Düşünce, irade ve zihin ile ortaya çıkan bir üst bilişsel fonksiyondur. Düşünme eylemi algılanan bilginin farklı bilgilerle kıyası sonucu ortaya çıkar. Bunun için de masraflı ve kompleks bir organa, sisteme ihtiyacınız vardır. Düşünebilen tek canlı “insan”dır, önermesi hatalıdır. Yapılan araştırmalar sonucu kuşlarda bile, özellikle kargalarda özelleşen beyin kısımlarından ötürü pratik zekanın var olduğu ortaya konulmuş.
Bizi “insan” olarak diğer canlılardan ayıran tek bir fark var: öz bilincimizin farkındalığı. Yani insanlar farkında olduklarının farkındalar. Bu da öğrenilen bilgilerin işlenmesini hızlandıran bir durum. Basit yapılı canlılarda ise gelişmiş bir düşünce sistemi yoktur. Örneğin bakterilerde kimyasal olaylar söz konusudur. Yani su azaldığında suyun kendi öz yapısından kaynaklanan emme kuvveti ile dışarıdan hücre içine su çekilir. Bu sıradan kimyasal bir durumdur. Bakteri isteyerek suyu içine çekmez çünkü bakteri isteyemez. Canlılık belli başlı mekanizmalara sahiptir ve bu mekanizmaların gereğini yapmaktadır. Virüs tespit edilince savunma başlar, soğukta hücreler büzülür, acıkınca mide ekşir vs.
Dolayısıyla düşünme denen faaliyet (eğer üst işlevi kast ediliyorsa) sadece insanın yeterli süre ve bilgi birikimi ile sorgulama gibi eylemlerinin getirdiği bir durumdur. Ancak insan dışındaki kompleks canlılardaki durum kast ediliyorsa burda canlılığın temel mekanizmaları ve yaşanılan coğrafya ile ebeveynlerin durumu düşünceyi şekillendirir. Bu tip düşüncede sorgulama faaliyeti yoktur, sadece ihtiyaçlar vardır ve ihtiyaçlara ulaşırkenki problemler vardır. Problemin çözülüp ihtiyacın giderilmesi için zekanın ve dolayısıyla düşüncenin, nöral ağların gelişmesi gerekir ki canlı hayatına devam edebilsin. Eğer tek hücreliler gibi basit canlılar kast ediliyorsa burda sadece kimyasal tepkimeler, geri bildirimler ve fizik kanunları söz konusudur.