Sümerlerden bu yana , yazılı olarak bilgimiz var.
Ancak buradaki temel mesele tarihi yazanların tarihi yapanlara sadakati. Çok da sadık oldukları söylenemez.
Bir diğer mesele her uygarlığın tarihsel aktarımda kendine yontması ve böylece de tarihi özgün zamanından ve mekanından ve dolayısı ile hakikatten koparması.
Belge açısından Osmanlı dönemi daha dün sayılır. Oysa insanlık tarihinin başlangıcı kabul edilen yazıyı Sümerler bulalı (MÖ 3200) 5224 yıl oluyor.
Tabi tarih, sadece yazılı belgeler üzerinden araştırılmaz. Antropoloji (toplum bilimi), arkeoloji (Kazı bilimi), Nümismatik (Eski para, sikke vb.) bilimlerinden de yararlanır.
Bunlara ek olarak; Kimya, coğrafya, kronoloji, filoloji, paleografi ve sosyoloji ayrıca tarihin araştırılmasında yararlanılan alanlardır.
Tarih, belgeler ve bulgular üzerinden incelenirken aynı olay ile ilgili yakın coğrafyada kayda giren en az iki veya üç hükümran devletin kayıtlarının kesişim kümesi esas alınır. Bu da ilgili tarihi olayın doğruluğunu azaltan bir durum yaratır. Fakat kesişim kümesinin doğruluğunu da…
Bağımsız tarihçiler de az değil. Özellikle egemenin tarihinden öte halkların, toplumların tarihini öne çıkaran…
Kaynaklar
- Mete Tunçay. (2012). Eleştirel Tarih Yazıları. Yayınevi: Liberte Yayınları. sf: 324.
- Fikret Başkaya, et al. (2008). Resmi Tarih Tartışmaları (10 Cilt). Yayınevi: Özgür Üniversite. sf: 3000.