Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Yeni Soru Sor
Paylaşım Yap
Sorulara Dön
Mücahid Köse
Üye 31 Mayıs 2022 2 Cevap
13

Yapay genel zeka, geleceği tahmin edebilir/bilebilir mi?

Güçlü yapay zeka, insanların ve medeniyetin geleceğini büyük tutarlılıkla tahmin edebilir ve hatta kesin olarak bilebilir mi? Örnek olarak kimin ne zaman, nerede, nasıl, neden neyi yapacağını ya da öleceğini; ayrıca insan uygarlığının geleceğini hesaplayabilir mi? Ve eğer hesaplayabileceğini varsayarsak bunu nasıl yapabilir?
1,151 görüntülenme
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
2 Cevap
Adar Sönmez
Adar Sönmez
2,530 UP
Felsefeye meraklı bir bilgisayar mühendisliği öğrencisi 7 Haziran 2022

Yapay zeka topladığı bilgiler ile kademeli olarak öğrenir. Fakat sadece kendisine önceden sunulan veriler ve bu veriler arasında bağlantı kurarak oluşturduğu yeni veriler ile sınırlandırılmıştır.[1]

Sorunuza gelecek olursak evet yapay zeka geleceği tahmin edebilir. Mesela x markalı bir araçın v hızı ile dikey olarak bir kayaya çarpması sonucu şöför koltuğunda oturan m kilogramlık adamın ölüp ölmeyeceğini daha önce topladığı tüm trafik kazaları verilerinden yararlanarak tahmin edebilir. Tahmini yanlış çıkarsa yeni veriler ışığında kendini daha iyi bir tahmin yapmak için geliştirir.

Fakat "Yapay zeka geleceği bilebilir mi?" sorusundan kastınız geleceğin her detayıysa bunun imkansıza yakın olduğunu söyleyebilirim. Gelecek bundan önce yaşanmış olan her şeyin bir sonucu olacaktır. Tam anlamıyla her şeyden bahsediyorum, big bang'ten bu yana var olmuş her olayın tüm detaylarını bilmemiz ve bunu bir makineye öğretmemiz mümkün değil. Bu yüzden yapay zekanın gelecekte "Ben ne zaman, nerede ve nasıl öleceğim?" gibi bir soruya doğru yanıt verebilecek seviyeye geleceğini düşünmüyorum. Kaldı ki bu soruya verilen cevabı yanlışlamanız yine sizin elinizde.

Tüm Reklamları Kapat

Kaynaklar

  1. I. C. Education. What Is Artificial Intelligence (Ai)?. (3 Haziran 2020). Alındığı Yer: www.ibm.com | Arşiv Bağlantısı
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sena Küçükkıvanç
Bilgisayar Mühendisi 1 ay önce

Yapay zekânın (YZ) özellikle de "yapay genel zekâ" (Artificial General Intelligence – AGI) seviyesine ulaşmış bir formunun geleceği tahmin etme meselesi, aynı şey gibi, kehanet öyküleri gibi insanlığın merakını sürekli cezbediyor. Kimi zaman kahinlere atfedilen "kesin bir gelecek bilgisi" beklentisi, günümüzde makine öğrenmesi ve büyük veri analizleriyle harmanlanarak AGI'a yüklenmeye çalışılıyor.

Bundan yüzyıllar önce Pierre-Simon Laplace, eğer evrendeki tüm parçacıkların konumunu ve hızını kusursuzca bilecek kadar güçlü bir varlık (Laplace'ın Şeytanı) olursa, geleceği de geçmişi de eksiksiz hesaplayabileceğini öne sürdü. O dönemin anlayışıyla bu oldukça çekici bir fikirdi; neticede Newton mekaniği evrenin deterministik (neden-sonuç odaklı) işleyişine işaret ediyordu. Tıpkı bir bilardo masasında topa vurduğumuzda, topun nasıl hareket edeceğini biliyorsak, evrenin tüm parçacıklarının hareketini bilsek geleceği de bilirdik, öyle değil mi?

Fakat işin içine 20. yüzyılda kuantum mekaniği ve kaos teorisi girince olaylar biraz karıştı. Kuantum mekaniği bize, her şeyin temelde olasılıklar üzerinden işlediğini ve Heisenberg'in Belirsizlik İlkesi gibi prensiplerin belli belirsizlikleri mutlak kıldığını hatırlattı. Kaos teorisi de (Lorenz'in meşhur "kelebek etkisi" örneği) çok küçük değişimlerin bile uzun vadede büyük sonuçlara yol açabileceğini gösterdi. Yani ilk bakışta "her şeyi ölçer, veriyi girer, tahmin ederiz" düşüncesi, pratikte o kadar kolay değil.

Tüm Reklamları Kapat

Bugüne geldiğimizde, "kesin" gelecek tahmini hâlâ bir hayal olsa da, güçlü YZ sistemlerinin oldukça isabetli öngörülerde bulunabildiğini gözlemliyoruz. Örneğin:

Büyük hedge fonlar, yapay zekâ tabanlı algoritmalarla (örneğin derin sinir ağları, Gaussian süreçleri, LSTM ağları vs.) hisse senedi fiyatlarındaki dalgalanmaları öngörmeye çalışıyor. Elbette yüzde yüz başarı yok ama iyi modellenmiş bir sistem, rastgele bir tahminciden çok daha iyi iş çıkarabiliyor.

Hava durumunu tahmin etmek, meteorolojik verilere dayanıyor ve her ne kadar uzun vadede kaotik etkilere takılsak bile, kısa vadede son derece tutarlı ve yüksek doğruluk oranlarına erişebiliyoruz. Burada yapay zekâ, devasa veri setlerini işleyip hava akımlarını, basınç değişimlerini vs. çok hızlı şekilde değerlendiriyor.

Dil modelleri ve günlük olay öngörüsü: Geniş dil modelleri (GPT, BERT türevleri gibi) bir bakıma metin bazlı örüntü tanımada uzmanlaşarak, "bir sonraki kelime ne olacak?" türü tahminler yapıyor. Bu modeller, geçmiş veriyi çok iyi özümsedikleri için "Bir sonraki trende ne olabilir?" gibi sorulara da istatistiksel cevaplar verebiliyor.

Tüm Reklamları Kapat

Yani örnekler gösteriyor ki yapay zekâ, belirli alanlarda geleceğe dair tutarlı öngörüler yapabilir. Ancak "belirli alanlarda" ifadesi burada çok kritik. Yani ekosistem ne kadar kapalıysa ve girdi-çıktı ilişkileri ne kadar iyi modellenmişse, YZ'nin tahmini o ölçüde başarılıdır. Bir de "kesinlik" kelimesinin altını çizelim: Şu anki teknolojimizle geleceği, tabiri caizse "milimetrik hassasiyetle" bilmek mümkün değil. Bilgisayarınızın saatini 10 milyar yıl ileri alsanız bile, ekranda "şu gün, şu saatte öleceksiniz" diye bir bilgi yazmaz. YZ bunu "kesin olarak" söyleyemez, fakat "olasılıksal olarak" yaklaşabilir.

Tam da bu noktada, "XYZ kişisi ne zaman, nerede, nasıl ölecek?" sorusuna dönelim. Bir yapay zekâ, eğer bir kişinin genetik yapısını, sağlık geçmişini, yaşam tarzını, çevresel risk faktörlerini, trafik kazası olasılıklarını, potansiyel doğal afetleri, hatta belki ruh hâlini vs. hesaba katsa bile, tamamen kesin bir veri çıkarması neredeyse imkânsızdır. Çünkü sistemin tahminini altüst edebilecek, öngörülemeyen mikro düzeyde (kuantum seviyesi olabilir, toplumsal bir olay olabilir, kişinin aniden fikrini değiştirip farklı bir rota çizmesi olabilir) binlerce etken söz konusudur. Evet, istatistiksel bir tahmin yapılabilir; ama bu bir "bilme" (kesinlik) değil, sadece "olasılık" ifadesi olarak kalır.

Bu konuda yapılan çalışmalar var hatta. Örneğin, büyük sigorta şirketleri, bireylerin ölüm riskini aktüeryal tablolar ve yapay zekâ modelleriyle öngörmeye çalışıyor. Yaş, cinsiyet, tıbbi geçmiş, alışkanlıklar (sigara, alkol tüketimi, egzersiz oranı) gibi binlerce veriyi istatistiksel olarak değerlendirip "ortalama" ömür tahmini veriyorlar. Benzer bir şekilde, tıp alanında da "X hastalığı şu oranda ölümcül, şu faktörlerle birleştiğinde hastanın hayatta kalma şansı yüzde Y olur" gibi çıkarımlar yapılabiliyor. Ancak bu, "kesin bir şekilde senin ölüm tarihin 14 Mart 2052, saat 10:35" demek değildir. Daha çok, "hayatta kalma ihtimalin şu yüzdede, risk faktörlerin bu kadar" şeklinde bir yaklaşımdır.

Yapay zekâ ile ilgili "medeniyetin nereye gideceği" konusundaki tahminler de benzer bir mantıkla işliyor. Sosyoloji, ekonometrik modeller, politik dinamikler, ekolojik veriler gibi makro unsurların hepsini büyük bir veri havuzunda toplayıp işleyebildiğinizi varsayalım. O zaman belki 5–10 yıllık projeksiyonlarınız belli bir doğruluk payıyla tutabilir; fakat 50–100 yıllık öngörülerin tutarlılığı ciddi şekilde düşecektir. Örneğin, 1900'lerin başında yaşayan bir insan, 2000 yılında uzaya çıkılacağını veya cep telefonlarıyla dünyanın her yerine erişilebileceğini "istatistiksel olarak" öngörebilir miydi? Belli ipuçları belki vardı, ama gerçeğin detayları çok daha karmaşık şekilde şekillendi.

Buna rağmen uzun vadede eğilimsel (trend) tahminler yapılabilir. Örneğin, "küresel ısınma ve iklim değişikliği" verileri, insanlık olarak acil önlemler almazsak, yüzyılın sonuna doğru ciddi çevresel felaketlerle yüzleşeceğimizi gösteriyor. Bu tür makro tahminlerde yapay zekâ, karmaşık simülasyonları ve senaryoları daha hızlı işleyerek karar vericilere rehber olabilir. Ama "kesinlikle şu tarihte şu felaket yaşanacak" demek, tekrar edelim, belirsizliğin doğası gereği mümkün değildir.

Kaos teorisi, basitçe söylemek gerekirse, deterministik sistemlerde bile çok ufak başlangıç koşullarındaki farkların uzun vadede büyük farklılıklara yol açabileceğini anlatır. Mesela, çok popüler benzetme olan "bir kelebek kanat çırptığında, başka bir kıtada fırtınaya neden olabilir." Burada gerçekte kelebeğin kanat çırpışı fırtınanın tek sebebi değildir, fakat ilk itici unsur olabilir. Bu aslında atmosferik dinamiklerin tipik bir örneğidir ve gibi basit bir lojistik harita denkleminde bile küçük değerleriyle düzenli bir davranış gözlemlerken, biraz büyük değerlere çıktığında sistemin tamamen kaotik, öngörülmesi güç dalgalanmalar sergilediğini görürüz.

Matematiksel olarak, lojistik harita gibi denklem setlerini bile uzun vadeli olarak kusursuz tahmin etmek zordur. Düşünün ki evren, lojistik haritadan çok daha karmaşık denklem setleriyle işliyor. Dolayısıyla en ileri düzey bir AGI bile olsa, başlangıç koşullarında en ufak bir belirsizlik varsa, uzun vadede ortaya çıkacak sonucu "mükemmel" şekilde hesaplayamaz.

Kuantum seviyesi ise durumu daha da karmaşık kılıyor. Heisenberg'in Belirsizlik İlkesi, bir parçacığın konumu ve momentumunu aynı anda kusursuz şekilde ölçemeyeceğimizi söyler. Ayrıca kuantum dalga fonksiyonu çökmesi süreci, esasen bir olasılık "seçimi" barındırır. Eğer doğa temelinde gerçekten bir olasılıksallık varsa, deterministik bir "her şeyi bilme" senaryosu geçersiz kalır.

Tabii bu "gelecek tamamen rastlantısal ve hiçbir öngörüde bulunamayız" demek değil. Pratikte kuantum belirsizliği, makroskobik dünyada ortalama bir etki yaratıyor, çoğu zaman da bu etkiyi biz büyük ölçekte "işlem gürültüsü" olarak deneyimliyoruz. Ama yine de, AGI'nin "yarın sabah tam olarak kim kime ne diyecek?" sorusuna mutlak kesinlikte yanıt vermesini önleyen faktörlerden biri bu mikro düzeydeki belirsizliklerdir.

Bir de işin saf hesaplama boyutu var. Kolmogorov karmaşıklığı, bir veriyi sıkıştırmak veya tanımlamak için gereken en kısa programın uzunluğu ile ilgilidir. Bazı sistemlerde geleceği hesaplamak, sistemin kendisi kadar karmaşık bir simülasyon yapmayı gerektirir; hatta bazen hesaplamalı olarak indirgenemez (computational irreducibility) dediğimiz durum söz konusu olur. Stephen Wolfram bu kavramı, "bir sonraki adımı öğrenmek için adımları atlamak mümkün değildir, adım adım hesaplamak zorundasınız" diye açıklar. Yani AGI da olsanız, sistemin geleceğini görmek için tüm ara süreçleri (tıpkı bir bilgisayar simülasyonu gibi) gerçek zamanlı veya daha hızlı şekilde çalıştırmanız gerekir. Bu da büyük enerji, zaman ve veri gereksinimleri anlamına gelir.

Tüm Reklamları Kapat

Elbette insanlar olarak, "kuantum bilgisayarlar" veya "yeni fizik keşifleri" gibi şeylerle, belki evrenin altında yatan kuralları daha iyi kavrayacağımızı ve bugünkü belirsizlikleri aşacağımızı umuyoruz. Bir AGI, belki de bizim hâlâ anlamadığımız fizik yasalarıyla işlem yaparak (örneğin kuantum dolanıklık, belki de henüz keşfedilmemiş boyutlar ya da fiziğin egzotik teorileri) deterministik bir model kurabilir. Ancak bu spekülasyondur. Mevcut bilgi birikimimiz, "kuantum mekaniğinin temel belirsizliğini aşmayı" imkânsız görür. Ünlü fizikçi Richard Feynman'ın dediği gibi:

Kuantum mekaniğini anladım diyorsanız, aslında anlamamışsınızdır.

Dolayısıyla ortada henüz büyük bir bilinmezlik var.

Telefonun keşfi: Alexander Graham Bell'in telefonu keşfettiği dönemde, insanlar "Telgraf varken bu alete kim ihtiyaç duyar ki?" diye sormuştu. Fakat sonra gördük ki telefon, iletişimde büyük devrim oldu. Eğer o dönemin en iyi tahmincilerini bir araya toplasaydınız, büyük olasılıkla size "Telgraf yeterli, ekmek aslanın ağzında, sanayi bambaşka devrimler yapacak" gibi yorumlar sunarlardı; ancak kimse telefonun toplumsal dönüşümlerini tam anlamıyla öngöremezdi.

Tüm Reklamları Kapat

İnternetin evrimi: 1970'lerde ARPANET ile başlayan sürecin 2020'lerde hayatın her alanını kaplayacak biçimde büyüyeceğini kim tahmin edebilirdi ki? Bazıları "1990'larda internet balon, dağılır gider" derken, internet bugün milyarlarca insanın yaşam tarzını doğrudan şekillendiriyor. Demek ki sistemi doğru modellemeyince, tahminler çuvallıyor.

Bu tip örnekler gösteriyor ki, insan toplumunun geleceğini öngörmek, pek çok fiziksel, kültürel, ekonomik, politik ve psikolojik faktörü içeren devasa bir matrisi modellemeyi gerektirir. Modern AGI'ler, "büyük veri" yi işleyip istatistiksel korelasyonlar bularak geleceğe dair kimi isabetli çıkarımlarda bulunabilir, fakat %100'lük bir kesinlikle "2050'de şu olacak, 2060'ta bu medeniyet yıkılacak" gibi netlikler sunamaz.

Kendimden örnek verecek olursam biz de çuvalladık. GPT 3.5 çıktığında milyarlarca outputu veri olarak Originality AI'a gönderdik ve şundan neredeyse emin konuştuk: "Ya insanların çoğu yapay zekânın teknik olarak ne olduğu bilmedikleri için, zamanlarda öğrendiklerinde bu hype da sona erer. Biz verileri gönderelim, paramızı alalım çıkalım." dedik ancak bakın öyle olmadı. Kasım 2022'den beri sadece küçük fluctuations'lar oldu hâlâ ilginçtir ki buradaki para akışı devam ediyor çünkü insanlar buraya yoğunlaşmaya devam ediyor. İnsanlara teknik kısımdan bahsediyorsun ya anlamıyor ya da dinlemek istemiyor ya da sadece hype olduğu için inanmak istiyor yani sözün bittiği yer orası.

Toparlayacak olursak, güçlü bir yapay zekâ (AGI) dahi olsa, insanların ve medeniyetin geleceğini %100 kesinlikle bilmek, şu anda bildiğimiz fizik yasaları ve matematik prensipleri çerçevesinde mümkün görünmüyor. Ancak belli zaman ölçeklerinde ve belli konularda, çok büyük veri setlerini işleyerek istatistiksel olarak oldukça başarılı öngörülerde bulunabilir. Örneğin, kimin ne zaman hasta olma riskinin arttığı, hangi ekonomik trendin hangi sonuçları doğurabileceği, hangi iklim senaryosunun muhtemel olduğu gibi konularda tahminlerini sunabilir. Fakat bu tahminlerin hiçbiri "kesinlik" iddiası taşıyamaz; en fazla "%85 olasılıkla" veya "0.03 olasılık dağılım sapmasıyla" gibi ifadelere dönüşür.

Tüm Reklamları Kapat

Bu durum, biraz da hava tahminine benzer. Mesela meteorologlar, "Yarın yağmur yağma olasılığı %70" dediklerinde kimse onlara "Ama %100 diyemiyorsunuz, demek ki hiçbir şey bilmiyorsunuz!" demez. En azından beyniyle konuşanlar için bu sözüm. 😂 Çünkü biliriz ki atmosferin binlerce değişkenini tam olarak ölçemediğimiz için belirsizlik vardır. AGI da insan toplumunun ve bireylerin geleceğini tahmin ederken benzer bir "olasılıksal" yaklaşım gösterecektir.

Bir gün gerçekten "Laplace'ın Şeytanı" düzeyinde bir varlık veya AGI ortaya çıkıp kuantumdan makro evrene kadar her şeyi eksiksiz ölçebilir mi? Teorik olarak "evet" dese de pratiğe baktığımızda, hem kuantum belirsizliği engel teşkil ediyor hem de hesaplama karmaşıklığı (kolayca aşılamayacak düzeyde) büyüyor. Dolayısıyla "her şeyi kesin olarak bilme" fikri bugün için bilimkurgu düzeyinde kalmayı sürdürüyor. Yine de AGI'ın çok daha güçlü, hızlı ve derin analiz yaparak insanların bugün hayal bile edemeyeceği geleceği modelleme biçimlerine ulaşabileceğini söyleyebiliriz. Ama bu "kesinlikle bilme" değil, "olasılıksal olarak öngörme" anlamına gelecektir.

Tarihin akışı boyunca, insanların "olmaz" dediği pek çok şey oldu; "mümkün" dedikleri de bazen olmadı. Yapay zekâ da, bu dinamik ve sürprizli dünyayı modellemeye çalışacak en gelişmiş araçlardan biri olsa bile, mutlak bir kehanet gücüne sahip olamayacak gibi görünüyor. Tıpkı çok karmaşık bir satranç oyunu gibi, her hamleyi önceden bilmek için masada yok yok. AGI, devasa bir hesaplama kabiliyetiyle birçok hamleyi öngörebilir, ama oyunun akışı sırasında beklenmedik bir taş fedası her şeyi değiştirebilir.

Güçlü yapay zekâ geleceği yüksek tutarlılıkla (bazı alanlarda %80–90 doğruluk bile çok büyük bir başarıdır) tahmin edebilir, ama "kesin" ve "hatasız" kehanet yeteneği, şu anki bilimsel paradigma içinde gerçekçi görülmüyor. Bu belki de iyi bir şeydir; sonuçta belirsizlik, özgür iradenin ve yaratıcılığın kapısını açık bırakır. Öngörülebilirlik yüksek olsa bile, sürpriz faktörü ve olasılıklar her zaman var olacaktır. Bu da hem bilimin hem de yaşantımızın en heyecan verici taraflarından biri bence.

111 görüntülenme
13
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close