Çok güzel bir soru! Cevabı da çok açık: Yarın elektronların birbirini çekmeye başlamayacağını, ertesi gün kütleçekiminin kütleleri itmeye başlamayacağını bilmiyoruz.
Peki bu durumda ne yapacağız? Temel bir varsayımda bulunacağız: Doğa yasaları, dün nasıllarsa bugün de öyledirler ve yarın da öyle olacaktırlar (buna, jeolojiden bir terim ödünç alarak "üniformitaryanizm" diyoruz).
Bu makul bir varsayım mı? Kesinlikle! Çünkü aksi takdirde bilmediğimiz şeylere saplanıp, bugün bilebildiğimizi kesin olarak bildiğimiz şeyleri ortaya çıkaramazdık (mesela uzak mesafelerden sesi iletebileceğimiz veya internet denen bir şey üzerinden birbirimize yazılı mesajlar iletebileceğimiz gerçeğini).
Bu varsayım bizi yanıltır mı? Pek değil; çünkü zaten negatif bir varsayım. Tersini düşünün: "Elektronların yarın birbirini itmeye başlayacağını" varsaymak, pozitif bir iddiada bulunmak demek. Ortada bunu düşünmemizi gerektirecek ekstra bir neden yokken, böyle bir şeyi varsayacak olursak, önce o varsayımı ispatlamamız gerekirdi. Ama doğa yasalarının değişmediğini (veya değişiyorlarsa bile bunun bugünden yarına olmayacağını) varsaymak, zaten gözlediğimiz durumla örtüşüyor. "Ekstra" bir varsayım değil yani.
Dahası, bilimin veri toplama yönteminin objektiflik seviyesi, bu varsayımdan olan sapmaları da tespit etmemizi sağlıyor. Mesela Hubble Gerilimi konusunda olası çözüm yollarından biri, kütleçekiminin Evren'in her yerinde ve her zaman aynı şekilde çalışmadığını varsaymak. Bu, yine pozitif bir iddia olduğu için, tartışmaya yer bırakmayan şekilde ispatlanması gerekiyor ve "modifiye kütleçekim teorileri" denen bir başlık altında birtakım fizikçiler tam olarak bunu yapmaya çalışıyorlar. Ama pozitif ispatlar üretene ve bilim camiasını bulgularına ikna edene dek kimse bir sonuca atlamıyor.
Bence felsefenin bilime kazandırdığı en önemli kavram, "bilim durduruculuk" (İng: "science-stopper") kavramı. Bir varsayım veya fikir, bilimsel sorgulamanın önünü kesiyorsa, onu ya tamamen terk etmeliyiz ya da çok, çok, çok ama çok dikkatli yaklaşmalıyız. Çünkü rastgele varsayabileceğimiz ama doğruluğunu ispatlamayacağımız birçok şey, bilimi durdurmamıza neden olacak varsayımlar. Halbuki biz bugünlere bilimi durdurmayacak varsayımların peşinden giderek geldik ve her basamakta bu bize daha fazla şeyi keşfetme, daha yeni şeyleri icat etme ve bilmediğimiz şeyleri öğrenme fırsatı verdi. Ben o sayede bu cevabı yazabiliyorum, siz o sayede bu cevabı okuyabiliyorsunuz.
Bilimin her geçen gün daha isabetli cevaplar üretebilme özelliği, varsayım setimizin doğru olduğunu düşündürüyor. Belki de birgün o temel varsayımların sınırına ve hatta belki sonuna ulaşacağız ama o gün bugün değil.