İnsanlığın geleceğini şekillendirdiği yön bu sorunuza cevap verecektir. Uygarlığın devamı ve sürdürülebilirliği için gerçekten dış uzaya açılmak kaçınılmaz bir durum olabilir. İnsanlık tarihinin ilerleyişini incelediğiniz de bazı ip uçlarına ulaşabilirsiniz.
Türümüzün ilk olarak Afrika'da ortaya çıktığı düşünülüyor ve 250.000 belki 300.000 yıldır sürekli göçler sayesinde Dünya üzerinde kolonileşmediğimiz kıta, hatta ada ve adacık kalmadı. Bunun altında yatan motivasyon çok açık; kaynakların yetersizliği ve yeni yaşam alanlarına ulaşma isteği. Tarihimiz boyunca temel davranış güdümüz bu yönde ve görünen o ki, bu yönde olmaya devam edecek.
Dünya nüfusu 1900'lerin başında 1,5 milyarken günümüzde 8 milyarı aşmıştır ve her yıl yaklaşık 70-80 milyon kişi bu nüfusa eklenmektedir. Rakam gerçekten dehşet verici boyutlara ulaşmış. Soru şu olmalı, bu durum daha ne kadar sürdürülebilir? Kaynaklarımız oldukça sınırlı, fosil yakıtların (küresel ısınmayı umursamasak bile) bir sonu var. Yenilenebilir enerji bir çözüm gibi gösteriliyor, ama gerçekten çözüm mü? Pek emin değilim. Güneş panelleri ve Rüzgar güllerini daha verimli hale getirsek bile, bu teknoloji için korkunç miktarlarda demir-çelik, alüminyum ve bakıra ihtiyacımız var. Dünya üzerinde karbon salınımını en çok yapan üç sektör: 1- Demir-çelik, 2- Alüminyum 3-Bakır ve diğer iletkenler. Sizce ortada bir kısır döngü yok mu? Çok yüksek risk barındırsa da eninde sonunda nükleer enerji tek çözümmüş gibi duruyor.
Konuyu bu kısımda toparlayacak olursak: uygarlığın dış uzaya bağımlı olmaması için temel güdümüzde ciddi bir değişiklik olması gerekiyor. Eldeki kaynaklara göre kendimize sınırlar koymalıyız. Bunu yapar mıyız? Bilmiyorum. İnsan doğasının bir diğer dürtüsü de "merak". Belki ihtiyaç duyulan kaynakları karşılasak bile dış uzaya gitme çabamızdan vazgeçmeyeceğiz.
Surunuzun açıklama kısmında "teknolojik ilerleme ve sanal gerçeklik ile iç uzaya yayılmak mantıklı olmaz mı?" Şeklinde sorulmuş. Evet olabilir. Ama gene başa döneriz, yani işin kaynak kısmına. Sanallaştırma "bir kaç kod yazdık, algoritmayı oluşturduk" demekle olacak bir şey değil. Eninde sonunda yüksek miktarlı enerjiye ihtiyacınız var. Şöyle bir örnek verelim: Kuantum bilgisayarlarını konuşuyoruz, bu bilgisayarların temelde en büyük sorunu aşırı ısınma ve bu ısınmayı durdurabilecek soğutma sistemleri. Eğer bir şey aşırı ısınıyorsa ve bu ısıyı hızlıca soğutmaktan bahsediyorsanız, yüksek miktarlı enerji girdisini de düşünmeniz gerekiyor. Günümüz IT sektörü ve sanallaştırmadan dolayı kurulan veri merkezlerinin karbon ayak izine katkısı ciddi tartışmaların odağı olmuştur. Kaldı ki sanallaştırma konusunda, tırmanmamız gereken dağın daha eteklerinde bile değiliz.
Gelecek bize ne şekilde yön verecek bilemeyiz. Fakat net bir şekilde görebildiğim şu; Bilim ve teknolojinin gelişmesi, bizim kaynakları tüketmemizden daha yavaş bir hızda ilerliyor. Umarım 100 yıl sonra çok farklı felaket senaryolarını tartışıyor olmayız.[1]
Kaynaklar
- Worldometer. Worldometer - Real Time World Statistics. Alındığı Tarih: 26 Kasım 2023. Alındığı Yer: Worldometer | Arşiv Bağlantısı