Ölüm korkusu, bireyin ölüm kavramına karşı yoğun kaygı duymasıdır. Günlük işlerini etkiliyorsa, muhtemelen beynin bu konuda stres biriktirmiştir. Bu durum; prefrontal korteks (bilinçli davranışlar), amigdala (tehdit ve korku algısı) ve bu ikisi arasında köprü olan anterior singulat korteksin (dikkatin belirli kavramlara yönelmesi) etkileşimiyle ilgilidir.
Hissettiğin duygu aslında çok normal. Ama eğer bu korku günlük yaşamını aksatacak düzeye geldiyse, beyin artık bunu çözülmesi gereken bir tehdit olarak algılamaya başlamıştır. Bu, beynin ölüm kavramıyla fazla bağ kurmasından kaynaklanıyor olabilir. Küçük bir tetikleyici bile bu korkuyu yeniden aktif hale getirebilir.
Burada nöroplastisiteyi kullanabiliriz. Ölüm korkusu hissettiğinde yanındaki bir deftere, “Neden böyle hissettim?”, “Ne gördüm ya da düşündüm de bu aklıma geldi?” gibi soruların cevabını yaz. Bu sayede beynin bu korkuyu somutlaştırarak işlemesi kolaylaşır. Düşüncelerini yazıya dökmen, onları dışsallaştırır ve çözümü kolaylaştırır.
Eğer bu düşünceler yine de gelirse, neden geldiğini fark ettikten sonra dikkatini başka bir yöne kaydır. Mesela bir rubik küp çözmeye çalış. Bu tür odak gerektiren faaliyetler beyninin farklı bölgelerini aktive eder ve korku sürecini kesintiye uğratır.
Terapi süreci bu konuda çok etkili olabilir. Ama erişimin yoksa, bu yöntemlerle zamanla beynini rahatlatabilir, düşünce kalıplarını yeniden şekillendirebilirsin.
Son olarak, unutma: Düşüncelerinin esiri değilsin. Küçük bir öneri: Kendi sesine odaklan veya düşüncelerini sesli dile getir. İnsan kendi sesini duyduğunda beyninde güven duygusu tetiklenir; bu da sakinleşmeni kolaylaştırır.