Özgürlüğümüzün sınırı bana göre; bir başkasının özgürlüğünü kanun sınırları dışında kısıtlayasıya kadardır. Özgürlüğümüz toplumsal yapı nedeniyle halihazırda kısıtlıdır. Artı olarak temel ihtiyaçlarımız da özgürlüğümüzü etkiler.
Bireysel ihtiyaçlarımız başkalarından yardım istememize veya toplu hareket etmemize sebep olabilir. Beslenme ve barınma bir yana üreme de bunlardan biridir.
Bireysel ihtiyaç kaynaklı oluşturduğumuz bu toplumlarda zaman içinde kural ve yasalara ihtiyaç duyulmuştur. Bu yasalar nedeniyle artık bireysel olarak yapabileceğiniz şeyler başka insanların hayatlarına müdahalede seviyeli olmamız adına kısıtlanır. Bu özgürlük kısıtlaması niceldir.
Ama bir de nitel, belli sınırlar çizemediğimiz bir özgürlük var.
Mesela gecenin bir yarısı bağıra çağıra sokaklarda şarkı söyleyebilirsiniz. Bu yasaldır. Ama o çevrede yaşayan biri bu durumdan kötü etkilenip uykusundan olduysa onun özgürlüğünü kısmen kısıtlamış oluyoruz. O kişi istese de, her ne kadar uyumakta özgür olsa da böyle bir durumda uyuyamıyor.
Aslında kısaca biz bir başkasınınkini değil de bir başkası bizim özgürlüğümüzü kısıtlayasıya kadar yasa ve kanunlar çerçevesinde özgürüz diyebiliriz.
Tabii ki bu işi ruh veya metafizik ile ilişkilendirenler de var ama etkin olarak karşılaştığımız günlük olaylarda bunlar pek işlemiyor. Bu biraz özgürlüğün varlıkla olan ilişkisi de hakkında. O yüzden genel düşüncem bu yönde.