Siyaset yaşamın bir parçasıdır. Yönetime katılımı tanımlayan bir kavramdır. Bir topluluğun daha yüksek refahta yaşayabilmesi için yönetime katılması gerekliliği bir zorunluluktur. Dolaysıyla siyaset her kişinin eğitilmesi gereken bir konu. Üniversite düzeyinde bir disiplin olarak siyaset ise bir bilim dalı olarak siyaset bilimini geliştirmek için var olmalıdır. Yani toplumdaki insanların yönetime katılması sürecinin ayrıntılarıyla, yönetiminde toplumun oynayacağı rolün nasıl olması gerektiğiyle ilgili bilgiler üretmelidir. Siyaset bölümü okuyup siyaset yapmak da yanlış değildir. Ancak özellikle uzak batı toplumlarında ortaya çıkan Kolej (College) ve Üniversite arasındaki ayrım burada karşımıza çıkıyor. Üniversite bir bilimin üretilmesi, depolanması ve paylaşılması için var olan kurumdur. Kolej ise uzmanlık gerektiren bir konuda piyasada çalışmak üzere meslek adamı yetiştiren kurumdur. Yani siyaset okuyup siyaset yapılmak isteniyorsa siyaset eğitimi veren bir kolejde eğitim alınmalıdır. Üniversitede eğitim alıp siyaset yapmaya kalkışmak ise kaynakların boşa harcanmasıdır. Üniversitede verilen (verilmesi gereken) eğitim bilim üretmek üzerine kuruludur. Bunun üzerine eğitim almak için kaynak harcanmış bir bireyin yapacağı böyle bir seçim verimliliği düşürecektir. Çünkü aradaki ad ve nitelik benzerliğine bakmak yerine disiplin ayrıma bakılırsa aslında arada bir marangozun motor değiştirmesi ile aynı ayrımın olduğu görülür. İkisi birbiriyle aynı işler değildir. Tıpkı bilim adamıyla siyasetçi gibi. Son söylediğim yanlış anlaşılmaya uygun olduğu için uzatmak istiyorum:
Üniversitede eğitim gören bir kişi bilim üretmekle sorumludur. Ancak sınırlı değildir. Kolej niteliğinde olan ve adı yine üniversite olan kurumlarda eğitim gören kişilerse bilim üretmemeli ve mesleğini uygulamalıdır. Siyaset ise böyle bir bölüm değil bilim üretilmesi gereken bir disiplindir. Çünkü siyaset toplumdaki her bireyin sahip olduğu bir meslektir.