Bunu açıklamak gayet kolay. Sadece sunulmuş şemalara bakmak anlamak için yeterli olmalı aslında.
Einstein'den önce evrende bükülme, uzay boşluğunu esnetme gibi kavramlar yoktu. Gayet klasik geometri bilgileri gereği iki noktayı birbirine bağlayan en yakın yola ya da noktalar kümesine "doğru" deniyordu vs. Yüzey dediğimiz şey, doğruların birleşmesi ile oluşan şekillerdi. Kare, üçgen, dikdörtgen vs.
Ama uzayın bükülebilen bir yapı olduğunu öğrendiğimizde gördük ki iki nokta arası mesafe esneyebilen, bükülebilen bir şey. Kurt delikleri gibi, uzayın esnemesiyle birbirine yaklaşabilen noktalar arasında açılabilecek kavramsal tüneller vs. durum hayli karışık. Bir dosya kağının iki uzak ucuna kalemle birer nokta koyuyorsunuz, arasını ölçüyorsunuz, atıyorum 20 cm. Kağıdı katlayıp o noktaları birbirine yaklaştırabiliyorsunuz.
İşte bu bakış açısıyla doğrular ya da yüzeyler, küresel bir yüzeyin üzerinde yer aldığında açılar değişiyor. O iki nokta koyduğunuz kağıdı bir küreye dönüştürürseniz o noktaların arasında çizeceğiniz çizgi, küresel yüzeyde en yakın hat olmayabiliyor. Avrupa'dan Amerika'ya giden bir uçak için en yakın yol, düz çizgi olmuyor, kavisli çizgi oluyor. Çünkü aslında ilk bakışta bize kavisli gelen çizgi, dünyanın küresel yapısının üzerinde daha kısa bir çizgi oluyor.
Ve birbirini kesen çizgilerin arasındaki açılar da değişiyor. Çünkü örneğin bir üçgeni birleştiren doğrular, artık kavisli doğrular oluyor. Düz yüzeyde bir doğru asla kavisli olmaz ama kürenin yüzeyinde olabilir. Kavis oluşunca da köşelerdeki açılar değişebiliyor.
En özet haliyle böyle açıklayabilirim. Bu açıklama doğrultusunda şematik gösterimleri incelerseniz konu aydınlanacaktır sanırım.