Aslında cevap DNA’mızda ve hormonlarımızda gizli. DNA'yı bizim hücresel bir talimat kitabımız gibi düşünülebiliriz. Her şey kodonlarla şifrelenmiş bir şekilde yazılı, neyin ne zaman çalışacağını, hangi proteinlerin üretileceğini belirliyor. Bu proteinler de vücutta hormon, enzim veya yapı taşı olarak görev yapıyor. Sistemlerimiz bu proteinleri, hormonları uyarı olarak algılıyor ve refleks gibi çalışıyor. Nefes almayı da düşünmeden yapıyoruz, refleks çünkü. Vücut da doğuştan gelen kazanılmış refleks olarak davranışları otomatik yapıyor. Bisiklete binmek, örgü örmek vs gibi davranışlar öğrenilmiş, ama bi toz kaçtığında hapşurmak ya da elimiz sıcak bi yüzeye değdiğinde aniden çekmek doğuştan gelen refleks. Biraz evrimsel biraz genetik...
Senin spesifik sorduklarını örneklerle açıklamaya çalışacağım, umarım aklında bir soru kalmaz.
Sindirim: Yediğimiz yemekler ağızda çiğnenip mideye ulaştığında gastrin hormonu devreye girer, mide asidi ve enzimleri çalıştırır. İnce bağırsaklarda kolesistokinin (CCK) ve sekretin gibi hormonlar safrayı ve pankreas enzimlerini tetikler, böylece yiyecekler sindirilir ve atıklar dışkıya dönüşür. Biz bunu düşünmeden yapıyoruz, çünkü vücudumuzun bu hormon sistemleri zaten hazır.
Üreme ve ergenlik: Beynimiz hipotalamus bölgesinde GnRH hormonu salgılıyor, bu da hipofizi uyarıyor ve FSH ile LH hormonlarını üretiyor. Erkeklerde sperm üretimi ve testosteron salgısı, kadınlarda ise yumurtlama ve östrojen-progesteron dengesi bu şekilde başlıyor. Biz bunu öğrenmiyoruz ama hormonlar vücutta her şeyi zamanında başlatıyor.
Otonom işlevler: Kalp atışı, nefes almak, terleme gibi şeyler farkında olmadan olur. Örneğin medulla oblongata dediğimiz beyin bölgesi kanda CO₂ seviyesini sürekli ölçer ve nefes hızını ayarlar. Kalp, sinüs düğümü sayesinde ritmik olarak atar; sempatik ve parasempatik sinirler buna hız veya yavaşlık ekler.
Hücresel düzey: DNA’mız genler aracılığıyla hangi proteinlerin ne zaman üretileceğini belirler. Bu proteinler hormon, enzim veya yapı taşı olarak işlev görür. Örneğin pepsin ve amilaz sindirime, insülin ve glukagon kan şekeri dengesine, testosteron ve östrojen de büyüme ve üremeye katkı sağlar.
Kısaca söylemek gerekirse, vücudumuzun ne yapacağına genetik talimatlar, hormonlar ve sinir sistemi koordinasyonu sayesinde karar veriyor. Bu konular için fizyoloji ve moleküler biyoloji kitapları [1][2][3][4][5] yol gösterici olabilir.
Kaynaklar
- J. A. Waxenbaum, et al. (2023). Anatomy, Autonomic Nervous System. StatPearls [Internet]. | Arşiv Bağlantısı
- Iva Stanković, et al. Chapter One - Autonomic Nervous System—Anatomy, Physiology, Biochemistry. Alındığı Tarih: 9 Eylül 2025. Alındığı Yer: Science Direct | Arşiv Bağlantısı
- mdpi. Access Denied. Alındığı Tarih: 9 Eylül 2025. Alındığı Yer: mdpi | Arşiv Bağlantısı
- U. Hyun, et al. (2022). Autonomic Control Of Energy Balance And Glucose Homeostasis. Experimental & Molecular Medicine, sf: 370-376. doi: 10.1038/s12276-021-00705-9. | Arşiv Bağlantısı
- M. L. Mugnai, et al. Theoretical Perspectives On Biological Machines. (29 Ağustos 2019). Alındığı Tarih: 9 Eylül 2025. Alındığı Yer: arxiv doi: 10.1103/RevModPhys.92.025001. | Arşiv Bağlantısı