Evet ve bu patlama yıldızın boyuna bağlı olarak değişir.
Yıldız kütlesinin doğrudan doğruya ömrünü ve evrimini (yani yıldızın "kaderini") belirleme sebebi bir hayli basittir: kütleçekim. Ortamda toplanan madde ne kadar fazla ise, bu maddeden oluşan yıldız kaçınılmaz olarak o ölçüde büyük kütleli bir yıldız olmaktadır. Elbette ki bu kütle, tekil bir noktaya toplanana kadar çökmez. Çünkü toplanan gaz ve toz bulutları yıldızları oluşturduğunda, artık yıldızın tanımı gereği merkezinde nükleer reaksiyon gerçekleşen bir madde topluluğu vardır. Merkeze doğru gittikçe büzülen kütle, ortamda bulunan gazı sıkıştırarak basıncını artırır. Kütleçekiminin etkisi altında merkeze doğru çökmek "isteyen" dıştaki kütle, merkezde sıkışan gaz basıncı tarafından dengelenir. Dolayısıyla kütleçekim ile gaz basıncı birbirine zıt yönlü kuvvetlerdir. Dıştaki kütlenin uyguladığı kütleçekim kuvvetinin etkisi ne kadar fazla olursa, kütle o kadar sıkışır. Kütle ne kadar sıkışırsa, gaz basıncı o kadar artar. Yani kısacası yıldız kendi içerisinde bir ölüm kalım savaşı vermektedir. İşte bu denge durumuna hidrostatik denge denir. Yıldızların evrimi ne yazık ki biyolojik canlılar kadar çeşitli değildir. Çünkü evrimsel değişimleri, katı bir fizik tarafından şekillendirilmektedir ve çok fazla değişkene bağlı değildir.
İşte bu sebeple yıldızlar, büyük kütlenin oluşturduğu ağır sonuçlara yıldız fazla dayanamazlar. Merkezde sıkışan kütle (ki buna "yıldızın yakıtı" da diyebiliriz), hızlı nükleer reaksiyonlar sonucu kısa sürede harcanır. Denge bozulmaya başlar ve kaçınılmaz sona doğru adım adım ilerlenir. Yıldızın dayanamadığı noktada çökme gerçekleşir ve çekirdekteki yoğun tepkime dizisi sonucu müthiş bir patlamayla yıldız yaşamını tamamlar, tüm maddesini dışarı saçar ve "yeni çocukların" oluşmasını mümkün kılar.