Aslında evet bir noktaya kadar mümkündür. İnsan bedeni için ölümsüzlüğü hep yaşlanma kavramı ile birlikte düşünürüz ve hücre hatlarının yaşlanması neredeyse sadece telomer biyolojisinin konusudur. Bunun için 2009 Nobel tıp ödüllü çalışmayı okumanı tavsiye ederim[1]. Benim de bir zamanlar tezimi yazdığım bu alanda son yıllarda gözalıcı gelişmeler yaşanıyor yani evet biyolojide bir gün doku yaşlanmasının durdurulması mümkün.
Kendi başına kesinlikle organizma olmasa da kanser hücre hatlarındaki bölünme temelli ölümsüzlüğü ve bu konudaki en meşhur hikayeyi de okumanı tavsiye ederim[2].
Bunların dışında insan bilincini dijital bir ortama aktarıp Teknolojik Tekillik veya Singularity denilen yolla "ölümsüzlüğe" biraz daha yaklaşmak mümkündür.
Çok daha nihai perspektifte biz elimizden geldiğince ölümsüz de olsak eğer evren bir gün ölecek ve bir "hiç" olacak ise biz de onunla beraber kaçınılmaz olarak varlığımızı yitirmeliyiz. Ancak bildiğim kadarı ile evrenin böyle bir sona nasıl ulaşacağı ile ilgili hem fikir olduğumuz bir model henüz yok.
Şimdilik dünyanın dört bir yanındaki laboratuvarlarda öncelikle yaşlılık ilişkili hastalıklar, ardından da organizma olarak yaşlanmanın kendisi çalışılmaktadır. Bana kalırsa bu çalışmaların her biri, bizi ölümsüzlük dediğimiz kavrama bir adım daha yaklaştırmaktadır.
Kaynaklar
- Elizabeth H. Blackburn. (2010). Telomeres And Telomerase: The Means To The End (Nobel Lecture). Angewandte Chemie International Edition, sf: 7405-7421. doi: 10.1002/anie.201002387. | Arşiv Bağlantısı
- Rebecca Skloot. (2010). The İmmortal Life Of Henrietta Lacks. ISBN: 978-0-307-58938-5. Yayınevi: Crown.