Hayvanlar “sokağa düştü”!
Genel olarak hayvanlar ve özelde sokak hayvanları. Her biri en az bizim kadar yaşamayı hak eden ve bu haklarını, biz insanlar; mal gibi alıp, satarak, genetiklerini değiştirerek, farklı ve doğal olmayan ara türler “üreterek”, her geçen gün doğal yaşam alanlarını daraltarak, tahrip ederek, yok ettiğimiz birer canlı…
Evrimsel açıdan “egemen olma içerikli ve muhtemelen kısa süreliğine” üstünlüğümüz tartışılmaz. Fakat bu bizlerin, dışımızdaki canlılardan daha fazla yaşama ve var olma hakkına sahip olduğumuzun kanıtı değil.
Özellikle bizlerin (yerel ve genel yetkililerin) vurdumduymazlığı ve öngörüsüzlüğü nedeni ile “sokağa düşen” sokak hayvanlarının, özellikle yerleşim yerlerinde kısmi sıkıntılar yarattığı, bazen ciddi sorunlara sebebiyet verdiği doğrudur. Hatta kimi yerlerde dolaylı olarak ölümlere sebebiyet verdikleri de doğrudur.
Fakat bu onların suçu değildir. Onları, keyif için bizlere bağımlı kılan ve keyfimiz yittiğinde sokağa salan, yaşam alanlarını fütursuzca ele geçiren hepimizin ve özellikle yerel ve genel iktidarların suçu. Onlara doğalarına uygun ve insan müdahalesinin sınırlı olduğu doğal alanlar yaratamayan bizlerin suçu.
Barınaklar, bakım evleri bugün tam bir mezbahaya dönmüş. Atlar, eşekler sucuk, kedi, köpek sadece birer leş. Buralardan sorumlu olup bu konuda eğitim almış insan sayısı bir elin parmaklarını geçmez ve bağışlasınlar ama çoğu veterinerimiz için hayvan, sadece sığır, inek ve koyundan ibaret…Çünkü maddi getirisi çok…
Veterinerlik fakülteleri, tedavi edilmezse kesin öleceğini bildiği bir hayvanı tedavi ettirmek istediğinizde, onu sizin lüks tüketim eşyanız sayıp, insanların gittiği hastanelerdeki ücretlerin misli misli fahiş ücretler isteyebiliyor.
Belediyelerin veterinerlik hizmetleri yerel gazetelerin manşetine çıkılacaksa varlar, yoksa yoklar…
Hayvanların basacağı, eşeleyeceği, kakasını örteceği toprak alan, su içeceği sulak alan, barınacağı kuytu, korunaklı ve üreyebileceği güvenli alan bırakmadık.
Bataklıklarda bile “bataklık kondu”lar inşa ettik sonra bu sineklerin burada işi ne diye yakındık.
Sazlık alanları dolgularla imara açtık, sonra bu kuşlar neden çatımıza tünüyor demeye başladık.
Doğal gölleri kurutup tarıma, yerleşmeye, ulaşıma (hava alanı gibi ) açtık, sonra bu sel nereden geliyor demeye başladık.
Orman, fundalık, yeşil alan bırakmadık. Rantın iştahı her bir şeyimizi belirledi. Sonra bu ayılar, sincaplar, kurtlar, domuzlar vb. neden köylere iniyor demeye başladık.
Aynı durum sokak hayvanları için de geçerli. Çünkü hiç biri burada ve böyle bir yaşamı tercih etmedi, biz zorladık. Kat-la-na-ca-ğız…
Emin olun ki; aynı ortak genetik geçmişe sahip ve farkında olduğumuz, bizleri fark edebilecek donanıma sahip olan tüm canlılar (böcekten kuşa, yılandan köpeğe, kediden tırtıla ) sevgiyi, ilgiyi, güveni biliyor ve karşılık veriyor.
Çok mu abarttım…
Önerim şudur: Evrimin o muazzam büyüsünü yakalamak için, bakımını üstlendiğimiz bir çiçek edinelim, cinsi önemli değil. Bir balığımız olsun misal, yahut bir kuşumuz, kedimiz, köpeğimiz. Hiç biri yoksa evimize tesadüfen misafir olan bir haşereyi, bütün kibrimizden arınarak uzun uzun bir seyredi verelim. Sonra gözlemlerimizi bir kağıda yazalım önyargısız. Okuyunca ne çok benzer yanımız olduğunu şaşarak göreceğiz. Ve neden onların da en az bizim kadar yaşama hakları olduğunu…
Daha onların, bizlerin bir halkası olduğu yaşam zincirindeki olmazsa olmaz konumlarına hiç değinmedik. Birçok alanda bizlere yoldaşlıklarına hiç değinmedik. Bir de haklarına…
HAYVANLARI KORUMA KANUNU
Kanun Numarası : 5199 Kabul Tarihi : 24/6/2004 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 1/7/2004 Sayı :25509 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt : 43
Madde 4- Hayvanların korunmasına ve rahat yaşamalarına ilişkin temel ilkeler şunlardır:
a) Bütün hayvanlar eşit doğar ve bu Kanun hükümleri çerçevesinde yaşama hakkına sahiptir.
b) Evcil hayvanlar, türüne özgü hayat şartları içinde yaşama özgürlüğüne sahiptir. Sahipsiz hayvanların da, sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir.
c) Hayvanların korunması, gözetilmesi, bakımı ve kötü muamelelerden uzak tutulması için gerekli önlemler alınmalıdır.
d) Hiçbir maddî kazanç ve menfaat amacı gütmeksizin, sadece insanî ve vicdanî sorumluluklarla, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanlara bakan veya bakmak isteyen ve bu Kanunda öngörülen koşulları taşıyan gerçek ve tüzel kişilerin teşviki ve bu kapsamda eşgüdüm sağlanması esastır.
e) Nesli yok olma tehlikesi altında bulunan tür ve bunların yaşama ortamlarının korunması esastır.
f) Yabani hayvanların yaşama ortamlarından koparılmaması, doğada serbestçe yaşayan bir hayvanın yakalanıp özgürlükten yoksun bırakılmaması esastır.
g) Hayvanların korunması ve rahat yaşamalarının sağlanmasında; insanlarla diğer hayvanların hijyen, sağlık ve güvenlikleri de dikkate alınmalıdır.
h) Hayvanların türüne özgü şartlarda bakılması, beslenmesi, barındırılma ve taşınması esastır.
ı) Hayvanları taşıyan ve taşıtanlar onları türüne ve özelliğine uygun ortam ve şartlarda taşımalı, taşıma sırasında beslemeli ve bakımını yapmalıdırlar.
j) Yerel yönetimlerin, gönüllü kuruluşlarla işbirliği içerisinde, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması için hayvan bakımevleri ve hastaneler kurarak onların bakımlarını ve tedavilerini sağlamaları ve eğitim çalışmaları yapmaları esastır.
k) Kontrolsüz üremeyi önlemek amacıyla, toplu yaşanan yerlerde beslenen ve barındırılan kedi ve köpeklerin sahiplerince kısırlaştırılması esastır. Bununla birlikte, söz konusu hayvanlarını yavrulatmak isteyenler, doğacak yavruları belediyece kayıt altına aldırarak bakmakla ve/veya dağıtımını yapmakla yükümlüdür.
Madde 14- Hayvanlarla ilgili yasaklar şunlardır:
a) Hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işlem yapmak, dövmek, aç ve susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek.
b) Hayvanları, gücünü aştığı açıkça görülen fiillere zorlamak.
c) Hayvan bakımı eğitimi almamış kişilerce ev ve süs hayvanı satmak.
d) Ev ve süs hayvanlarını onaltı yaşından küçüklere satmak.
e) Hayvanların kesin olarak öldüğü anlaşılmadan, vücutlarına müdahalelerde bulunmak.
f) Kesim hayvanları ve 4915 sayılı Kanun çerçevesinde avlanmasına ve özel üretim çiftliklerinde kesim hayvanı olarak üretimine izin verilen av hayvanları ile ticarete konu yabani hayvanlar dışındaki hayvanları, et ihtiyacı amacıyla kesip ya da öldürüp piyasaya sürmek.
g) Kesim için yetiştirilmiş hayvanlar dışındaki hayvanları ödül, ikramiye ya da prim olarak dağıtmak.
h) Tıbbî gerekçeler hariç hayvanlara ya da onların ana karnındaki yavrularına veya havyar üretimi hariç yumurtalarına zarar verebilecek sunî müdahaleler yapmak, yabancı maddeler vermek.
ı) Hayvanları hasta, gebelik süresinin 2/3’ünü tamamlamış gebe ve yeni ana iken çalıştırmak, uygun olmayan koşullarda barındırmak.
j) Hayvanlarla cinsel ilişkide bulunmak, işkence yapmak.
k) Sağlık nedenleri ile gerekli olmadıkça bir hayvana zor kullanarak yem yedirmek, acı, ıstırap ya da zarar veren yiyecekler ile alkollü içki, sigara, uyuşturucu ve bunun gibi bağımlılık yapan yiyecek veya içecekler vermek.
Bunlar kağıt üzerinde kalıyorsa şayet suç hepimizin…
Özellikle sokak hayvanlarından kaynaklı bizlere yönelen ve bizlerden kaynaklı onlara yönelen birçok sorun var mı, var.
Çözüm var mı, var. Kendimizden (özellikle yerel ve genel yönetimlerden) kaynaklı sorunları bertaraf ettiğimizde emin olalım ki buna bağlı gelişen diğer sorunlar da kendiliğinden çözüme kavuşacak…
292 görüntülenme