Renk dediğimiz olgu, ışığın illüzyonu bile sayılmaz.
Güneşten gelen ışık dalga boyunun 10 milyarda 1 ini algılayabiliyoruz.... Bizim ışığın görebildiğimiz dalga boyunun cisimden geri yansımasının bizdeki yorumuna renk diyoruz. Kaldı ki o renk bile tamamen beynin manipüle ettiği bir cıktı. Duygusal, evrimsel, bilinçaltı gibi bir sürü nedenle duyulardan gelen veriler işlenir, 6 kat artmış haliyle duyu merkezlerine gönderilir. Koku dışında.
Biliyoruz ki sayısız görüntü ve renk illüzyonu ile, görme işlevinin ne kadar yoğun bir manipulasyon olduğunu anladık.
Hatta görüntünün kenara yakın kısımlarını aslında renksiz görmemiz gerekirken renkli algılarız. Görüntünün ortasında siyah bir boşluk kör nokta olması gerekirken, yapılan kopyala yapıştır nedeniyle görmeyiz. Hatta görüntüde damar izlerinin bile olması gerekirken, aynı yöntemle görmeyiz.
Işık ve renk de bu beynin veriyi bir sürü degsikene göre yeniden sekillendirmesinin ürünü olarak görülebilir.
Işığın atmosfere girdiğinde uğradığı kırılma etkisi ni, yansıdığı yüzeyin özelliğine göre kırılma açısını vs vs katarsak kaybolabiliriz.
Sanki aldatıcı bir işlem gibi görünse de, beyin rengin ve ışığın doğruluğunu değil, yaşamda kalmayı merkeze koyar ve ona göre çalışır.