Sıkıcı bir dersteyken zamanın çok yavaş geçtiğine fakat arkadaşlarımızla eğlenirken akrep ve yelkovanın koşarcasına hızlandığına hepimiz şahit olmuşuzdur mutlaka. Bu durum 1905 yılında, İsviçre Patent Bürosu’nda çalışan bir memurun yazdığı bir makalede “Görelilik Kuramı” olarak adlandırıldı. O zamanlar bu memurun adı sanı duyulmamış olsa da şimdi bütün dünya onun ismini dahilikle bağdaştırıyor: Albert Einstein.
Fizikte zaman kavramının önemi Einstein ile beraber ortaya çıktı. Einstein dönemine kadar geçerli olan Newton fiziğinde üç boyuttan oluşan uzay kavramı ve zaman kavramları ayrı ayrı ele alınıyordu; zaman evrenin her noktasında aynı ve mutlaktı. Fakat Einstein’ın Görelilik Kuramı ile birlikte bu düşünce kökten değişti, böylece yepyeni bir bilim olan modern fiziğin kapıları açılmış oldu. Modern fizikle birlikte önceleri üç boyutlu kabul ettiğimiz uzay kavramına bir de zaman boyutu eklendi ve evren dört boyutlu kabul edilmeye başlandı.
Örneğin günlerden bir gün bu uçsuz bucaksız uzay içerisinde bir kafede uzak galaksilerden gelen bir arkadaşımızla buluşup kahve içmek istiyoruz. Arkadaşımız buluşacağımız kafenin koordinatlarını istedi. Newton fiziğine göre arkadaşımızla doğru yerde buluşabilmek için ona mekan koordinatlarını oluşturan üç adet sayıyı vermemiz yeterliydi. Fakat modern fizik kurallarına göre arkadaşımızla doğru yerde buluşabilmemiz için bu üç koordinatın yanında hangi zaman noktasında buluşacağımızı da söylememiz gerekir. Çünkü galaksinin farklı noktalarında olduğumuz için bu arkadaşımızla aynı yıllarda yaşamıyor olabiliriz. Hatta belki de içimizden birisi gideceğimiz kafeye doğru yola çıktığında ışık hızını aşarsa uzay-zaman eğrisini büküp zaman yolculuğu bile yapabilir.Zaman, içinde yaşamakta olduğumuz evreni açıklamamıza yardımcı olan en önemli kavramdır. Fakat hepimizin hayatının bir parçası olan bu kavram için bu gün bile net bir tanım yapılamamaktadır. Bir takım fizikçiler zamanı sadece beynimizin algılama biçiminden kaynaklanan bir yanılgı olarak görmekteyken, öte yandan bazı fizikçiler ise insan varlığının evrim teorisinin kanıtı olduğunu, evrimin de zaman içerisinde meydana gelen bir olay oluşundan ötürü zamanın gerçekliğinin kanıtlanabildiğini ileri sürmektedir. Yani zaman kavramını tam olarak anlayabilmek için henüz biraz daha zamana ihtiyacımız var gibi görünüyor.
Zamanın evrenin her yerinde aynı olmayışı fikri fiziğin en kafa karıştırıcı ve çözülemeyen konularından birisidir. Bir cisim uzayda ne kadar hızlı hareket ederse, zaman da o cisim için kısalmaya başlar. Cisim ışık hızına yaklaştıkça zamanı iyice yavaşlatır ve ışık hızına ulaşıldığı noktada zamanda bükülme gerçekleşir.[1]
https://youtu.be/IeuNzOl__TQ Buradan zaman neden görecelidir sorusuna bakabilirsin.
187 görüntülenme