Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Yeni Soru Sor
Paylaşım Yap
Sorulara Dön
Felsefeci Adam
Üye 2 hafta önce 7 Cevap
5

Tanrı irade gücünü bize verdi ve biz ona inanamazsak neden bizi sonsuza kadar yakacak?

1,457 görüntülenme
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
7 Cevap
Sena Küçükkıvanç
Yazar&Editör 1 hafta önce

Sözüm ona kâinatı var eden, sonsuz merhamet sahibi bir varlık, bize "irade gücü" adı altında bir özgürlük sunuyor. Yani özgürce karar verebileceksek, azıcık da olsun aklımızla hareket edebileceğiz demektir. Ama sonra diyor ki, "Bana inanmazsanız, hadi güle güle—ödülünüz ebediyen yanmak!" Kulağa çelişkili gelmiyor mu? Hem özgürce seçim yap, hem de yanlış seçince sonsuza kadar cezalandırıl. Bu, sanki önüne iki yol koyup, birine "Seçebildiğin için tebrikler ama o yoldan gideni çiğ çiğ yiyorum" demek gibi. Hani sevgisi neredeydi bu sonsuz gücün? Bir de üstüne, eğer her şeyi o kadar detaylı tasarladıysa, bizi "inanmama potansiyeli" ile yarattığını da unutmamak gerek. Hani bu işin sorumlusu kimdi?

Bu düzen epey "korku imparatorluğu" çağrışımı yapıyor. Sırf aksini seçti diye bir varlığı yakmak, insanı sevgiyle sınamaktan çok, korkuyla hizaya sokmak gibi duruyor. Bir CEO düşünün: Çalışanına istediğini seçme özgürlüğü veriyor ama patronun fikrinden en ufak sapma olursa doğrudan işten kovuyor, hatta üzerine insan kaynakları departmanını göndertip ömür boyu kara listeye yazdırıyor. E öyle özgürlük mü olur? Bu hikâye de aynı hesap değil mi? Hem akıl vereceksin hem de aklını kullananı "sen bunu niye seçtin" diye ateşe atmakla tehdit edeceksin. İşin garibi, bu kozmik ceza sistemine inandırmak için de bol bol "mucize ve kutsal kitap" reklamı dönüyor, ama seçme şansı hâlâ (!) bizim elimizdeymiş gibi davranılıyor. Bana kalırsa bu tabloyu "sonsuz merhamet" yerine "sonsuz çelişki" başlığıyla sunmak daha doğru olurdu.

Özgür irade bir kukla ipine bağlıysa, bu sahnede 'merhamet' denen gösterinin gerçek yüzü sadece tiranlıktır.

Tüm Reklamları Kapat

Özgür: Her türlü kısıtlamadan bağımsız, tam serbest.

irade: Kişinin kendi kararlarını verme gücü, seçim yapabilme yetisi.

bir: Tek sayı, yalnızlığı veya tekilliği vurguluyor.

kukla: İpleri başkası tarafından çekilen, kendi başına hareket edemeyen varlık.

Tüm Reklamları Kapat

ipine: Kuklayı kontrol etmekte kullanılan bağ, esaretin sembolü.

bağlıysa: İp ile kısıtlı veya bağımlı durumda olma hali.

bu: Vurgulanan duruma dikkat çeken işaret sözcüğü.

sahnede: Gösterinin, hayatın veya oyunun sergilendiği yer.

merhamet: Burada sözde şefkat ve anlayış gibi görünen ama sorgulanan kavram.

denen: O şekilde isimlendirilen, öyle anılan.

gösterinin: Sunulan, sergilenen oyunun veya düzenin.

gerçek: Öz, saklı olmayan, maskenin altındaki hakikat.

yüzü: O gerçeğin görünen tarafı, asıl yüz.

sadece: Başka bir ihtimal bırakmayacak şekilde, tek seçenekte.

Tüm Reklamları Kapat

tiranlıktır: Baskıcı, zalim, korkuya dayalı bir yönetim veya düzen.

189 görüntülenme
20
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
3
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Agnostik 1 hafta önce

Eğer ki Tanrı modelini "her şeye hakim, her şeyi ayarlayan, her şeyi bilen" gibi mutlak güçlü bir model olarak alırsak bu durum çelişkiye sebep olur. Bu durumda her şey Tanrı'nın kuklası olacağı için inanıp inanmama durumunu da Tanrı ayarlar, sonsuza kadar yakma kısmını da Tanrı ayarlar. Suçu insanda arasa da aslında Tanrı'nın kendi kendine insanlarla oynadığını görürsünüz. Bu durumda verilebilecek tek cevap "Paşa gönlü öyle istiyor." olur.

Kukla sorununu kısmen çözmek için "her şeyi ayarlayan" kısmını çıkarıp insanın eylemlerini Tanrı'nın iradesinden bağımsız olarak alabilirsiniz. Ancak bu sefer de "kuklası olmayanı cezalandıran", kendi yönetim biçimini halka zorla dayatan, baskıcı, insana daha yakın bir model elde ettiniz. Cevap yine aynı kaldı.

Bu, sorunun küçük bir kısmı. Huzur görmeniz için başka bir inanca inanmamanızı ve sadece ona inanmanızı söylese de aynısını söyleyen birçok inanç varken, bütün inançları gözden geçirip karara varmanız imkansızken, bütün inançları gözden geçirseniz dahi doğru inancı seçtiğinizi kesin olarak bilmenin bir yolu yokken; insanların etkileşime girdiği inançlar büyük çoğunlukla çevresi, okudukları, gördükleri, yaşadıkları ile sınırlıyken tam da şansınıza doğru inancın doğru yorumunun ayağınıza kadar geldiğini, onu seçerseniz kurtulacağınızı ancak ayağınıza kadar gelen bu istekleri yapmazsanız cezalandırılacağınızı düşünmek biraz fazla iyimser bir yaklaşım olur.

Tüm Reklamları Kapat

Buradan şuna geliyoruz. Ya bütün bunları bırakıp "Neden durumlar böyleyken böyle bir modele inanayım ki?" deyip dini inanç tutumunuzu, dini inancınızı veya inandığınız yorumu kendi içinize sinen başka bir şeyle değiştireceksiniz ya da çevrenizden gelene teslim olacaksınız.

Onlar: "Hayır! Biz, atalarımızdan gördüğümüz şeylere uyarız." derler. Ya ataları akıllarını kullanmayan ve doğru yolu bulamamış kimselerse?

Bu tarzda bir eleştiriyi dini inançlardan sıklıkla duyarsınız ancak dini inançların kendisi de bundan muaf değil. Bir inancı seçmenizi sağlayan şey, atalarınız değilse bile, hak yolu bulmanız değil. Çevresel ve siyasi etkenler.

Dini çerçevenin biraz dışından bakarsak, ikna edemediğiniz kişileri akıl almaz işkenceler ile tehdit etmek; o kişileri inandıramamanın, yönetememenin veya o kişilere söz geçirememenin yarattığı acizlik duygusunun dışavurumu gibi duruyor. Başka inançlara ikna olmamanız sorun değil, ancak söylediklerinin sizi ikna etmemesi onda size sayısız işkence yapma isteği uyandırıyor. Bu, aslında insanların yaşayabildiği bir durum. Demek ki psikolojik desteğe ihtiyacı olan sadece insanlar değil, Tanrı'nın bile bir psikoloğa ihtiyacı var.

17
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fatma Nur İnakçı
Müslüman 1 hafta önce

İlk önce şunu belirtmek isterim ki bu soruya verilen tüm cevapları okudum ve hepsinin düşüncesine saygı duyuyorum. Bir Müslüman olarak genelde böyle sorulara cevap verme gereği duymuyorum. Din bir inanç sistemidir kim neye inanıyorsa onun için doğru olan odur. Bu konuda mutlak doğru diye bir şey yok. Bugün ben de kendi düşüncelerimi buraya yazmak istiyorum. 

İslam'a göre Allah insanlara cüz’i irade vermiştir. Bize bu doğru ile yanlışı ayırt edebilme ve seçim yapabilme kabiliyeti sunar. Bazen şöyle sorular da oluyor madem Allah her şeyi önceden biliyor benim yapacağım yanlışları da biliyor neden bile bile beni ateşe atıyor. Bu yanlış bir ifade. Benim inancıma göre Allah mutlak suretle her şeyi bilir. Eğer senin onun yolundan gidersen ulaşacağın sonucu da bilir olur da onun yolundan gitmezsen ulaşacağın sonucu da bilir. İşte bu yüzden irade verilmiş bizlere. Senin her yaptığın seçimin binbir türlü olasılığı var önemli olan burada senin yaptığın seçimdir. Hayatın genel akışında da bu böyle değil midir? Bir seçim yapmak zorunda kalırsın belki bu senin geleceğini tamamıyla olumlu ya da tamamıyla olumsuz yönde etkileyecek çok önemli bir karardır. Diyelim ki verdin kararını ve hiçbir şey istediğin gibi gitmedi ne yapalım mecbur yaptığın seçimin sonuçlarına katlanırsın. Çünkü bazen bazı şeylerin geri dönüşü olmayabilir. Ayrıca soruda geçen sonsuza kadar yanmak kavramı yanlış bir kavram her hatanın sonucu sonsuza kadar yanmak değildir. Allah'ın rahmeti ve adaleti islam'ın önemli iki temel ilkesidir. Allah kullarına zulmetmez ancak insanlar kendi seçimlerinin sonuçlarına katlanır.

Kim doğru yola yönelirse ancak kendi lehine yönelir kim de saparsa kendi aleyhine sapar isra suresi 15.ayet.

Ne yaptıysam kendime yapıyorum diye de düşünebilirsin. Işte bu ayet bunu çok güzel açıklıyor. Şimdi şu ayeti şöyle düşünelim: 

Tüm Reklamları Kapat

Bir insan geminin dümene oturmuş olsun. Geminin kontrolü kendisine teslim edilmiş ve yolculuğun emniyetli bir şekilde sürdürülmesi sorumluluğu da ona bırakılmış olsun. Bu kişi, bir noktada kendi kendine, “Ne olur canım, 15 dakika kestireyim, kime ne zararm var? En fazla kendime zararm olur” diye düşünüp dümende uykuya dalarsa ne olur? 

O şu kısa 15 dakikalık dinlenme, geminin rotadan sapmasına ve bir buzdağına çarparak paramparça olmasına sebep olabilir. Koca gemi, içindeki mürettebatıyla birlikte yok olur. Geminin sahibi gelip bu durumla karşılaştığında dümendeki kişiye kızmasının çok daha ötesinde tepki gösterir. Elbette geminin sahibinin haklı bir hesap sorma durumu vardır. 

Eğer o dümenci, geminin sahibine şöyle bir cevap verse: “Ne kızıyorsun canım? Sadece 15 dakika kestirdim, kime ne zararm var? Kendime zararm oldu, buyur maaşımdan kes,” bu bir savunma olabilir mi? Elbette ki hayır. Geminin sahibi bu cevabı asla kabul etmez. “Senin zararin sadece kendine değil, tüm gemiye, içindeki mürettebata ve taşıdığı yüklere oldu. Senin dümende uyuman bütün gemiyi yok etti, sorumluluğun büyüktü” der. Bu hikaye, şu basit ama çok önemli gerçeğe işaret eder: Hayatta sadece kendimizden sorumlu değiliz. Biz insanlar, kâinat gemisinin bir dümenindeyiz. Güneş, ay, yıldızlar, gezegenler ve evrenin her bir parçası bu geminin yolculuğunda bize destek veriyor. Bu kâinat, bizden kulluk ürününü çıkarmamızı bekliyor. Tüm bu varlıklar, bizim dümendeki sorumluluğumuzun bir parçası. 

Eğer bir insan bu sorumluluğu yerine getirmez ve ihmalkâr davranırsa, bu sadece kendi zararına olmaz. Tüm varlıklar ondan hak talep edebilir, davacı olabilir. Çünkü onlar da Allah’ın yaratılışına hizmet eden parçalardır ve insanların ibadet ve sorumluluk bilinciyle hareket etmesini beklerler. 

Tüm Reklamları Kapat

Bu yüzden, hayatımızda yaptığımız küçük ihmallerin cehennem gibi büyük bir sonuca neden olması adaletin bir gereğidir. Çünkü bu sorumluluk sadece bireysel bir mesele değil; evrensel bir düzenin parçasıdır. 

Allah'ın azabı yapılan yanlış tercihler ve inatla inkarın sonucudur. Allah tövbe eden ve doğru yola dönen kullarına bağışlama da sınırsız rahmet sahibidir.  

De ki: ey kendi aleyhine aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin şüphesiz Allah bütün günahları bağışlar. zümer suresi 53. ayet 

Yani allah'ın adaletine sonsuz güvenmek gerek. Hiç kimse eşit derecede yargılanmaz onun katında herkes yaptığı günahın büyüklüğünün bedelini öder. 

Şöyle düşün bizim adalet sistemimizde her suç eşit cezaya mı tabi tutulur, hayır. Herkes işlediği suç kadar cezasını alır ve ceza bittikten sonra dışarı çıkar ,müebbet hapiste vardır orası ayrı. Allah katında da sadece ona inanmadın diye sonsuz cehennem azabı çekeceksin ifadesi yanlış. Çünkü islam'da sevap ve günah sadece Allah'a inanmak inanmamak değildir.  

Benim düşüncelerim bu şekilde. Artık bu devirde de her ağızdan bir fetva çıkıyor. Belki benim düşüncelerim de bir fetva olarak algılayabilirsiniz. İster inanırsın ister inanmazsın. İster doğru ister yanlış kabul et dediğim gibi bu tarz sorular zaten felsefi kişisel cevapları olan sorular. Bunların cevabı senin içinde, senin inancında saklı.

150 görüntülenme
12
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Halim Yusuf Pilavcı
Araştırmacı Yazar 1 hafta önce

[1][1]Aslında bu tarz düşünce, tamamen bir hayal ürünü olmakla kalmayıp insanın kendine verdiği zararlardan birisidir. Çünkü bizlerin yaratmış olduğu tanrı modeli ve bu tanrı modelinin zamanla ütopik bir hal almasının ardından, bu tanrı modelini geliştirmek ve daha tutarlı bir yapı haline getirmek için din adı verilen bir görüş yaratmamız, cennet ve cehennem ütopyalarını da var etmemizden kaynaklanıyor.

İnanmak ve inandığımız tanrı modelini iyi göstermek için cennette bize vaat edilen sonsuz bir yaşam ve istediğimiz gibi hayat sürme düşüncesini de biz yarattık. Bunun karşılığında, tekrar bizlerin yarattığı tanrı modeline itaat etme şartını koyduk. Buna karşı çıkanları caydırmak ve korku üzerinden baskı kurmak için bir cehennem modeli türettik. Orada kötülük yapanlar veya inanmayanlar için sonsuz azap olduğunu söyledik ve yarattığımız tanrı modelini üstün bir varlık olarak tanıttık.

Yani bunların hiçbiri gerçekten ilahi bir varlık tarafından ortaya atılmadı; bunların hepsini bizler var ettik. Eğer etmeseydik ve gerçekten bir ilahi varlığın bu tarz söylemleri olsaydı, emin olun bu tarz mazoşist bir tutumla yaklaşmaz, sonsuz sevgi ve saygıyla bizlere yönelirdi.

Tüm Reklamları Kapat

Kaynaklar

  1. Halim Yusuf Pilavcı. Teo-Otantizm. (3 Ocak 2025). Alındığı Tarih: 8 Ocak 2025. Alındığı Yer: Felsefi Bir El | Arşiv Bağlantısı
8
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
B.shule S.
B.shule S.
2,735 UP
Eleştirmen 1 hafta önce

Derin olduğu sanılan ama gerçekte hiç de oyle olmayan bu konu üzerine sadece şunu yazabilirim , birkaç soylem arasındaki tek bir çelişki bile o söylemlerin gerçek dışı olma ihtimalini neredeyse %100 e çıkarır. ÇELİŞKİLER üzerinden hareket edebilirsiniz .tabi sadece düşünerek değil araştırma yapıp karşılaştırarak. Tabi Önceliği kutsal olduğuna inanılan kitaplara verin.

10
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close