Bir başka soruda soyut düşünme ve zeka ilişkisini sordum. Soyut düşünmenin nelerle ilgili olduğunu incelemeye çalışıyorum. Cevapta herkesin soyut düşünebildiği yazılıydı. Eğer öyleyse neden bunun yansımalarını çevremizde göremiyoruz?
Soyut düşünme, kişinin bir probleme çözüm aradığı, zihninde kavramlar uyguladığı ve eylemler gerçekleştirdiği, ancak deneyime veya duyulara dönmediği psikolojik bir süreçtir. Soyut düşüncenin gelişimi, çocuk dünyayı öğrenmeye ve temel kavramları tanımaya başladığında ortaya çıkar.
Soyut düşünme için belirli yetenekler vardır. Soyut düşünme insanlar için bir adım atmanıza, kuralların ve normların sınırlarını aşmanıza, yeni keşifler yapmanıza olanak tanır.
Soyut düşünme yeteneği çok erken yaşta geliştirilebilir ve soyut düşünme ne kadar aktif olarak geliştirilirse o kadar iyidir. Sonuçta, durumu farklı bir ışık altında sunmak ve farklı bir şekilde bakmak, yeni çözümler bulmak ve zor bir durumdan kurtulmak için soyut düşünerek kendinize bazı konularda yardımcı olabilirsiniz.
Soyut düşünme gerçeği kavramlar, yargılar ve çıkarımlar şeklinde yansıtır.
Soyut düşünme, Piaget'nin Soyut İşlemler Dönemiyle birlikte ortaya çıkan bir süreçtir ve bu seviyede çocuklar, soyut düşünebilmek için gerekli alt yapıya erişirler. Piaget, her insanın soyut işlemler dönemine gelemediğini savunur çünkü soyut düşünmede de yaşantının etkisinden bahsetmek söz konusudur. Yaşantılar yani hayattaki deneyimlerimiz düşünme şeklimizi etkiler. Dolayısıyla soyut düşünmenin gerçekleşmesi için uygun çevre şartları sağlanmalıdır. Bu yüzden "Herkes soyut düşünebilir." ifadesi yanlıştır.
Soyut düşünme becerisini geliştirmek için okullarda daha fazla soyut içeriğe yer vermek, beyin fırtınası yapmak, felsefi tartışma ortamları yaratmak, bir olayı farklı açılardan ele aldırmak çocuklara yeni geliştirmeye başladıkları bu düşünce sistemini kullanma ve geliştirme fırsatı verecektir. Tabii insanların bireysel farklılıklar gösterdiği, her gencin aynı gelişim seviyesinde olmadığı düşünülünce konuları somut materyallerle desteklemeyi atlamamak gerekir. Zira hiçbir eğitimci, bir gruba soyut beceriler kazandırmaya çalışırken, bir grubun konuya tamamen uzak kalmasını arzu etmez.
Soyut işlemler döneminde gençler varsayımsal ve değişkenlerle düşünebilmeye başlar. Kavramlarla algılayabilmeye, sentezler ve çıkarımlar yapabilmeye başlar. Kişilik yapısı gelişir, ahlak anlayışında değişiklikler oluşur. Bir olayı farklı açılardan değerlendirebilmesi, geleceğe yönelik planlar ve stratejiler yapabilmesi, düşünce esnekliğini kazanabilmesi hep soyut düşünme becerisi ile ilgilidir. Meşhur “1 kilo pamuk mu ağırdır, 1 kilo demir mi?” sorusunu düşünelim. Somut düşünme döneminde kalan kişiler bu soruya “pamuk” diye cevap verirler. Çünkü pamukla ilgili kafalarındaki kavram “hafif” olduğudur. Soyut düşünmeye geçtiklerinde ise konuyu farklı açılardan ele alır, eldeki verileri sentezler ve her ikisinin de eşit olduğunu bilecek bilinç seviyesine gelir.