Bana kalırsa bir sözcüğün kökeninin cinsiyetçilik ile hiçbir alakası yok. Buradaki tartışma etimolojik bir tartışma değil, sosyolojik bir tartışma. Dil, düşünceyi şekillendirir, düşünce dili biçimlendirir. Eğer belli bir grup, neredeyse evrensel bir şekilde kendilerine belli bir şekilde hitap edilmesini istiyorsa, burada etimolojik argümanlar falan üretmeye çalışmak anlamsız bir çaba olacaktır.
Önemli olan, kelimelerin nasıl algılandığı, günümüzde ne anlama geldiği ve neyi temsil ettiğidir. Zira "adam" sözcüğünün "insan" anlamında kullanıldığı argümanını ileri süren kişilerin hiçbirinin aklına "bilim adamı" veya "iş adamı" deyince muğlak bir "insan" figürü gelmediğini, erkek geldiğini biliyoruz. Çünkü dil, düşünceyi şekillendirir.
Bunu anlamsız buluyor olsanız bile, bir grubun bu yönde samimi talepleri varken, buna göz göre göre sırt çevirmek, bana kalırsa anlamsız bir ayak diremeden ibaret. Çünkü sözcüğün/kalıbın cinsiyetçi olup olmamasından da önemlisi, bir grup türdaşımızdan bu yönde net bir talep geliyor ve uygulaması çok basit. Ne var uygulansa? Bir insanın "bilim insanı"ndan söz ederken kullandığı sözcüğü birazcık değiştirmesi inanılmaz kolay bir iş; ancak asırlardır baskılanan belirli grupların kendilerini bu dünyaya tam olarak ait ve entegre hissetmelerini sağlamak çok daha zor bir iş.
Ayrıca bu tür bir değişimin dili bozacağı iddiası, dil denen kavramı fazlasıyla hafife almaktır. Dil yaşayan, evrimleşen, gelişen bir olgu ve (düşüncelerin toplamı olan) kültür, dili şekillendirir. Bu, dilin doğal döngüsünün bir parçasıdır ve atasal formlarını koruma yönündeki inatçı çaba bir yere kadar anlaşılır olsa da, bir yerden sonra manasız bir muhafazakarlıktan öteye gidemez. Zaten dil, zorla korunmaz. Toplumun genelindeki eğilimler o yönde bir yapıya sahipse, dil de orijinal özelliklerini koruyacaktır. Siz ne kadar dayatırsanız dayatın, dil dayatma ile değişmez; kültürel evrimin bir parçası olarak değişir (bunu, "evrimleşen bireyler değil, popülasyonlardır" olguyusla ilişkilendirmek mümkün).
Dil konusundaki ufak tefek talepleri, o dilden etkilenmeyenler olarak yerine getirmemiz, belki eşitliği sağlamayacak bile olsa, bu yönde atılacak en kolay adımlardan birisi. Bunu atmak yerine, derin felsefi ve linguistik argümanlar üretme çabası, en azından bana, üstü örtük bir şekilde, söz konusu baskıları olumlama çabası gibi geliyor. Yani az önce dilin düşünceyi şekillendirdiğini gördük, burada da düşüncenin dili biçimlendirdiği bir örnek görüyoruz: Bu basit değişimi yapmak istemeyen kişilerin bu konuyla ilgili altta yatan düşüncelerinin, bu değişime ayak diremelerine neden olduğunu düşünüyorum.
Ben, eğer bir zümre olarak bilim üreticilerinden söz ediyorsam "bilim insanı" kalıbını tercih ediyorum. Hatta diğer durumlarda da bunu tercih ediyorum, çünkü çok kolay. Ama illa diğer kalıpları da korumak istiyorsanız, erkek olduğunu bildiğiniz spesifik kişilerden söz ederken "bilim adamı", kadın olduğunu bildiğiniz kişilerden söz ederken "bilim kadını" kullanabilirsiniz; ama bu da bazı durumlarda sorunlar yaratabilir. Ne gereği var?
Madem dilimiz diğer diller gibi cinsiyetleri barındırmayan bir dil, o zaman kökeninden bağımsız olarak, günümüzde bariz ve tartışmasız bir şekilde tek bir cinsiyet ile ilişkilendirilen bir sözcükte ayak diremek yerine, daha kapsayıcı bir sözcüğü kullanmak dilin yapısına da daha uygun olacaktır. Uyun, uymayın, çok da fark etmez. Nasıl olsa nihai sonucu tekil kişiler değil, popülasyonun geneli, nesiller içinde belirleyecek.