir şey olursa sonsuza kadar burada kalabilirdi.
Thioalbus geldi aklına. Karantinaya gidene kadar ölmezse orada diğer TEB'lerin arasına karışırdı. Belki başka bir bakteri bulup teselli olurdu. Eğer kolonisi onu öldürmez, karantina bölgesine sürerse kavuşabilirlerdi de.
- Günaydın uyuyan güzel, bir an öldüğünü sanmıştım!
Ses dışarıdan gelmiyordu! Bir hücre arkadaşı vardı. Yakınlaşıp kim olduğuna baktı. Bir Prochloron didemni! Kuvvetli sitotoksisitesi ile bakteri aleminin en korkulu türlerinden biriydi. İstediği bakterinin içine girip hücreyi gasp eder, çoğalmak ve beslenmek için kaynaklarını kullandıktan sonra ölüme terk ederdi. Asla koloni kurmazlardı. Hepsi tek tabanca takılırdı. Zaten daha güçlü olmak için birlikte olmalarına gerek yoktu. Clostridium'ların onu nasıl yakaladıklarını merak ediyordu.
- Korkma, seni yeme niyetinde değilim. Daha önemli işlerim var.
- Seni nasıl yakaladılar?
- Yakaladıklarını zannediyorlar. Uzun mesafeleri kat etmek için kendimi yakalatıyorum. 2 devriye birliklerini yok etmem onları çileden çıkarmaya yetti.
- Ne yani, bu mahkum nakil aracını taksi gibi mi kullanıyorsun?
- Rhodo'dan 10 puanlık atış, evet aynen öyle yapıyorum. Nereye gittiğimiz hakkında bir fikrin var mı?
- Beni teslim etmek için Rhodospirillum kolonisine, sanırım.
- Yaramazlık yaptın demek?
- F+P- bir Thioalbus'u bir Clostridium'un elinden kurtardım. Bunun için de saldırmam gerekti.
- Yaşadığın için şanslısın. Neden seni yemediler ya da kendileri yargılamıyorlar?
- Kolonim ile anlaşmaları var.
- Neden bir TEB için kendini tehlikeye attın. F+ P - mısın?
- F- P+'yım.
- Hmm, suda aşk feromonu seziyorum.
- Sadece haksızlığa karşı durdum, ötesi yok.
- Peki kurtardıktan sonra, konjugasyon yaptınız mı?
- Evet ama Clostridium'a saldırmamın bunla ilgisi yok!
- Biliyorum, biliyorum. En iyi ihtimalle karantinaya gönderilirsin. Hayatın mahvolmadan önce güzel bir an yaşadın mı diye merak ettim sadece. Sorunlu bir toplumun onurlu vatandaşı olmak zor.
- TEB onurundan bahseden ilk kişisin.
- Sorumluluklarını yerine getiren ve hakları çerçevesinde özgürlüğünü yaşayan her bakteri, onurludur.
- Azılı bir katilden bunu duymak garip.
- İhtiyacım dışında kimseye saldırmadım. Ben de tabuların ve önyargıların kurbanıyım. Tıpkı senin gibi.
- Ben tabuları yıkacak ve önyargılarla savaşacağım. Sen ise bunun için hiçbir şey yapmıyorsun.
- Gerek yok. Kimseye hesap vermeyecek kadar güçlüyüm. Sizse benim kadar şanslı değilsiniz. Bu yüzden hakkınız olanı almak için savaşın. Ha ama yine de istersen buradan giderken seni götürebilirim, ne dersin?
- Hayır. Kaçmayacak, kolonime gidip o mahkemeye katılacağım. Kaçıp saklanmaktan yoruldum. Ayrıca buradan nasıl çıkacağını anlamış değilim, 0 geçirgenli kılıflar asla içeriden açılmazlar.
- Böyle düşünmeni istedikleri için bu kafesin yıkılmayacağını düşünüyorsun. Tıpkı TEB'lerin asla toplumla kaynaşamayacak sorunlu bakteriler olduklarını söylediklerinde bir zamanlar inandığın gibi. Hiçbir kafes aşılmaz değildir. Yeter ki zihnini hapseden prangalardan kurtul.
- Yeni avlarla dolu bölgeye gelmiş olmalıyız. Gitmeden sana mahkemede kullanabileceğin bir tüyo vereyim: Sizleri Atasal Prokaryot'un öğretilerine ihanet etmekle suçluyorlar. TEB'lerin Atasal Prokaryot tarafından bile isteye ekosisteme salınmış olabileceğini düşün.
- Na- nasıl yani?
- Sadece düşün. Bu çukurda yeterince zamanın var gibi görünüyor.
dedi ve tek hareketle kafesi açıp dışarı çıktı. Akıntıya kapılıp hızlıca uzaklaşırken Clostridium'lar bir süre şaşkınlıkla baktıktan sonra kafesi kapatıp yola devam ettiler.
Atasal Prokaryot'un TEB genlerini üretmiş olma olasılığı mı? Thioalbus'u kurtarırken atasal prokaryota ihanet ettiğini biliyordu. Kendisini yok yere dışlayan ve yargılayanlarla beraber Atasal Prokaryot'tan da öğretilerinden de nefret ediyordu artık. Peki, şimdi Atasal Prokaryot öğretilerinin birtakım bakterilerce çarpıtılmış, üstü örtülmüş ya da değiştirilmiş olduğuna mı inanmalıydı? Tüm bunlara sebep olan birileri varsa eğer… İçi büyük bir öfkeyle doluyken kafes açıldı.
- İşte geldik mutant! Çık ve suçunla yüzleş!
Ortada yüzleşecek bir suç var ama o suç bana ait değil, dedi dışarı doğru itilirken. Ağır ağır koloniye doğru ilerlerken arkada Clostridium'lar onu teslim alan Rhodospirillum komutanıyla feromonlaşıyordu. İki yanında birer muhafız ona eşlik ederken koloni sınırına geldiğinde türdaşları iki yana açılmaya başladı. Koloni merkezine doğru ilerlerken bir zamanlar büyük saygı duyduğu koloni temsilcisini gördü. Jüri üyeleri de temsilcinin iki yanına dizilmişlerdi. Tam olarak durması gereken noktaya ilerlerken halkının fısıldaştığını hissedebiliyordu. Ne feromonlaştıklarını tahmin etmek zor değildi.
- Öldürelim!
- Hayır sürelim
Koloni yöneticisinin konuşmaya başlamasıyla sesler kesildi:
- Sen, Rhodospirillum-9018. Genetik çeşitliliği tehlikeye atmaktan ve bir müttefik askerine saldırmaktan suçlanıyorsun. Bu konuda söyleyeceklerin nelerdir?
- Öncelikle ben bir F- P +yım (bir uğultu duyuldu) ve bundan gurur duyuyorum. Çünkü utanmam için hiçbir sebep yok. Çünkü bunu ben seçmedim. Yolda bulduğum bir plazmidi alarak seçseydim dahi utanmazdım zira bugün bir P+F- ile konjugasyon yaptım ve hepiniz hala yerli yerinizdesiniz. Bu kısa vadede kimseye zarar vermediğim anlamına geliyor ki...
- Bir müttefik askerine saldırdın mı saldırmadın mı?
- Evet, bir Clostridium'a saldırdım. İstesem öldürebilirdim ve burada olmazdım. Ama amacım bu değildi. Amacım masum bir Thioalbus'u o zorbanın elinden kurtarmaktı ve bundan pişman da değilim. Buraya da öylece suçlamalarınızı kabul etmek için gelmediğimi bilin. Yolda kaçma fırsatım da vardı ve kaçmadım.
Buraya suçlama yöntemlerinizle savaşmak için geldim. Beni F- P + olmakla suçluyorsunuz. Hepimiz bunun bakterilerden bağımsız bir transpozon olayı sonucunda genomuma entegre olmuş bir genden kaynaklandığını ve o geni genomumdan çıkarmaya çalışırsak büyük zarar göreceğimi ve buna rağmen başarılı olamayacağımızı biliyoruz. Ne F- lerle ne de F+ larla konjugasyon köprüsü kurabiliyorum. Konjugasyon yapmak, genomumu çoğaltıp başka bir bakteriyle paylaşmak ve diğer bakterilerle aynı sitoplazma içinde feromonsuz iletişim kurmayı ben de istiyorum ve bunu ancak P +F- bir bakteriyle yapabiliyorum. Ben bunu yaparken de hiçbir bakteri zarar görmüyorsa, hiçbir bakteriye bunu neden ve nasıl yaptığımla ilgili soru sorma hakkı düşmez.
- Amitoz yaparak kendi kendine genom kopyalama hazzına erişebilirsin. Konjugasyon yaparak diğer bakterileri tehlikeye atıyorsun. F- P+ geni yayılırsa bu tüm bakterilerin sonu olur. Genetik çeşitlilik ortadan kalkar ve değişen ortam şartlarına uyum sağlayamayız. Ben şahsım adına bunun elinizde olmadığını kabul ediyorum ancak karantina bölgesinde kalıp bu tehlikeyi önleyerek büyük bir fedakarlık yapmış olursunuz.
- Öncelikle sanki TEB mensuplarını gönlünüzce katletmiyormuşsunuz gibi fedakarlık yapmamız gerektiğinden bahsetmeyin. Burada durmamın sebebi bana gösterdiğiniz merhamet ve bunun için teşekkür ediyorum. Ancak herkesin benim kadar şanslı olmadığını hatırlatmak isterim.
Konjugasyona gelince, bu iş zannettiğiniz gibi genom kopyalama hakkından ibaret değil. Ben de diğer bakterilerle tanışmak istiyorum. Zaten sadece kendi aramızda konjugasyon yapabiliyoruz, bu sizin genomunuzu nasıl tehdit ediyor merak ediyorum doğrusu. Aksine dışlanmış ve savunmasız kalmış bir bakteri kötü niyetli bir avcı tarafından kolayca yendiğinde "TEB" geni ya o avcıya ya da ortamdaki herhangi bir bakteriye gerek direkt gerek retrovirüsler ile erişerek "TEB" geninin yayılmasına neden oluyor.
- Peki, karantina bölgesinde zaten bunlara izin veriliyor. Neden seni öldürmememiz için yalvarmıyor da onurdan bahsediyorsun?
- Eşit şartlarda bir yaşam için. İstediğim bakteriyle konjugasyon kurabilmek ve toplumun bir parçası olabilmek için. Sizi seviyorum. Kolonimi seviyorum. Sizleri olduğunuz gibi kabul ediyor ve kendime benzetmeye çalışmıyorum. Sizden de aynı anlayışı göstermenizi bekliyorum.
- Tüm yaşantımız Atasal Prokaryotun öğretileri üzerine kurulu ve sen, Rhodo-1890, atamıza ihanet ettin!
- Atasal Prokaryot'un tüm öğretilerini yerine getirdik de F- P + lar mı kaldı. Hala bakteriler hayatta kalma amacı olmadan birbirini öldürüyor, bölünme büyüklüğüne erişmemiş bakteriler konjugasyona zorlanıyor ve bir hiç uğruna yaptığımız savaşlarda milyonlarımızı kaybediyoruz.
Atasal Prokaryot...
Ben Atasal Prokaryot'un F- P + ları lanetlediğine inanmıyorum. Zaten şu an saf genomu elimizde olmadığı için kimse bu konuda kesin bir yargıya varamaz. Bizi ekosistemin dengesini bozmakla suçlayacağınıza düşünün: Doğanın dengesini korumak için var olduğumuzu. Bakteri alemini karmaşık bir genetik çeşitlilik çöplüğünden kurtarmak amacıyla Atasal Prokaryot tarafından genetik çeşitliliği arttırmadan konjuge olabilen bir grup oluşumuna neden olan bir gen üretildiğini... Böylece sürekli konjugasyon yapan bakterilerin her plazmit alış verişi ile arttırdığı mutasyonların neden olacağı genetik çöplük önlenecek ve ekosistemin dengesi korunacaktı. Ancak siz bunu anlamaya çalışmak yerine Atasal Prokaryot öğretilerini keyif ve korkularınız yüzünden değiştirdiniz, ekosistemin dengesini bozdunuz ve bunun bedelini milyonlarca bakteri ödedi.
Feromonlaşacaklarım bu kadar. Sizi seviyorum. Kendimi seviyorum. Thioalbus'u seviyorum. Çünkü nefreti ancak sevgiyle yenebiliriz. Nefret, yenilmeye mahkumdur. Sevgiyle kalın…
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 8
- 3
- 2
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- P. A. Kumar, et al. Rhodospirillum Sulfurexigens Sp. Nov., A Phototrophic Alphaproteobacterium Requiring A Reduced Sulfur Source For Growth. PubMed, sf: 1. | Arşiv Bağlantısı
- R. L. Kerby, et al. (2020). Carbon Monoxide-Dependent Growth Of Rhodospirillum Rubrum. PubMed, sf: 1. | Arşiv Bağlantısı
- R. Gheshlaghi, et al. (2020). Metabolic Pathways Of Clostridia For Producing Butanol. PubMed, sf: 1. | Arşiv Bağlantısı
- S.Park, et al. (2020). Thioalbus Denitrificans Gen. Nov., Sp. Nov., A Chemolithoautotrophic Sulfur-Oxidizing Gammaproteobacterium, Isolated From Marine Sediment. PubMed, sf: 1. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 14:10:28 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8932
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.