Bugün dünyadaki bütün ekonomik etkinlikler birbirine bir noktada bağlı. Yani Türkiye'de harcayacağınız ₺1 Sri Lanka'da da Bolivya'da da etki oluşturmakta. Bunun nedeni artık "takas" yapmak yerine "para" kullanıyor olmamız. Para kullanarak tüm ürün ve hizmetler için ortak bir piyasa yaratılır ve her birinin karşılıklı değeri ortaya çıkar. Tüm bu karşılıklı değerler bütün dünyadaki her ürün için mevcuttur. Herhangi birinin değeri değişirse bu diğer hepsine etki eder. Bu noktada elektriğin maliyetinin ve dolayısıyla değerinin azaltılmasına bakalım:
Öncelikle elektriğin değerini belirleyen tek etmen maliyeti değildir. Diğer tüm ürün ve hizmetler gibi piyasadaki karşılık oluşturduğu değerdir. Bu karşılık değer en temelinde arz- talep dengesi yoluyla bulunabilir ancak günümüzde iktisatçılar bizi çok daha karmaşık hesaplara getirdiler. Ancak zaten soruda belirtilen maliyet elektriğin üretim maliyeti değil, tüketim maliyetidir. Yani son kullanıcı için elektriğin fiyatı düşürülse herkes daha fazla üretim yapar herkes daha yüksek fayda sağlar değil mi? Değil, ne yazık ki. Çünkü elektrik hizmetinin fiyatı düşürüldüğünde piyasada oluşan karşılık değerlerin dengesi bozulur ve yeniden bir denge arayışına girer. Ve tahmin edin denge nerede son bulur? Yine eski olduğu yerde. Fiyatlarla doğrudan oynamak dengeyi değiştirmek için çok aciz ve etkisiz bir yöntemdir. Kısa vadede ulaşılmak istenen sonuca erişilebilir ancak uzun vadede piyasa kendi dengesini yeniden kuracaktır. Çünkü piyasa kimsenin yönetiminde değildir. Piyasa, doğanın ta kendisidir. Otomatik işler. İnsanın içindeki güdülere göre hareket eder. Evet belki başka bir zeki canlı piyasamıza etki edecek olsaydı bu doğal süreç biraz topallardı ancak oradan yeni bir piyasa düzeni doğar ve yeni denge orada olurdu. Şimdi, iktisatçı değilim ancak bildiğim kadarıyla bu dengeye ulaşma durumunu aşağıda anlatayım. Bir gün birileri daha ayrıntılı ve bütün bir anlatımda bulunur diye ümit ederek;
Elektriğin fiyatı düşerse herkesin elektrik tüketimi doğrudan artar. Fiyatın ne kadar düştüğüne göre bu artış elektrik üretim miktarını bile geçebilir. Genelde bir sorgulama sırasında kullanılan iki uç örnek yöntemiyle düşünelim. Öyle bir talep oluştu ki elektrik üretimi yetersiz geldi. Bu durumda elektrik üreten bir işletme kimin onun ürettiği elektriği daha çok istediğini ölçmek ve ona vermek isteyecektir. Bunu ölçmek için çok uzun yıllardır kullandığımız ve sistematiğini tam olarak olmasa da çözümlemeyi başardığımız bir şey var: para. İşte elektrik hizmeti sunan şirket burada elindeki elektriği en çok hak edene, en güçlüye, ona en yüksek kar getirene vermek isteyecektir. Devlet ne kadar sınırlarsa sınırlasın insanları ekonomik anlamda bir yere kadar sıkıştırabilir. Yani burada tavan fiyat konulup elektriğin öyle satılması söz konusu değildir. Çünkü o zaman elektrik üreten kimse kalmaz. Bu mekaniklere göre elektriğin fiyatı git gide artacaktır. Bir noktada fiyatlar artmasına karşın kar oranı yükselmeyecektir. O zaman fiyatlar düşmeye başlayacaktır. Sonra yeniden ve yeniden. Böylece denge konumuna ulaşılacaktır. Peki bakalım acaba fiyatları düşürdükten sonraki denge noktamız öncekiyle aynı mı? Kuramsal olarak aynı gibi gözükebilir. Ancak burada elektrik sıkıntısı çekildiği dönemde insanların gözünde elektrik daha değerli bir kavram haline gelebilir. Dolayısıyla böyle bir şey yapmak elektriğin fiyatını daha da artırabilir. Bir sava göre insanlar elektrik yerine başka bir yöntem kullanmaya başlayabilirler. Ancak o yöntem elektrikten gerçekten daha kullanışlı değilse eninde sonunda herkes yeniden elektrik kullanmaya dönecektir. Eğer daha kullanışlı bir yöntemse tüm elektrik kullananlar oraya geçecektir ve zamanla yeni denge "yeni yöntem piyasasında" kurulacaktır. Bunu geçmişte gördük. Aslında hala görüyoruz. Petrol kaynaklı yakıtların elektriğe dönüşümünü şu an canlı olarak izliyoruz. Eğer elektrikli araçlar kendilerini kanıtlayamazlarsa piyasayı asla ele geçiremezler.
Kısacası tüm bu ekonomik etkinlikler birilerinin yönetiminde veya tekelinde değil. Her biri doğada yağmur yağması kadar doğal ve olağandır. Ucuz ve teknolojik bir dünya da şu an zaten içinde yaşadığımız dünyanın kendisi. Daha önce hiçbir şey bu kadar ucuz ve teknolojik değildi. Gelecekte de bundan dahası olacak. Biz bugün elektriğin fiyatını ucuzlatarak veya bir takım teknolojileri tüm insanlığın tabanına yayarak bir şey elde edemeyiz. Ancak ekonomik bir karmaşa ve dengeye gelme sürecinde çekilen sıkıntıları elde edebiliriz. Doğanın yasalarıyla oynayamayız.