Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Yeni Soru Sor
Paylaşım Yap
Sorulara Dön
Yusuf Asaf Güven
Üye 1 ay önce 8 Cevap
7

Zaman nedir? İnsanlar Gerçekten Ölüyor mu?

Yolda büyük bir acı içerisinde ilerliyordu, sonra aniden bir hançer saplandı göğsüne! Kalbi durmuştu... Beyni, bu durma karşı acil durum başlattı, ölümün gelmesini kabul etmemiş olsa da beklemeye başladı. Peki ya ölüm ne zaman gelecekti? 5 saniye sonra? 5 yıl sonra? 5 milyon yıl sonra? Saniyeler, saatler... Artık ne anlam ifade ediyordu o ölü için?
1,464 görüntülenme
Zaman nedir? İnsanlar Gerçekten Ölüyor mu?
Zaman nedir? İnsanlar Gerçekten Ölüyor mu?
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
8 Cevap
Görkem Bakırcı
Fen Bilimleri Öğretmeni 1 ay önce

Zaman; tam tanımı yapılamayan ancak tüm hayatımız boyunca en iyi bildiğimiz ve adını en çok duyduğumuz kelimedir. Onun tanımı, sorduğunu kişinin eğitim durumuna, mesleğine, statüsüne vs. bağlı olarak değişecektir.

Gündelik yaşamımızda onunla etkili bir şekilde başa çıkabiliriz fakat onun anlamını kelimelere dökmekte zorlanırız. ''Zaman geçmişi gelecekten ayıran şeydir'' ya da ''Zaman, şeylerin olageldiğini nasıl anladığımızdır'' minvalinde birçok tanım yapabiliriz.

Peki, zaman evrenin kendine has bir özelliği midir yoksa onu biz mi icat ettik sorusu birçok kez kafa karıştırıcı olabilir. İşte bilim tam olarak bu konu üzerinde çalışmaktadır. Konu, zaman gibi ilkel bir fikir olduğunda sezgisel düşünmeye meyilliyizdir ancak modern bilim zaman kavramını somutlaştırma çabası içerisindedir. 1905 yılında Einstein'in çalışmalarıyla bu konuda ilerlemeler kaydedilse de hala birçok soru işareti vardır. Ben bu cevapta zamanı somut bir şekilde, bilimsel açıdan ele alacağım.

Tüm Reklamları Kapat

Zamanın bizim için çok önemli 3 özelliği vardır:

  1. Zaman evrendeki anları işaretler. (Zaman koordinattır, şeylerin yerini belirlememizi sağlar)
  2. Zaman olaylar arasında geçen süreyi ölçer. (Zaman saatin ölçtüğü şeydir)
  3. Zaman , içinde hareket ettiğimiz ortamdır. (Zaman değişmemizin sebebidir, geçmişten geleceğe doğru akar.) not: doğruluğundan emin değiliz.

Zaman evrendeki anları işaretler çünkü dünya ve olaylar arka arkaya var olur. Doğa, her şeyin aynı anda olmaması için zamanı kullanır.

Zaman olaylar arasında geçen süreyi ölçer. Zamanı ölçmenin anahtarı, senkronize tekrarlamalardır yani dünyanın güneşin etrafındaki bir turuna bir yıl deriz. Bu şekilde zamanı belirli aralıklara bölebiliriz.

Zaman, içinde hareket ettiğimiz ortamdır. İnsanlar olarak biz zamanın geçişini hissederiz. Bunun nedeni kendi metabolizmamızda döngüsel süreçlerin olmasıdır. Zaman geçmişten gelir, şimdiyi aşar ve geleceğe doğru hareket ve bu durum tersinmezdir. Zaman, geleceğe doğru akar ve geçmişe gitmeniz mümkün değildir.

Tüm Reklamları Kapat

Zaman hakkındaki en esrarengiz şey bir yönünün olmasıdır. Geçmiş, gelecekten farklıdır. Bu zaman okudur. Zamanın tek yönünün olmasının sebebi evrenin tersinmez süreçlerle dolu olmasıdır. Yani siz bir yumurtayı omlet yapabilirsiniz fakat bir omleti tekrar yumurta haline getiremezsiniz. Zaman oku; evrilmemizin, metobolize olmamızın, nedenlerin sonuçlarından önce gelmesinin, yaşayıp sonunda ölmemizin ve en önemlisi özgür iradeye sahip olabilmemizin en önemli sebebidir.

Zaman oku, entropi sayesinde var olur. Entropi kapalı sistemlerde ya sabit kalmak ya da artmak zorundadır. Entropi evren üzerine en çok güvenebileceğimiz doğa yasalarından bir tanesidir. Entropi kısaca, bir sistemin makroskobik görünümünde değişiklik yaratmayacak şekilde yapılabilecek mikroskobik düzenlemelerin sayısıdır. Yani kısaca düzensizliğin istatistiki ölçümüdür diyebiliriz. Sistemler düzensizliğe gitmeye eğilimlidirler. Çünkü düzensiz sistemlerin makroskobik görüntülerinde değişim olmadan yapılabilecek mikroskobik değişim sayısı çok daha fazladır. Bu yüzden yüksek entropili durumlar, düşük entropili durumlardan sonra olagelir. Bir fincan kahve ve bir bardak süt düşük entropilidir ancak ikisinin karışımıyla sütlü kahve oluşur ve yüksek entropili durum olagelir. İşte bu da bizim geçmiş ve gelecek mefhumlarımızı meydana getirir.

= Entropi

= Boltzmann sabiti

= Bir sistemin makroskobik olarak fark edilmeden mikroskobik olarak girebileceği düzenlemelerin sayısı

Bu kuşkusuz bilimimizin en önemli denklemlerinden biridir. Newton'un dinamiği formülize etmesi ya da görelilik ve kuantum devrimleriyle eşdeğer bir zaferdir. Bilimin zaferidir!

Entropinin arttığı yön bize zamanın yönünü verir. İşte biz bu yöne zaman oku deriz. Zamanın seçilmiş yönü de çevremizdeki özelliklerin bir sonucudur. Zaman, bizim dünya gibi etkili bir nesnede bulunmamızdan ötürü değil, etkili bir zamansal olay olan büyük patlamanın zamansal yakınında yaşıyor olmamızdan dolayı deneyimlediğimiz şeydir. Evrenimiz, büyük patlama dediğimiz, çok düşük entropili bir olayla başlar ve bu olay bizi zamanda yönlendirir.

105 görüntülenme
15
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fatma Nur İnakçı
Araştırmacı/ Yazar 1 ay önce

Zaman nedir? diye sorduğumuzda sadece saatlerin işleyişi değil aynı zamanda varoluşun ritmini, evrenin hareketini ve bizim bu içindeki yerimizi sorguluyoruz. Tam bu noktada zamanın çizgisel mi yoksa döngüsel mi olduğu sorusu da devreye girmiş oluyor. bunları biraz açalım:

Çizgisel zaman fikri, Batı düşüncesinde oldukça yaygın. Burada zaman geçmişten geleceğe doğru akan bir ok gibi düşünuyor. Yani her an bir öncekini takip ediyor ve geçmişteki olaylar şu anki durumu şekillendiriyor. Fiziksel olaylar ve tarihsel süreçler de bu çizgisel akış içinde gelişiyor.

Döngüsel zaman anlayışıysa birçok doğu kültüründe ve bazı felsefi sistemlerde karşımıza çıkan bir anlayış. Zaman burada doğadaki döngüler gibi mevsimler, yaşam ve ölüm, yeniden doğuş sürekli tekrar eden bir yapı şeklinde. Aslında modern fizik bile bu konuda kesin bir şey söyleyemiyor. Çünkü bazı teoriler zamanın çok daha karmaşık olduğunu, belki de olayların sadece düz bir çizgi değil, farklı boyutlar ya da paralel evrenler boyunca gerçekleştiğini öne sürüyor.

Tüm Reklamları Kapat

Belki de zaman hem çizgisel hem de döngüsel yönlere sahip ve bu durum bizim nasıl düşündüğümüze bağlı olarak değişiyor...

Gelelim insanlar gerçekten ölüyor mu? sorusuna. dini olarak değil de biyolojik olarak ele alırsak evet; kalbimiz duruyor, bedenimiz yavaşça doğaya karışıyor. Ama zamanla bu kadar iç içe olan bir varlık, sadece bir bedenden mi ibaret? Eğer zaman hem çizgisel hem döngüselse, belki de ölüm de öyle bir şeydir. Hem bir son, hem bir dönüş. Hatıralarda, etkilerde, iz bıraktığımız düşüncelerde yaşıyoruz. Belki de ölmüyoruz, sadece şekil değiştiriyoruz. Tıpkı zaman gibi.

14
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Esat Kudret
Akıl yürütmeyi öğrenmeye çalışan bir öğretmenim. 1 ay önce

İlk Düğme Hatası!

İlk düğme hatası; ilk düğmenin yanlış iliklenişinin devam edeceğine yönelik, denenmiş, sınanmış, doğrulanmış bir akıl yürütmedir.

Bu akıl yürütme hemen hemen insan merkezli her alan ve zaman için geçerli bir akıl yürütmedir. Gerek neden ve sonuç hiyerarşisini doğru konumlandırma gerekse olay ve olgular ile ilgili zaman ve mekan nesnelliğini ikame etme açısından da çok değerli bir kılavuzdur.

Tüm Reklamları Kapat

Zaman ve buna bağlı türümüz veya canlılık özelinde ölüm de bu çerçevenin dışında ele alınmamalıdır. Alınırsa ne olur? Neden ile sonuç ve zaman ile mekan arasındaki hem hiyerarşi hem de bağ kopar ve sanki olay ve olgular, dışlarındaki hemen hemen her şeyden kopuk, yekpare ve havada asılıymış gibi değerlendirilir ve bu değerlendirmelerin çıktısı bizi akıl almaz alanlara taşır.

Oysa ölümü, zaman çizelgesi içinde değerlendirebilmek için öncesine, onun olabilmesine olanak tanıyan yaşamın kendisine dönmemiz gerekir.

Her ne zaman ki maddi temelli bir evrende, diyalektik- materyalist temelde ve bilimsel argümanlar ile, fizik, kimya, biyoloji hiyerarşisi içinde yaşamı ele alır ve kavrar isek; işte o zaman ölümün de aslında evrensel devinimin ve dönüşümün bir seyrinin ara duraklarından biri olduğunu ve ona atfettiğimiz temelsiz onca şeyin esasında genetik kodlarımızın duygu olarak kimyasal yapımıza ve oradan da zihnimize yansıması olduğunu rahatlıkla görebiliriz.

Belki de şöyle düşünmek, olayın daha doğru kavranabilmesi için önemlidir: Bizden önceki sayısız fiziksel cansız varlık ve buradan türeyen kimyasal çorbalar ve buradan türeyen canlılık, bir müddet sonra geri dönüşüp ana kaynağa dönmemiş ve yeniden bir hamur olup yine aynı silsile ile canlılığı yaratmamış olsa idi, şu anda ölüm ile ilgili hiçbir kaygımız olmazdı, hatta olamazdı çünkü yaşam ve dolayısı ile canlılık, biz var olamazdık.

Tüm Reklamları Kapat

Unutmayalım ki medeniyetimizi inşa ettiğimiz petrol ve sanayimizin bel kemiği kömür, nice deniz canlısının ve bitki örtüsünün bize “ölerek” sunduğu armağandır ve nicesi…

Haliyle bizler de bir yere konup oraya ilelebet kazık çakacak değiliz ve güzel bir şey de değil. Esasında dolaylı olarak kazık çakmıyor fakat tohumlar serpiştiriyoruz: Gerek üreyerek gerekse dönüşüp başkalarına yaşama zemini yaratarak.

Burada belki de üzerinde durmamız gereken en önemli şey, ölümün kendisi değil de vakitsiz oluşu. Hem de beceriksizliğimiz, yaşama düşmanlığımız, bencilliğimiz ve kibrimiz eli ile.

Ha bir de ayrılık meselesi var; ayrılık her daim sancılıdır ve her ayrılık türümüzce erkendir. Temel nedeni de yine kendi türümüz kaynaklı ve imkan olduğu halde sömürü eksenli bizden esirgenen yaşama doyamama, hep ertelemek zorunda kalma gerçekliğidir.

Kim bilir belki de asıl bizi üzen, rahatsız eden, korkutan şey ölümün kendisi değil de yaşamı layıkı ile yaşayamamanın, bizden esirgenen doyum sorununun ta kendisidir. Sevgiyle…

9
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Kuzey Kanlıkılıçer
University of Toronto’da Astrofizik Minor’ı yaptım 1 ay önce

Tam şu anda bütün evreni dondurup bir fotoğrafını çektiğimizi hayal edelim. İşte bu 3 boyutlu fotoğraf bulunduğumuz anı temsil ediyor. Einstein’ın genel görellilik teorisinin ardından bizim evreni anlayış biçimimiz de işte bu 3 boyutlu fotoğrafların her birini baz alarak değişti. Büyük patlamanın ardından bu sonsuz sayıda fotoğrafların hiç durmadan arka arkaya tek yönde eklenmesine zaman diyoruz. Zaman bu bakış açısına göre evrenin 4. boyutu. (3 boyutlu olan bir küpün 2 boyutlu sonsuz sayıda karelerden oluşur olması gibi) Bizler gündelik işlerimizi kolaylaştırmak ve bir düzen yaratabilmek için zamanı birimlere bölüyoruz. Ancak unutmamak lazım ki zaman evrendeki diğer bütün fizksel kavramlar görellidir. Dünya içinde bulunduğu yıldız sisteminin kaotik olmaması yani üzerindeki yerçekimsel kuvvetlerin zaman genişlemesi yaratacak kadar değişken olmaması sebebiyle günlük hayatımızda bu 4. boyutun nasıl davranabileceğini deneyimlemiyorduk ve matematiksel olarak formüle edemiyorduk. Görellilik teorisinden sonra bu durum değişti. Einstein’ın yaptığı düşünsel deneylerin ve teorisinin dehası da aslında bu konu üzerinden fazlasıyla ortaya çıkıyor diyebiliriz.

6
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daghan Duru
Daghan Duru
10K UP
yetkin olmayan biri 1 ay önce

Zaman varlığından bir haber yaşadığımız, sözde belirli bir yöne doğru aktığını düşündüğümüz bir kuvvet bence. İnsan olma haliyle zamanı belli periyotlara bölerek hükmetmeye çalışıyoruz ya da sadece biz algılıyoruz. Kurduğumuz düzeni sürdürmek, kavramları algılamak kullandığımız süje ya da bizzat ruh diye algıladığımız bir bütün belki de. Sonuçta eskiden her şeyi doğaya göre planlardık, şimdiyse ona belli şekillerde söz geçirmeye çalışıyoruz.

Ölüm özne için bir sessizlik hali, ama onu algılayan yakınları için bir yoksunluk yokluk durumu. Eskiden insanlar vefat ettiğinde değerli eşyalarıyla gömülürdü. Ölüye saygıda kusur edilmez ve sevenleri tarafından yaşatılırdı. Bu inanç hemen her dinde var gibi. Ağıt yakma, yakarış, mumyalama vs...

Ne zaman ölürüz diye sorarsak eğer, benim kendi adıma vereceğim cevap söylenecek bir şey kalmadığı an olur. Düşünme, anlama, duyumsama yetilerini kaybettiğimizde ölürüz ama belki de ağaçlar gibi toprağın altında birbirimize çeşitli mesajlar göndermeye devam ederiz. Kemiklerimiz fosilleşip toprağa karışır ve insanoğlu olarak bilgi birikimimizle bu fosillerden yakıt elde ederiz.

Tüm Reklamları Kapat

Yanlış hatırlamıyorsam Faraday hiçbir açığa çıkan hiçbir enerjinin kaybolmadığını kanıtlamıştır. İnsan hem madde hem ruh ya da zihin dediğimiz bir bütünse şayet bence ölmez. Zihinlerimiz körelir sadece. Beş duyuya ilave altıncı his dediğimiz şeyler vs.. 90'lar sineması harikadır. İzleyin derim. Hele bugün geldiğimiz noktadan bakınca zamanı nasıl dönüştürdüğümüz üzerine baya güzel örneklerle dolu.

Konu felsefe olduğu için biraz uçuk kaçık bir yazı oldu. Sürç-i lisan ettiysem affola...

5
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close