Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Sorulara Dön
8

Tanrının varlığı bir gün bilimsel olarak kanıtlanırsa bu bilgi, bilim insanlarının ve bilimin evreni anlamaya dair tavrını değiştirir mi?

Tanrının varlığına dair edinilen bir bilgi sizce bilimsel değeri olan bir bilgi midir?Metafizik bir hipotez ya da ispatlanmış bir gerçek olarak tanrı bilimin konusu olabilir mi?Tanrı kavramını bilimsel platformlarda tartışmak yerine önce kavramın bilim disiplinine uygunluğunu tartışmak gerekmez mi?
8,104 görüntülenme
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
5 Cevap

Çok güzel soru! Bence değiştirir, evet. Aslında inançları genelde sadece onları düzenleme gayesinde olan dini öğretiler perspektifinden değerlendiriyoruz. Halbuki bir yaratıcının var olma durumu, dini öğretilerin söylediklerinin çok ötesinde, çok daha büyük bir olay. Çünkü eğer Tanrı'nın var olduğundan emin olabilseydik, içinde gözlerimizi açtığımız Evren'e yönelik olarak en temel kuşkularımızdan birini kökünden silip atmış olurduk. Bu, işi çok değiştiriyor. Çünkü bir anda o Tanrı'nın bir "kişiliği" olup olmadığı, bunun sınırları, insan-benzeri bir bilinç ve algıya sahip olup olmadığı, rasyonel olmak zorunda olup olmadığı gibi birçok detay önem kazanırdı.

Düşünsenize, Tanrı'nın "düşünme" dediğimiz faaliyeti gerçekleştirip gerçekleştiremediği bile muazzam bir soru! Yani "Tanrı'yı kim yarattı?" gibi aşırı önemli olan ama klişeleştirilmiş gibi bir hava yaratılan bir soruyu kenara bırakın. Daha fazlasını sorun: Yoktan bir şeyleri var etme gücüne sahip olan bir varlığın, bir sinir sistemi var mı? Sinir sistemine ihtiyacı var mı? Hiçbir alt birime (sisteme, organa, vs.) ihtiyacı yoksa, Tanrı dediğimiz şeyin bir organizasyonu var mı? Organizasyona ihtiyacı var mı? Yoksa, onun bir "şey" olduğunu nereden biliyoruz, neye dayandırıyoruz? Eğer bir "şey" değilse, bu "hiçlik" ile aynı anlama gelmiyor mu? Değilse, bu "şey"in arzuları var mı? Yoksa, bir şeyleri yaratma işini neden seçti? Varsa, arzularının sınırları neler? Çok sayıda evren yaratıp, bunlarda farklı denemeler yapıyor mu? Deneme yapmaya ihtiyacı var mı? Herhangi bir şeye ihtiyacı var mı? Bu ihtiyacın kökeni ne? Mesela, "Evren yaratmak" haricinde neler yapıyor? Bu diğer şeylerin doğası nedir? Tercihlerini neye göre yapıyor? Geçmiş deneyimlerinin bu kararlarda rolü var mı? Sahi, Tanrı'nın bir hafızası var mı? Nerede depolanıyor? Tanrı, zamana tabi mi? Değilse, şu anda deneyimlediğimiz zaman algısı çoktan geçip bitmiş ve sonuçlanmış demek değil midir? Bunun özgür irade üzerindeki etkileri nedir? Zaman işlemiyorsa, bir şeyi yapmaya karar vermesiyle yapması arasında bir fark olabilir mi? Nedenler olmaksızın sonuçlar yaratabiliyorsa, sonuçları nedenden önce var edebiliyorsa, mantık kurallarına tabi değildir diyebilir miyiz? Bunun tutarlılık üzerindeki etkileri ne olur? Yani Tanrı'nın varlığını bilmek, bilimsel (veya felsefi) bir perspektifte bir "son" değil, çok yeni bir "başlangıç" olurdu (bu arada, teoloji yerine din felsefesine odaklanmak bu sorulara kafa yormak açısından faydalı bir uğraş olabilir).

Tüm Reklamları Kapat

Sanıyorum bilime savaş açan birçok kişinin anlamadığı ana nokta bu: Bilim, tanrıdan korkuyor sanıyorlar. Bilim (yani bilim insanları cemiyeti) tanrıdan niye korksun? Hata yapmaktan, bilimin ortaya çıkarabileceği soru işaretlerini zincirleme bir şekilde geliştirilen inançlar silsilesini a priori "gerçek" olarak kabul etme hatasına düşerek, keşfedilebilir olan gerçekleri gölgelemekten korkuyorlar. Yoksa Tanrı'nın var olması da muhteşem bir olasılık, yok olması da! Bilimin çalışma prensipleri açısından bu ikisinin pek bir farkı yok. Ancak bulgularımızın anlamlarıyla ilgili olarak bakış açımızı değiştireceğini düşünüyorum (tahminimce herkes buna katılmayacaktır).

Şu anda Evren'i "kara bir kutu" olarak değerlendiriyoruz. Belki bir yaratıcısı var, belki yok. Kimine göre muhtemelen var, kimine göre yok. Bu durumu izah etmek için "sınav" gibi birçok olası cevap üretmişiz, din sistemleri inşa etmişiz. Bu sistemler belki gerçek, belki değil. Yani var oluşa yönelik şu anda çok sayıda bilinmeyen var. Bu nedenle boş hipoteze sığınıyoruz: Bunca bilinmezlik hakkında pozitif bir yargıya varmaktansa, negatif bir tutum sergiliyoruz: "Tanrı'nın var olduğunu sınamak için, var olduğunu değil, yok olduğunu varsayalım." diyoruz. Ama hemen ekliyoruz: "Sonrasında da bu varsayımımızı çürütmeye çalışalım." Eğer bir noktada çürütebilirsek, zaten gerçeğe ulaşmış olacağız. Çürütemediğimiz sürece de çalışmayı sürdüreceğiz.

Tüm Reklamları Kapat

Şimdi bunu da insanlar "Bilim tanrıyı bulmaya çalışıyor." veya "Bilim tanrıyı çürütmeye çalışıyor." gibi klişelerle yorumluyorlar. Ortalama bir bilim insanının, bilimini icra ederken tanrıyı pek düşündüğünü sanmıyorum. Çünkü tanrı konusu o kadar büyük bir meta-problem ki, yani o kadar fazla sayıda alt problemi bünyesinde barındırıyor ki, hiçbir tekil bilimsel araştırma programının bu meta-problemi tek başına cevaplandırmaya çalışması mümkün değil. Bilimin genelinin ("bilim cemiyetinin") de ufak bir kısmı bununla ekstra zaman harcıyor (meşhur bilim filozofları ve felsefeyle uğraşan bilim insanları mesela). Onun haricinde bilim camiası, "Evren" dediğimiz bu "kara kutuya" yönelik bulabildiğimiz kadar çok cevabı bulup, bunları birleştirerek bir şeyler çıkarmaya çalışıyor. O çıkarımların teolojik ayakları da var, teolojik olmayan ayakları da var. Bunlar sürekli tartışılıyor, konuşuluyor ve herkesi tatmin edecek bir sonuca varılmış değil. Bu fikirler durmaksızın birbiriyle kıyaslanıyor, yeni veriler ışığında güncelleniyor, cemiyeti ikna edebildiği ölçüde kendine yer buluyor ve böylece gıdım gıdım ilerliyoruz.

Tanrı'nın varlığını veya yokluğunu ilan etmek konusunda insanlığın çok aceleci olduğunu düşünüyorum. Eğer bir Tanrı varsa, dini öğretilerin betimleyebileceğinin çok ama çok ötesinde olan böylesine muazzam bir gücün, sırf kendisine beslenen inancı ölçüt alarak sonsuz mükafat veya sonsuz ceza kadar basit bir ikilemi yarattıklarına dayatacağına kesinlikle inanmıyorum. Dolayısıyla "X yaparsak hayatı boşa yaşarız", "Y yaparsak öteki tarafta cezalandırılırız", "Z olursa sonsuz mükafata layık oluruz" gibi anlamsız ve Pavlov'un Köpeği seviyesinde olan, Kainat gibi devasa bir yapıyı mümkün kılabilecek büyüklükte potansiyele sahip bir iradeyi (bence) aşağılayan korku ve arzuları bir kenara bırakmamız gerekiyor gibime geliyor. Var olduğundan emin olduklarımızı (?) dürüstçe ve özveriyle incelemeye ve anlamaya çalışalım, bu süreçte iyi bir insan olalım, diğerlerinin yaşamını daha kötü değil, daha iyi bir yer haline getirmeye çabalayalım, bence bu her birimizin en büyük başarısı olur. Diğer tüm gerçeklerin yaptığı gibi, bu gerçek de, velev ki gerçekse, kendini bütün ihtişamıyla er ya da geç gözler önüne serecektir. Çünkü gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.

2,542 görüntülenme
27
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Ersals Krononot
Ersals Krononot
251K UP
Krononot⁸

Bizim fizik evreni anlama, kavrama çabamızın bir üst sonucu da, ona anlam yükleme dir kaçınılmaz olarak. Farklı varlık yorumları olmasına rağmen genel olarak tasarımcı vardır, yoktur merkezli kutuplaşma merkezinde toplanmış halde malesef.

Bilim, felsefi bir amaç hedef güderek ilerlemez. Yani bilimsel olarak hiçbir nedenle tasarımcı yoktur ya da vardır denemez. Bu iki önerme hiçbir şekilde bilim referanslı ifade edilemez. Kişisel olarak çıkarımda bulunuyoruz elbette, ancak bütün yorumlar felsefi düşünsel kalmakta.

Tüm Reklamları Kapat

Zaten tasarımcı kavram olarak fizik evrenden bağımsız olduğu için, rasyonel yollarla onun tasarımı içinde kendisini bulmak bir çelişki olurdu. Tasarımcı argümanı, dizayn edilmiş olanı gör, tanı, analiz et ve tasarımcıya ulaş der. Inaniyor olma hali fizik evren ve bilimi aracsallastirarak dizayn ediciyi görmeyi ve onu kabul etmeyi önerir.

Teknik olarak bilimin tasarımcıya değil, eserin gerçekten ona ait olduğuna ulaşması söz konusu olabilir. Oldukça ütopik görünüyor ancak imkansız diyemeyiz teorik olarak. Bunu temellendirecek teorik ve pratik bilimsel yöntemleri değil, sorudaki kabul edişi ele almayı temel alıyoruz.

Tüm Reklamları Kapat

Böyle bir durumda değişen pek bir şey olmazdı. Bilim tasarımcı yoktur demiyordu zaten. Ya da gelişimini ya da yöntemlerini böyle felsefi bir sonuca dayandirmiyor idi. Tasarımcının varlığı bilimin ilerlemesinde majör bir fark oluşturmazdi, çünkü bilimsel metod bu sonuca ulaşmayı sağlamış olacaktı.

Tasarımcı argümanını kabul eden bilim insanı sayısı artardı belki, ancak bilim bütün inanç biçimlerine hitap eden evrensel bir dile sahip olduğu için bilim etiği de değişmez idi büyük ihtimalle..

1,001 görüntülenme
2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Samet Cınar
Samet Cınar
5K UP
Muhendis,teknisyen,ic mimar

Bu yumurtami tavuktan, tavukmu yumurtadan sorusu gibi. Tanrinin varliginin ispatlanmasi ve olmadiginin ispatlanmasi ile aynidir. Bu herseyin formulune ulastigimzda acikliga kavusabilecek bir konudur. Bu formul bulundugunda evrenin bir yaraticiya ihtiyacinin olup olmadigida anlasilabilecektir. Tanrinin varligi veya bunun arastirilmasinin bilime uygunlugunun bile arastirilmasi tavuk yumurta iliskisine gidiyor. Herseyi, bilimi bile yaratdigi dusunulen tanrinin, yarattigi seye uygun olup olmadiginin bile tartisilmasi yine ayni kulagin taa bacak arasindan gosterilmesi gibi birseydir bence.

747 görüntülenme
2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Lüzumsuz Adam
Fizik öğrenicisi

Aslında sorunun yanıtı kaynakta verdiğim sorunun yanıtındaki tartışmalar ile yakından ilişkili.

Bir şeyin bilimin konusu olabilmesi için sağlaması gereken bazı koşullar var. "Tanrının varlığı" problemi bu koşulları sağlamadığı için biliminin inceleme alanına girmiyor. Dolayısıyla bu, bilimsel yoldan ispatlanabilir bir şey değil.

Tüm Reklamları Kapat

1,123 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Yazar Yok. Evrim Agacindaki Benzer Bir Soru . (12 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 12 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close