Hem de kesintisiz olarak! “Kara kediyi” (ölümsüzlüğü) de asla bulamayız.
Doğaya tabiyiz. Bize ölümsüzlüğü sunacak materyaller de (kimyasallar dahil) doğaya tabi. Doğamız da evrenin genel işleyişine. Evrenin kendisi bile bir müddet sonra (süre önemli değil) ısıl ölüme, yani artık madde üretemeyecek denli durağanlığa (tekilliğe) varacağından; tersinden başlayarak, doğa da ve ona bağlı varlıklar da ve dolayısı ile bizler de bundan azade değiliz. Yani ölümsüz olamayız. En azından teorik olarak.
Çerçeveyi biraz daha daralttığımızda ve dünyamız ile sınırladığımızda bile, doğadan elde ettiğimiz materyallerin (kimyasallar dahil) ömrü ile sınırlı bir ömrümüz olacağından, yine ölümsüzlük bir düş olmaktan öteye gitmez.
Burada güneşimizin ömrünü de aşacak şekilde başka galaksilere seyahat edebilme ve yeni yaşam yerleri keşfedebilme durumunda bile bir şeyin değişmediğini, bunu ne denli sürdürürsek sürdürelim, evrenin ölümü ile her şeyin biteceğini bilmek lazım. Buraya kadar ki ifadeler ölümsüzlük ile ilgili olan duruma yöneliktir.
Ancak evrim için de durum farklı değil. Neticede ister karbon temelli şimdiki halimiz ister gelişmiş bir teknoloji ile kimyasallarla desteklenmiş yeni halimiz ister bunlardan tamamen arınmış şekilde ve sadece makinelerden müteşekkil halimiz de olsa, bütün bu alt yapı (madde temelli ) hammaddesini doğadan almak zorundadır. Haliyle doğa da sürekli evrimleştiği için (çünkü evrim salt insana ve canlılara özgü bir durum değil, hareketin olduğu her yerde değişim, dönüşüm, yeni duruma uygunluk dediğimiz evrim işlemeye devam eder) ; bu sürece (evrime) tabi olanlara (diğer canlı ve varlıklara) tabi olanlar (bizler) kesintisiz bir şekilde evrimleşmeyi sürdürmek zorundayız.
Evrimleşmeyi reddetmek demek; yeni duruma adapte olamamak olacağı için ve adapte olamayanlar eleneceği için evrim; bizler göreli olarak ve bir süreliğine ölümsüz olsak bile bizim için devam eder. Aksi durumda zaten ölmüşüz demektir.
Bunun yeni bir kuşak yaratma veya yaratmama ile ilgisi yok. Sadece evrenin bir bütün olarak sürekli devinimi ve nihayetinde de bir sona doğru gidişinin kaçınılmazlığı ile ilgilidir. Neticede atomun kendisi bile bundan muaf değildir. Hatta bir noktadan sonra enerji bile…
Özetle: Bizi diri tutan şey vücudumuzun sağlamlığı değil dışarıdan aldığımız ve entropinin yarattığı yıkımdan daha fazla onarım sağlayan enerjidir ve sonsuz değildir.
Ölümsüzlüğü imkansız kılan şey ne ise, evrensel ölçekte devinimi, yerel ölçekte evrimi zorunlu kılan şey de o. Entropi…
Bu nedenle hem ölümsüzlük bugünkü evrensel yasalara göre mümkün değil hem de genel anlamda devinimden yerel anlamda evrimden muaf olunamaz.
Yani ne yaparsak yapalım, "komşu komşu hu hu" tekerlemesi dağın yanıp bitip kül oluşuna mahkumdur. “Kara kedi” (ölümsüzlük) çok güzel fakat bir hayal. Üzgünüm.