Su moleküllerinin sanki bir üçgen meydana getirirmiş gibi bir şekilde aralarında 104,5 derece açıyla durmasının ne gibi bir önemi var?

Kısacası hayatı yaratan ve sürdürülmesini sağlayan suyun, bu fizikokimyasal, yapısal özelliği nedeniyle oluşan durumlar yaşamın,canlılığın sürdürülmesini sağlar. Suyun bu özelliği yaşamın temel sebebini canlılığın devamını sağlar.

Ne gibi mesela, en basitinden örneğin suyun donduğunda sıvısından daha hafif olmasına yol açar. Buda karalardaki su kütlelerinin üstü buz kaplı iken altında sıvı olarak suyun kalmasına yol açar. Hayatta bu nedenle devam eder.

Ayrıca suyun bileşik yapmasında kolaylık sağlar. Bir çok mineralin su ile bileşik yapmasına neden olur. Yada su molekülleri arasında kovalent bağlar kurmasına yardımcı olur.

Su, polar bir moleküldür. Molekülün çevresinde elektrik dağılımı homojen değildir. Yapının oksijen tarafında elektron yoğunluğu fazla olup negatif yük (-) durumundadır. Benzer şekilde hidrojen tarafında ise elektron dağılımı görece düşüktür ve pozitif yük (+) durumundadır.

Kısacası su, molekülün kendi içindeki yapı incelendiğinde, bir tarafı pozitif diğer tarafı negatif elektrik yükünde bir molekül yapısına sahiptir. Fakat, dışarıdan bakıldığında suyun molekül yapısı elektriksel olarak nötrdür. Su moleküllerinin arasında hidrojen atomları başka bir su molekülünün oksijen atomuna da bağ yapar. Bu nedenle Su içindeki elektrik yüklü partiküllerin birbirlerine karşı olan çekim kuvveti zayıftır. İyonize olabilen birçok tuzlar bu sayede suda çok iyi çözünürler. Buna karşılık bu tuzlarin birçoğunun organik sıvılardaki çözünürlüğü çok düşüktür. Su çok iyi bir çözgen olup suda çözünmeyen madde yoktur denebilir. Bu da suya bitkiler için gerekli birçok mineral gıda maddesini taşıyıcı özellik kazandırır. Suyun diğer su moleküllerine olan çekimi olarak bilinen kohezyon, suyun başlıca özelliklerinden biridir. Suyun polaritesi onu diğer su moleküllerine çekmeyi sağlar. Sudaki hidrojen bağları diğer su moleküllerini bir arada tutar.

Ayrıca Suyun farklı bir madde molekülleri arasındaki çekiciliği adhezyon olarak adlandırılır. Su, hidrojen bağları oluşturabilen herhangi bir moleküle yapıştırıcıdır. Sudaki yapışkanlık nedeniyle, kılcal hareket oluşur. Örneğin, su içinde dar bir tüpünüz olduğunda, su tüpün yukarı tırmanmasını sağlayan camın suya yapışması nedeniyle su yükselecektir.

Su, iki özellik nedeniyle sıcaklığı ılımlı hale getirebilir: yüksek özgül ısı ve yüksek buharlaşma ısısı.

Su molekülleri birbirleri arasında çok fazla hidrojen bağı oluştururlar. Buda karşılık, bu bağları yıkmak için çok fazla enerjiye ihtiyaç vardır. Bağları kırmak, bireysel su moleküllerinin serbestçe hareket etmesine ve daha yüksek bir sıcaklığa sahip olmasına izin verir.

Şu an ki ortam sıcaklığında su molekülleri oluşmaz. dünyanın ilk oluştuğu zamanlarda oluşan su molekülleri dünya üzerinde bir döngü halindedir. Daha düşük sıcaklıklarda, su moleküllerinin hidrojen bağları buz kristalleri oluşturur. Hidrojen bağları daha kararlıdır ve kristal şeklini korur. Buz,hidrojen bağlarının aralıklı ve nispeten ayrı olması nedeniyle sudan daha az yoğundur.

Hepsinden önemlisi su o derecede donar ancak en yoğun olduğunda ki sıcaklık +4 derecedir. Bu sebeble sıvı haldeki su buz halinden daha yoğundur.

Unutmayın su haricinde hiç bir bileşiğin katı hali sıvı halinin üzerinde doğal olarak yüzemez.

Göllerde,denizlerde ve okyanuslarda ısı tabakalaşması, konvektif akımların oluşmasına neden olur. Su kütlelerinin yüzeyleri güneş ısısı nedeniyle ısınır ancak altaki tabakadaki su +4 derecededir. bu nedenle su kütlesi içerisinde akıntılar oluşur. ayrıca Bu ısınma yatayda su kütlelerinin yer değiştirmesine neden olur. Dünyanın ısısını dengeleyen deniz ve okyanuslardır.

çok uzun anlatırım ancak kaynakları okumanı tercih ederim.