Bir ülkede darbe/ihtilal gerçekleştirmek için bir gurup subayın örgütlenmesi ve hiyerarşik düzeni bozarak o ülkenin yönetimini ele geçirmesi düşünüldüğünden çok daha zor ve tehlikelidir. Anayasaya, yasama, yürütme ve yargıya, TSK hiyerarşisine, devlet kurumlarına karşı yapılacak bu tür kalkışmalar için iç ve dış siyasi desteklere, toplumsal gurup ve odaların, üniversitelerin, meslek odaları vb. topluluklara ve halkın az da olsa bir gurubunun desteğine girişimin gerçekleşmesi için hayati bir ihtiyaç vardır. En önemlisi de sosyoekonomik ve sosyokültürel zeminin oluşması gerekliliğidir. 1960 ihtilali, TSK içerisinde bulunan cuntalardan sadece biri idi. Dönemin iktidarı olan Demokrat Partinin iktidara gelişinde en büyük destekçilerinden biri olan asker, iktidarın beşinci yılından itibaren çeşitli nedenlerde iktidara karşı bir tavır almaya başladı. TSK içerisindeki bu gurupları kabaca ılımlılar ve aşırıcılar olarak iki gurupta toplamak mümkündür. Bu guruplardan ilk olan ve 60 ihtilalini gerçekleştiren subayların çoğunluğunu oluşturan ılımlılar ülke yönetimini zamanı geldiğinde sivillere teslim etme düşüncesinde iken bir gurup aşırıcı ülke yönetimini sivillere bırakmamak ve militarist bir düzen kurma taraftarı idi. Bu gurup içerisinde yer alan Talat Aydemir, ihtilal sonrası ılımlılar tarafından aforoz edildi. Bu guruptaki kimileri yurtiçi kimileri yurtdışı görevlere gönderilirken bir kısmı ise emekliye sevk edildi. Talat Aydemir ise Harp Okullarının başına getirildi. Bu süreçte başta askeri öğrenciler olmak üzere TSK içerisinden bir gurubun desteğini alan Aydemir ve arkadaşları ilk darbe girişimlerini 22 Şubat 1962 de ılımlılara karşı yapıtı fakat başarısızlıkla sonuçlandı. Bu girişim 60 ihtilalinin bütünlüğüne ve TSK içerisindeki zaten sözgelimi pamuk ipliğine bağlı hiyerarşik düzenin daha da sarsılacağı korkusu ile sadece Aydemirin ve bir gurup arkadaşının emekliliğe sevk edilmesi şeklinde olayın üzerinin kapatılması yolu tercih edildi. Fakat Aydemir harp okulları ve TSK içerisindeki destekçileri ile bağını koparmayarak emekliliğinin ilk gününden itibaren ikinci girişimin planlarına başladı. 20 Mayıs 1963'te gerçekleşen ikinci deneme ilkinden daha kanlı gerçekleşti. Fakat özellikle TSK içerisindeki diğer bir gurup olan ve çoğunluğu Hava Kuvvetlerinde bulunan SKB nin (Silahlı Kuvvetler Birliği) de yardımı ile girişim önlendi. Fakat ikinci girişim artık hiyerarşik düzenin çatlaklarını çok daha arttırmış oldu. Bu girişim sonucunda TSK içerisindeki diğer guruplara gözdağı vermek ve hiyerarşinin tekrar düzene sokulması konusunda MBK içerisinde ve dışarısında, başta SKB den gelen baskı ile Talat Aydemir ve Fethi Gürcan idam edildi. Fakat bu durum ne yazık ki hiyerarşik düzenin onarımına çok az faydalı oldu. Sonuç olarak Türkiye artık bu 60 ihtilali ve uygulamaları ile "Vesayetçi Demokrasi" ile tanışmış oldu. Darbe girişimleri, ihtilal ve devrim denemeleri, muhtıralar ve sivil siyaset ve bürokrasiye askeri baskılar silahlı kuvvetlerinin bir gurup kadrosu için adeta bir norma ve kültüre dönüşmüş oldu.[1]