Bazı durumlarda hangi akıl hastalığının belirtilere neden olabileceğini bulmak zor olabiliyor. Ancak doğru bir teşhisi koyabilmek adına zaman ve çaba harcamak, uygun tedavinin belirlenmesine yardımcı olacaktır. Ne kadar çok bilgiye sahip olursanız, belirtilerin neyi temsil edebileceğini anlamakta aynı oranda artacaktır.
Örneğin tanımlayıcı semptomlar, Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayınlanan Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabında açıklanmıştır.
Tanı koyma prensibine gelirsek 3 adıma ayırabiliriz:
Fiziksel muayene: Doktor belirtilere neden olabilecek fiziksel sorunları saf dışı tutmaya çalışır.
Laboratuvar testleri: Tiroid fonksiyonlarını incelemeyi ayrıca alkol ve uyuşturucu gibi maddelerin taranmasını içerebilir.
Psikolojik değerlendirme: Doktor veya ruh sağlığı uzmanı belirtiler, düşünceler, duygular ve davranış kalıplarınız hakkında konuşur.
Akıl hastalıkları sınıflandırılmıştır; nörogelişimsel bozukluklar, anksiyete bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluklar, şizofreni spektrumu ve diğer psikotik bozukluklar gibi...
Rosenhan deneyine gelecek olursak: Bu deney akıl hastalığının tanısını koyma faktörlerini derinden etkilemiş ve bu deney tanı koymanın daha hassas ve doğru bir şekilde yapılabilmesi için yapılması gereken çalışmaların önünü açmıştır ve faydalı olmuştur. Ancak Rosenhan Deneyi'nin varlığı akıl hastalığının olmadığını ve konulmuş olan ve konulacak bütün tanıların yanlış olacağını göstermiyor.
Rosenhan deneyi Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı'nın köklü değişiklere gitmesinde rol oynamıştır.
Kaynaklar
- Mayo Clinic. Mental Illness. (8 Haziran 2019). Alındığı Tarih: 6 Ağustos 2021. Alındığı Yer: mayoclinic.org | Arşiv Bağlantısı
- Kim YK.. Frontiers In Psychiatry. Advances In Experimental Medicine And Biology. (10 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 6 Ağustos 2021. Alındığı Yer: springer.com | Arşiv Bağlantısı