Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Sorulara Dön
Bu soruya yönlendirilmiş başka bir sorudan geldiniz: Öğrenebileceğimiz maksimum kapasite nedir?
5

İnsan beyni hafızası sınırsız mıdır?

744 görüntülenme
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
2 Cevap
Furkan Arduç
Öğrenciyim
Orijinal Soru: Öğrenebileceğimiz maksimum kapasite nedir?

1.Beynimizin Kapasitesi Dolabilir mi?

Beynimiz her saniye yeni bilgilerin akınına uğrar. Bazı günler aklımız o kadar dolar ki, beynimizin o an artık hiçbir şey alamadığı hissine kapılırız. Fakat beynimizin tamamen dolması gerçekten de mümkün müdür?

Tüm Reklamları Kapat

“Kelebek Etkisi” filminde, hayatının akışını değiştirmek için sürekli zamanda geriye doğru yolculuk yapan baş karakterin beyni, yaşadığı farklı hayatlara ait anılarla o kadar fazla dolar ki, beyninin depolama yetisi sonunda tükenir. Fakat gerçek hayatta durum bundan kısmen daha farklı!

Yapılan araştırmalar sonucunda, beynimizdeki nöronların toplam sayısı seksen altı milyar olarak hesaplanmıştır. İlk bakışta bu rakam çok fazla gibi görünebilir. Fakat her gün yeni bilgilerin zihnimize adeta yağmur gibi yağdığını göz önüne alırsak bu sayı hiç de fazla değil. Evet, her bir bilginin depolanması için ayrı bir nöron gerekseydi, beynimiz gerçekten de dolabilirdi.

Tüm Reklamları Kapat

Fakat anılar “bellek izi” olarak adlandırılan, birbirine bağlı hücrelerin oluşturduğu bir ağ sisteminde depolanır. Bu hücrelerin kendi aralarındaki senkronize faaliyetleri sonucu da anılar oluşur. Diğer hücrelerle olan bağlantılar da tek bir nöronun yaklaşık 10.000 tane oluşturabildiği ve “sinaps” diye adlandırılan yapıları meydana getirir.

Bu dinamik ağ sistemi ise yaşanılan her şeyin değil, sadece o an için en önemli olan bilginin hatırlanmasını sağlar. Beyin kaydedilen anıları daha genel bir bağlamın içine yerleştirir ve o anda verilen ya da gelecekte verilecek olan kararların alınmasında bu anılardan faydalanır. Bu konuda belirleyici olan ise nöronların sayısının ve aralarındaki bağın güçlülük derecesinin değiştirilmesini sağlayan beyin plastisitesidir (esnekliği). Beynin bu özelliği anıların ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Öyle ki, yaşadığımız yoğun duygularla bağlantılı anılarımızı, örneğin ilk öpücükle ya da sevdiğimiz birinin ölümüyle ilgili olanları net bir şekilde hatırlayabiliriz.

Genel olarak anılar, kendileriyle bağlantılı nöronlar aktif olarak kullanıldığı sürece hatırlanabilmektedir. Uzun bir süre kullanılmayan nöron bağlantıları zamanla zayıflar ve bu nöronlarla bağlantılı anılar sonunda unutulur, çünkü kullanılmayan bilgiler gerekli olarak sınıflandırılmaz ve silinirler. Gereksiz ve kullanılmayan bilgilerin silinmesiyle birlikte yeni bağlantılar için yer açılmış olur, böylece yeni bağlantılar ve anılar oluşturulabilir.

Bundan hareketle, bir şeyi hatırlarken başka bir şeyi unuttuğumuz sonucuna varabiliriz. Özellikle de benzer bilgiler söz konusu olduğunda, bu bilgilerin kendi aralarında bir bakıma “rekabet” içinde oldukları söylenebilir. Örneğin yeni PIN numaramızı ezberlediğimizde, eski PIN numaramız hafızamızdan yavaşça silinir. Unutmak eylemi, yeni bilgilerin edinilmesine yer açma imkanı tanıdığı ve yeni bir çevreye uyum sağlamamızı kolaylaştırdığı için yararlıdır.

Sağlıklı bir beynin daha fazla bir şey öğrenemeyecek kadar dolu olması gibi bir durum mümkün değildir. Fakat gerçekten de her bellek türü belli bir miktarda bilgi işleyebilir. Bu anlamda çalışma belleği ve kısa süreli bellek türleri sınırlarını oldukça zorlamaktadır. Harvard Üniversitesi’nden George Miller 1956 yılında bu konuda şöyle yazmıştır:

"İnsan, edinilen yedi farklı bilgiyi ( +/- 2) dakikalarca net bir şekilde hatırlayabilir."

George Miller’ın söylediği bu rakam tabii ki de akılda tutulacak nesnenin ne olduğuna göre değişebilir. Öyle ki , hatırlanan şey farklı sözcükler, resimler, rakamlar ya da sadece bir takım harflerden oluşabilir. Fakat bunun aksine, yeni bilgilerin eski bilgilerle bağlanmasını sağlayan çalışma belleğinin kapasitesine göre bu sayı yaklaşık olarak dörttür. Buna göre, beynimizin belli bir kısmı gerçek anlamda dolabilir ve bazı şeyleri hatırlamamızı engelleyebilir. Fakat, her ne kadar kabul etmek zor olsa da aslında unutmak da sağlıklıdır.

2.Hafızanın Sınırı Var mı? Beynimizin Hafıza Kapasitesi Ne Kadar?

Tüm Reklamları Kapat

En yüksek tahminlere göre insan beyni, 20 ciltlik 5 set Britannica Ansiklopedisi ezberleyebilecek kapasiteye sahiptir. Diğer bir deyişle 3 adet 1,000 terabaytlık (yaklaşık 3 petabaytlık) harici hafıza birimi kadar alana sahiptir. Bunu kıyaslayabilmeniz adına şu bilgiyi verelim: Britanya Ulusal Arşivi'nin 900 yıllık birikimi 70 terabayt civarındadır. Terabayt nedir bilmeyenler içinse: 1 terabayt, 1.024 gigabayttır. Yaklaşık 1 gigabayt ise 1024 megabyte... 3 petabaytlık bir hafızaya, 3 milyon saatlik televizyon görüntüsü yükleyebilirdiniz. Bir diğer deyişle, televizyonunuzu 300 yıl boyunca açık bırakacak olursanız, hafızanız ancak dolardı.

Ancak dediğimiz gibi, bu olası en üst tahminlerdir ve çok sayıda sinirbilimci hem beynimizin çalışma biçimi, hem de bu sayıların hesaplanma yöntemleri nedeniyle bu sayılara karşı çıkmaktadır. Daha gerçekçi tahminler, beynimizin hafıza kapasitesini 10 ila 100 terabayt arasına koymaktadır. 2015 yılı itibariyle 10 terabaytlık bir harici hard disk Amazon.com üzerinden 700-1000 dolar arası bir ücrete satın alınabilmektedir (2018 itibariyle fiyat 290-400 dolar civarına düşmüştür!).

Peki neden bu kadar çok bilgiye sahip olduğumuzu veya bu kadar fazla bilgiyi depolayabileceğimizi hissetmiyoruz? Neden okuduğumuz, gördüğümüz, deneyimlediğimiz, tattığımız her olgu ve olayı hatırlamıyoruz? Neden Britanika Ansiklopedisi'ni 10 defa da okuyacak olsak, neredeyse hiçbirini tam olarak ve hatta kısmen bile hatırlayamıyoruz? Neden hafızanın bayt cinsinden değeri kesin olarak hesaplanamıyor?

Çünkü beynimiz, kapasite olarak bu alana sahip olsa da, esasında bir bilgisayar kadar hedefe yönelik çalışmadığı için, bilgiler otomatik olarak kaydedilmez ve kusursuz bir şekilde saklanamaz. Bir diğer deyişle, beynimiz kusurlu bir organdır ve her şeyi hatırlamayı, dilediğimiz bilgileri silip, dilediklerimizin yerine yenisini yazmayı başaramaz. Bunu sadece planlı/programlı bir şekilde tasarlanmış bilgisayarlar yapabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Beyinde 100 milyar nöron bulunmaktadır ve bunların en az 1 milyar civarının doğrudan hafıza ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Ne var ki, bu 1 milyar nöronun tamamı birbirine bağlı değildir. Çok az sayıda bağlantı anne karnında oluşur; geri kalanı ise doğumdan sonra, bireyin deneyimlerine bağlı olarak oluşur. Beynimizin iş yapma kapasitesi işte bu bağların sayısı ile orantılıdır. Bu bağları bilinçli yada bilinçsiz bir şekilde oluştururuz. Bağların gelişmesinin tek yolu bilgilerin birbiriyle ilişkilendirilmesidir. İki bilgiyi yan yana düşünmek bilgiyi kalıcı kılar. Bu sebeple benzetme yoluyla öğrenmek, hafızada kalıcı bilgiler oluşturur. Daha da önemlisi, bir bilgi ne kadar sık tekrarlanırsa, o bilginin depolandığı sinir bağlantıları o kadar sık uyarılır ve bağlantılar o kadar sıkı bir biçimde kurulur. Bu da, hafızada yer etmesine neden olur.

Ancak çoğu zaman, karşılaştığımız hemen hemen her bilgi, kısa dönem hafızamızda geçici bir iz bıraktıktan sonra silinir. Çünkü beynimiz aralıksız bir kayıt cihazı değildir. Popüler bilimde "Aslında her şey beynimizde depolanır, biz onlara erişemeyiz." gibi bilgi ve bilinç sahtekarları bulunsa da, birçok anının kısa sürede, tamamen silindiği doğrudur.

Anıların oluşumu, duygusal ilişkilerle de alakalıdır. Bizlerde güçlü duygular uyandıran anılar, daha güçlü yer ederler. Bu yüzden, örneğin 7 Ocak 2011 yılında, saat 21.26'da ne yaptığınızı ne kadar uğraşırsanız uğraşın hatırlayamazsınız (eğer sizin için özel bir anlamı yoksa), ancak 2 sene önce, doğum gününüzde ne yaptığınızı, ezberlemek için özel bir çaba sarf etmemenize rağmen çok daha kolay hatırlayabilirsiniz.

Benzer şekilde, bir anı ne kadar az tekrarlanırsa ve etkisi ne kadar düşükse, o kadar kolay unutulur ve hafızanın o kısmı temizlenmiş olur. Dolayısıyla hafızamızdan bilgilerin silindiği bir gerçektir.

Tüm Reklamları Kapat

Peki kullanamayacağımız kadar geniş bu hafıza neden evrimleşti? Evrimsel olarak muhtemelen bu beynimizin büyümesine paralel olarak edindiğimiz bir özellik. Yani doğrudan hafıza üzerinde özel bir seçilim baskısı bulunmuyordu. Ancak bambaşka nedenlerle beynimiz büyüyecek şekilde evrimleşti. Bu büyüme, aynı zamanda orantısız bir hafıza artışını da beraberinde getirdi. Ancak bu hafızayı dolduramıyoruz, çünkü hafızayla ilgili tüm süreçler düzgün evrimleşemedi. Eğer seçilim, "güçlü hafıza" yönünde olsaydı, muhtemelen çok daha karmaşık bir hafıza sistemi evrimleşmesi mümkün olurdu. Dahası, seçilim süreçleri yeterince uzun süre işlemeden insan, zekasıyla Doğal Seçilim'in önüne geçti ve etkisini büyük oranda kırdı. İşte belki biraz da bu yüzden insan beyni bu kadar karmaşık ve bir yandan da bu yüzden anlaşılmaz hatalarla dolu.

Dolayısıyla... Beynimizin koca bir hafıza alanı olsa da, bu alanı istediğimiz gibi kullanmaktan oldukça uzağız. Evrimsel süreçte, belki de ilerleyen dönemlerde, seçilim etkisi oluşacak olursa, bu alanlar çok daha işlevsel olarak kullanılabilecek ve daha da evrimleşecektir. Ancak şimdilik, bize hayatta kalıp ürememize yetecek kadar bir miktarı evrimleşmiştir ve bununla yetinmek durumundayız.

Pratik ile hafızanızı elbette geliştirmeniz mümkündür; ancak ne yazık ki pratikle geliştirebileceğiniz miktar da oldukça sınırlıdır. Yine de siz siz olun, hafızanızı her daim aktif tutun. Bu, yaşlılıkla beraber gelecek birçok sinir hastalığının da önüne geçecektir (veya onları en azından yavaşlatacaktır).

Kaynaklar

  1. N. Paschek. Beynimizin Kapasitesi Dolabilir Mi?. (25 Ağustos 2015). Alındığı Tarih: 13 Ocak 2022. Alındığı Yer: Evrim ağacı | Arşiv Bağlantısı
  2. E. Altınyay. Hafızanın Sınırı Var Mı? Beynimizin Hafıza Kapasitesi Ne Kadar?. (7 Ocak 2013). Alındığı Tarih: 13 Ocak 2022. Alındığı Yer: Evrim Ağacı | Arşiv Bağlantısı
3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Burak Tolay
Burak Tolay
6K UP
BİLİMİ TAKİP EDEN 197 NUMARALI OYUNCU

Hafıza kartı dolduğunda daha fazla fotoğraf kaydedemeyen dijital fotoğraf makinelerinin tersine insan beyninin kaydetme kapasitesi hiç azalmıyor gibidir. Fakat insan beyninin sınırsız kaydetme yeteneğini algılamak zordur.

Nörologlar uzun süre beynin kapasitesini ölçmeye çalıştı. Ancak hafızasıyla inanılmaz şeyler başaran insanların bilişsel becerileri şaşırtıcı sonuçlar sunuyor.

Tüm Reklamları Kapat

Çoğumuz bir telefon numarasını bile ezberlemekte zorluk çekeriz, kaldı ki binlerce rakamlı bir sayıyı hatırlayalım. Fakat 24 yaşındaki üniversite öğrencisi Çinli Çao Lu, 2005’te pi sayısının 67.980 rakamını ezberleyerek dünya rekoru kırmıştı.

Bazı dahiler ise isimlerden, tarihlere, en ince detaylı karmaşık görsel bilgilere kadar her şeyi akılda tutabiliyor. Nadiren sağlıklı insanların bir kazadan sonra bu hale gelmesi de söz konusu olabiliyor. 10 yaşındaki Orlando Serrell, beysbol sopasıyla kafasının sol tarafına aldığı darbenin ardından sayısız araba plakası ezberlemeye, onlarca yıl öncesine ait bir tarihin hangi güne denk düştüğünü söylemeye başlamıştı.

Tüm Reklamları Kapat

Peki nasıl oluyor da bu insanlar ortalama bir beynin hafıza kapasitesini bu kadar aşabiliyor? Bu olgular insan beyninin gerçek kapasitesine dair ne anlatıyor?

Beyni eğitmek

Hafıza kapasitemiz beynin fizyolojik yapısına bağlıdır. Beyin 100 milyar sinir hücresinden (nöron) oluşur. Bunlardan sadece bir milyarı uzun dönemli hafızada rol oynar; bunlara piramidal hücreler denir.

Bir nöronun bir birim hafızaya denk düştüğünü varsayarsak beynimizin tümüyle dolmuş olması gerekirdi. Psikoloji profesörü Paul Reber, nöron sayısı kadar hafızanın büyük bir kapasite olmadığını ve hemen dolacağını ifade ediyor.

Bu nedenle araştırmacılar hafızanın nöronlar arasındaki bağlantılarda oluştuğuna inanıyor. Her nörondan çıkan ağ şeklindeki bağlantılar binlerce başka sinir hücresine ulaşıyor.

Reber bu şekilde hafıza kapasitesinin büyük bir artış gösterdiğine, “tonlarca alan” açtığına işaret ediyor.

O halde olağanüstü hafıza kapasitesi olan insanların beyinleri de mi olağanüstü? Hayır. Pi sayısını ezberleyen Lu gibi insanlar normal olduklarını, sadece seçili bilgileri hatırlama konusunda beyinlerini eğittiklerini ifade ediyor.

Hafıza sarayı

Tüm Reklamları Kapat

ABD Hafıza Şampiyonu Nelson Dellis, bu konuya eğilim göstermeden önce çok kötü bir hafızası olduğunu, ancak pratik yoluyla durumun değiştiğini söylüyor. “Birkaç haftalık eğitimin ardından, normal insana imkansız gelen bir şey yapmaya başlıyorsunuz. Oysa hepimizde var bu yetenek,” diyor.

Dellis yıllar önce beyin jimnastiğine başladığında bir deste oyun kağıdının sırasını ezberlemek 20 dakikasını almıştı. Bugünse bu işi 30 saniyede yapıyor. Fakat bunun için günde beş saat hafıza alıştırmaları yapıyor.

Dellis’in kullandığı sınanmış yöntemlerden biri “hafıza sarayı” inşa etmek. Bunun için çok iyi bildiği bir yapıyı kafasında canlandırıyor. Hatırlamak istediği şeyleri birer görüntü olarak düşünüp hayalindeki kapının yanındaki masaya diziyor. Sonra mutfak masasına geçiyor vs. “Hayalinizde o yapıya girip oraya bıraktığınız görüntüleri ezberlediğiniz şeyler olarak dile getiriyorsunuz,” diyor.

Pi sayısı ezbercileri de “hafıza sarayı” ya da bir sayı dizisini hikayenin bir cümlesine dönüştürme gibi benzer yöntemler kullanıyor.

Tüm Reklamları Kapat

Bağlantılı düşünme

Bu hafıza stratejilerinin yaygın başarı göstermesi, aklına koyarsa herkesin bunu yapabileceği fikrini geliştiriyor. Fakat beyin jimnastiğine bu kadar uzun zaman ayırmadan yapılabilir mi bu? Sydney Üniversitesi’nden Allen Snyder bunu hedefliyor. Doğru teknoloji ile “içimizdeki bilgini” ortaya çıkarmanın mümkün olduğunu söylüyor.

Snyder’e göre insan beyni önemsiz küçük ayrıntılarla değil, bağlantılı düşünme yoluyla hareket ediyor. “Bütünü oluşturan parçaların değil, o bütünün farkındayız,” diyor.

Örneğin bir deneyde deneklerden otomobil parçalarından oluşan bir alışveriş listesini ezberlemelerini istemiş, onlara otomobil kelimesinden hiç söz etmemiş olmakla birlikte tümü de ona “otomobil” kelimesini zikretmişti. “Parçaları birleştirip bütünü oluşturdular,” diye açıklıyor Snyder bu durumu.

Tüm Reklamları Kapat

Yani duyularımızın beyne ilettiği birçok veri aslında bilince çıkmıyor. Fakat üstün zekalı insanlarda bu üst düzey bağlantılı düşünme yanı devreye girmez; böylece sayısız ayrıntıyı hatırlarlar. Örneğin alışveriş listesini hatırlarken tek tek lambaları, silecekleri, ön camı vs. hatırlarlar; bunlardan yola çıkarak hemen otomobil bağlantısına sarılmazlar.

Veri indirme hızı

Kafasının sol tarafına aldığı sopa darbesiyle değişime uğrayan Serrel örneğinden yola çıkan Snyder, bu şekilde sayısız bilgiyi hatırlamada beynin hangi bölgesinin işlev gördüğünü bulmaya çalıştı. Sol kulağın üzerindeki ön şakak lobu buna adaydı. Otizmde ve üstün zekalılık sendromunda, sonradan ortaya çıkan sanatsal becerilere sahip demans hastalarında bu bölgenin işlevsizleşmesi söz konusuydu.

Snyder deneklerin beyninde bu bölgedeki nöral aktiviteyi geçici olarak engellediğinde çizim, sayma ve yanlışları bulma becerilerinde artış görüldüğünü kaydediyor. Bazı araştırmacılar bu verilere kuşkuyla yaklaşsa da beynin stimüle edilmesi konusuna ilgi giderek artıyor. Nortwestern Üniversitesi’nden Reber beyinle ilgili şu benzetmeyi yapıyor: “İnsan hafızasının sınırı bilgisayarın sabit disk kapasitesiyle değil, veri indirme hızıyla ilgilidir. Sorun beynin dolması değildir; ona gelen bilgi hızının hafıza sisteminin kaydetme hızından çok daha fazla olmasındadır.”[1][1]

Kaynaklar

  1. Adam Hadhazy. Dergi - Hafızanın Sınırı Var Mı? - Bbc News Türkçe. (9 Nisan 2015). Alındığı Tarih: 5 Ocak 2023. Alındığı Yer: BBC News Türkçe | Arşiv Bağlantısı
4
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Kafana takılan neler var?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close