Soru biraz komik ve uçuk olabilir ama, en son kafa nakli basarıldığına göre ve kalp, böbrek, ciğer gibi organların nakilleri yapılabildiğine göre, bir kadavraya henüz beyin ölümü gerçekleşmemiş kişinin organları yerleştirilip toplama insan çıkarılabilir mi?
Harika bir soru! Ve evet, benim bildiğim ve anladığım kadarıyla teoride bu mümkün.
En büyük problem, doku ve organ uyuşmazlığı; çünkü savunma sistemi yabancı doku ve organları reddedebiliyor. Bu nedenle yakın akrabalardan veya genetik olarak uyumlu bireylerden doku ve organ almak gerekiyor. Fakat ileride, genetik mühendisliğinin daha da ilerlemesi sayesinde, doku ve organların genlerine (dolayısıyla yapısal özelliklerine) doğrudan müdahale edebilmeye başlayacağız (şu anda da bunu yapabiliyoruz; ama daha kısıtlı olarak).
Ayrıca nanoteknolojideki atılımlar sayesinde, sıfırdan hücreler (veya en azından bireyin hücrelerini yönlendirerek sıfırdan dokular) üretmemiz mümkün olacak. Bunu da şu anda da kısıtlı olarak yapabiliyoruz.
Tüm bunlar bir araya geldiğinde, sizin harika bir şekilde "toplama" diye ifade ettiğiniz yapılara ulaşmamız çok olası.
Nihayetinde insan, trilyonlarca hücreden oluşan bir hücre kolonisi. Modüler bir yapıya sahip; yani bu hücreler tamamen homojen dağılmış değiller; özelleşmiş olmalarından ötürü heterojen bir dağılım var. Fakat tüm hücreler, sadece birkaç adet kök hücreden köken alıyorlar; dolayısıyla insan embriyosu içerisinde ortak bir atayı paylaştıklarını biliyoruz. Bu gerçekleri manipüle edebilmeye başladığımızda, sadece toplama insanlar değil, sıfırdan insanlar yaratmamız bile mümkün olacak.
Etik ise bambaşka bir konu tabii ki.
Elbette çıkarılabilir, bu gün olmasa da bir gün mutlaka... Sadece insan değil evrende var olan her şey "toplama" zaten. Var olan her şey aynı yapı taşlarından meydana geliyor. Onları birbirinden farklı kılan şey bu temel yapı taşlarının nasıl bir araya geldiğinin bilgisi. Yoksa temel yapı taşları evrenin her yerinde mevcut.
Bazı şeylerin bilgisine erişmiş durumdayız. Binalardan nanomalzemelere kadar çeşitlilikteki şeylerin bilgisi elimizde mevcut, bunları yapabiliyoruz. İnsanın bilgisine de tamamıyla sahip olduktan sonra geriye sadece temel yapı taşlarını toplamak ve elimizdeki bilgiye göre bunları bir araya getirmek kalıyor...
Üstteki Batuhan Sönmez adlı kişinin sunduğu argüman bilim dışıdır. Gördüğümüz bir sahneyi tekrar hatırlama sebebimiz beyinde kaydedilmesidir. Kör olup da hatırlama sebebimiz de budur. Insanın hatırlaması "ruh" tarafından olsaydı, Alzheimer olan insanlar ruhsuz olurdu.
Kaldı ki bellek tek bir kısımdan oluşmuyor. Ön bellek dediğimiz geçici bilgileri attığımız (telefon numarası vb), ana bellek ve sosyal bellekten oluşmaktadır. Bu bilgiler beyinde çeşitli elektriksel iletişimler sonucu kaydedilir.
Ve beyin; göz, kaslar, refleksler gibi bütün organların yönetildiği yerdir. Sağ ve sol lobun karşıladığı yetenekler birbirlerinden farkli ve ayrıca neşe, keder, öfke gibi duygularımız beyinden salgılanan kimyasallar ile gerçekleşir, bu yüzdendir ki çoğu psikiyatrik hastalıkta ilaçlar ile tedaviye gidilir ve beyin kimyasinda düzenlemeler yapılır. Evrimsel olarak da örneğin vahşi bir tehdit ile karşı karşıya kaldığımızda adrenalin hormonumuz sayesinde hayatta kalabilmek için tehditi daha iyi algilayabilmek amacıyla korku, endişe gibi duygular hissederiz. Bu durumun etkisiyle daha daha hızlı koşabilir, daha hızlı karar verebiliriz. Tam o anda kandaki stres hormonlarının miktarlarını ölçecek olursak epey yüksek çıkacaktır. Tıpkı depresyon hastası birinin serotonin hormonu açısından eksikliği olabileceği gibi. Dolayısıyla göz hareketlerimiz beyine bağlıdır. Organ nakli yapılması için bu yüzden hastanın beyin ölümü gerçekleşmemiş olması gerekir. Çünkü beyin ölmezse organlar nakil edilebilir.